Koca bir çınar erken yıkıldı gitti. Varlıklar içinde değil, yokluklarla savaşan bir yiğitti o. Onun bizlere armağan ettiği o kadar güzel eserleri vardiki,dahada güzellerine imza atacakken,oldumu be usta? Olmadı be usta. Her zaman dediğim gibi:Şairler Öldükten Sonra Yaşarlar. Bence ölmeden önce kadir kıymetini bilmek gerekir. Her değeri bence ölmeden evvel hakettiği yere getirmek gerekir. Bir gün adına güzel bir eser kaleme alacağım çok değerli üstadım. Mekanın cennet olsun. Cenabı Allah (C.C.) yakınlarına ve sevdiklerine sabırlar ihsan eylesin. ' Asra damgasını vuran yiğit, YUSUF HAYALOĞLU '
Mekanın cennet olsun,yattığın yer nurlarla dolsun, büyük üstad. Gerçekten yüreğim cız etti.Yaşayan bir efsaneyi,bir çınar'ı aramızdan gerçek dünyaya uğurladık. ŞAİRLER ÖLDÜKTEN SONRA YAŞARLAR. Bu veciz sözüme rağmen o yaşarken de,öldükten sonra da hep yaşayacak,yaşatılacak. Ölmeden evvel aldığı o ödüle okadar sevinmiştimki bunu kelimelerle anlatamam. Sen dağlara, denizlere, göklere sığmayan büyük üstad tekrar ruhun şad olsun,mekanın cennet,yattığın yer nurlarla dolsun. Tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Öksüz bıraktın şiiri ve bizi. Saygılarımla...
Kuvayı Milliye destanıydı, başka bir Sakarya'ydı o.......
Sesini ilk duyduğumda geceydi Yiğit ölümlerce büyük bir gece Kıyısında Anadolunun mahzun söğütleri kavakları Geçiyordu altın parıltılarla Evrenin karanlığından Bir devrim kadar güçlü Bir devrim kadar güzel
Yakmıştı aşkın ve şiirin Çoban ateşlerini dağda Yaklaşan ellerimizin sabahıydı Zindanlar oy zindanlar Yerini alıyordu halkın Tarihin en haklı savaşında Yıldızlı sonsuzluğa kavuşuyordu Türkçe
O sonsuzlukta Bedrettin Yunus Yeni bir su veriyordu yüreğe Hızlanıyordu sözcüklerde kan dolaşımı Budur diyordum aydınlığın destanı Budur baş kaldırmak köleliğe Çarıklarına yüzlerine bakıp geçenlerin Budur diyordum Kuvayı Milliye
Toprağın öfkesinden çilesinden anaların Koca bir gül açıyordu kan rengi Ey umudun ve çoşkunun ırmağı O gülü söylüyordun sen durmadan Sakarya'da Vietnam'da açan o gülü Duyuluyordu Asya 'dan Afrika'dan Kurtuluşun ve barışın türküsü
Düşmandı kardeşçe yaşamaya Yalanın ve ölümün adamları Korku düşmüştü yüreklerine Umrunda değildi mahzun söğütler,kavaklar Memleketin hali ve Kuvayı Milliye Onlar çarmıha gerenlerdi İsa'yı Spartaküs'ü Çiftlikleri konaklarıydı vatanları
Tuzakları vardı ta ortaçağdan Taş duvarları ve ihanetleri Kapandı üstüne demir kapılar Zindan akşamlarınca uzun suskunluk Geçtin yaşamanın en dar yerinden Gökyüzüne bakmak nasıl önlenir Genişleyen mavilikti bildirin,susturamadılar
Uzaklarda aktın bir süre çok muhacır Yüreğinde deli hasret Yansıdı sularına yaralı ceylanlar gibi Köylerimiz,insanlarımız,memleket Onları işledin geçtiğin yerlere,kayalara Yaşamanın,direnmenin ulu ırmağı Onları söyledin yıldızlara,denizin kulağına
Aşksın,şiirsin,Türkçe'sin şimdi Yiğit ölümlerce büyük gecede Bir altın başaklarda,bir bulutlardasın Nerede bir kavga varsa halk adına Silaha sarılmışsa çeteler Nerede devrimlerce güzelse sabah Ondan gelir sesin
Koca bir çınar erken yıkıldı gitti.
Varlıklar içinde değil, yokluklarla savaşan bir yiğitti o.
