OYUN TEORİSİ Oyun mu, Teori mi? Akademik araştırmalarda kullanım alanları yaygınlaştıkça önemi anlaşılan bu araç, 1990’lardan itibaren Amerika’da yaygın olarak uygulanmaya başlandı. Özellikle ekonomi alanında ihale düzenlemelerinden rekabet analizlerine kadar geniş bir uygulama alanı ortaya çıktı. Türkiye’de oyun teorisi ancak son yıllarda akademik olduğu kadar günlük hayatta da- özellikle de Akıl Oyunları adlı filmin ülkemizde vizyona girmesinden sonra- ilgi odağı oldu. Aslında, modern oyun teorisi bugün karsımıza çıkan şekline uzun bir gelişme sürecinden sonra ulaştı. Bu sürece kısaca göz atmak “Oyun Teorisi” isminin nereden geldiğini anlamamıza yardımcı olabilir. Satranç, poker, briç gibi oyunlarda oyuncuların davranışlarını modellemek ve akılcı strateji seçimleri üzerine çalışan Macar asıllı Amerikalı John von Neuman, oyunlar üzerine ilk makalesini 1928 yılında yayınladı. Hidrojen bombası ve ilk bilgisayarın mucitlerinden sayılan bu dahi matematikçi, bir ekonomist olan Oskar Morgenstern ile birlikte, oyun teorisini 1944 yılında basılan “Oyun Teorisi ve Ekonomik Davranış” isimli kitaplarında ilk defa ekonomi alanına taşıdılar. Bu kitapta iki oyunculu, sıfır toplamlı oyunları ve işbirlikçi oyunları incelediler. John F. Nash, 1950-53 yılları arasında yayınladığı dört çalışması ile oyun teorisini geliştirdi ve hem rekabetçi hem de işbirlikçi oyunlarda kullanılabilecek bir denge kavramını ortaya çıkardı. Halen oyun teorisinin ağır yükünü onun ortaya attığı Nash dengesi çekmektedir. Martin Shubik 1959 basımlı “Strateji ve Pazar Yapısı: Rekabet, Oligopol ve Oyun Teorisi” kitabında rekabetçi oyun teorisini ilk defa oligopollere uyguladı. 1965te Reinhard Selten, Nash dengesini yaygın biçimdeki oyunlarda (oyuncuların sıra ile stratejilerini seçtikleri oyunlar) kullanılabilecek şekilde geliştirdi. Üç seri makalesi ile John Harsanyi, 1967-68 yıllarında teorinin oyuncuların eksik bilgi sahibi olduğu oyunlara nasıl uygulanabileceğini gösterdi. Gittikçe gelişen, dallanıp budaklanan oyunlar teorisi, ekonomi bilimi için olduğu kadar, hukuk, politika, işletme, uluslararası ilişkiler ve hatta biyoloji gibi bilimler için de vazgeçilmez bir matematiksel araç oldu. Ekonomide, özellikle de endüstriyel organizasyon alanında teorik gelişmelere yol açtı ve yön verdi. Oyun teorisi aynı zamanda stratejik karşılaşmaların incelenmesinde standart bir dil haline geldi.
