ÖTÜKEN KAFİLESİNİN ANADOLU YOLCULARI Ateş hattındaydılar, Daha bıyığı terlemeden Sonu gelmeyen kaldırımlı Sokaklardaydılar Koca şehirlerde, Okumaktı gayeleri Sevdikleri vatanlarına Bayraklarına ve devletlerine Hizmet için yanardı yürekleri Koca şehirler...
O koca şehirler var ya Kandırılmış gençlerle Beynini satan kansızlar Vatanımın sokaklarındaydılar Bayrağa küfreden vatanı satan Milleti tanımayan Namerde boyun bükülmez Sessiz kalınmazdı Bozkurtça haykırdılar Dosta düşmana karşı 'milliyetçi türkiye-milliyetçi türkiye' kan barut kokmaya başladı sokaklar meydanlar namlular üzerlerine doğruldu Ankara dan geldi ilk acı haber Adı Ruhi idi İlahiyat öğrencisiydi... Canlar verilmeye başlandı Car pazarında Canlar arandı İmamoğlu Önkuzu Özmen di
Onlar Bayrağım solmasın diyerek Bayrağa kan verdiler Harekete simgeydi onlar Geride kalan Bozkurt mayalı Turan soylular Her defasında her defasında Kinle nefretle dolup İntikam yemini ettiler Gidenleri de hiç unutmadılar Öğrenci kampüslerinde Meydanlarda Ellerinde Türk Bayrağı Türk... Türk diye haykırdılar Yıllar sonra Dillerinin ucuna can veren Yarenleri gelince Hıçkırıklara boğuldular Bu dava onlardan emanet kaldı Bize diyerek Nerede bir ocak sözü duysalar İçleri koptu sanki Yürekleri bambaşka yerlere gitti Ocaklıydılar O ocakları dişleriyle tırnaklarıyla Kanlarıyla ve canlarıyla Yücelttiler...
Yıllar geçiyor mezuniyetleri gelmiyordu Üzerlerinde karabulutlar Işığa hasret Öz vatanlarında palikarya Öz vatanlarında tutsak Çilehanelere salındılar Vatan sevdalarından Bayrak inatlarından Zamane insanına aykırı Ne değişmeyi ne başkalaşmayı Bilebildiler Çıktılar oralardan Gün doldura doldura Çile doldura doldura Genç yaşta saçları Bembeyaz oldu Kar taneleri yağmışçasına İçlerinden Yine aldılar canevlerinden kopardılar Götürdüler arkadaşlarını Çilehanelere... Çilen bitmedi diyerek Bu sevdaya çektiğin ceza az diyerek Arkada kalan gözü yaşlı anneler Eşler, yarlar vardı Bu sefer bu sefer Baba baba diye haykıran Ağlayan küçük bedenler Yavruları kaldı Dileğim, Gözü yaşlı yavruların Ağlayan gözlerinin Artık içlerinin gülmesidir Doyasıya sarılıp öpemedikleri Babalarıyla O uğruna heder oldukları Vatanın sokaklarında Gezmeleri olsun
Ey siz! Ötüken kafilesinin Anadolu yolcuları Sizi tarih unutsada Sizin mayanızdan Genç bozkurt soylular Unutmadı... Unutmayacak.....
Türkiyenin, Avrupa Birligine girmesi konusunda, Türkiyeden madde madde ödev yapması isteniyor.
Bu ödevler,
1) Türk Yurdunun, Avrupanin bir parca olmasi: Bu birinci kosul bunu Türkiye kayitsiz sartsiz kabul etmis durumda. Bu ne demektir efendiler? Bu davranis, Anadolu topraklarini ugrunda can verip kanla besleyen ve bu fedakarliklar ile Anadoluyu bir Türk Yurdu yapan milyonlarca Sehide ihanet etmek, onlarin kemiklerini sizlatmak, Ugrunda öldükleri Vatani gözyummadan, utanmadan, Avrupaya peskes cekmek demektir. Bu, Türkün ana irzi bildigi, ugrunda canini vermeye hazir oldugu Vatanin, gümüsten tepsi icerisinde göz göregöre Avrupanin, Türk Yurdunu ilhak etmesine izin vermek demektir. Avrupaya girmeden evvel bu sarti siritarak kabul edenler bugün Vatan Hainligi ile yargilanmalidir. Eger ilk Avrupa Birligine evet diyenler hayatta yok ise bugün yasayan ve hala Türk Yurdunu, Avrupaya satanlari basta ANAP ve Baskanini, Türk Milleti en tabii hakkini kullanip sandiktan cikarmamali, bogmalidir. Ve bu hakli infaz diger hainlere ibret olmalidir.
