Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • mehmet akif ersoy03.01.2005 - 18:29

    İstiklâl Marşımızın
    Şâiri Mehmed Âkif, büyük bir İslâm Şâiridir....

  • mehmet akif ersoy03.01.2005 - 18:27

    Örnek şahsiyet.
    İman ahlak sahibi.
    Mert ve sarsılmaz bir karakter.
    Milletin ta kendisi bir insan.
    Toplumun derdini kendine dert edinmiş bir sanatçı.
    Halkının duygu ve düşüncesiyle donanmış bir yapı.
    İstikbali bütün refahıyla arzu eden bir mütefekkir.
    Dizeleri yumrukları gibi vurucu bir sporcu.
    Yol gösterici.
    Düşünce adamı, fikir önderi.

    1873’ te İstanbul’ un Fatih semtindeki Sarıgüzel mahallesinde doğdu. Hicri 1290 yılının Şevval ayıydı. Miladi tarih ile karşılaştırıldığında Akif’ in doğum tarihi 1873 yılının 22 Kasım – 20 Aralık tarihleri arasına tekabül ediyor.

    Babası Tahir Efendi ebced hesabıyla oğluna “Ragıyf” adını koydu. Baba bu ismi söylemesine rağmen, ailenin öteki fertleri söylenmesi ve anlaşılması zor olan “Ragıyf” yerine “Akif” dedi.

    Emine Hanım ile 45 yaşında evlenen Tahir Efendi’ nin bir de Nuriye isminde kızı vardı.

    Mehmet Akif Emir Buhari Mahalle Mektebi’ ne sonra sırasıyla Fatih İptidaisi (ilkmektep) , Fatih Merkez Rüştiyesi, Mülkiye İdadisi (Sivil Lise) ve Halkalı Baytar Mektebi’ nde okudu.

    Muallim Naci’ den ders gördü. Osmanlıca’ dan başka Arapça, Farsça, ve Fransızca biliyordu. Yabancı eserlerin çoğunu orijinalinden okurdu.

    Kamu hizmetinin daha başında iken kendini milli mücadelenin içinde buldu. milletin ve memleketin felaketli yıllarını gördü. Gurbete vardı. Maddi-manevi sıkıntılara düştü. Buna eşi İsmet Hanım’ ın astımı da eklendi. Ancak kendisi hep ümitvar oldu, halka ufuk ve yol gösterdi.

    İttihat ve Terakki’ ye girdi. Yükselmek için aydınların iltifat ettiği bu parti Akif’ e “cemiyetin bütün emirlerine bila kaydü şart” diye yemin ettirecekken, sanatçı “emri marufuna biat ederim. Mutlak söz veremem” diye itiraz edince yemin metni değiştirildi.

    Hep birlikte iş yapmak isterdi.

    Onun için dostlarına yakın olmak amacıyla ev değiştirdi. Akla değer verirdi.

    İslam dünyasındaki yenileşme hareketine arka çıktı.

    Cemalettin Efgani ve talebesi Muhammed Abduh ile bu nedenle muhabbet payda etti. Darbelerle, müdahalelerle değil, maarif ve ıslahatla İslam dünyasının kalkınmasını öngördü.

    Calibi dikkat 31 Mart İsyanına’ da Akif, “intica ” diyor.

    Savaş, açlık, sefalet, cehalet ve feryat yılları o’ nu çok etkiledi.

    Hayat dizelerine yansıdı sanatla, destan şairi oldu, destan şair oldu.

    Hakkın sesleri’ nin interlandını ve yansımasını genişletti.

    Bir vefa örneği verdi ve sözünü tutarak yetim kalan arkadaşı İslimiyeli Hasan Tahsin Bey’ in çocuklarına baktı.

    Görevli gittiği Berlin’ de Müslüman esirleri sahiplendi. Alman hükümeti Müslüman esirlere hitabını plağa aldı.

    Batı dünyasının tutuculuğunu deşifre etti.

    Müslüman milletlere yaptıkları zulümleri ve çifte ölçü kullanan Avrupa’ nın bu mezalim karşısında nasıl hissiz ve seyirci kaldığını haykırdı.

    Buna karşılık yaşadığı toplumunda zayıflığa, buhrana ve parçalanmaya neden olan hastalıklarını ortaya koydu.: “Maarif ve bilim” dedi.

    Suudi Arabistan’ da Necid’ de isyan eden Arap kabilelerin yetkileriyle görüşmek üzere Teşkilatı Mahsusa Heyeti’ nde görev aldı. Başarılı oldu.

    Daha sonra İttihat ve Terakki İktidarına muhalefet eden Akif, resmi göreviyle hükümet ve devleti ayrı görebilen bir vatansever olarak tavır geliştirdi.

    “- Batmazdı bu devlet, batacaktır, demeyeydik,
    Batmazdı, hayır batmadı, hem batmayacaktır,
    Tek sen uluyan ve’ si gebert, azmi uyandır.”
    Dizeleri Akif’ i haklı çıkardı. Hiç ümitsizliğe düşmedi, o en zor şartlarda ve günlerde bile.
    Sanatı toplum için yaptı, milleti için yazdı.
    Anadolu yollarına düştü. Halkı İstiklal Savaşı’ na çağırdı, teşvik etti. Vaazları cephelerde bastırılarak dağıtıldı. ”Silahımız yoksa, dişimizle savaşırız” ı ispat etti.
    Biga, sonra Burdur Milletvekili seçildi.
    Yakın takibe alındı bir müddet sonra.
    İşsiz kaldı, fakru zaruret içinde sefillik sınırına yaklaştı.
    Mısır’ a gitti, Türkoloji bölümünde Türkçe dersleri verdi.
    Dönüşünde hastalandı, vatanında ölmek istedi, bu dileğini duasına hep ortak etti.
    Muradına erdi.

