bir şeyin gerçeğine benzetilmesi örn. askeri amaçlı simülasyonlarda düşman kuvvet ve dost kuvvetlerin bilgisayar üzerinde hareketleri tahminleri oluşturularak gerçek durumda bu durumla karşılaşıldığında nasıl hareket edilmesi gerektiği öğrenilir havacılık pilot eğitiminde çok yaygın kullanılır bilimin bir çok dalında da simülasyonlar kullanılmakta olup oyun teorisne bir çeşit simülasyon denilebilir bknz.oyun teorisi
türkiyede çıkan günlük gazete her gazete gibi okunması gerekir okumak insana ufuklar açtığı gibi toplumunun ilerlemesi içinde gereklidir haydi hiç olmazsa bir gazete okuyalım kampanyasını bu vesileyle başlattım hayırlısı
radikal aşırı uçta olan olarak ifade edilir eğer bir insan bazı şeyleri kabullenmişse benimsemişse onun neresinde durması gerekir tabiki bu özümsediği şeylerin hepsinde o halde bu tabiri düzeltmek gerekir siz işinizi yarım yamalak yapıyormusunuz yada işçiniz yarım yamalak çalışsa çalıştırırmısınız
televizyonların yarattığı efsane önce amerikada yayıldı al capone dediler italyan mafyası sonra çin mafyası japon mafyası yakuzası makuzası sokaklarda serseri takılma rajonu oldu abi bulaşma o mafya övünülecek tek tarafı eroin satarak zehirledikleri insan sayısı mafya=zehir satıcısı, şeytan uşağ,ı ayaktakımı
sadece kendime soruyorum: hayatını Allah yolunda adadığına ve nefsin için birşey yapmadığına sadece ona kul olduğuna eminmisin gittiğin yolun doğru yol olduğuna emin misin ümidle yaşa ve tövbe et ama riyakar olmadığına eminmisin
NE DİYECEĞİM Hatırlasana. Birlikte büyüdük seninle. Aynı beşikte uyuduk, Aynı eşikten atladık. Birlikte güldük, Birlikte ağladık. Düğünlere birlikte girdik seninle; Azmı oynadık, Azmı dalıp gittik Mızıkanın sesinde. Eskilerden dinlediğimiz O masal ülkesine, Azmı Ant içtik Birgün döneceğimize. Dün gibi hatırlıyorum; Sen bebek kadar uysal, Seteneyce bilge. Sen örste kıvılcımdın yeri geldiğinde. Sen oyuna kalktığında, Savaşçılar at binerdi. Gün doğardı gözlerinde. Şimşekler susar, Gök durulur, Yağmur dinerdi. Her dönüşünde, Bin gökkuşağı doğardı saçlarından. Bin çiğdem,bin menekşe, Bin papatya, Bir anda yeşerirdi topraktan. Sen böylemiydin o zaman. Bir militan kadar kararlı, Bilim kadar kesin. Sen kalkıp konuştuğunda, Ruhları paklardı sesin. Dua kadar yumuşak, Ölüm kadar keskin, Gerçeği yüzlere çarpardı sözlerin. Ve bir anda Umursamazlığın yerini alırdı hüzün. Acısı sarardı yürekleri, Sürülmüşlüğün. Bir çoğu başını önüne eğerken, Sen devam ederdin anlatmağa, Kaldığın yerden. Şarkılarım senin dilinde güzeldi. Senin dilinde sevda, Senin dilinde kavgaydı. Ama sen bile, En ummadık anda, Bırakıverdin bizi yarı yolda. Sattın... demeğe varmıyor dilim. Kavganı değiştin ya sevdanla. Hemde bir yabancıya. Ama aldanma. Daha ilk günden, bir başka kavgadasın. Ya o sen, Ya sen o olacaksın. Artık şarkılarını anlamayacaklar. Sen söyledikçe gülecekler; Bizi ağlatan nağmelere. Sen oyuna kalktığında, Savaşçılar