Her sabah Afrika'da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir. Her sabah Afrika'da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır. Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur. Afrika Atasözü
Çok çalışmak, emek harcamak, güven vermek, sevmek ve paylaşmak hayatın anlamlı olmasını sağlar. Her sabah uyandığımızda bir de böyle bakalım dünyaya. Unutmayın hayat uzun bir öyküye benzer. Ancak öykünün uzun olması değil, iyi olması önemlidir.
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: -Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç? -On yılda, demiş kavak. -On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. -Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak! -Doğru, demiş kavak. Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa: -Neler oluyor bana ağaç? -Ölüyorsun, demiş kavak. -Niçin? -Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi: -Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi. -Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda, -Neden olmasın, dedi çiftçi. -Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.
Ninesini bir mektup yazarken izleyen çocuk sordu: - 'Yaşadıklarımız için bir hikaye mi yazıyorsun? Yoksa benim hakkımda mı? ' Ninesi yazmayı kesti ve torununa şöyle dedi: - 'Aslında, senin hakkında yazıyorum. Fakat kelimelerden daha önemlisi, kullandığım Kurşun Kalem.Umarım büyüdüğünde sen de bu kurşun kalem gibi olursun.' Çocuk merakla kurşun kaleme baktı. Özel bir kalem gibi görünmüyordu. - 'Fakat daha önce gördüğüm diğer kurşun kalemler ile aynı! ' - 'Bu, senin nasıl baktığın ile alakalı. Kurşun Kalemin 5 önemli özelliği vardır, ki sen onlara sıkıca tutunduğunda ömrün huzur içinde geçecektir.'
Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi O yönlendirir.
İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.
Üçüncü özellik: Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir.
Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı,en çok onu korumalısın.
Beşinci özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın.
Asya'da maymun yakalamak icin kullanilan bir cesit tuzak vardir. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir agaca veya yerdeki bir kaziga baglanir. Hindistan cevizinin altina ince bir yarik acilir ve oradan icine tatli bir yiyecek konur.. Bu yarik sadece maymunun elini acikken sokacagi buyukluktedir. Yumruk yaptiginda elini disari cikaramaz. Maymun tatlinin kokusunu alir,yiyecegi yakalamak icin elini iceri sokar, ama yiyecek elindeyken elini disari cikarmasi olanaksizdir. Sıkıca yumruk yapmis el, bu yariktan disari cikmaz. Avcilar geldiginde maymun cilgina doner ama, kacamaz Aslinda bu maymunun tutsak eden hicbir sey yoktur onu sadece, Onun kendi bagimliliginin gucu tutsak etmistir. Yapmasi gereken tek sey elini acip yiyecegi birakmaktir. Ama zihninde acgozlulugu o kadar gucludur ki Bu tuzaktan kurtulan maymun cok nadir gorulur.
Bizleri de tuzaga dusuren ve orada kalmamiza neden olan sey, arzularimiz ve zihnimizde onlara bagimli olusumuzdur. Tum yapmamiz gereken elimizi acip benligimizi, bagimli oldugumuz seyleri serbest birakmak ve dolayisiyla ozgur olmaktir! ! !
Aşkı anlatan en güzel örnek Pervane ile mumun hikayesidir. Ve bu hikayede hep pervanenin aşkını anlatır dururuz... Peki ya mumum aşkı nasıldır? Mum, içindeki can ipliğini yakmaya başlıyor. Gözlerinden yaşlar akıyor ve vücudu eriyor. O eridikçe gözlerinden akan yaşlar ayaklarının altında denizler oluşturur. Veee bir müddet sonra, can ipliği yanmaktan, vücudu erimekten bitap halde, kendi gözyaşlarında boğulur. İşte Aşk, ikisini de mahvediyor. Ötesi var mı artık...
Her sabah Afrika'da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir.
Her sabah Afrika'da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır.
Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur. Afrika Atasözü
Çok çalışmak, emek harcamak, güven vermek, sevmek ve paylaşmak hayatın anlamlı olmasını sağlar.
