Yuzunde bir maske Aynaya bakıyorsun Ayna yalan söyler mi hiç Göreceğin yine maskeli bir yüz Başka insanlara bakıyorsun Başka insanların aynalarına Görmek istediğini görüyorsun yine Başka insanların yüzünde ayni maske Gördüğün yine kendi yüzündeki maske Sen kaçıyorsun kendinden İnsanlar kaçıyor kendilerinden Kaçışını görmek istiyorsun Ayna söylüyor sana Yetmiyor korkunu dindirmeye Başka insanlara bakıyorsun İnsanların kaçışında görüyorsun kendini Korkun diniyor Sen de herkes gibisin Kaçış mi yaşanan Varsın kaçış olsun Korku mu var Varsın olsun Sen de herkes gibisin ne de olsa Yabancılığını korkan, Ve kaçan insanların benzerliğine gömüyorsun Korkun daha da diniyor Herkes senin gibi ne de olsa Çevrende kendini gördüğün insanlar Yüzünde maske gülümsüyorsun Aynaya gerek yok artık Her insan bir ayna Ve sen Sen herkes gibisin ….. Gassan
Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, bir dükkana girerek;
- Hatıra eşya almak istiyorum, demiş.Ne tavsiye edersiniz?
Dükkan sahibi yaşlı zat,adamı tepeden tırnağa süzüp:
- Buranın en meşhur malı, aynalardır evladım, demiş. Ama onları almaya güç ister.
Adam, hiç düşünmeden:
- Ben, yaşadığım şehrin en zengin insanıyım, diye atılmış. Benim için para önemli değil.
İhtiyar, dudak büküp:
- İnşaallah gücün yeter, demiş. Çünkü padişahlar bile alamadı onları.
Adam, ses tonunu iyice yükselterek:
- Benim elde edemeyeceğim şey yoktur! ..diye direnmiş. Fiyatları ne kadar?
İhtiyar adam:
- Seçeceğin aynaya bağlı, diye gülümsemiş. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır.Hele hele antikalara gücün yetmez. Ama geleceğin aynası bedavadır, fakat onu görsen pek beğenmezsin.
Adam, bu sözleri pek anlamamış. Ama merakından çatlayacak gibiymiş. Aynaları bir an önce görmek istediğinden, yaşlı adamın koluna girip,dükkanın arka bölümüne geçmiş.
Yaşlı adam, elindeki baston ile işaret ederek:
- Sana ilk önce günümüze ait aynayı göstereyim, demiş.Çerçevesi gümüştendir. Fiyatıysa sadece üç altındır.
Adam, duvarda asılı duran kristal aynayı kısa bir süre incelemiş. Ve ona bakarak saçlarını düzelttikten sonra:
- Bunun bir özelliğini görmedim, demiş. Evimde de bundan üç dört tane var.
Yaşlı adam, seke seke ilerleyerek:
- O halde bu aynaya bak! .. demiş. Çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır. Fiyatı ise yüz kese altındır.
Adam:
- Herhalde şaka yapıyorsunuz, diye gülümsemiş.Böyle basit bir ayna,on altın bile etmez.
İhtiyar adam:
- Ben sana söylemiştim! .. diye kızmış. İsterseniz vazgeçin.
Adam, iş olsun diye aynaya baktığında, bağırmamakiçin kendini zor zaptetmiş. Gözlerini ovuşturarak baktığı aynadaki görüntü, onun yirmibeş yıl önceki haline aitmiş. Ne başının büyük bölümünü saran beyaz saçlar varmış bu görüntüde, ne de yüzünü kırış kırış eden derin çizgiler.
Adamın aynaya takılan gözleri, biraz sonra fal tşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasından,sevdikleri geçiyormuş birer birer.
Büyük bir dehşet içinde:
- Aman Allah'ım! .. diye bağırmış.Bu geçen,kız kardeşim değil miydi? Hem de henüz kanser olmadan önce.