Biraz Terminoloji 1-Oyun teorisi: özellikle sosyal bilimlerde stratejik karşılaşmaları modellemeye yarayan matematiksel bir araçtır 2-Stratejik karşılaşmalar: oyuncuların getirileri birbirlerinin hareketlerinden karşılıklı olarak etkilendiği çekişme ya da çatışmalar 3-Statik oyunlar: oyuncuların bir defaya mahsus olmak üzere oynadıkları oyunlar. 4-Akılcılık: her oyuncunun kendi kazancını maksimize etmeye çalışması 5-Akılcılığın ortak bilgi olması: Tüm oyuncular kendilerinin ve rakiplerinin akılcı olduğunu bilir, rakiplerinin de kendilerinin bu bilgiye sahip olduklarını bildiklerini bilir ve bunun gibi sonsuza giden bir mantık zincirinin var olduğu varsayımı. 6-Kusurlu bilgili oyunlar (games with imperfect information) : oyuncuların birbirlerinin strateji seçimlerini göremedikleri ve sanki aynı anda karar veriyorlarmış gibi oynadıkları oyun 7-Eksik bilgili oyunlar (games with incomplete information) : oyunculardan bir ya da daha fazlasının diğer oyuncunun ya da oyuncuların getirilerini bilmeden oynadıkları oyun. 8-Sıfır toplamlı oyun: bir oyuncunun kazancının, diğer oyuncunun kaybına eşit olduğu oyun (poker, tenis vb.) . Statik Oyunlar Karmaşık matematiksel hesaplara girmeden oyun teorisinin mantığını anlamak için en basit oyunlar olan statik, yani oyuncuların stratejilerini aynı anda seçtikleri oyunları incelemek yeterli olabilir. Stratejik bir karşılaşmayı oyun teorisi ile incelemek için ise, önce bu çatışmanın bir oyun olarak tanımlanması gerekir. Bir oyunun tanımı üç temel öğeye dayanır: 1. Oyuncular kümesi (I) : Oyuncuların yer aldığı küme. Bu oyuncular kurgulanan oyuna ve modellenen duruma göre kişiler, şirketler, devletler ve hatta hayvanlar olabilir. Oyuncu sayısı ise ikiden sonsuza kadar olabilir. (Bu makalede iki oyunculu oyunlardan bahsedilecektir.) 2. Eylem (hareket) kümesi (A) : Her bir oyuncuya ait bütün olası eylem seçeneklerinin yer aldığı küme. Örneğin, bir firma için ürün fiyatı seçenekleri ile bir hareket kümesi oluşturulabilir. Eylem kümesi de sonsuz sayıda elemana sahip olabilir. (Bu makalede ağırlıklı olarak her oyuncu için sınırlı sayıda eylem seçeneği olan oyunlardan bahsedilecektir.) 3. Getiriler: Bütün oyuncuların her türlü olası strateji kombinasyonu için her oyuncunun oyun sonunda elde edeceği kazancı ya da kaybı. Bu getiriler parasal olarak tanımlanabileceği gibi her oyuncu için fayda fonksiyonları ile de belirtilebilir. (Tabii ki biyoloji gibi alanlarda bu tip getirilerden bahsetmek olanaksızdır. İki hayvan türünün çatıştıkları oyunlarda, her türün yavru sayısı o türün getirisi olarak alınabilir.) Statik oyun örneklerine ve çözüm tekniklerine girmeden önce, önemli bir takım varsayımlardan bahsetmekte fayda vardır. Statik Oyun Varsayımları: i) Oyuncular eylem seçimlerini aynı anda ya da birbirlerinin haberi olmadan yaparlar. ii) Tüm oyuncular akılcıdır. iii) Tüm oyuncuların akılcılığı ortak bilgidir. iv) Tüm oyuncular kusursuz fakat eksik bilgiye sahiptir.