Her sabah uyandığımızda bir de böyle bakalım dünyaya.
Unutmayın hayat uzun bir öyküye benzer.
Ancak öykünün uzun olması değil, iyi olması önemlidir.
Kavak Ağacı ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
En iyi Buğday
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
-Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır.
Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir.
Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.
Kurşun Kalemin Hikayesi
Ninesini bir mektup yazarken izleyen çocuk sordu:
- 'Yaşadıklarımız için bir hikaye mi yazıyorsun? Yoksa benim hakkımda mı? '
Ninesi yazmayı kesti ve torununa şöyle dedi:
- 'Aslında, senin hakkında yazıyorum. Fakat kelimelerden daha önemlisi, kullandığım Kurşun Kalem.Umarım büyüdüğünde sen de bu kurşun kalem gibi olursun.'
Çocuk merakla kurşun kaleme baktı. Özel bir kalem gibi görünmüyordu.
- 'Fakat daha önce gördüğüm diğer kurşun kalemler ile aynı! '
- 'Bu, senin nasıl baktığın ile alakalı. Kurşun Kalemin 5 önemli
özelliği vardır, ki sen onlara sıkıca tutunduğunda ömrün huzur içinde geçecektir.'
Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi O yönlendirir.
İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar.
Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.
Üçüncü özellik: Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır.
Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir.
Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı,en çok onu korumalısın.
Beşinci özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın.
Asya'da maymun yakalamak icin kullanilan bir cesit tuzak vardir. Bir
Hindistan cevizi oyulur ve iple bir agaca veya yerdeki bir kaziga baglanir.
Hindistan cevizinin altina ince bir yarik acilir ve oradan icine tatli bir
yiyecek konur.. Bu yarik sadece maymunun elini acikken sokacagi
buyukluktedir. Yumruk yaptiginda elini disari cikaramaz. Maymun tatlinin
kokusunu alir,yiyecegi yakalamak icin elini iceri sokar, ama yiyecek
elindeyken elini disari cikarmasi olanaksizdir. Sıkıca yumruk yapmis el, bu
yariktan disari cikmaz. Avcilar geldiginde maymun cilgina doner ama,
kacamaz Aslinda bu maymunun tutsak eden hicbir sey yoktur onu sadece, Onun
kendi bagimliliginin gucu tutsak etmistir. Yapmasi gereken tek sey elini
acip yiyecegi birakmaktir. Ama zihninde acgozlulugu o kadar gucludur ki Bu
tuzaktan kurtulan maymun cok nadir gorulur.
Bizleri de tuzaga dusuren ve orada kalmamiza neden olan sey, arzularimiz ve
zihnimizde onlara bagimli olusumuzdur. Tum yapmamiz gereken elimizi acip
benligimizi, bagimli oldugumuz seyleri serbest birakmak ve dolayisiyla ozgur
olmaktir! ! !
Aşkı anlatan en güzel örnek Pervane ile mumun hikayesidir. Ve bu hikayede hep pervanenin aşkını anlatır dururuz... Peki ya mumum aşkı nasıldır?
Mum, içindeki can ipliğini yakmaya başlıyor. Gözlerinden yaşlar akıyor ve vücudu eriyor. O eridikçe gözlerinden akan yaşlar ayaklarının altında denizler oluşturur. Veee bir müddet sonra, can ipliği yanmaktan, vücudu erimekten bitap halde, kendi gözyaşlarında boğulur. İşte Aşk, ikisini de mahvediyor. Ötesi var mı artık...
Geriye dönmek diye bir seçeneğinizin olmadığını kabullenin ki, yolun sonuna varabilesiniz.
Unutulmuş olmak, topraktan daha ağır bir örtüler.
Önemli olan kahvenin tadı değil, onu kiminle birlikte içtiğinizdir.
Kadınlar için sözcükler bir başkasının ruhuna uzattıkları küçük halatlardır. Sözcüklerin içeriği değildir önemli olan,SÖZCÜKLERE TUTUNABİLMEKTİR.