Daha sonra, en sevdiği teyzesi ve dayısı da geçmişler, adamın görüntüsü ardından. Her ikisi de, çeyrek asır önceki halleriyle.
Adam, dayanamayıp başını çevirmiş aynadan. İhtiyar, ona sokulup:
- Bu işten vazgeç! . demiş.Zaten bir çok insan da öyle yaptı.
- Hayır! . diye itiraz etmiş adam. Kardeşimi özlemiştim, dayımla teyzemi de.
- Peki! . demiş ihtiyar. Şu gördüğün bir antika aynadır. Çerçevesi ahşaptır. Değeriyse bin kese altın eder.
Adam,oraya doğru ilerlerken,korkusundan vazgeçmiş. Ama merakını yenemeyip aynaya baktığında, küçük bir çocuk gibi çığlık atmış. Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk duruyormuş karşısında. Soluk yüzlü, incecik, dişleri dökük ve saçları dağınık bir çocuk.
- Aman Allah'ım! .. diye bağırmış. Bu benim çocukluğum. Cebimdeki sapan bile duruyor.
Adam, biraz sonra sendeleyerek duvara tutunmak zorunda kalmış. Bu sefer, 30-35 yaşlarındaki halleriyle annesi ve babası geçiyormuş geriden. Daha sonra da, nur yüzlü dedesi. Annesi, her gün defalarca yaptığı gibi, öpüvermiş onu yanağından. Babası ise, er zamanki şakacılığıyla, ensesine bir şaplak atmış yavrusunun.
Adam, kaçarcasına uzaklaşmış oradan. İhtiyarın yanına yığılmış ağlayarak.
Yaşlı adam:
- Gerçek aynalar böyledir evladım! .. demiş. Bu yüzden de ulaşılmaz onlara.
Adam, biraz olsun kendine geldiğinde, dükkandan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken:
- Bedava aynalardan söz etmiştiniz, demiş. Onu da merak ettim.
İhtiyar adam:
- Ona hiçbakma evlat! . diye atılmış. Bu gün çok fazla yoruldun, kalbin dayanmaz.
- Mutlaka bakmalıyım! . diye ısrar etmiş adam. Gördüğüm şeylere artık alıştım.
Yaşlı adam, çaresiz kabul etmiş ve duvarlara asılanlardan farklı olarak, dükkanın döşemesi üzerine indirilen bir aynayı gösterip:
- İşte bu da geleceğin aynası! . demiş. Çerçevesi altından olup bedavadır. Ama onu hiç kimse almadı.
Adam:
- Geleceğin aynası ha! .demiş.Üstelik de altından ve bedava...
İhtiyar, hiç sesini çıkartmamış. Adam ise, emin adımlarla aynaya doğru ilerlemiş ve bakmak için yere eğildiğindei oracığa yığılıp kalıvermiş.
Yaşlı adam:
Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi evladım, demiş. Senin de gücün yetmedi demek ki...
İhtiyar adam, müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken, onun ayndaki görüntüsüne bakmış.
Kuru bir iskelet görünüyormuş... Kimi insan, yalnızca onun olan aynasına bakar: Başarısı, arabası, ondadır / oradadır. Parası, aşkları, tasaları da. Kimisi, ara sıra aynasına bakar: Başarısızlığı, yaşamışlığı o aynadadır. Parasızlığı, umudu, üzüntüsü... Kimi insan, aynasına bakacak kadar kahraman olamaz. Başkalarının aynalarına bakar. Kimisi, aynasıyla karşılaşacak kadar kahraman olsa da, bakmaktan kaçar. Başkaları aynasına baksın arzular. Aynasına bakacak kadar kahraman olmasa da kimisi, bir an olsun karşılaşmayı tasarlar. Kimi insan, aynası olduğunun farkına varamaz da, bir aynası olsun düşünü kurar daima. Kimisi, aynası olduğunu farkedemeyen insanlara hakikati sunar. Ya da sunmaz da, uyarmaz da. Bir gün nasılsa anlayacaklarını umar.