2) Anadilde egitim, radyo televizyon haklari ve diger erilmesi gereken Özgürlükler: Tabii eger bir ülkenin yönetimini ele gecirmis isen, O Ülkenin topraklarini sinirlarin icine almis isen, istedigin gibi cirit atabilir her yere burnunu sokabilirsin. Avrupada hakli olarak, Sinirlari icerisinde yeralan bir ülkenin Milli Birligini zedelemek üzere o ülkede yasayan diger ethnik gruplara her tür hakkin taninmasini ve Milli Birligin bozulumasini Türkiyenin bir Türk-Kürt Federasyonu halini almasini istemektedir. Halbuki bu cogu pek muhterem cok demokrat Avrupa Birlesmis Devletlerinde sinilari icerisinde yasayan azinliklara hala ikinci sinif insan muamelesi yapilmakta haklari gaspedilmektedir (Türkler) . Birinci Problemin Cözümünde görüldügü üzere kabul edilmesi imkansiz görünen ikinci probleme karsi cikan Siyaseilerimiz haksizdir. Neden haksiz? cünki Birinci Maddeyi Kabul etmis, Avrupaya topraklarini katmaya karar vermissinki Avrupada hakli olarak senden cikarlarina göre bazi taleplerde bulunmustur. Asil yüzsüzler Türk Milli Politikasini belirleyen hainlerdir. Avrupa sucsuzdur
3) Türkiyenin bir Avrupa Devleti olmasi halindeki durum: Türkiye Cumhuriyeti yerine, Türk-Kürt Federasyonu olusturulacaktir. Her karis topragi buram buram sehid kani kokan ve her karis topragin altinda, milyonlarca sehid yatan bu Vatan, Avrupa tarafindan ilhak edilmis ve bu aziz Vatan, Avrupanin bir parcasi halini almis olacaktir. Bugün az bile olsa duyulan Türk sesi susturulacak, Türk Düsmanlari o günden itibaren görevlerini yerine getirmis olmanin verdigi mutlukla Sampanya siseleri patlatip, Sehidimin kanini icecektir. Avrupa tarafindan Türk-Islam Ülkücülerine « FASCHiST » denilecek, Siyasi Hareketine ise Avrupa Parlamentosunda verilecek olan resmi ad « TÜRK FASCHIST PARTiSi » olacaktir. Bu adI sucsuz Ülkücü, Irkcilik nedir bilmeyen gariban Türk-Islam fedaisi, diger Avrupali Labaratuvar Irkcilariyla birlikte paylasmak zorunda birakilacak ve etkili bir politika ile kara bir propaganda sonucunda, Varliginin sebebi, Ülküsü Müslüman Türkleri esaretten kurtarmak, Turani kurup mazlum ve magdur Müslüman Milletleri korumak ve sadece Allaha kulluk etmek, onun rizasi kazanmak olan Ülkücü, Müslüman Türkün gözünden düsürelecek yokedilmesi icin Avrupa elinden geleni ardina koymayacaktir.
4) Kibris sorunu: Türkiye, AB (Avrupa Birligi) eger Güney Kibrisi tam üye yaparsa, Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti ile birlesecegini duyurdu. Kibris AB icin mevkalade önem tasimaktadir. Her yönü ile. Akdenizde hakimiyet demektir Kibris. Deniz Ticaretini kontrol etmek demektir. Bu buna benzer nice cikarlar sözkonusudur.
