Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Alaaddin Keykubat19.01.2007 - 07:52

    hadi gelde kahvaltı yapalım
    acıktım
    a cık tım

  • aç karnına sigara içmek19.01.2007 - 07:28

    :)
    öldürür diyorlar ama
    hala öldüremedi.

  • dünya13.01.2007 - 04:15

    burası dünya ve biz artık çok sıkıldık
    alıp başımızı sana gelmek istiyoruz
    sana gelmek orada kalmak istiyoruz
    çok unuttuk hatırlamak istiyoruz
    başımızın okşanmasını
    gözyaşımızın silinmesini
    kolumuza girilmesini istiyoruz
    yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
    rüzgarın sesini,ırmağın sesini
    dağların dağ denizlerin deniz
    kadınların kadın çocukların çocuk
    erkeklerin erkek
    ekmeğin ekmek olduğu bir dünyayı
    yeniden isterken seni istiyoruz aslında
    bunu söyleyemiyoruz
    her yer gece çok gece
    ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim
    çok yenildik yetmez mi
    bir bankanın önünde
    bir koltuğun altında
    bir ziyafetin ortasında
    bir günahın tenhasında
    büyütüp durduk siyahı
    gece gece gece
    her yağmur tanesini
    bir melek indirirken yeryüzüne
    her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi bilmiyoruz
    çünkü bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu
    kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek
    ve gülümsemekle meşgulüz şu an
    sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları
    Yusuf'u düşüneceğiz,Yakup'u,Musa'yı,İsa'yı düşüneceğiz,
    Nuh' u ve öbürlerini
    ve efendimizi,efendimizi
    kuyular,kuyular,kuyular kazdık
    bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık
    kestik kendimizi,deldik,yaktık
    sonra sana değil dünyaya aktık
    dünya ki mescitmiş biz onu otel yapmışız
    kalktık ki yenilmişiz,değişmişiz,azmışız
    bir sızı kalmış içimizde başka şey yok
    bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız
    bir çocuk oyuncağını alamamış
    bir kız sevdiğini saramamış
    bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu
    bir adam paramparça, bir çift göz için
    biri ekmek götürememiş evine birisi aşk
    birimiz dünyayı kurtaracak birimiz yarını
    birimizin aklı tutuşmuş yanıyor
    birimiz bomboş kalbine bakıp birini arıyor
    birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor
    birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor
    birimiz çekip gitmiş yeryüzünden
    ellerini hala açık sanıyor
    geldik işte bunlar ellerimiz
    açılmış bak, bilirsin ne diye
    ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik
    burası dünya şu biziz,bunlarda ellerimiz
    öyle açık, öyle acemi, öyle boş
    öyle mahçup öyle dalgın öyle boş öyle boş
    senin değilmiyiz hepimiz
    senin değil mi herşey
    alırsın kime ne,verirsin kime ne
    ve bu açtığımız eller senin değil mi
    senin değil miyiz hepimiz Rabbim
    bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar
    kimsesiziz kime gidelim,
    yaralarımız var kime,
    sıcak bir şey arıyoruz kime,
    merhamet istiyoruz kime,
    bağışlanmak istiyoruz kime gidelim
    sorumuz ve cevabımız SEN değil misin
    yorgunuz kaybetmişiz dalgınız kırgınız küsmüşüz
    bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde
    kime gidelim
    çok yürüdük yollar kayboldu
    yol olduk sana geldik
    ne getirdin deme bize
    SEN'den başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur
    geldik işte bunlar ellerimiz
    bunlar da ellerimizin büyük boşluğu
    beş duygum harap,altı yönüm harap
    on parmağımda on acı Ya Rab
    denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya
    fırlattın beni dünyaya,
    yeniden al kucağına
    çağır beni yeniden
    bu saman çöpünü kasırgada bırakma
    büyük bir kapının önünde
    bir karınca vurmuş kapıyı bekliyor
    kapı açılacak yoksa niye var
    rahmet örtecek günahı
    geride kalacak gazabın adımları
    duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları
    sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz
    görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz
    görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz
    başımız yerde, açtık elimizi sevgilinle birlikte
    bize bak çekip çıkalım uçurumlardan
    bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından
    parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım
    yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım
    elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz
    sevdiklerin aşkına
    sevenlerin aşkına
    İNŞİRAH İNŞİRAH İNŞİRAH
    ayetin değil miyiz SEN'in Ya Allah