Kalp öyle büyülü bir aynadır ki, hem tüm sevgileri toplayıp Rabbine yöneltir, kişi her şeyi Allah için sevdiğinden kalpte hep O’nun sevgisi kalır, hem de O’nun sevgisini yine O’nun adına tüm evrene yansıtır. Severse Allah için sever, sevilirse Allah için.
Mecazi sevgili, gerçek sevgiye ayna olur mu? Yoksa gerçek sevgiliye olan sevgi midir ona yansıyan? Sevmek, öğreti midir? Yoksa doğuştan, fıtri mi? Kimi, kim için seviyoruz? Sevgili için mi, sevmek için mi, kendimiz için mi?
bir çift kara gözle bir çift yeşil gözün Visal sevincidir aşk.. Gözlerinde cenneti seyretmektir..O güzel yüreğe sevdalanmaktır ve hasret.. seni seviyorum
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
yazılmışım sayfalarına okuyanlar, beni hep sen sanıyor hüküm giyildi yola çıkıldı gayri bütün yollar hep visale varıyor
visal, deniz ben bir damlayım visal, dudak ben bir duayım visal tiryak ben bir yarayım visal gerçek ben bir rüyayım söyle visal, seni nerde arayım? salladıkça beşiklerde visal büyüyor..
şimdi ben aslında varım öyle mi? şimdi ben aslında senim öyle mi? şimdi ben mevsimde bir'im öyle mi?
her masal seni anlatıyor visal okuyanlar, beni hep sen sanıyor
Bilmeceydin sen bana hatırlar mısın ey yar Kimi gün divaneydim başıboş sokaklarda Avare bir ümidin gölgesiydim kimi gün Belki VİSAL gizlidir hıçkıran dudaklarda Hicranın kıyısında belkisiz tebessüm var
MASKE VE AYNA
Yuzunde bir maske
Aynaya bakıyorsun
Ayna yalan söyler mi hiç
Göreceğin yine maskeli bir yüz
Başka insanlara bakıyorsun
Başka insanların aynalarına
Görmek istediğini görüyorsun yine
Başka insanların yüzünde ayni maske
Gördüğün yine kendi yüzündeki maske
Sen kaçıyorsun kendinden
İnsanlar kaçıyor kendilerinden
Kaçışını görmek istiyorsun
Ayna söylüyor sana
Yetmiyor korkunu dindirmeye
Başka insanlara bakıyorsun
İnsanların kaçışında görüyorsun kendini
Korkun diniyor
Sen de herkes gibisin
Kaçış mi yaşanan
Varsın kaçış olsun
Korku mu var
Varsın olsun
Sen de herkes gibisin ne de olsa
Yabancılığını korkan,
Ve kaçan insanların benzerliğine gömüyorsun
Korkun daha da diniyor
Herkes senin gibi ne de olsa
Çevrende kendini gördüğün insanlar
Yüzünde maske gülümsüyorsun
Aynaya gerek yok artık
Her insan bir ayna
Ve sen
Sen herkes gibisin …..
Gassan
Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, bir dükkana girerek;
- Hatıra eşya almak istiyorum, demiş.Ne tavsiye edersiniz?
Dükkan sahibi yaşlı zat,adamı tepeden tırnağa süzüp:
- Buranın en meşhur malı, aynalardır evladım, demiş. Ama onları almaya güç ister.
Adam, hiç düşünmeden:
- Ben, yaşadığım şehrin en zengin insanıyım, diye atılmış. Benim için para önemli değil.
İhtiyar, dudak büküp:
- İnşaallah gücün yeter, demiş. Çünkü padişahlar bile alamadı onları.
Adam, ses tonunu iyice yükselterek:
- Benim elde edemeyeceğim şey yoktur! ..diye direnmiş. Fiyatları ne kadar?
İhtiyar adam:
- Seçeceğin aynaya bağlı, diye gülümsemiş. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır.Hele hele antikalara gücün yetmez. Ama geleceğin aynası bedavadır, fakat onu görsen pek beğenmezsin.