AB Karma Komisyonu, TÜSİAD'la toplandı. Cohn Bendit 'Kıbrıssız genişleme olmaz, Kıbrıs'ta çözüm bulun, bir çözüm oluşturamaz ve Kıbrısı ilhak ederseniz. Yani, Kuzey Kıbrısı Türkiye ile birleştirirseniz, Avrupa topraklarını ilhak etmiş olursunuz' diyor. Hakli Kizil Bendit. Kizil Bendit acikca Türkiye eger AB ne tam üye olursa ozaman Türkiye Avrupa Topragi kabul edilecek diyor. Kizil bizlere resmen “Ey Türk uyan, titre ve kendine dön! Biz Vatanini isgal ediyoruz sizde bize yardim ediyorsunuz. Ey Türk, senin karsina sIlahla ciktik fakat senin yigitligin, cesurlugun, Allah, Vatan ve Millet askin karsisinda yenik düstük. Canakkalede bogdun bizi. Kalbine el attik Vatanini isgal ettik namusunu cignedik. Seni yok ettik sandigimiz sirada yeniden dogdun Günes gibi üzerimize, kasip kavurdun bizi, Bozkurtcasina Vatanini kurtarip Özgürlügüne kavusmak icin ölürcesine ölüme kosarak bize saldirdin. Dayanamadik senin gücüne, kuvvetine. Ey Türk, bizi sildin meydanlardan ve Denize döktün. Namusunu temizledin. Ama simdi gene ciktik karsina bu sefer saman altindan su yürütürcesine. Seni Baris ve Dostluk Afyonu ile uyutuyoruz. Büyük sandiklarin hainler sayesinde Vatanini senin hakimiyetinden cikariyoruz. Resmen irzina geciyoruz. Bakiyoruzda uyanmaya calisiyorsun gözlerini ovaliyorsun. Bu durum bizi rahatsiz ediyor. Simdi yapabilecegimiz senin yeniden uyumani beklemek ve yeniden uykuya dalana dek seni oyalamak. Ama senin uyuman devam edecek, taaki farkina varip karsimiza cikacagin güne dek. Fakat o gün gec olabilir.”
Sonuc: Baris ve Dostluk Afyonu yutarak daldigimiz gaflet uykusundan uyanmaliyiz. Avrupaya satilmaktan kurtulmali ve Istiklal Savasinda oldugu gibi gene Türkün yüceligini Avrupanin suratina samar gibi indirmeliyiz. Biz, “Türkiye eger AB ne tam üye olursa, Türk Yurdu, Avrupa Topragi olacak. Avrupa, Türkiyeyi mali Türkü ise esiri edinecek” diyoruz.
Avrupada bunu dogrulayarak, “Eger tam üye Kibrisa, Avrupa Devleti olmayan bir Devlet müdahele eder, Kibris Topraginin bir parcasini kendine katar ise, Avrupa topraklarini ilhak etmis olur” diyerek tam üye bir Türkiyenin, Türk Yurdu degil Avrupa topragi sayilacagi iddiamizi dogruluyor.
Biz Türk- Islam Ülkücüleri, Türk Milletine hizmet etmek, Devletin ve Milletin cikarlarini korumak, Türk Yurdunu ve Türklerin hakkini savunmak, Milli Birligini saglamlastirilmak üzere sectigimiz, tayin ettigimiz bizim gibi düsünen, bizim icimizden cikan Ülkücü vekillerden ve Siyasi Partimizden, Türk Vataninin Avrupaya peskes cekilmesi konusunda, Avrupa Parlamentosundaki Türk grubuna Baskan atamasini degil, Yurdumuzun Avrupa Topragi olmasini engellemesini istiyoruz!
Avrupayi elimizin tersiyle itip yönümüzü Türk Dünyasina, Türk Birlige giden yola, yeniden dogmaya ve yücelmeye cevirmeliyiz.
Avrupaya evet diyen her kim olursa olsun haindir. Bizim icimizden birileri evet diyorsa bu gaflettir, bundan sonrada evet der ise ihanettir.
'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü? SEYYID AHMET ARVASİ(TASAVVUF EHLİ)
Gün Sazak Vurulduğunda Hergün Gazetesinin Manşeti Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 12 Eylül mahkemelerinde o dönemlerin Hergün Gazetesi'nin misyonunu anlatırken Gün Sazak hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: 'Partimizin Genel Başkan Yardımcısı merhum Gün Sazak, Hergün Gazetecilik A.Ş.'nin de idare meclisi başkanlığını yapmaktaydı. Gümrük ve Tekel Bakanı bulunduğu sırada, yolsuzluklara ve kaçakçılığa karşı geniş tedbirler almış ve sıkı bir mücadele açmıştı.
