günümüz bilimini şekillendirip, şimdiki şekle getirenler genelde alman bilimadamları olmuştur ancak ikinci dünya savaşı onlar için tam bi kabus olmuş ve çoğu da abd, ingiltere gibi ülkelere gitmek zorunda kalmışlardır ve abd bilimde altın çağını yaşamaya başlamıştır...
çaba sarfetmek... bi amaç için eyleme geçmek, ter dökmek, zaman harcamak, düşünmek..vs...
ancak emek kadar amaç da çok önemlidir.. kof bişi için emek harcamak, zaman kaybından ve yaşam harcamaktan başka bişi diildir... kesinlikle evrensel diildir..evrenselliği ve değerini yalnızca amaş belirler...
bu konuda benim rap üstadım sagopa kajmer ne demiş bi bakalım: Yanima aldim kendimi ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun ortalikta görünen herkesin adi yabanci, herkes kendi maskesiyle dolasir oldu yanibasimda, tanimaz oldum yüzleri ve keskelerle avunur oldum. Düslerimde gördügüm yüzün birinde düsünür oldum, onca maske gözümün içine bakiyor sorgularcasina, ve burasi hep yabanci, hep yalanci doldu, çikmak istiyorum artik disari, birakin gideyim kendimi alip. kısaca maske bu işte...!
hadi bakalım oyun... oy-maktan emir.. hehe.. komik...benim aklıma bu gelir hep... aslında oyun, bu hayatı bi taklittir ve tekrar öğrenmedir.... yaşamaya alışmadır, bu hayata bi 'warm up'tır..
sozsuz....sonu olmayan.. nasıl yani.. bu evrendeki herşeyin sonu var.. ve mantığımız bu evren üzerine kurulu, ve bizim mantık bunu algılamakta sorun yaşıyor... sonsuz....sonu olmayan...
uzayın da bi sonu var elbet, olmalı da.. uzay mekan olarak sonlu ama yol olarak sonsuz.. tıpkı dünya gibi.. yürü git üstünde sonu yok dolanır durursun, ama uzaydan bakında top gibi bişi işte, sonlu bişi...
tren ve tavuk...
çizeri selçuk erdem.....
günümüz bilimini şekillendirip, şimdiki şekle getirenler genelde alman bilimadamları olmuştur ancak ikinci dünya savaşı onlar için tam bi kabus olmuş ve çoğu da abd, ingiltere gibi ülkelere gitmek zorunda kalmışlardır ve abd bilimde altın çağını yaşamaya başlamıştır...
çaba sarfetmek...
bi amaç için eyleme geçmek, ter dökmek, zaman harcamak, düşünmek..vs...
ancak emek kadar amaç da çok önemlidir..
kof bişi için emek harcamak, zaman kaybından ve yaşam harcamaktan başka bişi diildir... kesinlikle evrensel diildir..evrenselliği ve değerini yalnızca amaş belirler...
merceğin yagane tek en canlı prototipi...
ama ışıksız hiç bi anlamı yok...
işte şimdiki bilimcilerin üzerinde durduğu nokta bu:
yani akıllı sistemler....
biri var ki, diğeri de var.. her şey birbirini tamamlıyor...
göz->ışık->güneş (ampul-elektrik-tungsten teli-cam fanus)
bizler de farkında olmadan bu evrenin taklidini yaparak hayatımızı kolaylaştırıyor ya da cehenneme çevirebiliyoruz.... :)))
bu konuda benim rap üstadım sagopa kajmer ne demiş bi bakalım:
Yanima aldim kendimi ve yürüdüm ince çizgisinde yolumun ortalikta görünen
herkesin adi yabanci, herkes kendi maskesiyle dolasir oldu yanibasimda,
tanimaz oldum yüzleri ve keskelerle avunur oldum. Düslerimde gördügüm yüzün
birinde düsünür oldum, onca maske gözümün içine bakiyor sorgularcasina,
ve burasi hep yabanci, hep yalanci doldu, çikmak istiyorum artik disari,
birakin gideyim kendimi alip.
kısaca maske bu işte...!
hadi bakalım oyun... oy-maktan emir..
hehe.. komik...benim aklıma bu gelir hep...
aslında oyun, bu hayatı bi taklittir ve tekrar öğrenmedir.... yaşamaya alışmadır, bu hayata bi 'warm up'tır..
adam çapkın çıktı...hehe...
ama ben onu izafiyet teorisi ile hatırlarım hep...
sozsuz....sonu olmayan..
nasıl yani..
bu evrendeki herşeyin sonu var.. ve mantığımız bu evren üzerine kurulu,
ve bizim mantık bunu algılamakta sorun yaşıyor...
sonsuz....sonu olmayan...
uzayın da bi sonu var elbet, olmalı da..
uzay mekan olarak sonlu ama yol olarak sonsuz..
tıpkı dünya gibi.. yürü git üstünde sonu yok dolanır durursun,
ama uzaydan bakında top gibi bişi işte, sonlu bişi...
nefes alış,
bekleyiş,
ilave bi anlam öncesi,
virgül işte...
bende genelde eksik olmaz..
adrenalini seviyorum diicem ama benim beynim seviyor sanırım..