iyibirşey mi kötü birşey mi bilemiyorum arada kaldım birisi beni ispiyonlasa ben de ona desem pis ispiyoncu oda bana dese daha yeni yıkandım o zaman temiz ispiyoncu mu diyeceğim
Göz kapaklarını ağır ve kıvrımlı kirpiklerle canlandıralım. Bu göze biraz ağırlık katar böylece yüzün ortasında öylece durmaz. Kirpiklerin kalınlığı karaktere bağlıdır. Normal olarak erkekler bu özelliğe sahip değildirler ve genç hanımların daha ince çizgileri olmalıdır. Bu gözler daha çok seksi yetişkin hanımlara göredir.
Her beş on saniyede bir arabanın ön ve yan aynalarına bakmalısınız.” Sürücü kurslarında böyle öğretilir. Hemen ardından bir uyarı daha gelir: “Buna rağmen güvende olamazsınız, kör alana dikkat! ” Çünkü, yan aynalar arkaya doğru sadece 35 derece dolayında bir görüş alanı sağlıyor. Gerisi görüş dışında kalıyor. “Kritik durumlarda etrafınıza bakmak zorundasınız.”
20. yüzyıl sözlü geleneğinde Dede Korkut boylarının en canlı olarak yaşadığı yer Türkmenistandır. Yüzyılın ortalarında Ata Rahmanov’un derlediği metinler el yazmaları hâlinde Türkmenistan’ın Kol Yazmaları Enstitüsü’nde saklanmaktadır. Ayrıca Nurmırat Esenmıradov’un derlediği iki metin de vardır. Bu metinler 1980’lerin sonundan itibaren Türkmenistan’da yayımlanmaya başlamıştır.Ata Rahmanov’un derlemelerinden anlaşıldığına göre Dede Korkut kitabındaki 12 boydan 7’si Türkmenistan sözlü geleneğinde 20. yüzyıla kadar ulaşmıştır. Bunlar Iza berilediren Nesilsiz (Dirse Han oğlu Boğaç Han boyu) , Makav (Deli Dumrul boyu) , Yekegöz (Basat’ın Tepegöz’ü öldürdüğü boy) , Töreli Bey (Kan Turalı boyu) , Bamsım Birek (Bamsı Beyrek boyu) , Salır (Salur Kazan’ı oğlu Uruz’un tutsaklıktan çıkardığı boy) , Imra (Begil oğlu Emren boyu) adlı hikâyelerdir. Bu hikâyelerde farklılıklar olsa da Dede Korkut yazmalarındaki boyların konuları temel olarak korunmuştur; hatta kahramanların adları da küçük değişikliklerle aynı kalmıştır.Ata Rahmanov’un derlediği üç hikâye ile Nurmırat Esenmıradov’un derlediği iki hikâye Dede Korkut kitabında yoktur. Bunlar İgdir, Dışoğuzların Gever Hanlıkına Karşı Köreşi, Oğuzların Melâllaşmakı, Tekemuhammet, Salır Gazan ve İtemcek Hekâyası’dır. Dede Korkut kitabındaki 12 boy, bu 5 hikâye ile 17’ye çıkmaktadır.Dede Korkut kitabındaki üç boy, Azerbaycan, Anadolu ve Balkanlar coğrafyasında, sözlü gelenekte masallaşmış olarak yaşamaya devam etmektedir.Bunlardan en yaygını Bamsı Beyrek boyunun Bey Böyrek adıyla söylenen masallaşmış biçimidir. Bu masalın Azerbaycan’dan; Anadolu’nun Trabzon, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Urfa, Kilis, Kahraman Maraş, Sivas, Yozgat, Amasya, Sinop, Bartın, Zonguldak, Kırşehir, Kayseri, Konya, Osmaniye, Afyon, Eskişehir, Kütahya, İstanbul şehirlerinden derlenmiş varyantları vardır. Masalın 1791’de yazıya geçirilmiş eksik bir varyantı ise Türk Dil Kurumu Kütüphanesinde saklanmaktadır. Aynı masalın 1730-31 tarihli tam bir nüshası ise Mısır’da bulunmuştur.Masallaşmış olan ikinci boy Tepegöz boyudur. Bu masalın da Azerbaycan’dan; Iğdır, Posof, Bayburt, Erzurum, Siirt, Yozgat, Kastamonu, Çorum, Çankırı, Ankara, Konya, Aydın, İstanbul, Kırklareli şehirlerinden ve Dobruca’dan derlenmiş varyantları vardır.Üçüncü olarak Deli Dumrul boyunun masallaşmış varyantları Tokat, Konya, Antalya, Bolvadin ve Üsküp’ten derlenmiştir.Ferruh Arsunar’ın 1962’de Gaziantep’ten yaptığı bir derleme ise çok ilgi çekicidir. Salur Kazan’ın evinin yağmalandığı boyun bir özeti gibi olan hikâyede kahramanlar birbirine karışmış olmakla beraber, Türkmenistan’daki rivayetlerde olduğu gibi temel konu aynıdır.Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’da sözlü gelenekten derlenen bir rivayet ise doğrudan doğruya Dede Korkut’un kendisiyle ilgilidir. Bu rivayetlere göre Korkut Ata, Azrail’den kaçmak ve ölümden kurtulmak ister; nereye giderse kabrinin kazıldığını görür ve sonunda ölür.