Onun bizlere armağan ettiği o kadar güzel eserleri vardiki,dahada güzellerine imza atacakken,oldumu be usta?
Olmadı be usta.
Her zaman dediğim gibi:Şairler Öldükten Sonra Yaşarlar.
Bence ölmeden önce kadir kıymetini bilmek gerekir.
Her değeri bence ölmeden evvel hakettiği yere getirmek gerekir.
Bir gün adına güzel bir eser kaleme alacağım çok değerli üstadım.
Mekanın cennet olsun.
Cenabı Allah (C.C.) yakınlarına ve sevdiklerine sabırlar ihsan eylesin.
' Asra damgasını vuran yiğit,
YUSUF HAYALOĞLU '
Mekanın cennet olsun,yattığın yer nurlarla dolsun,
büyük üstad.
Gerçekten yüreğim cız etti.Yaşayan bir efsaneyi,bir çınar'ı aramızdan gerçek dünyaya uğurladık.
ŞAİRLER ÖLDÜKTEN SONRA YAŞARLAR.
Bu veciz sözüme rağmen o yaşarken de,öldükten sonra da hep yaşayacak,yaşatılacak.
Ölmeden evvel aldığı o ödüle okadar sevinmiştimki bunu kelimelerle anlatamam.
Sen dağlara, denizlere, göklere sığmayan büyük üstad tekrar ruhun şad olsun,mekanın cennet,yattığın yer nurlarla dolsun.
Tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
Öksüz bıraktın şiiri ve bizi.
Saygılarımla...
Kuvayı Milliye destanıydı, başka bir Sakarya'ydı o.......
Sesini ilk duyduğumda geceydi
Yiğit ölümlerce büyük bir gece
Kıyısında Anadolunun mahzun söğütleri kavakları
Geçiyordu altın parıltılarla
Evrenin karanlığından
Bir devrim kadar güçlü
Bir devrim kadar güzel
Yakmıştı aşkın ve şiirin
Çoban ateşlerini dağda
Yaklaşan ellerimizin sabahıydı
Zindanlar oy zindanlar
Yerini alıyordu halkın
Tarihin en haklı savaşında
Yıldızlı sonsuzluğa kavuşuyordu Türkçe
O sonsuzlukta Bedrettin Yunus
Yeni bir su veriyordu yüreğe
Hızlanıyordu sözcüklerde kan dolaşımı
Budur diyordum aydınlığın destanı
Budur baş kaldırmak köleliğe
Çarıklarına yüzlerine bakıp geçenlerin
Budur diyordum Kuvayı Milliye
Toprağın öfkesinden çilesinden anaların
Koca bir gül açıyordu kan rengi
Ey umudun ve çoşkunun ırmağı
O gülü söylüyordun sen durmadan
Sakarya'da Vietnam'da açan o gülü
Duyuluyordu Asya 'dan Afrika'dan
Kurtuluşun ve barışın türküsü
Düşmandı kardeşçe yaşamaya
Yalanın ve ölümün adamları
Korku düşmüştü yüreklerine
Umrunda değildi mahzun söğütler,kavaklar
Memleketin hali ve Kuvayı Milliye
Onlar çarmıha gerenlerdi İsa'yı Spartaküs'ü
Çiftlikleri konaklarıydı vatanları
Tuzakları vardı ta ortaçağdan
Taş duvarları ve ihanetleri
Kapandı üstüne demir kapılar
Zindan akşamlarınca uzun suskunluk
Geçtin yaşamanın en dar yerinden
Gökyüzüne bakmak nasıl önlenir
Genişleyen mavilikti bildirin,susturamadılar
Uzaklarda aktın bir süre çok muhacır
Yüreğinde deli hasret
Yansıdı sularına yaralı ceylanlar gibi
Köylerimiz,insanlarımız,memleket
Onları işledin geçtiğin yerlere,kayalara
Yaşamanın,direnmenin ulu ırmağı
Onları söyledin yıldızlara,denizin kulağına
Aşksın,şiirsin,Türkçe'sin şimdi
Yiğit ölümlerce büyük gecede
Bir altın başaklarda,bir bulutlardasın
Nerede bir kavga varsa halk adına
Silaha sarılmışsa çeteler
Nerede devrimlerce güzelse sabah
Ondan gelir sesin
Dr İbrahim Necati Günay