............. daha fazlası www.oyunteorisi.com www.ceterisparibus.net türkce kaynak bulmak bu alanda biraz zor ve bu vesileyle sitemimi duyururum neden ilgi alaka gösterilmez ana dilde eğitim ve internete evet ingilizce internete yorum yok bilgi bilgidir
ankara sanayi odası başkanı çalışkan biri ilginç hesaplamaları var hemde Türkiye gibi verileme eksikliği olan bir memlekette o hesapları hangi kriterlere göre hızlı bir şekilde yapıyor anlaşılmaz benim bazen yaptığım düz mantıklı hesaplamalara benziyor işleri değişkenlik faktörünü unutuyor ama genede çalışkan biri parti kurarsa oy vermem bu nedenle hesap uzmanına oy veririm daha iyi ihtiyacımız hesap uzmanıysa
Türk Dil Kurumu Atatürk'ün emriyle kuruldu Türkçeyi geliştirmeye çalışan kurumdur kelimelerin anlamlarını ve doğru yazılışlarını öğrenebilirsiniz Türkçede 100 binden fazla kelime olup Dünyada önde gelen dillerdir Türkçenin yeni kelime kapasitesi diğer dillere göre fazladır örneğin inglizce de yeni bir kavrama buluşu anıldığı olay durum veya kişinin ismini eklemekle kelime üretebilme imkanına sahipken türkçede köklere eklenecek eklerle yeni bir kelime hemen yaratılmakta ve bu kelime de halk arasında kullanılabilirlik göstermektedir
diğer değişkenler sabitken ekonomik insanı bulmaya çalıştığınız iktisatcıların çok sevdiği mutlaka her yazısında bulabileceğiniz favori kelime tabi birde aradığınızı bulabileceğiniz sıkkullanılanlar listesi başı
Sabahın yeline kapıldık Uyku gözlerde, ölüm pusuda Beklemeye başladık Soğuk ölüm meleğini
Merhaba ümit güneşi Belki bugünde Gün batımını görebileceksin Ağlama bebe, annen Kaybolup gitti Diğer anne ve babalar gibi Yarınlar senin diyemiyorum Çünkü biliyorum ki Sen ölmeden, Vampirler usanmayacak kan emmeğe Ve..... Anılacaksın anma günlerinde Lanetler edilecek bu günlere Tıpkı Naziler gibi İnsanlar Ben bu filmi gördüm diyecek .... Aynı senaryolar tekrarlanacak Dünya döndükce Ta ki Son insan kalıncaya kadar Tarih tekerrür Yüzüne tükürür Ders almayanların
Kapalı kapılar ardına sıkıştırdığım dünyam Kayıp gittin benle birlikte habersizce Yaş 10 ve daha erkendi yarına Yaş 20 ve daha geçmemişti serdeki delilik Yaş 30 ve daha vardı arayışların bitişine Yaş 40 ve kim derdi bu kadar hızlı geçeceğini Yaş 50 ve koca kurt kimleri devirdi
Ölüm sadece başkaların talihidir Ben sonsuz hayatla yoğruldum
Yaş 60 ve nedir bu belimin hali Neden toprağa eğiliyorum her geçen gün Hey koca kurt sen kimleri devirdin Defol git başımdan ölüm meleği Senin gücün yetmez bana
Caminin minaresine çıkmıştı hoca Bir öğle vakti Kalabalık toplanmıştı avluda Kimi şadırvanda abdest alıyor Bu abdest alan benim oğlan değil mi Ne zaman namaza başladı kerata ........ Kimi ağlıyor Aa! Sevgili karım da burada Neden ağlıyorsun hanım Neden siyahlar giydin Başını da kapatmışsın Çıkart onu bilirsin sevmem ... Kimi mırıldanıyor Neler söyleniyorsunuz öyle Türkçe söyleyin anlayayım Nedir inna lillahi ve inna lillahi raciun .... Bir taş var caminin sağ tarafında Musalla taşı diyorlar Sanırım Erzurum mermeri Üzerinde yeşil bir örtüyle kaplı Bir tabut var Kimin cenazesi acaba
Ölüm sadece başkalarının talihidir Ben sonsuz hayatla yoğruldum Defol git başımdan ölüm meleği Senin gücün yetmez bana ......... ..........
Hey neden geldik buraya Ne işimiz var mezarlıkta Ama manzarası da güzelmiş hani Boğazı görüyor İyi ki geldik buraya Şöyle Ortaköy’e uzanırız Bir tek atarız denize doğru
Hey neden beni bu çukura koyuyorsunuz Üzerime o pis toprağı atıyorsunuz Ki ben pantolonumun ütüsü bozulmasın diye Eğilme bile eğilmezdim Ki ben hep lüks semtlerde oturdum Bunca yıl toprak dokunmamışken bana Neden bunu yapıyorsunuz şimdi. .... ...