at binmeyecek artık. Dönüşünde, Gök renklere bezenmeyecek. Şunu iyi bil ki, Sen onlara özeneceksin. ve fakat, onlar sana özenmeyecek. Eskiden biz derdin Artık diyemeyeceksin. Gün gelecek Bir de çocuğun olacak. Ayşe,Fatma,yada Ali. Fakat bize benzemeyecek hali, Bize benzemeyecek dili. Kucağında bir masum; O sana, Sen ona mahkum. Artık dönülmezin eşiğinde Ruhunda bir kelepçe ile, Öylesine yaşayacaksın. Fakat çare yok; Bu iklime uyacak, Bu toprağa kök salacaksın. Bir gün biz dönüp giderken, Sen burada kalacaksın. Lütfen söyle; Seni sorduklarında ne diyeyim. Bir hata ettiğini, Yokolup gittiğini nasıl söyleyeyim. Öldü desem olurmu? ... Ergun YILDIZ Kasım 1990
YURTSUZ Anasız büyüdüm. Ve babasız. El kapılarında yetiştim. Ayağım çarıksız,Sırtım urbasız. Yurtsuz derlerdi bana. Böyle çağırırlardı beni. Ve ben ilk kez; Bu sözcükte tanıdım seni. Dedim ya; Açtım,açıktım. Öksüzdüm,ufacıktım, Bazen günlerce karnım doymazdı. ama bunların hepsi birden; Daha o çağda bile Yurtsuzluk kadar koymazdı Şubat 1983 Ergun YILDIZ
SON İSTASYON Akültürasyon Ajitasyon Asimilasyon Dilsiz halk Ruhsuz sürü Tarihin bataklığı Son İstasyon. Ergun YILDIZ
Kötü, alçak, soysuz (kimse) .
arapca
Kutsal sayma, kutsama
hristiyanların çocuklarını suyla takdis etmesi
fransızca cumulatıf
Katlanmış, birikmiş, yoğun, kümeli
bir şeyin gerçeğine benzetilmesi
örn. askeri amaçlı simülasyonlarda düşman kuvvet ve dost kuvvetlerin bilgisayar üzerinde hareketleri tahminleri oluşturularak gerçek durumda bu durumla karşılaşıldığında nasıl hareket edilmesi gerektiği öğrenilir
havacılık pilot eğitiminde çok yaygın kullanılır
bilimin bir çok dalında da simülasyonlar kullanılmakta olup oyun teorisne bir çeşit simülasyon denilebilir
bknz.oyun teorisi
türkiyede çıkan günlük gazete her gazete gibi okunması gerekir
okumak insana ufuklar açtığı gibi toplumunun ilerlemesi içinde gereklidir
haydi hiç olmazsa bir gazete okuyalım kampanyasını bu vesileyle başlattım hayırlısı
radikal aşırı uçta olan olarak ifade edilir eğer bir insan bazı şeyleri kabullenmişse benimsemişse onun neresinde durması gerekir tabiki bu özümsediği şeylerin hepsinde o halde bu tabiri düzeltmek gerekir
siz işinizi yarım yamalak yapıyormusunuz yada işçiniz yarım yamalak çalışsa çalıştırırmısınız
televizyonların yarattığı efsane önce amerikada yayıldı al capone dediler italyan mafyası sonra çin mafyası japon mafyası yakuzası makuzası sokaklarda serseri takılma rajonu oldu
abi bulaşma o mafya
övünülecek tek tarafı eroin satarak zehirledikleri insan sayısı
mafya=zehir satıcısı, şeytan uşağ,ı ayaktakımı
benim doğumumla babamın benle geçen yıllarının öfkesi
sadece kendime soruyorum: hayatını Allah yolunda adadığına ve nefsin için birşey yapmadığına sadece ona kul olduğuna eminmisin gittiğin yolun doğru yol olduğuna emin misin ümidle yaşa ve tövbe et ama riyakar olmadığına eminmisin
NE DİYECEĞİM
Hatırlasana.
Birlikte büyüdük seninle.
