Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • dünya10.02.2007 - 01:30

    i n n a l i l l ah...

    kadim bir pişmanlık mı
    büyüyen rüyâ mıdır
    delikanlı atlasında demirleyen kan
    bakışı doğuştan buğulu yıldız
    serçe parmağından düşen yüzükte

    abdullah'ın dudağı ellerinden de beyaz
    tutsun o ellerden günahkar yüzler
    öpsün biraz

    ısırgan ve nergis suyu içerek
    silindi sayfaları omuzlarının
    patikasında kesilen adımlar
    nefesin
    k a n/s e rdin
    emrine uyarak şâfî olanın

    toprağı okşayan yıldız kokusu
    teker teker çağırıyor sofrasına ölümü
    saatlerin oyun halkalarında
    gece ve gündüz
    bir

    elif / tılsımından yansıyan hüzün
    kefenliyor adımını gecenin
    matemini çocukları taşıyacak gündüzün
    bir yağmur
    bir duâdır silecek ardınızdan gün/âhı

    pencerede taze üzüm yaprağı
    babanın sakalında çırpınışın izleri
    yastıkta kan
    kulaktan kulağa
    akan
    akan
    akan
    toprak nasıl döner insana
    ve nasıl düşer toprağa insan

    bir şehre gidiyordun düşerinde bir gece
    'abi yol bitti' diyordun
    ben
    limanlar kuruyorum gözlerinde
    ıssız ve soğuk
    yanağımda kurumuş öpücük izlerinden
    biten ne acıdır ne de hasretin

    yüzümüzde saklanan bir ağıt ki tetikte
    çarpıyor / dağılıyor duvarında odanın
    bir sülüs hattır
    gözlerinin dokunduğu
    durakladığı nefesin

    yağmura tutarak bakışlarını
    devralan hangi çiçek
    meydanda çoğalan ağlayışı mazinin
    ateşten bir ırmak boğazımda kuruyan
    dediğin gibi
    'bir yıldız hep kayacak'

    aslına çağrılan kelebek yolcuları
    saçlarında kararan beyazlığı toprağın
    ağrıyan sesiyle bir anne
    oğul
    o ğ u l...
    oğul
    ...v e i n n a i l e y h i r a c i u n'
    mehmet şamil

  • aksiyon10.02.2007 - 01:16

    'sen beni güldürdün Allah ' ta seni güldürsün'
    cümlesinin sahibi arkadaşımızın çalıştığı dergi
    Sn:M.U

  • aşure günü29.01.2007 - 04:32

    Bu gün.

  • ayran25.01.2007 - 18:07

    Bir türküsü var AYRAN TÜRKÜSÜ

    İyi hoş doldursun ayranı ya, sen kimsin? Köylük yerde bir genç kız her isteyene bir tas ayranı uzatırsa ne olur, adı nereye çıkar? Demezler mi; falancanın kızını gördüm, bir yabancıya tası doldurup ayran verdi. Aralarında bir şey var, elin yabancısına yoksa verir mi ayranı? Hem köyün geleneklerine de ters düşmez mi? Hem de genç bir kız! Yok canım, bu işin içinde bir iş var mutlaka.
    Cemile güzelliği dillere destan bir kız, Aziz köyün yakışıklı gençlerinden. Eh göz görüp gönül de sevince, her şey tamam gerisi büyüklerin bileceği iş. Üç-beş emmi dayı; köyün muhtarı imamı, bir de Aziz’in babası varıp istemişler Cemile’yi. Kız evi naz evi derler, olacak o kadar naz. Araya bir kaç görüşme daha girer, sonunda iş tamam. İş tamam da daha askerliğini yapmamış Aziz. Bugün yarın derken, nişanlarının haftası askerlik çağrısı gelmiş. Aman yaman daha yeni nişanlandım hiç olmazsa bir iki ay geçsin dese kimse dinlemez. Günü gelince vurmuş sırtına çantasını, dost ahbap helâlleşmiş, varmış Cemile’nin yanına. “Üç yıl çabuk geçer bak. Büyük seli hatırla beş yıl oldu, dün olmuş gibi. Esat emmi öleli dört yıl oldu. Demem şu ki günler tez geçiyor; bir göz açıp kapayınca burdayım gönlünü ferah tut” demiş. Bekleyeceklerine söz verip ayrılmış Cemile ile Aziz. Kara trenin düdüğü ile ilk kez köyünden ayrılmış Aziz. Sık sık mektup yazmış köyüne, içindekileri dökmüş mektuplarına. Anasına babasına, dolaylı olarak da nişanlısına selamlarını, özlemlerini iletmiş.
    Aziz askerdeyken, kötü bir haber yayılmış asker ocağına; “Uzakdoğu’da savaş patlamış, bizi de savaşa çağırıyorlarmış”. Kimi “Yok canım yalan söylüyorlar dünyanın bir ucundaki kavgadan bize ne” dese de, “Bizim sözümüz varmış, onlar savaşa girerse biz yardım edeceğiz, biz girersek onlar yardıma gelecekmiş. NATO mu, ne diyorlar işte onun için” diyormuş kimileri.. Derken Aziz’in kura günü gelip çatmış. Adı cepheye gidecekler arasındaymış. Bir yandan üzülür ölürse yaban ellerde ölecek, hem ne için savaştığını da bilmeyecek. “Yurduma düşman saldırmadı, arıma, namusuma dil uzatan olmadı peki bu savaştan bize ne” der “Acep oraların havası nasıl olur, kaç gün de gidilir” diye kendi kendine düşünür durur. Çok geçmeden de cephede bulur kendini. Gecesi gündüzü yok savaşın Aziz gününü ayını şaşırıyor, tek amacı ölmemek ve bir an önce Cemile’sine kavuşmak.
    Demokrat Partinin “Altın çağı” denilen bu dönem 1947 de ki yabancı sermayeyi teşvik kanunu 1951 de sermaye bölüşümünü daha da kolaylaştırıcı doğrultuda yapılan değişiklik ve Kore savaşına bir tugay asker göndermesiydi. ABD’nin isteği ve NATO’ya üye olmak için Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrinde 5 bin asker Kore’ye gönderilmişti. Türkiye savaşı standart 5 bin kişiyle sürdüreceğine söz verdiği için eksilmeler oldukça asker göndermeye devam etmiş ve savaşın Türkiye’ye faturası 717 ölü 5247 yaralı 229 esir 167 kayıp olmuştu. Bu da ABD’den sonra en fazla kayıp veren ülkenin Türkiye olduğunun göstergesiydi.
    Her taraftan ateş yağmakta tam bir cehennem misâli. Bu arada şarapnel parçalarından biri de gelip Aziz’i buluyor ki, hem de yapayalnız. Düştüğü yerde kalıyor. Aziz eli yüzü paramparça esir kampına götürülür. Canı kurtuluyor kurtulmasına ya Aziz eski Aziz değildir artık. Radyo bültenlerinde kayıp listeleri okunur, birliğine gelemeyenler arasında Aziz’in de adı vardır. Cemile vurulmuşa döner. Herkes birbirini avutmaya çalışsa da Aziz’in artık dönmeyeceğine çünkü onun öldüğüne inanırlar. Ama Cemile hiç ümidini kesmemiştir, “Aziz ölmedi, ölse künyesi bulunurdu” diye diye aradan yıllar geçer ve tek bir haber çıkmamıştır Aziz’den. Günlerden bir gün Cemile çeşme başında yayığı almış önüne ayran yapıyormuş. Başını kaldırdığında bir atlının yoldan sapıp çeşmeye doğru geldiğini görmüş. Cemile kafasını önüne eğip göz ucuyla da yabancıya bakmış. Yüzü gözü yara bere içinde olan yabancı Cemile’den bir tas ayran istemiş. Cemile de yabancıyı terslemiş, çünkü yabancı ayranı sözle değil türkü çağırarak istemiş. Cemile de ayran vermek istemediğini yine türkü ile yanıtlamış. Karşılıklı türkü düeti başlamış. Türkünün sonunda yabancının Aziz olduğunu anlamış Cemile. Anlıyor da ayran yayığını bir yana, bakracı bir yana atıp boynuna sarılmış Aziz’in. Yılların özlemini bir türküyle dillendirip, iki sevgilinin kavuştuğu bu türkünün sözlerine bakalım...
    Ayran Türküsü