polis demek ailem demek öncelik 9 polis var sülalede kimi özel harekatta kimi yunuslarda hangi şartlar altında hangi özveriyle toplumsal barışı korumak için görev yaptığı unutulmadan sadece kötülenirler
ama her zaman da ona koşulur hatta trabzondakiler bile hayatlarını polise borçlular
yazık sadece yazık insanlar fikirleriyle hayatın gerçeklerini bir birine karıştırıyor ve ütopik yaşıyorlar hangi masallara kanıyorlarsa artık
19. yüzyılın başlarında Dresden’de bulunmuş olan Dede Korkut yazması, “Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân” adını taşır; “Oğuz boyunun diliyle Dedem Korkud Kitabı” demektir. 20. yüzyılın ortalarında Vatikan’da bulunmuş olan yazmanın adı ise “Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı”dır; “Oğuzname hikâyesi, Kazan Bey ve diğerleri” demektir. Dresden nüshası bir giriş ve 12 destanî hikâyeden oluşur. Vatikan nüshasında ise girişle birlikte sadece 6 destanî hikâye vardır. Bu nüshadaki giriş ve destanî hikâyeler, Dresden nüshasında bulunanlardan farklı değildir. O hâlde Dede Korkut mirasından yazma olarak elimizde bir giriş ve 12 destanî hikâye bulunmaktadır. Destanî hikâyelerin her biri Dresden nüshasında “boy” olarak adlandırılmaktadır
siroz ve hepatit rahatsızlıklarında SOS veren organ bakınız şekil a ben
iyibirşey mi kötü birşey mi bilemiyorum arada kaldım birisi beni ispiyonlasa ben de ona desem pis ispiyoncu
oda bana dese daha yeni yıkandım
o zaman temiz ispiyoncu mu diyeceğim
Göz kapaklarını ağır ve kıvrımlı kirpiklerle canlandıralım. Bu göze biraz ağırlık katar böylece yüzün ortasında öylece durmaz. Kirpiklerin kalınlığı karaktere bağlıdır. Normal olarak erkekler bu özelliğe sahip değildirler ve genç hanımların daha ince çizgileri olmalıdır. Bu gözler daha çok seksi yetişkin hanımlara göredir.
Burada 1. basamaktayız. Süslü bir şey yok. Sadece bizim temel parçamız olacak çöp adam figürümüz var. Not alın, beden 7 KAFA uzunluğunda olacak
- Usta Sordu Bu Soruyu -
Aynalardaki silüet,
Yerdeki gölge,
Aynımıdır, farklımıdır? diye,
Sordu birgün bir usta,
Oturdum,
Çok düşündüm bu hususta,
Saonra karar verdim,
İkiside aslında aynıdır dedim,
Silüet te, gölgede eştir birbirine,
İkiside dışı ile ilgilidir insanın,
Öyleyse,
Aynalardaki silüet te,
yerdeki gölgede aynıdır,
İkiside birdir bence.
Ya sizce.....
Galip Sinecikli
Her beş on saniyede bir arabanın ön ve yan aynalarına bakmalısınız.” Sürücü kurslarında böyle öğretilir. Hemen ardından bir uyarı daha gelir: “Buna rağmen güvende olamazsınız, kör alana dikkat! ” Çünkü, yan aynalar arkaya doğru sadece 35 derece dolayında bir görüş alanı sağlıyor. Gerisi görüş dışında kalıyor. “Kritik durumlarda etrafınıza bakmak zorundasınız.”