Rahmetli Gün Sazak, Hergün Gazetesi A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı sıfatı ile gazeteyi geliştirmeye çalışıyordu. Bu maksatla gazete için Türkiye sathında muhabirlikler kurmaya girişti. Kontrolör olarak olarak hazırlamış olduğu kadroyu bu iş için görevlendirmeyi teklif etti. Adı geçen kontrolörler, bulundukları bölgelerde hem Hergün Gazetesi'nin muhabirliğini yapacaklar hem de partiye yardımcı olacaklardı. MHP'lilerin, kışkırtıcı ajanların telkini ile anarşik olaylara karışmalarını önlemeye çalışacaklardı..
Bu maksatla bulundukları yerde konferanslar, seminerler vererek parti program ve tüzüğü hakkında aydınlatıcı bilgiler sunarak, daima kanun yolundan hukuk yolundan gidilmesi için telkinde ve tavsiyelerde bulunacaklardı. Yani eğitimci diye isimlendirilen bu gurubun iki görevi vardı. Birisi Hergün Gazetesi'ne muhabirlik yapmak ve gazete işleriyle meşgul olmak, diğeri ise parti gruplarının anarşik olaylara sürüklenmemesi için onlara telkin ve tavsiyelerde bulunmaktı. Bunlardan hiç birinin gayrimeşru faaliyetler 1977 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı olan Gün Sazak, 27 Mayıs 1980'de şehit edildi. Sazak'ın vurulması ülkücü camiada şok etkisi yapmıştı.
Türk İslam ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyit Ahmet Arvasi de bu etkiden nasibini almış ve merhum Sazak hakkında şöyle yazmıştı:
Gün Sazak'ın Cenaze Töreni 'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
Demek, 'barıştan yanasın ha' onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.
En aziz ülküdaşı ve en yakın arkadaşı Gün Sazak'ın şehadet haberini işitir işitmez göz yaşlarını tutamayan Alparslan Türkeş, hiç bir yüreğin tahammül edemiyeceği bir soğukkanlılıkla, 'Türk milliyetçilerinin iç savaş tahrikçilerinin oyununa gelmemelerini, sabırlı olmalarını, kanunlar içinde kalmalarını' içi kan ağlayarak emrediyordu. Vatanını, Milletini bu ölçüde seven bir devlet adamı karşısında acaba yüzün biraz kızardı mı? Acaba, barış ve insanlık nedir, biraz sezebildin mi? Yoksa, bu sözler, yüreğindeki korkuyu bastırmaya mı yaradı? Yoksa, yeni cinayetler için müsait bir fırsat mı kollayacaksın? Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', sen de, senin kızıl manyakların da, dayandığın kızıl imparatorlukta Allah'ın izni ile kahrolup gideceksiniz. Biz, meşru zeminlerde ve sabırla devletimizin, size gereken cevabı vermesini ümit edecek ve Allah'ın 'kahhar' sıfatı ile tecelli etmesini bekleyeceğiz.
savaş yıllarıdır..MEHMET AKİF Birgün sabah ezanıyla uyanır ve beynı zonglamaktadır...bırden dışarıya kosar...bahcedeyken aklına o yüce marşımızın mısraları teker teker dökülmeye baslar..ve o esnada eline bir kömür alır ve aklına gelen bütün mısraları evinin duvarına ardarda yazmaya baslar...mısralar bittiginde 10kıta olmustur....iste YÜCE İSTİKLAL MARŞIMIZ böyle yazılmıştır....
ÖTÜKEN KAFİLESİNİN ANADOLU YOLCULARI
Ateş hattındaydılar,
Daha bıyığı terlemeden
Sonu gelmeyen kaldırımlı
Sokaklardaydılar
Koca şehirlerde,
Okumaktı gayeleri
Sevdikleri vatanlarına
Bayraklarına ve devletlerine
Hizmet için yanardı yürekleri
Koca şehirler...
O koca şehirler var ya
Kandırılmış gençlerle
Beynini satan kansızlar
Vatanımın sokaklarındaydılar
Bayrağa küfreden vatanı satan
Milleti tanımayan
Namerde boyun bükülmez
Sessiz kalınmazdı
Bozkurtça haykırdılar
Dosta düşmana karşı
'milliyetçi türkiye-milliyetçi türkiye'
kan barut kokmaya başladı
sokaklar meydanlar
namlular üzerlerine doğruldu
Ankara dan geldi ilk acı haber
Adı Ruhi idi
İlahiyat öğrencisiydi...