    Hamalların taşıyarak Beyazıd Camii’ ne getirdikleri kırık dökük tabutu daha sonra üniversite gençleri teslim aldı. Emin Efendi Lokantası’ nın Sahibi Mahir Bey’ den aldıkları Türk Bayrağına sardıkları tabutu, resmi tavra karşı fiili törenle Edirnekapı’ ya kadar bir miting heyecanıyla götürdüler, defnettiler.

    Mehmet Akif Ersoy
    Hem fikir, hem cemiyet adamı. Azimli, Vefalı, mütevazi, vakur, cesur, mert, mahcup, mukavim, dayanıklı, dostluğu çetin ceviz, yalnız ve mütefekkir, daima okur ve okutur, taassuba, cehalete, sapıklığa sapına kadar düşman, siyasetten uzak, müstağni,

    Tek kusuru kendisini davasına adamak, milletine adamak, ülkesine adamak.

    Sözde ve özde gerçek müslüman.
    Kahraman Türk Milliyetçisi, yiğit bir memleketsever.
    Cimrilere kızardı, cömert ve mükrimdi.
    Müslümanlara yeniden İslam’ ı okutmaya, anlatmaya çalıştı.
    Edebiyatı gıda gördü.
    Ahlaksızlığa, felsefe şekli verenlere savaş açtı.
    His ve fikirleri milletin ve tarihin motifiydi, tezyiniydi, özüydü.

    Dualarımız hep O’ na.
    Toprakta gezen gölgeme, toprak çekilince,
    Günler şu heyülayı da er, geç, silecektir.
    Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,
    Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir?

    Mehmet Akif Ersoy’ un doğumunun 131., vefatının 67’ nci yıldönümünde bile Safahat hala taptaze, sanatçı hala memleketseverlik örnekleri veriyor.

  • mehmet akif ersoy03.01.2005 - 18:24

    İstiklal Marşımızın şairi olan Mehmet Akif Ersoy, şiirlerinde gerçekçi bir yol izlemiştir. Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri unutulmaz şiirlerinden biri olan Mehmet Akif Ersoy çağdaş İslamcı düşünüşün öncülerindendir. 1906 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımlanmaya başladığı şiirlerinde toplumsal konuları işlemiş, manzum hikayeyi şiirde başarıyla uygulamıştır. Şiirleri, Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde Hatıralar, Asım, Gölgeler adlı şiir kitaplarında yer almıştır.

  • mehmet akif ersoy03.01.2005 - 18:22

    Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi


    Yillar geçiyor ki, yâ Muhammed,
    Aylar bize hep muharrem oldu!
    Aksam ne günesli bir geceydi...
    Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu! .
    Âlem bugün üç yüz elli milyon
    Mazlûma yaman bir âlem oldu!
    Çignendi harîm-i pâki ser'in;
    Nâmûsa yabanci mahrem oldu!
    Beyninde öten çanin sesinden
    Binlerce minâre ebkem oldu.
    Allah için, ey Nebiyy-i mâsûm,
    Islâm'i birakma böyle bîkes,
    Islâm'i birakma böyle mazlûm.

  • mehmet akif ersoy03.01.2005 - 18:21

    Akif olmak, Akif hüviyetine bürünmek... Gençligi Akif'ler olarak yetistirebilmek... Istiklâl Marsini dogru dürüst terennüm edemeyen, milli - manevi hisleri her geçen gün biraz daha törpülenen, duygu karmasasi içindeki gençlige 'Akif asisi' yapmak yani. Olur mu? Neden olmasin ki?

    Hangi çilgin bana zincir vuracakmis? Sasarim!

    Kükremis sel gibiyim: Bendimi çigner, asarim;

    haykirisiyla kükreyen, gördügü bir zulmün derhal hasmi kesilerek,

    Zülmü alkislayamam, zalimi asla sevemem;

    Gelenin keyfi için geçmise kalkip sövemem...

    Biri ecdadima saldirdi mi hatta bogarim...

    -Bogamazsin ki!

    - Hiç olmazsa yanimdan kogarim.

    Üç buçuk soysuzun ardinda zagarlik yapamam;

    Hele hak namina haksizliga ölsem tapamam

    diyebilen, cesur, kararli ve îmânli bir gençlik için, Akif'in nesli için neler feda edilmez ki? Bu gençlik ülke ve insanimizin teminati, istiklâlin istikbâli, istikbâlin istiklâli olacaktir.

  • abdullah çatlı20.12.2004 - 18:18

    kahraman bir vatan evladı

  • adıyaman / menzil köyü20.12.2004 - 18:17

    her yolun sonu

  • ahmet kaya20.12.2004 - 18:15

    aha böyle(düşündünüz gibi) birşey

  • deniz gezmiş20.12.2004 - 18:13

    vatan haini