Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • anarşizm12.09.2004 - 11:09

    Anarşizm (Grekçe åv, ve aoxn’den, yetkeye karşı) , toplumun devletsiz olarak tasarlandığı yaşam ve yönetim ilkesine veya kuramına verilen ad. Böylesi bir toplumda uyum, yasaya boyun eğerek ya da her türlü yetkeye itaat ederek değil, üretim ve tüketim amacının yanısıra, uygar bir varlığın sonsuz çeşitlilikteki gereksinim ve isteklerinin de yerine getirilmesi amacıyla özgürce oluşturulmuş çeşitli bölgesel ve mesleki gruplar arasında varılan özgür sözleşmeler yoluyla elde edilecektir. Bu çizgiler boyunca gelişecek bir toplumda, insani etkinlik alanlarının tümünü kapsamaya başlayacak gönüllü birlikler, devletin tüm işlevlerinin yerini almak üzere daha da büyük bir yayılım kazanacaklardır.

    Bunlar, -geçici ya da az çok süreli- sonsuz çeşitllilikteki yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası, her büyüklük ve düzeyden, grup ve federasyonlardan oluşan, içiçe geçmiş bir ağ örgüsünü andıracaktır; olası bütün amaçlar için biraraya gelebileceklerdir: üretim, tüketim ve değişim, haberleşme, sağlık düzenlemeleri, eğitim, karşılıklı (mutual) koruma, alan savunması ve dahası; öte yandan sürekli artan bilimsel, sanatsal, yazınsal, ve toplumsal gereksinimlerin yerine getirilmesi için de çalışacaklardır. Dahası, böylesi bir toplum değişmez olan hiçbirşeyi temsil etmeyecektir. Aksine -genellikle organik yaşamda görüldüğü gibi - uyum, güçlerin ve etkilerin çokluğu arasındaki dengenin sürekli değişen düzenlenmesi ve yeniden düzenlenmesinden kökenlenecektir ve hiçbir gücün, devletin özel koruması altında olmaması nedeniyle, bu düzenlemeyi sağlamak daha kolay olacaktır.

    Toplum bu ilkeler çevresinde örgütlendiği zaman, üretici çalışma sırasında insanın kendi güçlerini özgürce kullanması devletçe sürdürülen bir kapitalist tekel tarafından kısıtlanmayacaktır. Kişinin isteklerinin yerine getirilmesi, inisiyatif çöküntüsüne ve aklın köleleşmesine yol açan ceza korkusuyla ya da bireylere veya metafizik varlıklara boyun eğme ile de kısıtlanmayacaktır.

    İnsan, kendi benliği ile çevresinin etik kavramları arasındaki özgür eylem ve tepkinin izlenimini ister istemez taşıyarak, kendi eylemlerine kendi anlayışıyla yön verecektir. Böylelikle insan, tekelciler yararına aşırı çalışma tarafından ya da çok sayıdaki akıl tembelliği ve akıl köleleşmesi ile engellenmeksizin zihinsel, sanatsal, ahlaksal, tüm yeteneklerinin tam gelişimini elde edebilecektir. Bu sayede, modern bireyci sistemin altında ya da Volksstaat (halk Devleti) denilen bir Devlet sosyalizmi sistemi altında olanaklı olmayan, tam bireyleşmeye ulaşabilecektir.

    Ayrıca, anarşist yazarlar, kavramlarının, bir kaç zorunluluğun koyut olarak kabul edilmesiyle, öncel (a priori) bir yöntem üzerine kurulmuş bir ütopya olmadığını da düşünürler. Devlet sosyalizmi reformlarla geçici bir saygınlık kazanabilse de, anarşizmin halen iş görmekte olan eğilimlerin çözümlenmesinden türevlendiğini ileri sürerler. Yaşamın bütün gereksinimlerini şaşılacak denli yalınlaştıran modern teknikteki ilerlemeler; gelişen bağımsızlık ruhu; ve -önceleri Kilise ve Devlet’in gerçek niteliği olarak düşünülenleri de kapsayan- tüm etkinlik dallarında özgür inisiyatif ve özgür kavrayışın hızla yayılması, devletin olmaması eğilimini kararlı biçimde güçlendiriyorlar.