Canlar verilmeye başlandı
Car pazarında
Canlar arandı
İmamoğlu Önkuzu Özmen di
Onlar
Bayrağım solmasın diyerek
Bayrağa kan verdiler
Harekete simgeydi onlar
Geride kalan
Bozkurt mayalı
Turan soylular
Her defasında her defasında
Kinle nefretle dolup
İntikam yemini ettiler
Gidenleri de hiç unutmadılar
Öğrenci kampüslerinde
Meydanlarda
Ellerinde Türk Bayrağı
Türk... Türk diye haykırdılar
Yıllar sonra
Dillerinin ucuna can veren
Yarenleri gelince
Hıçkırıklara boğuldular
Bu dava onlardan emanet kaldı
Bize diyerek
Nerede bir ocak sözü duysalar
İçleri koptu sanki
Yürekleri bambaşka yerlere gitti
Ocaklıydılar
O ocakları dişleriyle tırnaklarıyla
Kanlarıyla ve canlarıyla
Yücelttiler...
Yıllar geçiyor mezuniyetleri gelmiyordu
Üzerlerinde karabulutlar
Işığa hasret
Öz vatanlarında palikarya
Öz vatanlarında tutsak
Çilehanelere salındılar
Vatan sevdalarından
Bayrak inatlarından
Zamane insanına aykırı
Ne değişmeyi ne başkalaşmayı
Bilebildiler
Çıktılar oralardan
Gün doldura doldura
Çile doldura doldura
Genç yaşta saçları
Bembeyaz oldu
Kar taneleri yağmışçasına
İçlerinden
Yine aldılar canevlerinden kopardılar
Götürdüler arkadaşlarını
Çilehanelere...
Çilen bitmedi diyerek
Bu sevdaya çektiğin ceza az diyerek
Arkada kalan gözü yaşlı anneler
Eşler, yarlar vardı
Bu sefer bu sefer
Baba baba diye haykıran
Ağlayan küçük bedenler
Yavruları kaldı
Dileğim,
Gözü yaşlı yavruların
Ağlayan gözlerinin
Artık içlerinin gülmesidir
Doyasıya sarılıp öpemedikleri
Babalarıyla
O uğruna heder oldukları
Vatanın sokaklarında
Gezmeleri olsun
Ey siz!
Ötüken kafilesinin Anadolu yolcuları
Sizi tarih unutsada
Sizin mayanızdan
Genç bozkurt soylular
Unutmadı... Unutmayacak.....
Çağatay HAKAN
İHANET! ! !
taleplerde bulunmustur. Asil yüzsüzler Türk Milli Politikasini belirleyen hainlerdir. Avrupa sucsuzdur
Türkiyenin, Avrupa Birligine girmesi konusunda, Türkiyeden madde madde ödev yapması isteniyor.
Bu ödevler,
1) Türk Yurdunun, Avrupanin bir parca olmasi: Bu birinci kosul bunu Türkiye kayitsiz sartsiz kabul etmis durumda. Bu ne demektir efendiler? Bu davranis, Anadolu topraklarini ugrunda can verip kanla besleyen ve bu fedakarliklar ile Anadoluyu bir Türk Yurdu yapan milyonlarca Sehide ihanet etmek, onlarin kemiklerini sizlatmak, Ugrunda öldükleri Vatani gözyummadan, utanmadan, Avrupaya peskes cekmek demektir. Bu, Türkün ana irzi bildigi, ugrunda canini vermeye hazir oldugu Vatanin, gümüsten tepsi icerisinde göz göregöre Avrupanin, Türk Yurdunu ilhak etmesine izin vermek demektir. Avrupaya girmeden evvel bu sarti siritarak kabul edenler bugün Vatan Hainligi ile yargilanmalidir. Eger ilk Avrupa Birligine evet diyenler hayatta yok ise bugün yasayan ve hala Türk Yurdunu, Avrupaya satanlari basta ANAP ve Baskanini, Türk Milleti en tabii hakkini kullanip sandiktan cikarmamali, bogmalidir. Ve bu hakli infaz diger hainlere ibret olmalidir.