Adam, bu sözleri pek anlamamış. Ama merakından çatlayacak gibiymiş. Aynaları bir an önce görmek istediğinden, yaşlı adamın koluna girip,dükkanın arka bölümüne geçmiş.
Yaşlı adam, elindeki baston ile işaret ederek:
- Sana ilk önce günümüze ait aynayı göstereyim, demiş.Çerçevesi gümüştendir. Fiyatıysa sadece üç altındır.
Adam, duvarda asılı duran kristal aynayı kısa bir süre incelemiş. Ve ona bakarak saçlarını düzelttikten sonra:
- Bunun bir özelliğini görmedim, demiş. Evimde de bundan üç dört tane var.
Yaşlı adam, seke seke ilerleyerek:
- O halde bu aynaya bak! .. demiş. Çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır. Fiyatı ise yüz kese altındır.
Adam:
- Herhalde şaka yapıyorsunuz, diye gülümsemiş.Böyle basit bir ayna,on altın bile etmez.
İhtiyar adam:
- Ben sana söylemiştim! .. diye kızmış. İsterseniz vazgeçin.
Adam, iş olsun diye aynaya baktığında, bağırmamakiçin kendini zor zaptetmiş. Gözlerini ovuşturarak baktığı aynadaki görüntü, onun yirmibeş yıl önceki haline aitmiş. Ne başının büyük bölümünü saran beyaz saçlar varmış bu görüntüde, ne de yüzünü kırış kırış eden derin çizgiler.
Adamın aynaya takılan gözleri, biraz sonra fal tşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasından,sevdikleri geçiyormuş birer birer.
Büyük bir dehşet içinde:
- Aman Allah'ım! .. diye bağırmış.Bu geçen,kız kardeşim değil miydi? Hem de henüz kanser olmadan önce.
Daha sonra, en sevdiği teyzesi ve dayısı da geçmişler, adamın görüntüsü ardından. Her ikisi de, çeyrek asır önceki halleriyle.
Adam, dayanamayıp başını çevirmiş aynadan. İhtiyar, ona sokulup:
- Bu işten vazgeç! . demiş.Zaten bir çok insan da öyle yaptı.
- Hayır! . diye itiraz etmiş adam. Kardeşimi özlemiştim, dayımla teyzemi de.
- Peki! . demiş ihtiyar. Şu gördüğün bir antika aynadır. Çerçevesi ahşaptır. Değeriyse bin kese altın eder.
Adam,oraya doğru ilerlerken,korkusundan vazgeçmiş. Ama merakını yenemeyip aynaya baktığında, küçük bir çocuk gibi çığlık atmış. Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk duruyormuş karşısında. Soluk yüzlü, incecik, dişleri dökük ve saçları dağınık bir çocuk.
- Aman Allah'ım! .. diye bağırmış. Bu benim çocukluğum. Cebimdeki sapan bile duruyor.
Adam, biraz sonra sendeleyerek duvara tutunmak zorunda kalmış. Bu sefer, 30-35 yaşlarındaki halleriyle annesi ve babası geçiyormuş geriden. Daha sonra da, nur yüzlü dedesi. Annesi, her gün defalarca yaptığı gibi, öpüvermiş onu yanağından. Babası ise, er zamanki şakacılığıyla, ensesine bir şaplak atmış yavrusunun.
Adam, kaçarcasına uzaklaşmış oradan. İhtiyarın yanına yığılmış ağlayarak.
Yaşlı adam:
- Gerçek aynalar böyledir evladım! .. demiş. Bu yüzden de ulaşılmaz onlara.
Adam, biraz olsun kendine geldiğinde, dükkandan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken:
- Bedava aynalardan söz etmiştiniz, demiş. Onu da merak ettim.
İhtiyar adam:
- Ona hiçbakma evlat! . diye atılmış. Bu gün çok fazla yoruldun, kalbin dayanmaz.
- Mutlaka bakmalıyım! . diye ısrar etmiş adam. Gördüğüm şeylere artık alıştım.