Hey! hey! Nereye gidiyorsunuz beni bırakıp Sevgili karım Biricik kızım can oğlum Nereye gidiyorsunuz Beni bu pis toprağa bırakıp .... ... Ölüm sadece başkalarının talihidir Ben sonsuz hayatla yoğruldum Defol git başımdan ölüm meleği Senin gücün yetmez bana
Zafer ya da Ölüm Gece kurt yavrularken geldik dünyaya biz Sabah kükrerken aslan, konuldu ismimiz Lâ ilâhe illallah Kartal yuvalarinda emzirdi analarimiz At üstünde savasmayi ögretti babalarimiz Lâ ilâhe illallah Halk için, vatan için yetistirdi analarimiz Onlara bir zarar gelecegi zaman yigit kesildik Lâ ilâhe illallah Biz daglarin Sahinleri zaferlerle yetistik Zorluktan ve savastan onursuz çikmayiz biz Lâ ilâhe illallah Tunçtan daglar kursun gibi erise de Hayattan ve savastan onursuz çikmayiz biz Lâ ilâhe illallah Ey kara toprak her zerren baruttan aglasa da Sana serefsiz bir sekilde dönmeyecegiz Lâ ilâhe illallah Hiçbir zaman kimseye pes etmedik biz Ölüm veya zaferden biridir tercihimiz Lâ ilâhe illallah Yaralarimizi agitlarla sararken bacilarimiz Degerli gözleri maharetle canlanir Lâ ilâhe illallah Kök yeriz, ot yeriz bizi açlik kivrandirsa da Otlari sikar içeriz suyunu, susuzluk yandirsa da Lâ ilâhe illallah Gece kurt yavrularken geldik dünyaya Sadigiz biz, sadik, ALLAH'a, halka ve vatana Lâ ilâhe illallah
OYUN TEORİSİ
Oyun mu, Teori mi?
Akademik araştırmalarda kullanım alanları yaygınlaştıkça önemi anlaşılan bu araç, 1990’lardan itibaren Amerika’da yaygın olarak uygulanmaya başlandı. Özellikle ekonomi alanında ihale düzenlemelerinden rekabet analizlerine kadar geniş bir uygulama alanı ortaya çıktı.
Türkiye’de oyun teorisi ancak son yıllarda akademik olduğu kadar günlük hayatta da- özellikle de Akıl Oyunları adlı filmin ülkemizde vizyona girmesinden sonra- ilgi odağı oldu. Aslında, modern oyun teorisi bugün karsımıza çıkan şekline uzun bir gelişme sürecinden sonra ulaştı. Bu sürece kısaca göz atmak “Oyun Teorisi” isminin nereden geldiğini anlamamıza yardımcı olabilir.
Satranç, poker, briç gibi oyunlarda oyuncuların davranışlarını modellemek ve akılcı strateji seçimleri üzerine çalışan Macar asıllı Amerikalı John von Neuman, oyunlar üzerine ilk makalesini 1928 yılında yayınladı. Hidrojen bombası ve ilk bilgisayarın mucitlerinden sayılan bu dahi matematikçi, bir ekonomist olan Oskar Morgenstern ile birlikte, oyun teorisini 1944 yılında basılan “Oyun Teorisi ve Ekonomik Davranış” isimli kitaplarında ilk defa ekonomi alanına taşıdılar. Bu kitapta iki oyunculu, sıfır toplamlı oyunları ve işbirlikçi oyunları incelediler. John F. Nash, 1950-53 yılları arasında yayınladığı dört çalışması ile oyun teorisini geliştirdi ve hem rekabetçi hem de işbirlikçi oyunlarda kullanılabilecek bir denge kavramını ortaya çıkardı. Halen oyun teorisinin ağır yükünü onun ortaya attığı Nash dengesi çekmektedir. Martin Shubik 1959 basımlı “Strateji ve Pazar Yapısı: Rekabet, Oligopol ve Oyun Teorisi” kitabında rekabetçi oyun teorisini ilk defa oligopollere uyguladı. 1965te Reinhard Selten, Nash dengesini yaygın biçimdeki oyunlarda (oyuncuların sıra ile stratejilerini seçtikleri oyunlar) kullanılabilecek şekilde geliştirdi. Üç seri makalesi ile John Harsanyi, 1967-68 yıllarında teorinin oyuncuların eksik bilgi sahibi olduğu oyunlara nasıl uygulanabileceğini gösterdi.