2) Anadilde egitim, radyo televizyon haklari ve diger erilmesi gereken Özgürlükler: Tabii eger bir ülkenin yönetimini ele gecirmis isen, O Ülkenin topraklarini sinirlarin icine almis isen, istedigin gibi cirit atabilir her yere burnunu sokabilirsin. Avrupada hakli olarak, Sinirlari icerisinde yeralan bir ülkenin Milli Birligini zedelemek üzere o ülkede yasayan diger ethnik gruplara her tür hakkin taninmasini ve Milli Birligin bozulumasini Türkiyenin bir Türk-Kürt Federasyonu halini almasini istemektedir. Halbuki bu cogu pek muhterem cok demokrat Avrupa Birlesmis Devletlerinde sinilari icerisinde yasayan azinliklara hala ikinci sinif insan muamelesi yapilmakta haklari gaspedilmektedir (Türkler) . Birinci Problemin Cözümünde görüldügü üzere kabul edilmesi imkansiz görünen ikinci probleme karsi cikan Siyaseilerimiz haksizdir. Neden haksiz? cünki Birinci Maddeyi Kabul etmis, Avrupaya topraklarini katmaya karar vermissinki Avrupada hakli olarak senden cikarlarina göre bazi
3) Türkiyenin bir Avrupa Devleti olmasi halindeki durum: Türkiye Cumhuriyeti yerine, Türk-Kürt Federasyonu olusturulacaktir. Her karis topragi buram buram sehid kani kokan ve her karis topragin altinda, milyonlarca sehid yatan bu Vatan, Avrupa tarafindan ilhak edilmis ve bu aziz Vatan, Avrupanin bir parcasi halini almis olacaktir. Bugün az bile olsa duyulan Türk sesi susturulacak, Türk Düsmanlari o günden itibaren görevlerini yerine getirmis olmanin verdigi mutlukla Sampanya siseleri patlatip, Sehidimin kanini icecektir. Avrupa tarafindan Türk-Islam Ülkücülerine « FASCHiST » denilecek, Siyasi Hareketine ise Avrupa Parlamentosunda verilecek olan resmi ad « TÜRK FASCHIST PARTiSi » olacaktir. Bu adI sucsuz Ülkücü, Irkcilik nedir bilmeyen gariban Türk-Islam fedaisi, diger Avrupali Labaratuvar Irkcilariyla birlikte paylasmak zorunda birakilacak ve etkili bir politika ile kara bir propaganda sonucunda, Varliginin sebebi, Ülküsü Müslüman Türkleri esaretten kurtarmak, Turani kurup mazlum ve magdur Müslüman Milletleri korumak ve sadece Allaha kulluk etmek, onun rizasi kazanmak olan Ülkücü, Müslüman Türkün gözünden düsürelecek yokedilmesi icin Avrupa elinden geleni ardina koymayacaktir.
4) Kibris sorunu: Türkiye, AB (Avrupa Birligi) eger Güney Kibrisi tam üye yaparsa, Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti ile birlesecegini duyurdu. Kibris AB icin mevkalade önem tasimaktadir. Her yönü ile. Akdenizde hakimiyet demektir Kibris. Deniz Ticaretini kontrol etmek demektir. Bu buna benzer nice cikarlar sözkonusudur.
AB Karma Komisyonu, TÜSİAD'la toplandı. Cohn Bendit 'Kıbrıssız genişleme olmaz, Kıbrıs'ta çözüm bulun, bir çözüm oluşturamaz ve Kıbrısı ilhak ederseniz. Yani, Kuzey Kıbrısı Türkiye ile birleştirirseniz, Avrupa topraklarını ilhak etmiş olursunuz' diyor. Hakli Kizil Bendit. Kizil Bendit acikca Türkiye eger AB ne tam üye olursa ozaman Türkiye Avrupa Topragi kabul edilecek diyor. Kizil bizlere resmen “Ey Türk uyan, titre ve kendine dön! Biz Vatanini isgal ediyoruz sizde bize yardim ediyorsunuz. Ey Türk, senin karsina sIlahla ciktik fakat senin yigitligin, cesurlugun, Allah, Vatan ve Millet askin karsisinda yenik düstük. Canakkalede bogdun bizi. Kalbine el attik Vatanini isgal ettik namusunu cignedik. Seni yok ettik sandigimiz sirada yeniden dogdun Günes gibi üzerimize, kasip kavurdun bizi, Bozkurtcasina Vatanini kurtarip Özgürlügüne kavusmak icin ölürcesine ölüme kosarak bize saldirdin. Dayanamadik senin gücüne, kuvvetine. Ey Türk, bizi sildin meydanlardan ve Denize döktün. Namusunu temizledin. Ama simdi gene ciktik karsina bu sefer saman altindan su yürütürcesine. Seni Baris ve Dostluk Afyonu ile uyutuyoruz. Büyük sandiklarin hainler sayesinde Vatanini senin hakimiyetinden cikariyoruz. Resmen irzina geciyoruz. Bakiyoruzda uyanmaya calisiyorsun gözlerini ovaliyorsun. Bu durum bizi rahatsiz ediyor. Simdi yapabilecegimiz senin yeniden uyumani beklemek ve yeniden uykuya dalana dek seni oyalamak. Ama senin uyuman devam edecek, taaki farkina varip karsimiza cikacagin güne dek. Fakat o gün gec olabilir.”
