Dostum. Rüyalarını anlatır aslında. Ama çokça tahrif ederek. Yazdıklarını unsurlarına ayırırsanız elinizde çok bir şey kalmaz ama bütün yine parçaların toplamından fazla bir şeydir. İhsan Oktay Anar örneğinde harikadır.
Öncelikle şunu belirteyim, u ve s'den sonra nokta yok. USA, böyle bitişik yazılır. The States de denir ki, Amerikalının kültür alanında 'öteki'nin yokluğuna işarettir.
İman mı? Çok güldüm. Goethe, Tapınağın üstatlarındandır. Ezoterizmin doruklarında bir kişiliktir. Kuran'la ilgili yazdıklarını okudum elbette. Ama yeterli delil değil. Bu hikayenin sonu da Kaptan Kusto'ya dönmesin sakın. Bu tipler, bilgiyi olabildiğince objektif harmanlar, sentezler görünürken, kitlelerin gözünden kaçırdıkları bir gizli gündeme göre hareket ederler. Goethe... Tek kelimeyle dahi.
Kişisel olarak gıcık kapsam da objektif baktığımda, ciddi bir komitacılık yeteneği görüyorum. Her devrin adamı. Demokrat Parti'nin genel başkanı olacaktı, baktı ki rüzgar Tayyip'ten yana kuvvetli esiyor, gereken yerde mevzi alıverdi. Şark kurnazı ama batılı bir ceket giyiyor.
Tagore'un öğüt dolu şiirleri unutulmamalıdır. Bendeki doğrudan çağrışımı sabık başbakan Bülent Ecevit'tir. 70'lerden kalma bir köy seçim gezisi fotoğrafında adı geçenin köylüleri Hint usulü selamladığı da görülebilir ki, Hint bilgelerinin öğütlerine uygun, 'geleneksel' bir davranış kalıbıdır. Kalıplar da tekrarlanıp, sırrına ulaşılmak için vardır.
Polisiye roman tercümesi için bir büro kurdurmuştur. Çevrilen kitapları en has adamları okumuştur kendisine. Yattığı yerden, yatağı ile okuyan adam arasında bir perde olduğu halde uyumadan önce dinlemiştir hepsini. Okuma yazma bilmediği iftirası bile atılmıştır ona. Lord Curzon'a göre 'Asrın en büyük siyasisi' idi. Reformist bir padişahtır. Onun açtığı liseler bile Cumhuriyet'in ilk kadrolarını yetiştirmeye yetmiştir denebilir. Yurtdışında zararlı faaliyet gösteren aydın bozuntularını bile maddi olarak desteklemiştir ta ki aralarından belki işe yarar bir kişi çıkar diye. Gazeteci ve daha sonra Meşrutiyet meclis başkanı Ahmet Rıza başı sıkıştıkça padişahtan para koparabilmek için muhalif gazete çıkararak Paris'te nasıl geçindiğini anlatır. Farmason İttihat Terakki komplosuna kurban gitmiştir saltanatı. Komita, şan olsun diye onu Selanik yakınlarında, bir Musevi işadamına ait Alatini köşkünde göz hapsinde tutmuştur. Yıllar sonra Enver Paşa, 'komita beni kullandı, gelin sizi yeniden tahta geçirelim' dediğinde herşey için artık çok geç olduğunu söyleyecek kadar da gerçekçidir.
Dostoyevski'nin muhteşem hikayesi. Matrix'in bile kaynağındaki hikayedir. Dışımdaki herkes bana öteki. İnsanın varoluş sorunsalının fizik ifadesidir.
Direkt çağrışımı Kemal Sunal. Bkz. Meraklı Köfteci
Dostum. Rüyalarını anlatır aslında. Ama çokça tahrif ederek. Yazdıklarını unsurlarına ayırırsanız elinizde çok bir şey kalmaz ama bütün yine parçaların toplamından fazla bir şeydir. İhsan Oktay Anar örneğinde harikadır.
Öncelikle şunu belirteyim, u ve s'den sonra nokta yok. USA, böyle bitişik yazılır. The States de denir ki, Amerikalının kültür alanında 'öteki'nin yokluğuna işarettir.
İman mı? Çok güldüm. Goethe, Tapınağın üstatlarındandır. Ezoterizmin doruklarında bir kişiliktir. Kuran'la ilgili yazdıklarını okudum elbette. Ama yeterli delil değil. Bu hikayenin sonu da Kaptan Kusto'ya dönmesin sakın. Bu tipler, bilgiyi olabildiğince objektif harmanlar, sentezler görünürken, kitlelerin gözünden kaçırdıkları bir gizli gündeme göre hareket ederler. Goethe... Tek kelimeyle dahi.
İleri, ileri, geri. Karıştırmayın mehter adımı değil.
Kişisel olarak gıcık kapsam da objektif baktığımda, ciddi bir komitacılık yeteneği görüyorum. Her devrin adamı. Demokrat Parti'nin genel başkanı olacaktı, baktı ki rüzgar Tayyip'ten yana kuvvetli esiyor, gereken yerde mevzi alıverdi. Şark kurnazı ama batılı bir ceket giyiyor.
Tagore'un öğüt dolu şiirleri unutulmamalıdır. Bendeki doğrudan çağrışımı sabık başbakan Bülent Ecevit'tir. 70'lerden kalma bir köy seçim gezisi fotoğrafında adı geçenin köylüleri Hint usulü selamladığı da görülebilir ki, Hint bilgelerinin öğütlerine uygun, 'geleneksel' bir davranış kalıbıdır. Kalıplar da tekrarlanıp, sırrına ulaşılmak için vardır.
Polisiye roman tercümesi için bir büro kurdurmuştur. Çevrilen kitapları en has adamları okumuştur kendisine. Yattığı yerden, yatağı ile okuyan adam arasında bir perde olduğu halde uyumadan önce dinlemiştir hepsini. Okuma yazma bilmediği iftirası bile atılmıştır ona. Lord Curzon'a göre 'Asrın en büyük siyasisi' idi. Reformist bir padişahtır. Onun açtığı liseler bile Cumhuriyet'in ilk kadrolarını yetiştirmeye yetmiştir denebilir. Yurtdışında zararlı faaliyet gösteren aydın bozuntularını bile maddi olarak desteklemiştir ta ki aralarından belki işe yarar bir kişi çıkar diye. Gazeteci ve daha sonra Meşrutiyet meclis başkanı Ahmet Rıza başı sıkıştıkça padişahtan para koparabilmek için muhalif gazete çıkararak Paris'te nasıl geçindiğini anlatır. Farmason İttihat Terakki komplosuna kurban gitmiştir saltanatı. Komita, şan olsun diye onu Selanik yakınlarında, bir Musevi işadamına ait Alatini köşkünde göz hapsinde tutmuştur. Yıllar sonra Enver Paşa, 'komita beni kullandı, gelin sizi yeniden tahta geçirelim' dediğinde herşey için artık çok geç olduğunu söyleyecek kadar da gerçekçidir.
Hem kimyasal, hem ruhsal bir mesele. Evet, evet, büyük bir mesele. Ama küçük insanlarda hoş durmuyor.