ikona kiliselerin (sanırım) apsis kısmını süsleyen,din büyüklerinin (hristiyanlıkta) tasvir edildiği ahşap ve bal mumu karışımı ile şekillendirilen ve daha sonra boyanıp apsis duvarlarının yüksek kısımlarında yer alan iç mekan nişlerinde kapaklı olarak sergilenen tasvirlere verilen addır
öyle bir buğu ki penceremdeki ne dışarıyı görebilirsin ne içeriyi hissedebilirsin... öyle bir soru ki soruların içinden aklını alamazsın olmazların peşinden
şarap garp mitolojisine göre baküs (şarap tanrısı) ün dünyadaki insanlara ikram ettiği bir cennet içeceği...şark mitolojisi ve divan edebiyatına göre ise M.Ö. yaşamış,üzüm suyu düşkünü,zerdüşt ve cem ismindeki bir iran hükümdarın kazayla bulduğu bir içecek...divan edebiyatında aşk şarabı cam-ı cem denilen cemin bardağı anlamındaki bir ifadeyle olayın geçmişine bi ithafta göndermede bulunulur
tozlu eski bir kitaptım rafta merakla aldın tozumu üfledin yavaşça belki bir yada iki bölümümü okudun sonra sıkıldın ve bunaldın peki eden koymadın beni tekrar tozlu evime onun yerine atmayı tercih ettin ateşe? ateşlik mi yazılıydı yoksa sayfalarım? tozlu ama bence değerliydi satırlarım yazık oldu sana! ! ! yazık oldu bana! ! ! anlattıklarımı anlayamadın yazık sana içimdekileri anlatamadım yazık bana... ........................................................
uyuyorsun şimdi düşlerinde koşuyorsun hayal gibi bir rüya peşinde mesutsun çünkü hayal ülkesindesin belki en güzel belki bir prensessin... istemiyorsun terketmeyi reddedilmeyi ama zalim zaman reddedecek tüm isteklerini şimdi uyu sakın uyanma tadını çıkar çünkü 'keşke' diyeceğin anın uzaklığı iki soluk kadar ... birazdan tebessümle yükselttiğin başın eğilecek mutluluktan başı dönen gözlerin gözyaşlarına yenilecek bir mum alevi herşeyi kıskandıran mutululuğunun adı serap görmüş bir bedevi ürkek yüreğinin heyecanı gel düşlerindeki güzel! daha fazla gitme uzağa hayalindeki en uzak mutluluk uyanınca dönüşür en büyük acıya ......................................................
'şiir aslında sen onu yazmadan önce de senin ufkunun derinliklerinde vardır...ama sen onları hatırlamazsın ve tanrı bazen senin kulağına bu şiirlerden mısralar fısıldar ama sadece ilk mısrasını söyler gerisi sana kalmıştır; hafızana... onların ne kadarını hatırlarsan o kadar güzel bir şiir çıkar ortaya...'
ikona kiliselerin (sanırım) apsis kısmını süsleyen,din büyüklerinin (hristiyanlıkta) tasvir edildiği ahşap ve bal mumu karışımı ile şekillendirilen ve daha sonra boyanıp apsis duvarlarının yüksek kısımlarında yer alan iç mekan nişlerinde kapaklı olarak sergilenen tasvirlere verilen addır
world wide web
öyle bir buğu ki penceremdeki
ne dışarıyı görebilirsin
ne içeriyi hissedebilirsin...
öyle bir soru ki soruların içinden
aklını alamazsın olmazların peşinden
'...onlara ölüler demeyiniz zira onlar ölü değildirler...'
'...onlara rableri katında ecirler verilecektir...'
ilk yazılı türk tiyatro eseri...şinasinin kaleminden...
şarap garp mitolojisine göre baküs (şarap tanrısı) ün dünyadaki insanlara ikram ettiği bir cennet içeceği...şark mitolojisi ve divan edebiyatına göre ise M.Ö. yaşamış,üzüm suyu düşkünü,zerdüşt ve cem ismindeki bir iran hükümdarın kazayla bulduğu bir içecek...divan edebiyatında aşk şarabı cam-ı cem denilen cemin bardağı anlamındaki bir ifadeyle olayın geçmişine bi ithafta göndermede bulunulur
bi dönemler biz ona en kara diyorduk çok şükür şimdi temiz bi havaya sahibiz
tozlu eski bir kitaptım rafta
merakla aldın tozumu üfledin yavaşça
belki bir yada iki bölümümü okudun
sonra sıkıldın ve bunaldın
peki eden koymadın beni tekrar tozlu evime
onun yerine atmayı tercih ettin ateşe?
ateşlik mi yazılıydı yoksa sayfalarım?
tozlu ama bence değerliydi satırlarım
yazık oldu sana! ! !
yazık oldu bana! ! !
anlattıklarımı anlayamadın yazık sana
içimdekileri anlatamadım yazık bana...
........................................................
UYUYAN GÜZELE DAİR
uyuyorsun şimdi düşlerinde
koşuyorsun hayal gibi bir rüya peşinde
mesutsun çünkü hayal ülkesindesin
belki en güzel belki bir prensessin...
istemiyorsun terketmeyi reddedilmeyi
ama zalim zaman reddedecek tüm isteklerini
şimdi uyu sakın uyanma tadını çıkar
çünkü 'keşke' diyeceğin anın uzaklığı iki soluk kadar
...
birazdan tebessümle yükselttiğin başın eğilecek
mutluluktan başı dönen gözlerin gözyaşlarına yenilecek
bir mum alevi herşeyi kıskandıran mutululuğunun adı
serap görmüş bir bedevi ürkek yüreğinin heyecanı
gel düşlerindeki güzel! daha fazla gitme uzağa
hayalindeki en uzak mutluluk
uyanınca dönüşür en büyük acıya
......................................................
w. shaekespeare bu konu da şöyle diyor;
'şiir aslında sen onu yazmadan önce de senin ufkunun derinliklerinde vardır...ama sen onları hatırlamazsın ve tanrı bazen senin kulağına bu şiirlerden mısralar fısıldar ama sadece ilk mısrasını söyler gerisi sana kalmıştır; hafızana... onların ne kadarını hatırlarsan o kadar güzel bir şiir çıkar ortaya...'