ALMORA SENFONİK ROCK ORKESTRASI ALMÔRA, 2001 YILINDA SONER CANÖZER TARAFINDAN KURULDU.
1993'DE SİVAS'DA YAKILARAK, DUMANLARA BOĞULAN 34 AYDINIMIZ İÇİN YAZILMIŞ. “GÜNEŞİN OZANLARI” GERÇEKTEN TÜYLERİ ÜRPERTEN YAPIDA BİR PARÇA OLUVERMİŞ. NASIL Kİ MOĞOLLAR'IN “Bİ ŞEY YAPMALI” SI MEYDANLARDA KİTLELERCE SÖYLENEBİLİYORSA, “GÜNEŞİN OZANLARI”NI DA DUYABİLİRİZ GİBİ GELİYOR. AMA BİR NOT DAHA DÜŞEYİM; “GÜNEŞİN OZANLARI” GRUBUN SOUNDUNDAN, ANA NİTELİĞİNDEN BİR MİLİM TAVİZ VEREN, SAPAN BİR PARÇA DEĞİL...
HOŞGELDİN KADINIM Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
Doğumunun 106. yılında bende bir şiiriyle anmak istedim.Muhteşem şiirlerinden biriyle..Ruhunuz Şadolsun..Şiirlerinizle hala yaşıyorsunuz başka yüreklerdeki sevdalarla.....
Türkçenin canına okuyan...markadan başka hiç bir şey bilmeyen..gece gündüz gözlükle gezen..nerde ne giymesi gerektiğini bilmeden gece gündüz farklı olmak adına çok şatafatlı ve parıltılı giyinen..altına da converse giyen..genellikle taksim,bağdat cad. etilerde boş boş takılan..hayata dair hiç bir fikri olmayan..özenti...marka manyağı..namı diğer ciks olan garip yaratıklar gibi görünen kişiler...günümüz gençliği bu..Bazen orta yaşta da görülüyor bu..Gündüz vakti rugan sivri topuklu ayakkabı veya çizme giyerler orta yaş tikileri çok daha komikler..(çünkü onların nerede ne giyileceğini bilecek kadar hayat tecrübesi olmalı diye düşünüyorum) günlük yaşamda sade ve spor giyinmek yerine herkezin dikkatini toplamak için en parıltılı pullu taşlı giyinen orta yaş tikileri...bunlar genellikle yarış halinde gün arkadaşlarıyla...güpegündüz gece şık bir restauranta gider gibi giyinip komik görünürler...Ve de genellikle paralı kocalarının paralarını hoyratça harcayanlar.) İşte benim gördüğüm tiki bunlar..
Dudaktan Kalbe.....Bazen sevgi sadece dudaklardadır...Kalbe inmez..inmemişse sevda denmez... Dizi..Hayatımda izlediğim, adeta transa geçerek (bir işe, bir olaya çok fazla kaptırarak etrafın farkında olmamak hali.) izlediğim muhteşem bir aşk hikayesi. Bir adamın pek çok kadın tarafından sevilip, onun hiç kimseyi gerçekten sevmediğini anlatan bir hikaye.. bence sevgisinin dudaktan kalbe inmemesinin nedeni geçmişte yaşadığı kötü dönemler...Aslında benim sevgim Dudaklarda kalır kalbe inmez desede, sevdiği tek kadın Lamia........Tek kelimeyle gördüğüm duyduğum en güzel sevda masalı...
' KALK PENCERENDEN BİR BAK ' dediniz. Ve ben kalkıp baktım... :) bahçemde bu gün yeniden açmış yediveren güllerimi gördüm..Toz pembe bir gonca...mutluluk doldu içim...Bence herkez bilgisayarın başından kalkıp bu güzellikleri görmeli...pencereden öyle güzellikler görüyor ki insan görmek istediğini görüyor belki...yemyeşil taze biçilmiş çimlerin kokusunu çektim içime..çamların göğe yükselen dalları...bahçenin köşesindeki salkım söğüt...Ohh dedim yaşamak bu...Allah ne güzellikler yaratmış...iyi ki KALK PENCEREDEN BİR BAK dediniz...uzun zamandır bakıpta görmediğim güzellikleri yeniden görmemi sağladınız..
Her kötünün içinde bir iyilik..her iyinin içinde bir kötülük vardır.. Hayat bazen siyah..bazen beyazdır..
Yin etken..Yang alıcı.. ben bazen yin..bazen yang hissederim kendimi. Yang gün, yin gecedir.. Yin ve yang gök ve yer.. gündüz ve gece.. siyah ve beyaz.. eril ve dişi gibi başka örnekler de verilebilir.. Biri öteki olmadan var olamaz....
Yin evi ölüm, yang evi yaşam evidir.. Yaşam varsa..Ölüm vardır..
ALMORA SENFONİK ROCK ORKESTRASI ALMÔRA, 2001 YILINDA SONER CANÖZER TARAFINDAN KURULDU.
1993'DE SİVAS'DA YAKILARAK, DUMANLARA BOĞULAN 34 AYDINIMIZ İÇİN YAZILMIŞ. “GÜNEŞİN OZANLARI” GERÇEKTEN TÜYLERİ ÜRPERTEN YAPIDA BİR PARÇA OLUVERMİŞ. NASIL Kİ MOĞOLLAR'IN “Bİ ŞEY YAPMALI” SI MEYDANLARDA KİTLELERCE SÖYLENEBİLİYORSA, “GÜNEŞİN OZANLARI”NI DA DUYABİLİRİZ GİBİ GELİYOR. AMA BİR NOT DAHA DÜŞEYİM; “GÜNEŞİN OZANLARI” GRUBUN SOUNDUNDAN, ANA NİTELİĞİNDEN BİR MİLİM TAVİZ VEREN, SAPAN BİR PARÇA DEĞİL...