Gittikçe gelişen, dallanıp budaklanan oyunlar teorisi, ekonomi bilimi için olduğu kadar, hukuk, politika, işletme, uluslararası ilişkiler ve hatta biyoloji gibi bilimler için de vazgeçilmez bir matematiksel araç oldu. Ekonomide, özellikle de endüstriyel organizasyon alanında teorik gelişmelere yol açtı ve yön verdi. Oyun teorisi aynı zamanda stratejik karşılaşmaların incelenmesinde standart bir dil haline geldi.
Biraz Terminoloji
1-Oyun teorisi: özellikle sosyal bilimlerde stratejik karşılaşmaları modellemeye yarayan matematiksel bir araçtır
2-Stratejik karşılaşmalar: oyuncuların getirileri birbirlerinin hareketlerinden karşılıklı olarak etkilendiği çekişme ya da çatışmalar
3-Statik oyunlar: oyuncuların bir defaya mahsus olmak üzere oynadıkları oyunlar.
4-Akılcılık: her oyuncunun kendi kazancını maksimize etmeye çalışması
5-Akılcılığın ortak bilgi olması: Tüm oyuncular kendilerinin ve rakiplerinin akılcı olduğunu bilir, rakiplerinin de kendilerinin bu bilgiye sahip olduklarını bildiklerini bilir ve bunun gibi sonsuza giden bir mantık zincirinin var olduğu varsayımı.
6-Kusurlu bilgili oyunlar (games with imperfect information) : oyuncuların birbirlerinin strateji seçimlerini göremedikleri ve sanki aynı anda karar veriyorlarmış gibi oynadıkları oyun
7-Eksik bilgili oyunlar (games with incomplete information) : oyunculardan bir ya da daha fazlasının diğer oyuncunun ya da oyuncuların getirilerini bilmeden oynadıkları oyun.
8-Sıfır toplamlı oyun: bir oyuncunun kazancının, diğer oyuncunun kaybına eşit olduğu oyun (poker, tenis vb.) .
Statik Oyunlar
Karmaşık matematiksel hesaplara girmeden oyun teorisinin mantığını anlamak için en basit oyunlar olan statik, yani oyuncuların stratejilerini aynı anda seçtikleri oyunları incelemek yeterli olabilir. Stratejik bir karşılaşmayı oyun teorisi ile incelemek için ise, önce bu çatışmanın bir oyun olarak tanımlanması gerekir.
Bir oyunun tanımı üç temel öğeye dayanır:
1. Oyuncular kümesi (I) : Oyuncuların yer aldığı küme. Bu oyuncular kurgulanan oyuna ve modellenen duruma göre kişiler, şirketler, devletler ve hatta hayvanlar olabilir. Oyuncu sayısı ise ikiden sonsuza kadar olabilir. (Bu makalede iki oyunculu oyunlardan bahsedilecektir.)
2. Eylem (hareket) kümesi (A) : Her bir oyuncuya ait bütün olası eylem seçeneklerinin yer aldığı küme. Örneğin, bir firma için ürün fiyatı seçenekleri ile bir hareket kümesi oluşturulabilir. Eylem kümesi de sonsuz sayıda elemana sahip olabilir. (Bu makalede ağırlıklı olarak her oyuncu için sınırlı sayıda eylem seçeneği olan oyunlardan bahsedilecektir.)
3. Getiriler: Bütün oyuncuların her türlü olası strateji kombinasyonu için her oyuncunun oyun sonunda elde edeceği kazancı ya da kaybı. Bu getiriler parasal olarak tanımlanabileceği gibi her oyuncu için fayda fonksiyonları ile de belirtilebilir. (Tabii ki biyoloji gibi alanlarda bu tip getirilerden bahsetmek olanaksızdır. İki hayvan türünün çatıştıkları oyunlarda, her türün yavru sayısı o türün getirisi olarak alınabilir.)