Yaşlı adam, çaresiz kabul etmiş ve duvarlara asılanlardan farklı olarak, dükkanın döşemesi üzerine indirilen bir aynayı gösterip:
- İşte bu da geleceğin aynası! . demiş. Çerçevesi altından olup bedavadır. Ama onu hiç kimse almadı.
Adam:
- Geleceğin aynası ha! .demiş.Üstelik de altından ve bedava...
İhtiyar, hiç sesini çıkartmamış. Adam ise, emin adımlarla aynaya doğru ilerlemiş ve bakmak için yere eğildiğindei oracığa yığılıp kalıvermiş.
Yaşlı adam:
Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi evladım, demiş. Senin de gücün yetmedi demek ki...
İhtiyar adam, müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken, onun ayndaki görüntüsüne bakmış.
Kuru bir iskelet görünüyormuş...
Kimi insan, yalnızca onun olan aynasına bakar: Başarısı, arabası, ondadır / oradadır. Parası, aşkları, tasaları da.
Kimisi, ara sıra aynasına bakar: Başarısızlığı, yaşamışlığı o aynadadır. Parasızlığı, umudu, üzüntüsü...
Kimi insan, aynasına bakacak kadar kahraman olamaz. Başkalarının aynalarına bakar.
Kimisi, aynasıyla karşılaşacak kadar kahraman olsa da, bakmaktan kaçar. Başkaları aynasına baksın arzular.
Aynasına bakacak kadar kahraman olmasa da kimisi, bir an olsun karşılaşmayı tasarlar.
Kimi insan, aynası olduğunun farkına varamaz da, bir aynası olsun düşünü kurar daima.
Kimisi, aynası olduğunu farkedemeyen insanlara hakikati sunar.
Ya da sunmaz da, uyarmaz da. Bir gün nasılsa anlayacaklarını umar.
Kalp öyle büyülü bir aynadır ki, hem tüm sevgileri toplayıp Rabbine yöneltir, kişi her şeyi Allah için sevdiğinden kalpte hep O’nun sevgisi kalır, hem de O’nun sevgisini yine O’nun adına tüm evrene yansıtır.
Severse Allah için sever, sevilirse Allah için.
Mecazi sevgili, gerçek sevgiye ayna olur mu? Yoksa gerçek sevgiliye olan sevgi midir ona yansıyan?
Sevmek, öğreti midir? Yoksa doğuştan, fıtri mi?
Kimi, kim için seviyoruz?
Sevgili için mi, sevmek için mi, kendimiz için mi?
bir çift kara gözle bir çift yeşil gözün Visal sevincidir aşk.. Gözlerinde cenneti seyretmektir..O güzel yüreğe sevdalanmaktır ve hasret..
seni seviyorum
Yıldızlar kayarken ağlayan çocuk
Gülmez misin, desem ki leyl-i visal var?
Baharı beklerken solan gelincik
Açmaz mısın, desem ki leyl-i visal var?
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
yaşamak hayalinle
tutuşmak visalinle
buluşmak emsalinle
bilmem ki bu deva mı?
yazılmışım sayfalarına
okuyanlar, beni hep sen sanıyor
hüküm giyildi
yola çıkıldı gayri
bütün yollar hep visale varıyor
visal, deniz
ben bir damlayım
visal, dudak
ben bir duayım
visal tiryak
ben bir yarayım
visal gerçek
ben bir rüyayım
söyle visal, seni nerde arayım?
salladıkça beşiklerde visal büyüyor..
şimdi ben aslında varım öyle mi?
şimdi ben aslında senim öyle mi?
şimdi ben mevsimde bir'im öyle mi?
her masal seni anlatıyor visal
okuyanlar, beni hep sen sanıyor
Bilmeceydin sen bana hatırlar mısın ey yar
Kimi gün divaneydim başıboş sokaklarda
Avare bir ümidin gölgesiydim kimi gün
Belki VİSAL gizlidir hıçkıran dudaklarda
Hicranın kıyısında belkisiz tebessüm var