Aynı beşikte uyuduk,
Aynı eşikten atladık.
Birlikte güldük,
Birlikte ağladık.
Düğünlere birlikte girdik seninle;
Azmı oynadık,
Azmı dalıp gittik
Mızıkanın sesinde.
Eskilerden dinlediğimiz
O masal ülkesine,
Azmı Ant içtik
Birgün döneceğimize.
Dün gibi hatırlıyorum;
Sen bebek kadar uysal,
Seteneyce bilge.
Sen örste kıvılcımdın
yeri geldiğinde.
Sen oyuna kalktığında,
Savaşçılar at binerdi.
Gün doğardı gözlerinde.
Şimşekler susar,
Gök durulur,
Yağmur dinerdi.
Her dönüşünde,
Bin gökkuşağı doğardı saçlarından.
Bin çiğdem,bin menekşe,
Bin papatya,
Bir anda yeşerirdi topraktan.
Sen böylemiydin o zaman.
Bir militan kadar kararlı,
Bilim kadar kesin.
Sen kalkıp konuştuğunda,
Ruhları paklardı sesin.
Dua kadar yumuşak,
Ölüm kadar keskin,
Gerçeği yüzlere çarpardı sözlerin.
Ve bir anda
Umursamazlığın yerini alırdı hüzün.
Acısı sarardı yürekleri,
Sürülmüşlüğün.
Bir çoğu başını önüne eğerken,
Sen devam ederdin anlatmağa,
Kaldığın yerden.
Şarkılarım senin dilinde güzeldi.
Senin dilinde sevda,
Senin dilinde kavgaydı.
Ama sen bile,
En ummadık anda,
Bırakıverdin bizi yarı yolda.
Sattın...
demeğe varmıyor dilim.
Kavganı değiştin ya sevdanla.
Hemde bir yabancıya.
Ama aldanma.
Daha ilk günden,
bir başka kavgadasın.
Ya o sen,
Ya sen o olacaksın.
Artık şarkılarını anlamayacaklar.
Sen söyledikçe gülecekler;
Bizi ağlatan nağmelere.
Sen oyuna kalktığında,
Savaşçılar at binmeyecek artık.
Dönüşünde,
Gök renklere bezenmeyecek.
Şunu iyi bil ki,
Sen onlara özeneceksin.
ve fakat,
onlar sana özenmeyecek.
Eskiden biz derdin
Artık diyemeyeceksin.
Gün gelecek
Bir de çocuğun olacak.
Ayşe,Fatma,yada Ali.
Fakat bize benzemeyecek hali,
Bize benzemeyecek dili.
Kucağında bir masum;
O sana,
Sen ona mahkum.
Artık dönülmezin eşiğinde
Ruhunda bir kelepçe ile,
Öylesine yaşayacaksın.
Fakat çare yok;
Bu iklime uyacak,
Bu toprağa kök salacaksın.
Bir gün biz dönüp giderken,
Sen burada kalacaksın.
Lütfen söyle;
Seni sorduklarında ne diyeyim.
Bir hata ettiğini,
Yokolup gittiğini nasıl söyleyeyim.
Öldü desem olurmu? ...
Ergun YILDIZ
Kasım 1990
YURTSUZ
Anasız büyüdüm.
Ve babasız.
El kapılarında yetiştim.
Ayağım çarıksız,Sırtım urbasız.
Yurtsuz derlerdi bana.
Böyle çağırırlardı beni.
Ve ben ilk kez;
Bu sözcükte tanıdım seni.
Dedim ya;
Açtım,açıktım.
Öksüzdüm,ufacıktım,
Bazen günlerce karnım doymazdı.
ama bunların hepsi birden;
Daha o çağda bile
Yurtsuzluk kadar koymazdı
Şubat 1983
Ergun YILDIZ
SON İSTASYON
Akültürasyon
Ajitasyon
Asimilasyon
Dilsiz halk
Ruhsuz sürü
Tarihin bataklığı
Son İstasyon.
Ergun YILDIZ