Statik oyun örneklerine ve çözüm tekniklerine girmeden önce, önemli bir takım varsayımlardan bahsetmekte fayda vardır.
Statik Oyun Varsayımları:
i) Oyuncular eylem seçimlerini aynı anda ya da birbirlerinin haberi olmadan yaparlar.
ii) Tüm oyuncular akılcıdır.
iii) Tüm oyuncuların akılcılığı ortak bilgidir.
iv) Tüm oyuncular kusursuz fakat eksik bilgiye sahiptir.
.............
daha fazlası
www.oyunteorisi.com
www.ceterisparibus.net
türkce kaynak bulmak bu alanda biraz zor ve bu vesileyle sitemimi duyururum neden ilgi alaka gösterilmez ana dilde eğitim ve internete evet ingilizce internete yorum yok bilgi bilgidir
ankara sanayi odası başkanı çalışkan biri ilginç hesaplamaları var hemde Türkiye gibi verileme eksikliği olan bir memlekette o hesapları hangi kriterlere göre hızlı bir şekilde yapıyor anlaşılmaz benim bazen yaptığım düz mantıklı hesaplamalara benziyor işleri değişkenlik faktörünü unutuyor ama genede çalışkan biri parti kurarsa oy vermem
bu nedenle hesap uzmanına oy veririm daha iyi ihtiyacımız hesap uzmanıysa
Türk Dil Kurumu Atatürk'ün emriyle kuruldu Türkçeyi geliştirmeye çalışan kurumdur kelimelerin anlamlarını ve doğru yazılışlarını öğrenebilirsiniz Türkçede 100 binden fazla kelime olup Dünyada önde gelen dillerdir Türkçenin yeni kelime kapasitesi diğer dillere göre fazladır örneğin inglizce de yeni bir kavrama buluşu anıldığı olay durum veya kişinin ismini eklemekle kelime üretebilme imkanına sahipken türkçede köklere eklenecek eklerle yeni bir kelime hemen yaratılmakta ve bu kelime de halk arasında kullanılabilirlik göstermektedir
diğer değişkenler sabitken ekonomik insanı bulmaya çalıştığınız iktisatcıların çok sevdiği mutlaka her yazısında bulabileceğiniz favori kelime tabi birde aradığınızı bulabileceğiniz sıkkullanılanlar listesi başı
Et-tuhûru şatru’l îman.=) Temizlik imanın yarısıdır.
A’kilhâ ve tevekkel.=) (Deveyi) Bağla ve tevekkül et.
Sûmû tesıhhû.=) Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz.
Es-salâtü imâdü’d-dîni=) Namaz dinin direğidir.
Talebü'l helâli cihâdün.=) Helal peşinde koşmak cihattır.
Ed-dêllü alel-hayri kefâilihi.=) Hayra vesile olan yapan gibidir.
El-kelimetü't-tayyibetü sadakatün.=) Güzel söz sadakadır.
El-cennetü tahte zılâli's-süyûf.=) Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
El-mecâlisü bi'l-emaneti.=) Meclislerdeki sözler emanettir.
El-cennetü dâr-ül eshıya.=) Cennet cömertler yurdudur.
Es-savmü nısfu’s sabr.=) Oruç sabrın yarısıdır.
Es-sabru nısfu’l iman.=) Sabır imanın yarısıdır.
Es-sabru ınde sadmeti’l ûlâ.=) Sabır, musibetin ilk anındakidir.
Es-sabrü miftahü’l-fereci.=) Sabır felahın anahtarıdır.
Efdalü ibadeti edvemühâ.=) İbadetin efdali devamlı olandır.
El-Kur'ânü hüve'd-devâ.=) Kur'an, sırf devâdır.
Men samete necâ.=) Dilini tutan kurtuldu.
Re'sü'l-hikmeti mehâfetullah.=) Hikmetin başı, Allah korkusudur.