    Kaynak: Pyotr Kropotkin (1842-1921) tarafından, The Encyclopedia Britannica'nin 1910 yılında yayımlanan onyedinci baskısı için yazılmıştı. Bu metin, seksen yılı aşkın bir süredir The Encyclopedia Britannica'nın edisyonlarinda yer alan özgün Anarşizm maddesidir.

    www.sifir.org

  • kropotkin12.09.2004 - 11:03

    Piyotr Alekseyeviç KROPOTKİN
    kaynak: http://sifir.forumhoster.com/index.php? showtopic=14

    1842 yılında Moskova'da doğdu. Soylu bir aileye mensup olduğundan iyi bir öğrenim gördü. Askeri okulu bitirdikten sonra Sibirya ya gitdi. Orada coğrafya ve tabiat üzerinde çalışmalar yaptı. O sıralarda inkılapçı fikirlerle de temas halindeydi. Proudhon'u okuyordu ve anarşizmi benimsemeye başlamıştı. 'O zaman gözlemlerimi parti mücadelelerinden alınmış terimlerle formüle etmediğim halde, önceleri aziz tutmuş olduğum devlet disiplinine olan inancımı Sibirya'da yitirdiğimi söyleyebilirim. Anarşist olmaya hazırdım.' (97) O nedenle soyluluk ünvanından vazgeçti ve Rusya Coğrafya Derneği'nin sekreterliğini de reddetti. 1872 yılında, İsviçre'nin Jura Dağları'nda gördüğü saat yapımcılarının gönüllü yardımlaşmaya dayalı lonca faaliyetleri anarşist düşüncelerinin somutlaşmasında etkili olacaktı. Burada iken katıldığı 2. Enternasyonel'de uzun süre kalmayarak Rusya'ya dönecek ve burada işçi ve köylülere yönelik devrimci faaliyetlerde bulunan Çaykovski çevresine katılacak, 1874 'de tutuklanarak 2 yıl cezaevinde kalacak ve kaçarak Avrupaya gidecektir.
    Kropotkin bir soylu olmasına rağmen: 'Çevremdeki herşey sefaletten ve bir parça ekmek mücadelesinden ibaretse, böyle büyük sevinçlere ne hakkım var. Yüksek duygular dünyasında yaşamamı sağlayan şeyler, buğday yetiştiren ama çocuklarına yeterli ekmeği bulamayan insanların sofralanndan alınmışsa, sevinmeye ne hakkım var? ' (98) diyerek soyluluktan ve tüm unvanlardan vazgeçmiştir.
    Bir bilim adamı olarak, o sırada hayli sansasyon yaratmış olan Danvinist düşüncelerden, hayatın kavga üzerinde temellendiği düşüncesinden etkilendi. Ama yaptığı gözlemler onu hayatın temelinin kavgaya değil karşılıklı yardımlaşmaya dayalı olduğunu göste-recekti. Böylece Karşılıklı Mücadele Yasasi'nı, Karşılıklı Yardımlaşma Yasasi'na dönüştürecektir. 1882'de Fransa'da isyana teşvik suçlamasıyla 3 yıl kaldığı cezaevinde Karşılıklı Yardımlaşma Kuramım daha da geliştirecektir. 1886 yılında ingiltere ye giden Kropotkin, 1917 Rus Devrimi'ne kadar burada kalacaktır.
    Kropotkin, Danvin ve onun izleyicisi olan Huxley'in tezlerine karşı düşüncelerim Karşılıklı Yardım adlı kitapta toplayarak 1902.^0 yayınladı. Bu kitabında Kropotkin hayvan ve insan toplumlarında yer alan dayanışma ve yardımlaşmalardan bir çok örnekler verir. Evrim kuramım benimserken bu kuramın temeline çatışmayı değil dayanışmayı koyar. Bu kitap aynı zamanda anarşizme de bilimsel bir temel kazandırır. Ona göre yardımlaşma duygusu ahlaki bir duygudur ve başkalarına egemen olma şeklindeki bencil istekten çok daha etkilidir. Hegel, Marx ve Darwin'in kuramlarına aldırmayan Kropotkin, tarihsel sürecin kökünde çatışmadan çok işbirliğinin yattığım savunmaktaydı. Bundan başka insanın doğal durumunun herkesin herkesle savaşı olarak gören Hobbes'un yaklaşımım da çürütür. Ona göre 16. ve 19. yüzyıllar arasında merkezi devletlerin Avrupada güçlenmesi doğal eğilimlerden bir sapmadır. O, ademi merkeziyetçi, apolitik ve işbirliğine dayalı bir toplumsal modeli savunmaktadır. Gönüllü işbirliğine dayalı toplum anlayışım Ekmeğin Fethi adlı kitabında açıklar. Bu kitabında model olarak 1848 devrimim ve Paris Kömününü alır. Ona göre özel mülkiyet ve gelir eşitsizliğinin yerini malların ve hizmetlerin özgürce bölüşümü almalıdır. Yani herkese emeğine göre değil, herkese ihtiyacına göre. Kollektivist ekonomiyi saf anarşist ideallere ters olarak görür. Çünkü kollektivizm, bireyin performansım ölçmek, bu-na uygun olarak mal ve hizmet bölüşümünü denetlemek üzere üretici birlikleri içinde bir otorite bulunmasını zorunlu kılıyordu. Bu işe eşitsizlik ve egemenliğin tohumlarım barındırmaktaydı. (99)