20. yüzyıl sözlü geleneğinde Dede Korkut boylarının en canlı olarak yaşadığı yer Türkmenistandır. Yüzyılın ortalarında Ata Rahmanov’un derlediği metinler el yazmaları hâlinde Türkmenistan’ın Kol Yazmaları Enstitüsü’nde saklanmaktadır. Ayrıca Nurmırat Esenmıradov’un derlediği iki metin de vardır. Bu metinler 1980’lerin sonundan itibaren Türkmenistan’da yayımlanmaya başlamıştır.Ata Rahmanov’un derlemelerinden anlaşıldığına göre Dede Korkut kitabındaki 12 boydan 7’si Türkmenistan sözlü geleneğinde 20. yüzyıla kadar ulaşmıştır. Bunlar Iza berilediren Nesilsiz (Dirse Han oğlu Boğaç Han boyu) , Makav (Deli Dumrul boyu) , Yekegöz (Basat’ın Tepegöz’ü öldürdüğü boy) , Töreli Bey (Kan Turalı boyu) , Bamsım Birek (Bamsı Beyrek boyu) , Salır (Salur Kazan’ı oğlu Uruz’un tutsaklıktan çıkardığı boy) , Imra (Begil oğlu Emren boyu) adlı hikâyelerdir. Bu hikâyelerde farklılıklar olsa da Dede Korkut yazmalarındaki boyların konuları temel olarak korunmuştur; hatta kahramanların adları da küçük değişikliklerle aynı kalmıştır.Ata Rahmanov’un derlediği üç hikâye ile Nurmırat Esenmıradov’un derlediği iki hikâye Dede Korkut kitabında yoktur. Bunlar İgdir, Dışoğuzların Gever Hanlıkına Karşı Köreşi, Oğuzların Melâllaşmakı, Tekemuhammet, Salır Gazan ve İtemcek Hekâyası’dır. Dede Korkut kitabındaki 12 boy, bu 5 hikâye ile 17’ye çıkmaktadır.Dede Korkut kitabındaki üç boy, Azerbaycan, Anadolu ve Balkanlar coğrafyasında, sözlü gelenekte masallaşmış olarak yaşamaya devam etmektedir.Bunlardan en yaygını Bamsı Beyrek boyunun Bey Böyrek adıyla söylenen masallaşmış biçimidir. Bu masalın Azerbaycan’dan; Anadolu’nun Trabzon, Bayburt, Erzurum, Erzincan, Urfa, Kilis, Kahraman Maraş, Sivas, Yozgat, Amasya, Sinop, Bartın, Zonguldak, Kırşehir, Kayseri, Konya, Osmaniye, Afyon, Eskişehir, Kütahya, İstanbul şehirlerinden derlenmiş varyantları vardır. Masalın 1791’de yazıya geçirilmiş eksik bir varyantı ise Türk Dil Kurumu Kütüphanesinde saklanmaktadır. Aynı masalın 1730-31 tarihli tam bir nüshası ise Mısır’da bulunmuştur.Masallaşmış olan ikinci boy Tepegöz boyudur. Bu masalın da Azerbaycan’dan; Iğdır, Posof, Bayburt, Erzurum, Siirt, Yozgat, Kastamonu, Çorum, Çankırı, Ankara, Konya, Aydın, İstanbul, Kırklareli şehirlerinden ve Dobruca’dan derlenmiş varyantları vardır.Üçüncü olarak Deli Dumrul boyunun masallaşmış varyantları Tokat, Konya, Antalya, Bolvadin ve Üsküp’ten derlenmiştir.Ferruh Arsunar’ın 1962’de Gaziantep’ten yaptığı bir derleme ise çok ilgi çekicidir. Salur Kazan’ın evinin yağmalandığı boyun bir özeti gibi olan hikâyede kahramanlar birbirine karışmış olmakla beraber, Türkmenistan’daki rivayetlerde olduğu gibi temel konu aynıdır.Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’da sözlü gelenekten derlenen bir rivayet ise doğrudan doğruya Dede Korkut’un kendisiyle ilgilidir. Bu rivayetlere göre Korkut Ata, Azrail’den kaçmak ve ölümden kurtulmak ister; nereye giderse kabrinin kazıldığını görür ve sonunda ölür.
polis demek ailem demek öncelik 9 polis var sülalede kimi özel harekatta kimi yunuslarda
hangi şartlar altında hangi özveriyle toplumsal barışı korumak için görev yaptığı unutulmadan sadece kötülenirler
ama her zaman da ona koşulur
hatta trabzondakiler bile hayatlarını polise borçlular
yazık sadece yazık
insanlar fikirleriyle hayatın gerçeklerini bir birine karıştırıyor
ve ütopik yaşıyorlar
hangi masallara kanıyorlarsa artık
19. yüzyılın başlarında Dresden’de bulunmuş olan Dede Korkut yazması, “Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân” adını taşır; “Oğuz boyunun diliyle Dedem Korkud Kitabı” demektir. 20. yüzyılın ortalarında Vatikan’da bulunmuş olan yazmanın adı ise “Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı”dır; “Oğuzname hikâyesi, Kazan Bey ve diğerleri” demektir. Dresden nüshası bir giriş ve 12 destanî hikâyeden oluşur. Vatikan nüshasında ise girişle birlikte sadece 6 destanî hikâye vardır. Bu nüshadaki giriş ve destanî hikâyeler, Dresden nüshasında bulunanlardan farklı değildir. O hâlde Dede Korkut mirasından yazma olarak elimizde bir giriş ve 12 destanî hikâye bulunmaktadır. Destanî hikâyelerin her biri Dresden nüshasında “boy” olarak adlandırılmaktadır
japon kültür ve enformasyon merkezi
kango (çince) wago (japon) ve gairaigo(yabancı kökenli)
hiragana katakana ve kanji yazılışlarıyla hatasız japonca eğitim