Bir kez daha anladım ki, hayatın bize sunduklarıyla alakamız yok bizim, daha çok sunulanları nasıl algıladığımızla didişip durmaktadır beynimiz.
Ankara hiç bu kadar mavi gözükmemişti gözüme, daha önce gri şehir diye imlemiştim onu oysa. Ankara hiç bu kadar çoşturmazdı beni, daha önceleri sakin ve durgun gelirdi bana oysa. Ankara hiç bu kadar sevgili gelmemişti, daha önce soğuk bulurdun onu oysa.
Meraklı bir anne değildi. Gül, yedi yaşındayken, 'eğer istemiyorsan, neden doğurdun beni? ' diye sormuştu. 'Eğer doğurmazsan, nasıl adam gibi bebek doğurtabilirsin' demişti annesi. 'Yani alıştırmamı yapıyordun? ' dedi Gül öfkeli bir sesle. 'Her şey alıştırmadır' dedi Arapsaçı(annesi) ........
Yerdeniz Öyküleri Ursula K. L.e Guin ....................
Enteresan çünkü, çok içten, olduğu gibi ve cesaret isteyen bir diyalog... Gerçekte çoğu insanın yapmayı seçemediği cinsten..........
Ben: Yine bir sürü aradan sonra sana bir şeyler yazmak geldi aklıma. Aslında ne zamandır aklımdasın ancak, nedense bir türlü yazamadım. Biliyorsun müzmin bir erteleme hastasıyım ben. Ertelemediğim tek şey kitaplarım sanırım.
Aslında şu aralar şunu da düşünmüyor değilim ki, sanırım her günü detaylı bir şekilde şunu yaptım bunu yaptım şeklinde yazmanın çok bir anlamı yok sanırım. Her günü detaylı bir şekilde hatırlamanında gereği yok. Çünkü düşünsene aslında yaşadığımız her gün birbirinin tekrarından başka bir şey değil aslında. Yazmam gerekenler, içimizde hissetiklerimiz, yoğun duygu boşalımları olmalı. İçimi sana nasıl dökebilirim bilmiyorum. İş bu boyuta girince sanki kuracağım cümleler kifayetsiz kalıyor gibi........
Ve yine ben: Neyse yaa sonuçta yazdıkalarım bir bütün oluşturmayan, beynimin 2. kıvrımı ila 10 kıvırımı arasında kalmış, birbiri ile alakası olmayan, kendiliğinden bir ordan bir burdan toplanmış düşünceler kümesi gibi ayrı ayrı, kopuk kopuk dizildiler buraya. Yani bu kadar uzun olarak anlatmaya çalıştığım şey sadece beynimi ve düşüncelerimi toparlayamadığımdır.
İnsan değil de ağaç olsam Dallarımın arasından rüzgarlar esse Yapraklarım,çiçeklerim,meyvelerim olsa! Mevsimleri yaşasam... Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam. Kuşlar konsa dallarıma,yuva bile yapsalar... Böcekler,karıncalar yollansalar içime... Çürütseler oralarımı, Ballarım sakızlarım olsa Gövdeme bir insan yaslanıp uyusa... Ben bunları hiç bilmesem, sadece ağaç olsam...
54. yaşamın, tasarladıkların ile gerçekleştirebildiklerin arasında gidip gelecek: gerçekleştirebildiklerin tasarladılarından hep eksik; tasarladıkların gerçekleştirebildiklerinden hep fazla:
hep, hem eksik, hem fazla olacak yaşamın gerçekleri eksik, tasarıları fazla....
hep eksiklikler yaşayacaksın, ve hep fazlalıklar.......
Bir kez daha anladım ki, hayatın bize sunduklarıyla alakamız yok bizim, daha çok sunulanları nasıl algıladığımızla didişip durmaktadır beynimiz.
Ankara hiç bu kadar mavi gözükmemişti gözüme, daha önce gri şehir diye imlemiştim onu oysa.
Ankara hiç bu kadar çoşturmazdı beni, daha önceleri sakin ve durgun gelirdi bana oysa.
Ankara hiç bu kadar sevgili gelmemişti, daha önce soğuk bulurdun onu oysa.
Görebilmek ne güzel.
Hamd olsun...........
