Gül ates, gülbün ates… Gel ki, “berd’ü selâmün” olsun ates... Gel ki, se(v) dâyı haykıralım mahserin ortasına, fayda etmiyor artık bu vâveylâ desinler, ates ne ki, yakıyor bizi Leylâ desinler…
*** Gözleri yumuşak yüzü yorgun bileği sert toprak Sanma ki harp derdinden geçtim Düşünme ki dökeceğin kanlar hunhar Derimin altında ne belalar baygın Bir devlet taşıyorum başımda Bu ev bana dayanmaz Çöker kızıllar kuduran inleri dünyanın
...muharremin girmesiyle büyük annemin asure telasi mutfak dahil evin her yerinde kendini hissettirirdiHer seyden cok cok yapmak adetti o zamanlar yani nedenlerimin karsiligi hep bu cevab olurdu...evi saran asure kokusu yahut tarcin,findiklarin ayiklanmasi,üzüm sevmeyen kardesimin üzümleri saklamasi ve büyük annemin sikilmadan her sene ayni hikayeyi bize anlatmasi cocuklar bir gün Allah nuh (a.s) a....
Yol boyu uzun uzun illa ki yalniz basina yahut sukut etmesini bilen biriyle..dakikalarca saatlerce ayaklarimda ki tüm dermanlari kaybedinceye kadar yürümek..
Gül ates, gülbün ates…
Gel ki, “berd’ü selâmün” olsun ates...
Gel ki, se(v) dâyı haykıralım mahserin ortasına,
fayda etmiyor artık bu vâveylâ desinler,
ates ne ki, yakıyor bizi Leylâ desinler…
“Göz yasımı gözden gizli silenim! ”
“Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnâkın
Mu’cizinden eylemis izhâr seng-i hâra su …”
Mecnun olup Leyla için dolandım
Buldum mahbubumu inanıp kandım
Gılmanlar elinden hulle donandım
Dostun visalinde nar’a as oldum.
“Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir
bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra”
Mevlana
Adimlari öyle hizli atiyor ki yorgun düsdüm ona yetisicem diye...
***
Gözleri yumuşak yüzü yorgun bileği sert toprak
Sanma ki harp derdinden geçtim
Düşünme ki dökeceğin kanlar hunhar
Derimin altında ne belalar baygın
Bir devlet taşıyorum başımda
Bu ev bana dayanmaz
Çöker kızıllar kuduran inleri dünyanın
Arkadaş
Şimdi yalnız savaş
Cahit Zarifoğlu..
...muharremin girmesiyle büyük annemin asure telasi mutfak dahil evin her yerinde kendini hissettirirdiHer seyden cok cok yapmak adetti o zamanlar yani nedenlerimin karsiligi hep bu cevab olurdu...evi saran asure kokusu yahut tarcin,findiklarin ayiklanmasi,üzüm sevmeyen kardesimin üzümleri saklamasi ve büyük annemin sikilmadan her sene ayni hikayeyi bize anlatmasi cocuklar bir gün Allah nuh (a.s) a....
Gecenin bilmem kaclari..ve ben elimde bir fener samanlikda igne ariyorum..kimbilir bakarsiniz birde bakmisim 'elif'..
Yol boyu uzun uzun illa ki yalniz basina yahut sukut etmesini bilen biriyle..dakikalarca saatlerce ayaklarimda ki tüm dermanlari kaybedinceye kadar yürümek..