El-ıdetü atıyyetün.=) Vaad edilen verilmelidir.
Ed-duâü silahu'l mü'min.=) Dua mü'minin silahıdır.
İsmah yüsmah leke.=) Müsamaha et ki sen de göresin.
Es-salâtü nûr'ul-mü'min.=) Namaz mü'minin nûrudur.
En-nedemü tevbetün.=) Pişmanlık tövbedir.
El-mescidü beyt-ü külli takıyyin.=) Mescid, takva sahiplerinin evidir.
Ed-dînü en-nasîhatü.=) Din nasihattir.
Ed-duâü hüve'l ibadetü.=) Dua ibadettir.
El-cümuatü haccü'l-mesakîn.=) Cuma fakirlerin haccıdır.
Hüsnü's-suâli nısfu'l-ilm.=) Güzel soru, ilmin yarısıdır
Suskun
Duymuyor musun sesimi
Neden bu sessizliğin
......
......
......
Yağmur mu yoksa nedeni,
Korkma ondan
Her gün başımıza yağar
Ve toprağa işler inceden
Devirir her düşüşünde
Körpe bir bedeni
Bu yağan yağmur nimettir
Sizlerden bir hediyedir
Sessizliğinizin mükafatıdır
Demiyor muydunuz
Bana dokunmayan bin yıl yaşasın
Bak dokunuyor mu?
Ölen filancanın filancası
Sizden değil kısacası
Bizde sadece acısı
Var mı bunun sakıncası
Ey zulüm sen ne güzelsin
Tadılmayınca bilinmezsin
Gelmez misin
Şu bizim diyara da
Nefsi hülyaya dalmış
Ruhunu şeytana satmış
Şu bizim diyara da
Gelmez misin?
.......
......
......
Duymuyor musun sesimi
Gelmez misin?
17 mart 2005 19 00 m. k
Sabahın yeline kapıldık
Uyku gözlerde, ölüm pusuda
Beklemeye başladık
Soğuk ölüm meleğini
Merhaba ümit güneşi
Belki bugünde
Gün batımını görebileceksin
Ağlama bebe, annen
Kaybolup gitti
Diğer anne ve babalar gibi
Yarınlar senin diyemiyorum
Çünkü biliyorum ki
Sen ölmeden,
Vampirler usanmayacak kan emmeğe
Ve.....
Anılacaksın anma günlerinde
Lanetler edilecek bu günlere
Tıpkı Naziler gibi
İnsanlar
Ben bu filmi gördüm diyecek
....
Aynı senaryolar tekrarlanacak
Dünya döndükce
Ta ki
Son insan kalıncaya kadar
Tarih tekerrür
Yüzüne tükürür
Ders almayanların
m.k
18 mart 2005
06.12
Ölüm sadece başkalarının talihidir
Kapalı kapılar ardına sıkıştırdığım dünyam
Kayıp gittin benle birlikte habersizce
Yaş 10 ve daha erkendi yarına
Yaş 20 ve daha geçmemişti serdeki delilik
Yaş 30 ve daha vardı arayışların bitişine
Yaş 40 ve kim derdi bu kadar hızlı geçeceğini
Yaş 50 ve koca kurt kimleri devirdi
Ölüm sadece başkaların talihidir
Ben sonsuz hayatla yoğruldum
Yaş 60 ve nedir bu belimin hali
Neden toprağa eğiliyorum her geçen gün
Hey koca kurt sen kimleri devirdin
Defol git başımdan ölüm meleği
Senin gücün yetmez bana
Caminin minaresine çıkmıştı hoca
Bir öğle vakti
Kalabalık toplanmıştı avluda
Kimi şadırvanda abdest alıyor
Bu abdest alan benim oğlan değil mi
Ne zaman namaza başladı kerata
........
Kimi ağlıyor
Aa! Sevgili karım da burada
Neden ağlıyorsun hanım
Neden siyahlar giydin
Başını da kapatmışsın
Çıkart onu bilirsin sevmem
...
