Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Gırgır01.04.2005 - 05:03

    türk mizah hayatında önemli bir dergimiz onunla büyüdük diyebiliriz

  • Gırgır01.04.2005 - 05:02

    türk yapımı ilk halı süpürgesi okadar çok tutuldu ki üreticisi yurt içi ve dışı taleplerine yetişemiyordu. malesef daha sonraları teknolojik olarakda ürününü geliştiremeyince silinip gitti
    eğer gerekli özen gösterilseydi belki şu anda türkiyenin yurtdışındak tanınan en önemli ihraç malı olacaktı

  • çek mustafa01.04.2005 - 04:58

    kibarça çek işiyleye uğraşan
    ayrıca
    ot çek
    dert çek mustafa da diyebilirdik

    çek mustafa çek çek

  • aşk01.04.2005 - 01:23

    AŞK İKİ KİŞİLİKTİR

    aşk iki kişiliktir yaşayabilene.
    mevsimlik kelebekler ölmemeden
    terlemeden okuyabilene
    bir romanın ilk
    ve son cümlesini.

    aşk iki kişiliktir bilene
    bir şiirin nasıl yazıldığını.
    gittiği yollardan
    gelmesini bilene.
    silmeden ayak izlerini.

    aşk iki kişiliktir
    susmadığı sürece.
    ve aşk iki kişiliktir.
    yürekler terlediği sürece.
    C. SAMSA


    cihan samsa [email protected]

  • ilan-ı aşk01.04.2005 - 01:22

    İLANI AŞK

    Seni deli gibi seviyorum
    Düşünmekten kendimi alamıyorum
    Aşkımın adı sanırım yıldırım
    Seni sevmekten sanırım vazgeçemiyorum

    Sana tuhaf gelebilir ama
    Ben bir sakınca göremiyorum
    Sanıyorum ki
    Seni deliler gibi seviyorum



    Yeliz TİREKİ [email protected]

  • aşk01.04.2005 - 01:19

    bu aşk bitmez

    BU AŞK BİTMEZ

    bu aşk bitmez diyordum
    bu yari gitmez sanıyordum
    bu sevdanın böyle olacağını
    o zamanlar bilmiyordum

    nerden bilebilirdimki böyle biteceğini
    herşeyi toz pembe görüyordum
    Aklıma bile getiremezdim böyle olacağını
    o zamanlar hem çocuktum hemde cahildim

    benimkisi çocukça bir hayaldi işte
    kalbim bir başka atardı onu her görüşte
    dünya başıma yıkıldı bu aşkın bitişinde
    inanamadım yarimin beni terkedişine

    sende bu aşk bitsede bende bitmez
    aşk denen duygu tek başına kalmaz
    yaşanılmış güzel günler unutulmaz
    bu aşk sende bitsede bende bitmez

    gelecek güzel günleri boşa harcadın
    doğacak o bütün umutlara sırt çevirdin
    anlamadım sen bu aşkı nasıl bitirdin
    Bu aşk bitmez sende bitsede bende bitmez

    nasıl yaptın sen bunları bana
    oysa layık görmüştüm aşkı sana
    şansım olmadı sevdadan yana
    bu aşk bitmez sende bitsede

    dön desem dönemezsin biliyorum
    mutlu olmanı candan diliyorum
    benim değil ellerin olmana rağmen
    seni unutamıyorum seni seviyorum

    acımadınmı kendinin şu genç çağına
    oysa inanmıştım sözlerinin bir çoğuna
    düşürdün beni sen aşkının ocağına
    düşürdüğün gibi çıkartsana,kurtarsana

    bu aşk bende bitmeyecek ölene dek
    sana söz bu aşkı yaşatacağım tek
    inan sevgilim inan aşkım
    senden başka benim sevdiğim yok

    yazan:fatih konuk



    fatih konuk [email protected]

  • aşk01.04.2005 - 01:17

    Aşkta Yarın Yoktur Sevgili

    Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
    O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
    Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
    Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
    Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
    anneler ve korkular yoktur.
    Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
    İnsan bir başka ışığa teslim olur...
    Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
    içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
    Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
    Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

    Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
    hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
    Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
    çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
    sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

    Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
    kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
    hakikatlere daha yakınızdır, inan...
    Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
    Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
    gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
    o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
    Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

    Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
    Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
    Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
    Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
    Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
    hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

    İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
    Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
    Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
    İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
    yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
    Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
    Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

    İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
    umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
    kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
    korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

    Birazdan sabah olacak...
    Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
    anneler ve korkular başlayacak...
    Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
    hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

    Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
    Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
    cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
    alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

    Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

    Aşkta yarın yoktur sevgili...


    Cezmi Ersöz

  • aşk01.04.2005 - 01:15

    Aşk

    Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
    ben geceyi ve esmerliğini onun,
    o dorukları sevior, korkuyor bundan
    ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
    ona bir yeşil gülümsüyor,
    ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
    diyorum, seni de öyle.
    O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
    canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
    ben göğe bakıyorum geceden,
    kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
    diyorum, yanında,
    o sabahları eğilip öpüyor denizi.

    Çıplağın çıplağımda, rüzgarın dağımda olsun,
    esmerliğin gecemde, öyle kal.
    'Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla' diyorsun,
    yağmur bir yalıyor yüzümü,
    bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme
    öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.

    Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,
    oysa camdaki sardunya gibi üşür
    bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir
    bir, çıplağın çıplağımda.

    Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde
    öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.


    Birhan Keskin

  • yanlış anlaşılmak01.04.2005 - 01:10

    benim için sorun olmayan birşey anlamasınlar bana ne

  • Giz01.04.2005 - 01:09

    televizyonların popüler programı aptallık üzerine kurulu eski menkibeleri süslemişler satmaya kalkıyorlar