    Kropotkin, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yadsımadığı gibi bunların insan hayatım kolaylaştırdığım ve uygun bir işbölümü ile insanların günde 4-5 saat ça-lışarak kalan zamanlarım zevkli uğraşlara ayırabileceklerim söyler. Üretim ölçeklerinin küçültülerek, küçük ölçekli işletmelerde ademi merkeziyetçi ve doğadan kopmamış bir sanayileşmenin sağlanmasını, askeri ve lüks yatırımların engellenmesini ister. Bunun için de herşeyden önce zorunlu eğitim sisteminin hayatdan soyut sıkıcılığı yerine hayatla bütünleşmiş bir eğitim sistemi önerir. (100)
    Kropotkin, Rus ve Fransız Hapishaneleri (1887) adlı eserinde hapsedilme yöntemine dayalı cezalandırma sistemini de eleştirir. Ona göre hapishaneler mahkumu küçük düşürmekte, şahsiyetim bozmakta, ruhunu sakatlamakta, içkuvvetlerini yok etmekte, onu denetleyenlerin elinde uysal bir hale getiren insanlığa ve özgürlüğe aykırı kurumlardır. Öte yandan hapishaneler mahkumla birlikte çevresin! de cezalandırır. Beri yandan hiçbir olumlu işlevi yoktur. Ne mahkumu uslandırır, ne eğitir, ne de suçtan caydırır. Gerçekte en vahşi cezalandırma yöntemi olmasına karşın sanki iyi bir modelmiş gibi ileri sürülür. Aslında ise cezaevleri birer suç okuludurlar. En güzel yol ise ahlaki baskıyla suçun engellenmesi, suçlunun toplumsal tecridle cezalandınîmasıdır. Kropotkin*in bu önerileri İslami cezalandırma anlayışına da oldukça yakındır. İslam da kişisel özgürlüğü önleyerek cezaevi tipi cezalandırmayı yadsır. Toplumsal baskı, sürgün ve tazir tarzında bir cezalandırma yöntemi benimser.
    Kropotkin, amaçların araçları kutsallaştırdığı ya da mubah kıldığı tarzındaki Neçayevci anarşizmi reddeder. 'Canlı ve sağlam hiç bir şey Cizvit hileleriyle inşa edilemez; başarmayı amaçladığımız devrimci eylemler için bayağı ve küçük tutkulardan destek aranmamalıdır. Yüce, insanca ve iyi düşünülmüş fikirler olmadan hiç bir devrim başarı gösteremez' der. O halde Kropotkin ahlaki bir devrimcilik önerir. Gizli şemaları, yönetici komiteleri, ve demir disipliniyle profesyonel devrimcilerden oluşan gizli örgütleri yararlı bulmaz. Halktan kopuk, kendi içine kapalı devrimci örgütler kendi içlerinde otoriter tohumlar taşımaktadır. Devrimci diktatörlük kavramı ise Kropotkin açısından asla kabul edilemezdir. Tüm bunlara karşın eylem yoluyla propogahdayı ve müstebitlerin şiddet yoluyla ceza-landırılmasını reddetmediği gibi, yeri gelince de destekler. Nitekim I. Dünya savaşında Alman otoriterliğinin durdurulması için itilaf devletlerim desteklemesi, anti-militarist yandaşlannın pekçoğunu kaybetmesine neden olacaktır.
    Kropotkin, Bakunin'in devrimci bir diktatöre itaat edilmesini gerektiren gizli devrimci parti fibrini, toplumsal kurtuluşu diktatoryal araçlarla sağlamak istediği ve bunun da geleceğin özgürlükçü toplumun doğasını etkileyeceğinden ötürü reddetmekteydi. Onun dev-rimciye bakışı varolan düzeni yıkmak amacıyla suç işlemeye ve ihanet etmeye hazır olan Bakunin ve Neçayev'in fanatik ahlaksızlığından çok uzak, ahlakçı bir bakıştı. (101)
    Kropotkin, Tolstoy un kötülüğe direnmeme öğretisini kabul etmiyor, sömürü ve tiranlığa şiddetle karşı konulmasını da gerekli görüyordu. Ancak zamanla şid-dete karşı duyduğu sempati azalacak ve şiddetin anarşizmi bayağılaştırarak gerçek amaçlarından uzaklaştıracağım söylemeye başlayacaktır.
    Bolşeviklerin Rus devrimim ele geçirmesini onaylamadı. Ancak Rus devrimi akabinde Rusyaya geldi. Kendisine teklif edilen eğitim bakanlığı görevim kabul etmedi. 'Bugün Rusy ada egemen olan Sovyetler değil, parti komiteleridir. Böyle giderse, sosyalizm sözcüğü, Jakobenliğin olduğu gibi zamanla bir lanetleme sözcüğü haline gelecektir' diyecektir. Zamanla tecrit edilen Kropotkin, Moskova ya uzak bir kasabada, 1921 yılın-da, yalnızlık içerisinde ölecektir.
    Kropotkin, başkalarından fedakarlık yapmasını beklemezken kendisi fedakarca bir hayat çizgisi izledi. Hapishane ve sürgün hayatına karşın iyimser ve olumlu görüşünü yitirmedi. Anarşizme bilimsel bir temel oluşturmaya çalıştı. Marx gibi doğu ülkelerinin uygarlık adına fethedilmesini doğrulamadı. Ona göre savaşlar devletlerin hem nedeni hem de sonuçlarıydı. Kötü sonuçlarına ise katlanan yalnızca masum halklardı. Onun iyimserliği otoriterliğin insanın doğasında bulu-nuşunu dahi inkara vardı. Romain Rolland, Kropotkin'in Tolstoy'un ancak savunabildiği şeyleri yaşadığını, Oscar Wild da tanıdığı iki önemli kişiden birinin şair Verlaine, diğerininse Kropotkin olduğunu söyler.

