...YALNIZIN DURUMLARI... ...Herşeyi süpürebilirsin, sonbaharı süpüremezsin... ...Sen her şeyi süpürebilirsin... ...Sonbaharı süpüremezsin... ...Yalnızsa... ...Sürekli bir sonbaharı süpürür hep... ...düşünemezsin...
...yanar sobasında yalnızın üşüyen bakışları...
...lambasında karanlığa dönük bir ışık titrer sönük sönük...
...penceresi dışına kapanmıştır kapısı içine örtük...
...yalnız bin yıl yaşar kendini bir an da...
...yalnızın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbiredir...
...yalnız bir ordudur kendi çölünde... ...sonsuz savaşlarında hep yener kendi ordusunu...
...yalnızın sakladığı bir şey vardır... ...boyuna yerini değiştirir... ...boyuna onu arar... ...biri bulsa diye...
...yalnız hem bilgesi, hem de delisidir kendi dünyasının... ...ayrıca, hem efendisi, hem kölesidir kendisinin... ...tadını çıkaramaz görecesiz dünyasında... ...hiçbirisinin...
...yalnız sürekli dinleyendir... ...söylenmemiş bir sözü...
...sözünde durması yalnızın yalancılığıdır kendisine... ...hep yüzüne vurur utancı... ...o yüzden gözlerini kaçırır gözlerinden...
...yalnızın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna...
...yalnız hep uyanır ikinci uykusuna...
...yalnız kendi...ben...inin...sen...idir...
...bir sözde saklanmış bir yalanı... ...bir gözde okuduğundan.... ...bakmaz kendi gözlerine bile...
...her susadığında o kendi çölündedir...
...kendi öyküsünü ne anlatabilen ne de dinleyebilen... ...kendi türküsünü ne yazabilen ne söyleyebilen...
...bir zamanlar güldüğünü anımsar da... ...yoğurur hüznünün çamurunu avuçlarında...
...yalnız aranan tek görgü tanıdığıdır... ...yargılanmasında kendi davasının... ...her duruşması ertelenir kavgasının...
...yalnız hem kaptaı hem de tek yolcusudur batmakta olan gemisinin... ...onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden ne de ilkin...
...yalnızın adı okunduğunda... ...okulda ya da yaşamında... ...burda diyemez...ama yok da...
...uykunun duvarında başladı... ...önceleri bir toz gölgesi sanki... ...sonra bir yumak yün gibi... ...ama şimdi iyice görüyor... ...örümceğin ağını gün gibi...
...adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş...her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak...Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş...balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya...gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye...balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış...günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş..balığı da yanında...koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş...çocuklar geçiyormuş oradan o ara...balığı görmüşler...nasılsa acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık denize atalım, demişler...adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde...
...sana...
...Bilge Karasu..."Göçmüş Kediler Bahçesi" nden bir alıntı...
ille de şarap...
...yalnızlık...
...doğru şeyler düşünüp yanlış yerlerde durdum hep...
...çook uzağım kendime ustam...
...yalnızlığım bu yüzden...
...Coşkun Karabulut...
...Uzağa değil, Usta...
...Öteye hep öteye gitti; ...
...Yalnızlığı ondandır...
...Özdemir Asaf...
...yalnızın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna...
...özdemir asaf...
...yalnızın sakladığı bir şey vardır...
...boyuna yerini değiştirir...
...boyuna onu arar...
...biri bulsa diye...
...pek güzel anlatır Asaf yalnızlığı...yaşamışlıklarından...
...yalnızlık paylaşılmaz...paylaşılsa yalnızlık olmaz...
...YALNIZIN DURUMLARI...
...Herşeyi süpürebilirsin, sonbaharı süpüremezsin...
...Sen her şeyi süpürebilirsin...
...Sonbaharı süpüremezsin...
...Yalnızsa...
...Sürekli bir sonbaharı süpürür hep...
...düşünemezsin...
...yanar sobasında yalnızın üşüyen bakışları...
...lambasında karanlığa dönük bir ışık titrer sönük sönük...
...penceresi dışına kapanmıştır kapısı içine örtük...
...yalnız bin yıl yaşar kendini bir an da...
...yalnızın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbiredir...
...yalnız bir ordudur kendi çölünde...
...sonsuz savaşlarında hep yener kendi ordusunu...
...yalnızın sakladığı bir şey vardır...
...boyuna yerini değiştirir...
...boyuna onu arar...
...biri bulsa diye...
...yalnız hem bilgesi, hem de delisidir kendi dünyasının...
...ayrıca, hem efendisi, hem kölesidir kendisinin...
...tadını çıkaramaz görecesiz dünyasında...
...hiçbirisinin...
...yalnız sürekli dinleyendir...
...söylenmemiş bir sözü...
...sözünde durması yalnızın yalancılığıdır kendisine...
...hep yüzüne vurur utancı...
...o yüzden gözlerini kaçırır gözlerinden...
...yalnızın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna...
...yalnız hep uyanır ikinci uykusuna...
...yalnız kendi...ben...inin...sen...idir...
...bir sözde saklanmış bir yalanı...
...bir gözde okuduğundan....
...bakmaz kendi gözlerine bile...
...her susadığında o kendi çölündedir...
...kendi öyküsünü ne anlatabilen ne de dinleyebilen...
...kendi türküsünü ne yazabilen ne söyleyebilen...
...bir zamanlar güldüğünü anımsar da...
...yoğurur hüznünün çamurunu avuçlarında...
...yalnız aranan tek görgü tanıdığıdır...
...yargılanmasında kendi davasının...
...her duruşması ertelenir kavgasının...
...yalnız hem kaptaı hem de tek yolcusudur batmakta olan gemisinin...
...onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden ne de ilkin...
...yalnızın adı okunduğunda...
...okulda ya da yaşamında...
...burda diyemez...ama yok da...
...uykunun duvarında başladı...
...önceleri bir toz gölgesi sanki...
...sonra bir yumak yün gibi...
...ama şimdi iyice görüyor...
...örümceğin ağını gün gibi...
...yalnız duymuş olduğunun sağırı...
...görmüş olduğunun körüdür...
...ölür ölür öldürür...
...öldürür öldürür ölür...
...duyduklarını unutur, duyacaklarını düşünür...
...yalnızın adına hiç kimse konuşamaz...
...o kendisinin sanığıdır...
...yalnız önceden sezer sonra olacakları...
...paylaşacak biri vardır...
...anlatır anlatır ona...
...olanları olmayacakları...
...her leke kendisiyle çıkar...
...doctrina quo occultitus est, eo gravius est...
...bilgi ne kadar gizliyse o kadar ağırdır...
...adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş...her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak...Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş...balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya...gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye...balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış...günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş..balığı da yanında...koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş...çocuklar geçiyormuş oradan o ara...balığı görmüşler...nasılsa acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık denize atalım, demişler...adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde...
...sana...
...Bilge Karasu..."Göçmüş Kediler Bahçesi" nden bir alıntı...
...en doğru masal anlamadan korktuğumuzdur...
...Bilge Karasu...Göçmüş Kediler Bahçesi...
...denizim ben batık aşklarla dolu...
...Bilge Karasu...Göçmüş Kediler Bahçesi...