Sonuc: Baris ve Dostluk Afyonu yutarak daldigimiz gaflet uykusundan uyanmaliyiz. Avrupaya satilmaktan kurtulmali ve Istiklal Savasinda oldugu gibi gene Türkün yüceligini Avrupanin suratina samar gibi indirmeliyiz. Biz, “Türkiye eger AB ne tam üye olursa, Türk Yurdu, Avrupa Topragi olacak. Avrupa, Türkiyeyi mali Türkü ise esiri edinecek” diyoruz.
Avrupada bunu dogrulayarak, “Eger tam üye Kibrisa, Avrupa Devleti olmayan bir Devlet müdahele eder, Kibris Topraginin bir parcasini kendine katar ise, Avrupa topraklarini ilhak etmis olur” diyerek tam üye bir Türkiyenin, Türk Yurdu degil Avrupa topragi sayilacagi iddiamizi dogruluyor.
Biz Türk- Islam Ülkücüleri, Türk Milletine hizmet etmek, Devletin ve Milletin cikarlarini korumak, Türk Yurdunu ve Türklerin hakkini savunmak, Milli Birligini saglamlastirilmak üzere sectigimiz, tayin ettigimiz bizim gibi düsünen, bizim icimizden cikan Ülkücü vekillerden ve Siyasi Partimizden, Türk Vataninin Avrupaya peskes cekilmesi konusunda, Avrupa Parlamentosundaki Türk grubuna Baskan atamasini degil, Yurdumuzun Avrupa Topragi olmasini engellemesini istiyoruz!
Avrupayi elimizin tersiyle itip yönümüzü Türk Dünyasina, Türk Birlige giden yola, yeniden dogmaya ve yücelmeye cevirmeliyiz.
Avrupaya evet diyen her kim olursa olsun haindir. Bizim icimizden birileri evet diyorsa bu gaflettir, bundan sonrada evet der ise ihanettir.
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin!
GENÇTÜRK
'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
SEYYID AHMET ARVASİ(TASAVVUF EHLİ)
GÜN SAZAK HAKKINDA YAZILANLAR
Gün Sazak Vurulduğunda Hergün Gazetesinin Manşeti
Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 12 Eylül mahkemelerinde o dönemlerin Hergün Gazetesi'nin misyonunu anlatırken Gün Sazak hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: 'Partimizin Genel Başkan Yardımcısı merhum Gün Sazak, Hergün Gazetecilik A.Ş.'nin de idare meclisi başkanlığını yapmaktaydı. Gümrük ve Tekel Bakanı bulunduğu sırada, yolsuzluklara ve kaçakçılığa karşı geniş tedbirler almış ve sıkı bir mücadele açmıştı.
Rahmetli Gün Sazak, Hergün Gazetesi A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı sıfatı ile gazeteyi geliştirmeye çalışıyordu. Bu maksatla gazete için Türkiye sathında muhabirlikler kurmaya girişti. Kontrolör olarak olarak hazırlamış olduğu kadroyu bu iş için görevlendirmeyi teklif etti. Adı geçen kontrolörler, bulundukları bölgelerde hem Hergün Gazetesi'nin muhabirliğini yapacaklar hem de partiye yardımcı olacaklardı. MHP'lilerin, kışkırtıcı ajanların telkini ile anarşik olaylara karışmalarını önlemeye çalışacaklardı..