Kimi mırıldanıyor
Neler söyleniyorsunuz öyle
Türkçe söyleyin anlayayım
Nedir inna lillahi ve inna lillahi raciun
....
Bir taş var caminin sağ tarafında
Musalla taşı diyorlar
Sanırım Erzurum mermeri
Üzerinde yeşil bir örtüyle kaplı
Bir tabut var
Kimin cenazesi acaba
Ölüm sadece başkalarının talihidir
Ben sonsuz hayatla yoğruldum
Defol git başımdan ölüm meleği
Senin gücün yetmez bana
.........
..........
Hey neden geldik buraya
Ne işimiz var mezarlıkta
Ama manzarası da güzelmiş hani
Boğazı görüyor
İyi ki geldik buraya
Şöyle Ortaköy’e uzanırız
Bir tek atarız denize doğru
Hey neden beni bu çukura koyuyorsunuz
Üzerime o pis toprağı atıyorsunuz
Ki ben pantolonumun ütüsü bozulmasın diye
Eğilme bile eğilmezdim
Ki ben hep lüks semtlerde oturdum
Bunca yıl toprak dokunmamışken bana
Neden bunu yapıyorsunuz şimdi.
....
...
Hey! hey!
Nereye gidiyorsunuz beni bırakıp
Sevgili karım
Biricik kızım can oğlum
Nereye gidiyorsunuz
Beni bu pis toprağa bırakıp
....
...
Ölüm sadece başkalarının talihidir
Ben sonsuz hayatla yoğruldum
Defol git başımdan ölüm meleği
Senin gücün yetmez bana
m.k.
16 mart 2005
12: 45
Zafer ya da Ölüm
Gece kurt yavrularken geldik dünyaya biz
Sabah kükrerken aslan, konuldu ismimiz
Lâ ilâhe illallah
Kartal yuvalarinda emzirdi analarimiz
At üstünde savasmayi ögretti babalarimiz
Lâ ilâhe illallah
Halk için, vatan için yetistirdi analarimiz
Onlara bir zarar gelecegi zaman yigit kesildik
Lâ ilâhe illallah
Biz daglarin Sahinleri zaferlerle yetistik
Zorluktan ve savastan onursuz çikmayiz biz
Lâ ilâhe illallah
Tunçtan daglar kursun gibi erise de
Hayattan ve savastan onursuz çikmayiz biz
Lâ ilâhe illallah
Ey kara toprak her zerren baruttan aglasa da
Sana serefsiz bir sekilde dönmeyecegiz
Lâ ilâhe illallah
Hiçbir zaman kimseye pes etmedik biz
Ölüm veya zaferden biridir tercihimiz
Lâ ilâhe illallah
Yaralarimizi agitlarla sararken bacilarimiz
Degerli gözleri maharetle canlanir
Lâ ilâhe illallah
Kök yeriz, ot yeriz bizi açlik kivrandirsa da
Otlari sikar içeriz suyunu, susuzluk yandirsa da
Lâ ilâhe illallah
Gece kurt yavrularken geldik dünyaya
Sadigiz biz, sadik, ALLAH'a, halka ve vatana
Lâ ilâhe illallah
KAFKASYA MARŞI
Kafkasya daglarinda çiçekler açar
Altin günes orda, sirmalar saçar.
Bozulmus düsmanlar hep yel gibi kaçar
Kader böyle imis ey garip ana
Kanim helâl olsun güzel vatana.
Kafkasya daglarina bomba koydular
Türk'ün sancagini öne koydular
Sanli zaferlerle düsmani bogdular
Kader böyle imis ey garip ana
Kanim helâl olsun güzel vatana.
Kafkasya daglarinda oturdum kaldim
Sehit olanlari deftere yazdim
Öksüz yavrulari ben bagrima bastim
Kader böyle imis ey garip ana
Kanim helâl olsun güzel vatana.
Türk ogluyum ben ölmek isterim
Toprak diken olsa yatagim yerim
Allah'indan utansin dönenler geri
Kader böyle imis ey garip ana
Kanim helâl olsun güzel vatana