Kaynak: APTULİKA.COM
HOŞGELDİN KADINIM
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
Doğumunun 106. yılında bende bir şiiriyle anmak istedim.Muhteşem şiirlerinden biriyle..Ruhunuz Şadolsun..Şiirlerinizle hala yaşıyorsunuz başka yüreklerdeki sevdalarla.....
Türkçenin canına okuyan...markadan başka hiç bir şey bilmeyen..gece gündüz gözlükle gezen..nerde ne giymesi gerektiğini bilmeden gece gündüz farklı olmak adına çok şatafatlı ve parıltılı giyinen..altına da converse giyen..genellikle taksim,bağdat cad. etilerde boş boş takılan..hayata dair hiç bir fikri olmayan..özenti...marka manyağı..namı diğer ciks olan garip yaratıklar gibi görünen kişiler...günümüz gençliği bu..Bazen orta yaşta da görülüyor bu..Gündüz vakti rugan sivri topuklu ayakkabı veya çizme giyerler orta yaş tikileri çok daha komikler..(çünkü onların nerede ne giyileceğini bilecek kadar hayat tecrübesi olmalı diye düşünüyorum) günlük yaşamda sade ve spor giyinmek yerine herkezin dikkatini toplamak için en parıltılı pullu taşlı giyinen orta yaş tikileri...bunlar genellikle yarış halinde gün arkadaşlarıyla...güpegündüz gece şık bir restauranta gider gibi giyinip komik görünürler...Ve de genellikle paralı kocalarının paralarını hoyratça harcayanlar.) İşte benim gördüğüm tiki bunlar..
Dudaktan Kalbe.....Bazen sevgi sadece dudaklardadır...Kalbe inmez..inmemişse sevda denmez...
Dizi..Hayatımda izlediğim, adeta transa geçerek (bir işe, bir olaya çok fazla kaptırarak etrafın farkında olmamak hali.) izlediğim muhteşem bir aşk hikayesi. Bir adamın pek çok kadın tarafından sevilip, onun hiç kimseyi gerçekten sevmediğini anlatan bir hikaye.. bence sevgisinin dudaktan kalbe inmemesinin nedeni geçmişte yaşadığı kötü dönemler...Aslında benim sevgim Dudaklarda kalır kalbe inmez desede, sevdiği tek kadın Lamia........Tek kelimeyle gördüğüm duyduğum en güzel sevda masalı...
Üretim araçlarinin mülkiyetinin olmadığı veya bir başka deyişle tüm topluma ait olduğu toplum düzeni isteyen kişi.......
Ayrıca dünyada yokolmaya yüz tutan bir düzen anlayışı..sovyetler birliği en güzel örnek..
Sosyalizm ve komünizmi karıştıranlar var..sosyalizm hala var olan bir düzen kavramı bence..ya da varolması istenen..
Bir komünist aynı zamanda sosyalisttir. Yani bütün komünistler sosyalisttir ama bütün SOSYALİSTLER KOMÜNİST DEĞİLDİR...
Taklitleri her zaman aslını yaşatır........birileri tarafından taklit edilmek güzel de abartılınca komik duruyor......
' KALK PENCERENDEN BİR BAK ' dediniz.
Ve ben kalkıp baktım... :) bahçemde bu gün yeniden açmış yediveren güllerimi gördüm..Toz pembe bir gonca...mutluluk doldu içim...Bence herkez bilgisayarın başından kalkıp bu güzellikleri görmeli...pencereden öyle güzellikler görüyor ki insan görmek istediğini görüyor belki...yemyeşil taze biçilmiş çimlerin kokusunu çektim içime..çamların göğe yükselen dalları...bahçenin köşesindeki salkım söğüt...Ohh dedim yaşamak bu...Allah ne güzellikler yaratmış...iyi ki KALK PENCEREDEN BİR BAK dediniz...uzun zamandır bakıpta görmediğim güzellikleri yeniden görmemi sağladınız..
Hayat felsefem..boynumda taşıdığım kolyem..
Her kötünün içinde bir iyilik..her iyinin içinde bir kötülük vardır..
Hayat bazen siyah..bazen beyazdır..
Yin etken..Yang alıcı.. ben bazen yin..bazen yang hissederim kendimi.
Yang gün, yin gecedir..
Yin ve yang gök ve yer.. gündüz ve gece.. siyah ve beyaz.. eril ve dişi gibi başka örnekler de verilebilir..
Biri öteki olmadan var olamaz....
Yin evi ölüm, yang evi yaşam evidir..
Yaşam varsa..Ölüm vardır..
Yaşam bazen ping pong topu gibidir. Oynayanlara bağlıdır sonuçları...iyi oynayan kazanır..
AŞK aylar geçsede unutamamaktır...Vazgeçtim sansanda vaz geçemediğini anlamak...nefret etmemektir kızsanda...gurur yoktur...ayrılıklarda bile ateşin sönmemiş olduğunu anlamak...belkide affedebilmektir..her şeye rağmek beklentisiz sevmek....çıkarsız..riyasız.....AŞK öyle kutsaldır ki...kirletmeden sevmektir...arsız otlar sarsada her yanı..hep masum ve özenli kalabilmektir...onurlu olabilmektir...AŞK sonsuz ve sınırsızdır.....