Kahve tekil bir zevktir bence, çay ise sohbetsiz yavan kalabilir bazen......
'Dinlemek, insana zor nasip olan bir vergidir; üstelik insanlar kahramanları olsun isterler.'
Ursula K. Le Guin
'Olmaman gereken bir sürü yere gitmeden nerede olman gerektiğini bilmek ender bulunan vergilerden biridir.'
Ursula K. Le Guin
'Analar, çocukları için endişelenmek için yaratılmışlardır; kadınlar ise hiç tatmin olmamak için.'
Ursula K. Le Guin
Yerdeniz Öyküleri
................
Biraz doğruluk payı var gibi sanki........!
'Hayatımız boyunca sahip olabileceğimiz tek servet, paylaşabildiklerimiz kadardır.'
Martial
Meraklı bir anne değildi. Gül, yedi yaşındayken, 'eğer istemiyorsan, neden doğurdun beni? ' diye sormuştu.
'Eğer doğurmazsan, nasıl adam gibi bebek doğurtabilirsin' demişti annesi.
'Yani alıştırmamı yapıyordun? ' dedi Gül öfkeli bir sesle.
'Her şey alıştırmadır' dedi Arapsaçı(annesi) ........
Yerdeniz Öyküleri
Ursula K. L.e Guin
....................
Enteresan çünkü, çok içten, olduğu gibi ve cesaret isteyen bir diyalog...
Gerçekte çoğu insanın yapmayı seçemediği cinsten..........
Ben 'günce' demeyi tercih edenlerdenim....
.......................
Günce ile söyleşi
Ben: Yine bir sürü aradan sonra sana bir şeyler yazmak geldi aklıma. Aslında ne zamandır aklımdasın ancak, nedense bir türlü yazamadım. Biliyorsun müzmin bir erteleme hastasıyım ben. Ertelemediğim tek şey kitaplarım sanırım.
Aslında şu aralar şunu da düşünmüyor değilim ki, sanırım her günü detaylı bir şekilde şunu yaptım bunu yaptım şeklinde yazmanın çok bir anlamı yok sanırım. Her günü detaylı bir şekilde hatırlamanında gereği yok. Çünkü düşünsene aslında yaşadığımız her gün birbirinin tekrarından başka bir şey değil aslında. Yazmam gerekenler, içimizde hissetiklerimiz, yoğun duygu boşalımları olmalı. İçimi sana nasıl dökebilirim bilmiyorum. İş bu boyuta girince sanki kuracağım cümleler kifayetsiz kalıyor gibi........
Günce:? ? ? ........? ? ? ?
Ben:............................................
................................................
..........................................
...................................................
....................................
......................................
...................................................
Ve yine ben: Neyse yaa sonuçta yazdıkalarım bir bütün oluşturmayan, beynimin 2. kıvrımı ila 10 kıvırımı arasında kalmış, birbiri ile alakası olmayan, kendiliğinden bir ordan bir burdan toplanmış düşünceler kümesi gibi ayrı ayrı, kopuk kopuk dizildiler buraya. Yani bu kadar uzun olarak anlatmaya çalıştığım şey sadece beynimi ve düşüncelerimi toparlayamadığımdır.
Günce:.......? ? ? ........? !
................................
İnsan değil de ağaç olsam
Dallarımın arasından rüzgarlar esse
Yapraklarım,çiçeklerim,meyvelerim olsa!
Mevsimleri yaşasam...
Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam.
Kuşlar konsa dallarıma,yuva bile yapsalar...
Böcekler,karıncalar yollansalar içime...
Çürütseler oralarımı,
Ballarım sakızlarım olsa
Gövdeme bir insan yaslanıp uyusa...
Ben bunları hiç bilmesem,
sadece ağaç olsam...
54.
yaşamın, tasarladıkların ile gerçekleştirebildiklerin
arasında gidip gelecek: gerçekleştirebildiklerin
tasarladılarından hep eksik;
tasarladıkların gerçekleştirebildiklerinden
hep fazla:
hep, hem eksik, hem fazla olacak yaşamın
gerçekleri eksik, tasarıları fazla....
hep eksiklikler yaşayacaksın, ve hep fazlalıklar.......
Yaşamın bu olacak işte:
eksik - fazla....
Oruç Aruoba