    Aziz:
    Uzak yollardan da kıvrandım geldim
    Tatlı dillerine eğlendim kaldım
    Gelin bu ayranı tazemi yaydın
    Hüda’nın aşkına doldur ayranı
    Cemile:
    Uzak yolların vefası mısın
    Ak alnımın da sen cefası mısın
    Yaydığım ayranın kahyası mısın
    Anamdan habersiz vermem ayranı
    Aziz:
    Bunca yıldır gurbet elde dururum
    Çeker silahımı seni vururum
    Ya ayranı alırım ya da ölürüm
    Gel kız kerem eyle doldur ayranı
    Cemile:
    Ayranı atlarıma yüklerim
    Götürür de dağ başına dökerim
    Gurbet elde yârim vardır beklerim
    Ondan başkasına vermem ayranı
    Aziz:
    O nedir ki yer altında paslanmaz
    O nedir ki suya düşer ıslanmaz
    O nedir ki etin kessen seslenmez
    Ya bunun cevabın ya da ayranın
    Cemile:
    O altındır yer altında paslanmaz
    O güneştir su altında ıslanmaz
    O ölüdür etin kessen seslenmez
    Bilirim bunları vermem ayranı
    Aziz:
    Tepsiye koydum da binliği tozu
    Ortadan kaldırdık hele Aziz’i
    Bir kaşık ayranı ver hala kızı
    Hüda’ nın aşkına doldur ayranı
    Cemile:
    Tepsiye koydum binliği tozu
    Ortadan kaldırdım hele Aziz’i
    Sana feda ettim iki ala gözü
    Getir kabını da doldur ayranı
    Seslendirmeli yok bulursam paylaşırız........

  • duanın gücü25.01.2007 - 17:51

    Ey kullarım! Sizin önce yaşayanlarınız,sonra yaşayanlarıız,cin olanınız
    bir yere toplanıp benden istekte bulunsa, BEN her isteyene istediğini versem, bu BEN'im mülkümden bir şey eksiltmez.(onlara verdiğimin tamamı) ancak iğnenin denize daldırıldığında denizden eksilttiği su kadardır.
    müslim(4) 1194 Kitabu'l Birri Ve's Sılati

  • casablanca25.01.2007 - 17:07

    Fas'ta bir şehir.

  • turşu24.01.2007 - 14:59

    - annem kadar güzel yapan birini bulursam hemen evlenicem
    - hiç güzel turşu yapıyor diye biriyle evlenilinir mi?
    - hayır evlenilmez :)

  • Alaaddin Keykubat22.01.2007 - 09:18

    yaptım ben yaptım Alaaddin kahvaltımı
    sen uyu
    bu gün oruç tutcaktık! dimi
    unuttum.

  • incil19.01.2007 - 08:24

    geçenlerde verdi biri 3-4 tane.
    bende o na
    Kutsal Kitaba İlahi Çağrı 'İzharu'l Hakk'
    verdim oku gel dedim......
    gelmedi!

  • Esena Mono19.01.2007 - 08:06

    Kaiti Garbi