**'Burada oturup buna bir anlam vermeye çalışıyordum ve şimdi aklıma bir fikir geldi. Sen kendini dört yıl önce bir kez, Chrissie ölürken yaptığın bir şey için cezalandırmıyorsun. Sen kendini şimdi yapmakta olduğun bir şey için cezalandırıyorsun, tam şu anda bile yapmayı sürdürdüğün birşey için. Onu salıvermiyorsun, başka bir yere ait olduğunu bildiğin halde onu bu yaşamda tutmaya çabalıyorsun. Onu salıvermek onu terk etmenin ya da onu sevmemenin belirtisi değil, tam tersi, onu gerçekten sevmenin - başka bir yaşama gitmesine izin verecek kadar sevmenin- belirtisi.' (Dr. Penny ile konuşur)
Bir adet mum alınır ve yakılır. Mumun arka tarafına farklı kalınlıklarda camlar konulur. Mumun alevine bakılır. Sonra camların hepsi konularak, mumun alevine tekrar bakılır. Değişikliği farkettiniz mi? Cam kalınlığı arttıkça saydam maddelerin geçirgenlik oranı azalır ve geçen ışık sayısı azalır. Cismi net olarak göremeyiz.Saydam maddelerin kalınlıkları artarsa ışık ışınlarını geçirme oranı azalır ve say-dam maddeler yarı saydam veya saydam olmayan (opak) maddeye dönüşebilirler.
Birisi gelir, bir konuya girer, anlatır anlatır anlatır anlatır saatlerce...Sonra hiç dikkat ettiniz mi bir anda etraf ışıl ışıl olur. Niye? Aydınlanmışınızdır da ondan...
Valla düşününce bu haliyle pek bişey çağrıştırmadı. Hatta yok böyle bişi dedim önce. Sonra bir baktım SPEOLEOLOG tan baştaki 'O' harfini çıkarırsak geriye kalan SPELEOLOG tabiki mağarabilimci anlamına geliyor. Mağaraları araştıran cesur insanlar takımı. Billmece çözer gibi oldu.Ama oldu!
Hastalar ve yaşama, ölüme, korkulara, paniklere, acılara, yalnızlıklara dair öyküler...
**'Burada oturup buna bir anlam vermeye çalışıyordum ve şimdi aklıma bir fikir geldi. Sen kendini dört yıl önce bir kez, Chrissie ölürken yaptığın bir şey için cezalandırmıyorsun. Sen kendini şimdi yapmakta olduğun bir şey için cezalandırıyorsun, tam şu anda bile yapmayı sürdürdüğün birşey için. Onu salıvermiyorsun, başka bir yere ait olduğunu bildiğin halde onu bu yaşamda tutmaya çabalıyorsun. Onu salıvermek onu terk etmenin ya da onu sevmemenin belirtisi değil, tam tersi, onu gerçekten sevmenin - başka bir yaşama gitmesine izin verecek kadar sevmenin- belirtisi.' (Dr. Penny ile konuşur)
*****************
**Yalom, D.I., Aşkın Celladı, Remzi Kitabevi 1999, S:144
(Okurken altını çizdiklerim)
Arjantin
İlk Türk Dünya Güzellik Kraliçesi...
Bilderberg Grup...Mason faaliyetler, merkez kudüs...
Bir adet mum alınır ve yakılır. Mumun arka tarafına farklı kalınlıklarda camlar konulur. Mumun alevine bakılır. Sonra camların hepsi konularak, mumun alevine tekrar bakılır. Değişikliği farkettiniz mi? Cam kalınlığı arttıkça saydam maddelerin geçirgenlik oranı azalır ve geçen ışık sayısı azalır. Cismi net olarak göremeyiz.Saydam maddelerin kalınlıkları artarsa ışık ışınlarını geçirme oranı azalır ve say-dam maddeler yarı saydam veya saydam olmayan (opak) maddeye dönüşebilirler.
Birisi gelir, bir konuya girer, anlatır anlatır anlatır anlatır saatlerce...Sonra hiç dikkat ettiniz mi bir anda etraf ışıl ışıl olur. Niye? Aydınlanmışınızdır da ondan...
Her defasında uçacağını bilerek aldırdığım çocukluğumda, sonra elimden kaçırıp uçuşunu 'anne bakk! ' deyip yukarıya saatlerce baktığım balon. Tabi çocukluğumda...Gerçi şimdide alıyorum ama uçmayanlarından :)
Valla düşününce bu haliyle pek bişey çağrıştırmadı. Hatta yok böyle bişi dedim önce. Sonra bir baktım SPEOLEOLOG tan baştaki 'O' harfini çıkarırsak geriye kalan SPELEOLOG tabiki mağarabilimci anlamına geliyor. Mağaraları araştıran cesur insanlar takımı. Billmece çözer gibi oldu.Ama oldu!
Evlenen kadın ve erkek, evlendirme memuru önünde iş bu defteri imzalamakla GELECEK AŞ.yi kurmuş olurlar.