Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Aldous Huxley
Aldous Huxley

İNSAN İLİŞKİLERİ İLE BÜYÜR, HELE Kİ HAYATINA KATTIĞI, EN ANLAMLI KILDIĞI İNSANLA BİR ARADA YAŞIYORSA, KATETTİĞİ MESAFELER ZAMANLA ÖLÇÜŞEMEZ.....

  • hatırlamak28.06.2006 - 00:27

    Birden insanları da nesneleştirdiğimizi farkettim bunları yazarken. Ne acı.........

  • hatırlamak28.06.2006 - 00:25

    Nesneler bizde kalan anılarıyla kendilerini açıklarlar. Bir şeyi hatırlamak -yalnız o anda- onu ilk olarak görmek demektir.

    Cesare Pavese/Yaşama Uğraşı

    Çok fazla katıldım ve etkilendim bu açıklamadan. Hayatı kabullenişle o kadar alakalı ki bu durum, yaşadıklarımızı kabullenmekle, ve hatta yaşadılarımızdaki beni kabullenmekle...... Hoşuma gitmeyen nesneleri hayatımdan silmeyi tercih ederdim işte tam da bu sebepten bir zamanlar oysa... Her ne olursa olsun sığınacağımı bildiğim nesnelerim var artık. Hatırlamaktan her ne olursa olsun mutluluk duyabileceğim. Hamd olsun.......

  • be27.06.2006 - 15:59

    to be or not to be....

  • halil cibran27.06.2006 - 15:45

    Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil.
    Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde
    azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?
    Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile
    yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer.
    Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte,
    kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz.
    Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir;
    sadece parçalanmış bir ailedir.
    Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasında
    amaçsızca dolaşır durur, ama dibe batmaz.
    Siz, kendinizden bir şeyler vermeye çabaladığınızda iyisiniz;
    Kendiniz için bir kazanç sağlamaya çalıştığınızda ise, kötü değilsiniz.
    Çünkü, bir şey kazanmak için uğraştığınızda, toprağa tutunan
    ve onun göğsünde beslenen bir kök gibisiniz.
    Doğaldır ki, meyve köke 'Benim gibi, olgun,
    dolgun ve bol bol veren ol..' demez.
    Çünkü, almak nasıl kök için bir ihtiyaçsa,
    meyve için de vermek bir gereksinimdir.
    Konuşurken tamamen uyanıksanız, iyisiniz. Ama, diliniz
    anlamsızca kekelerken uyukluyorsanız, kötü değilsiniz;
    Ve sürçen bir konuşma bile, zayıf bir dili güçlendirebilir.
    Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla ilerlediğinizde iyisiniz;
    Fakat oraya topallıyarak gittiğinizde de, kötü değilsiniz.
    Çünkü topallayanlarınız bile geri gitmez.
    Fakat güçlü ve hızlı olanlarınız, incelik gösterin
    ve topal birinin yanında asla topalllamayın.
    Siz, sayısız konuda iyisiniz ve
    iyi olmadığınızda ise, kötü değilsiniz.
    Sadece oyalanıyor ve tembellik ediyorsunuz.
    Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor.
    İyiliğinizin, üstün beninize duyduğunuz özlemde saklı
    ve bu özlem herbirinizde mevcut.
    Ancak bazılarınızda bu özlem, yamaçların gizemini ve ormanın
    ezgilerini taşıyarak, büyük bir güçle denize doğru akan bir sel gibidir.
    Ve diğerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden,
    kıyıya ulaşmadan önce oyalanıp duran durgun bir ırmağa benzer.
    Yine de özlemi fazla olanın, az olana 'Neden bu kadar yavaşsın,
    neden duraklıyorsun? ' demesine izin vermeyin.
    Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, `Neden elbisen yok? '
    diye sorar, ne de evsiz olana 'Evine ne oldu? ' der.'

    HALİL CİBRAN

  • adalet23.06.2006 - 17:08

    Bu dünyada adalet var mı diye sık sık sormaktayız kendimize? Son yaşadıklarıma göre yok demeliyim heralde..... İçim çok sıkkın.....

    Bir gün avukat bir arkadaş ile konuşurken bana 'Bu kurulan sistemden medet ummak zor tabi ki, adalet sistemi dünya üzerinde ki her ülkenin en büyük problemi, insan üretisi ne de olsa, ama ben ilahi adalete sonsuzca inanıyorum. Eden bulur mutlaka.' demişti.

    Gerçekten öyle mi ki?

  • kızım sana söylüyorum gelinim sen işit23.06.2006 - 16:55

    İmalardan hiç hoşlanmam. Bir derdin mi var benimle kardeşim, geç karşıma dobra dobra konuş, yoksa başkaları vasıtasıyla duyurdukların umurumda bile olmaz..........

  • çiğdem23.06.2006 - 16:50

    Çiğdem Pilavı diye bir parçası vardır İstanbul Blues Kumpanyası'nın. Bayılırım....

  • çekirdek23.06.2006 - 15:48

    Bi yemeğe başlayınca, sonunu getirene kadar bırakamadıgım birşey...

  • ağlarken gülebilmek23.06.2006 - 15:44

    Çocukken çok yapardım ben bunu......... Çok eğlenceliydi aslında. Bir şeye kızar ya da üzülür ağlamaya başlardım. Bir süre ağladıktan sonra bir şekilde benle ilgilenen kişinin komikliklerine dayanamaz gülmeye başlardım. Sonra; hah neyse kesildi ağlaması derken karşımdaki, ben yine ağlamaya başlardım.... Biraz şımarıkça bir davranış gibiydi benimkisi, ilgiyi sürekli üzerimde tutma çabası gibi. Ama hani şimdi o günlerimi hatırlamaya çalışıyorum da ne güzeldi..........

  • ne münasebet23.06.2006 - 15:34

    Bazen çok sinirlendiğimde kullandığım bir deyim, günlük hayatımda çok kullanmam yoksa. Gayet kızgın ve hiddetli bir ses ile 'ne münasebet canım' der sonra da uzun bir 'Allah Allahhhhhhhhhhhhhhh' çekerim.