  • anne13.01.2007 - 04:04

    anne sıcak, anne kum
    oku anne! yoruldum
    saatimiz kaç? ikindi indi anne
    çöl sıcak bizi akşam haberlerine yetiştirmesinler
    söyle onlara
    gece güzel anne
    sen ve ben anne böyle güzel
    oku anne harımız dinsin söyle bir de melekler gelsin
    rüzgar anne beni tut
    dün dünde kaldı hadi unut
    say ki ikimiz için bu dünya
    anne ışığa tut saçlarımı
    anne nura anne bir adım daha
    bakarsın sonrası sidret-ül münteha
    anne su biraz su anne
    yanmış bir çoçuğum ben
    saçları kara gözleri kömür
    bizi bir ömür unuttular anne
    al beni koynuna
    sen aşktan da sıcaksın
    dünya kandırmadı beni
    kandırırsan sen kandıracaksın
    anne sıcak anne kum
    oku anne yoruldum
    gün düşüyor yol uzuyor
    ellerime masallar konuyor anne
    kuşların isimlerini öğreten sabretmeyi de öğretiyor
    ben toprağı seviyorum anne
    gazeteler gibi aldatmıyor
    büyük meydanlar kuleler heykeller gibi
    üstüme düşmüyor
    ben toprağı seviyorum anne
    bana beni anlatıyor
    bir parça çamur anne bir nutfe sonrası elest
    çocuğum işte aklım bu kadar eriyor
    anne ağlama beni koruyan bütün yıldızları koruyor
    ne su karışıyor baldırana
    ne baldıran şifa oluyor
    her şey yerli yerinde duruyor
    saat anne galiba saat geliyor
    hadi dayan
    dayan anne
    cennetin yolu burdan geçiyor
    anne sıcak anne kum
    oku anne yoruldum yoruldum...

  • bedbaht13.01.2007 - 03:52

    uçurumun kenarındayım
    pisliğin, bataklığın içindeyim dedi biri
    aldı onu götürdü bilge adam bir yere
    genç sordu burası neresi
    pisliğin bataklığın tam içi tabakhane dedi ihtiyar
    burda deri önce tuzlanır bozulmasın diye
    deri tuzundan ötürü bozulmaz ama kokusu cihanı aşmıştır bile
    bu kokuya dayanıp burada çalışacak maharetli kişiye bedbaht denir
    adam bedbaht olursa
    bir daha ömrünün sonuna kadar kötü koku duymaz
    bedbaht derileri meşe kabuğu ve kireçle işleyerek kurutur
    kuru derinin kıllarından ayrılması gerekirse ıslatır
    en sonunda işlenecek olan esas deriyi ortaya çıkartmak için
    derinin cinsine göre 3 ila 12 ay arasında tabakane havuzunda bu deriler bekletilir
    en sonunda deri kıvama geldiğinde bedbaht onu taştan taşa çalarak işler
    meşin yapar, sahtiyar, yapar hatta güderi ve kösele yapar
    bedbaht pislikten bataklktan intikamını döve döve taştan taşa vura vura alır
    onun intikamını herkes üstünde taşır kah ayakkabısıyla kah kemeriyle kah ceketiyle
    bi yerden de bakarsan bu bedbahtın övüncüdür
    aslında insanlarında üstünde taşıdığı da odur

    ben bedbaht mıyım dedi genç adam
    tahhammulün varsa dedi bilge adam
    evet uçurumun kenarındasın, pisliğin bataklığın içindesin
    ya yardan uçacaksın yada herkes senin övüncünü üstünde taşıyacak dedi bilge adam

  • haber06.01.2007 - 03:32

    çay ocağındayım
    gazetenin sayfalarını ceviriyorum
    dünyadan haberler...........
    afganistanda 4 türk şehit oldu
    zaten haberdar olduğum haberini okuyorum
    ve annene yazdığın mektubu
    içeri girenin ilk cümlesi:
    gördünüz mü, duydunuz mu oluyor
    gazete elden ele dolaşıyor
    insanlar dedikodunu yapıyor
    dümya dönüyor
    hayat sürüyor.......
    Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) de ölüler demeyin.
    Hayır, onlar ölü değil diridirler, ama siz bunu hissedemezsiniz

  • Terketmek24.12.2006 - 01:31

    Terk-i DUNYA
    Terk-i UHRA
    Terk-i HES
    Terk-i TERK

  • ölüm19.12.2006 - 00:09

    akar göz pınarların
    kurur yerinden
    sallanır çürük tahtın
    gidersin burdan
    bekleme bir tas su sakın ardından
    toprağı toprağa sararlar şimdi

  • Terketmek17.12.2006 - 04:02

    ibrahim ethem gibi tahtların mı var!
    terk edemediğin!

  • şehit11.12.2006 - 02:02

    Kul inne salati ve nusuki ve mehyaye ve memati lillahi rabbil alemin
    Allah şehadetini kabul etsin
    F.K