Bu maksatla bulundukları yerde konferanslar, seminerler vererek parti program ve tüzüğü hakkında aydınlatıcı bilgiler sunarak, daima kanun yolundan hukuk yolundan gidilmesi için telkinde ve tavsiyelerde bulunacaklardı. Yani eğitimci diye isimlendirilen bu gurubun iki görevi vardı. Birisi Hergün Gazetesi'ne muhabirlik yapmak ve gazete işleriyle meşgul olmak, diğeri ise parti gruplarının anarşik olaylara sürüklenmemesi için onlara telkin ve tavsiyelerde bulunmaktı. Bunlardan hiç birinin gayrimeşru faaliyetler 1977 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı olan Gün Sazak, 27 Mayıs 1980'de şehit edildi. Sazak'ın vurulması ülkücü camiada şok etkisi yapmıştı.
Türk İslam ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyit Ahmet Arvasi de bu etkiden nasibini almış ve merhum Sazak hakkında şöyle yazmıştı:
Gün Sazak'ın Cenaze Töreni
'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
Demek, 'barıştan yanasın ha' onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.
En aziz ülküdaşı ve en yakın arkadaşı Gün Sazak'ın şehadet haberini işitir işitmez göz yaşlarını tutamayan Alparslan Türkeş, hiç bir yüreğin tahammül edemiyeceği bir soğukkanlılıkla, 'Türk milliyetçilerinin iç savaş tahrikçilerinin oyununa gelmemelerini, sabırlı olmalarını, kanunlar içinde kalmalarını' içi kan ağlayarak emrediyordu. Vatanını, Milletini bu ölçüde seven bir devlet adamı karşısında acaba yüzün biraz kızardı mı? Acaba, barış ve insanlık nedir, biraz sezebildin mi? Yoksa, bu sözler, yüreğindeki korkuyu bastırmaya mı yaradı? Yoksa, yeni cinayetler için müsait bir fırsat mı kollayacaksın? Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', sen de, senin kızıl manyakların da, dayandığın kızıl imparatorlukta Allah'ın izni ile kahrolup gideceksiniz. Biz, meşru zeminlerde ve sabırla devletimizin, size gereken cevabı vermesini ümit edecek ve Allah'ın 'kahhar' sıfatı ile tecelli etmesini bekleyeceğiz.
Gün Sazak
Devlet ve siyaset adamı. 26 Mart 1932'de Ankara'da doğdu.
Babası Eskişehir'in Mıhalıççık ilçesinin Sazak köyünden Emin Sazak bey, annesi Kayı köyünden Ayşe Hanımdır.
İlk, orta ve lise tahsilini Ankara'da yaptı. Ankara Maarif Koleji'nden mezun oldu.
California State Polytekhnic'de eğitim gördü.
1971'de Milliyetçi Hareket Partisi'nde görev aldı. 1977 seçimlerinden sonra kurulan üçlü koalisyon hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı oldu.
Kaçakçılıkla mücadele etti. 27 Mayıs 1980'de şehit edildi
duruşu kisiligi ve yorumuyla tam bir halkmüzigi ustası.....
ülkücülerin ÜSTADI....o bence bir AHMET YESEVİ ekolü...yani TÜRK-İSLAM SENTEZİ.....NECIP FAZILLAR TÜKENMEZ....
savaş yıllarıdır..MEHMET AKİF Birgün sabah ezanıyla uyanır ve beynı zonglamaktadır...bırden dışarıya kosar...bahcedeyken aklına o yüce marşımızın mısraları teker teker dökülmeye baslar..ve o esnada eline bir kömür alır ve aklına gelen bütün mısraları evinin duvarına ardarda yazmaya baslar...mısralar bittiginde 10kıta olmustur....iste YÜCE İSTİKLAL MARŞIMIZ böyle yazılmıştır....
iran ülkesinin kızlarıdır...acem ırkı İRAN dır....iranlılar(acemler) ayreten arap degil türkler gibi kültürü güclü ayrı bir ırktır...
Efsanevi ÜLKÜ OCAKLARI baskanı....DAVA ADAMI asla yıLmayan...degerleri icin herseyden vazgecen BÜYÜK REİS...mekanı cennet olsun