    Kropotkine göre yasalar keşişin, hükümdarın, zenginlerin çıkarlarım korumak için çıkarılmışlardır ve gereksizlerdir. Daimi ordulara da gerek yoktur, çünkü halk kendi çıkarlarım savunacaktır.
    Kropotkine göre insan toplumsal bir varlıktır. Ama devlet halka hükmederek insanları sömürmek isteyen saldırgan gruplar tarafından kurulmuştur. Ona göre mülkiyet de daima insanların çoğunluğuna yoksulluk, sefalet ve güvensizlik getirmiştir. Azınlığın çoğunluk üzerindeki tahakkümü için bir araç olmuştur. O nedenle özel mülkiyet kaldırılmalıdır. Toprak ve sanayi.teşebbüsleri, karşılıklı rıza ile kurulmuş Kooperatif Birlikler tarafından yönetilmelidir. Ona göre bir birine benzer düşüncelere sahip olan insanlar topluluğu mahalli bir toplum meydana getirecekler ve kendi denetimlerim kendileri yapacaklardı. Uyuşmazlıklar hakemlerce çözülecek, kanunların yerini yazılı olmayan adetler alacaklı. Yönetsel sorunları federasyonlar çözecekler ve federasyonlar, konfederasyonlar şeklinde dünya toplumunu oluşturacaklardı. (102) Kropotkin dürüstlüğü, barışçılığı, fedakar ve samimi bir düşünür olması nedeniyle gerek batı toplumunda, gerekse Rusyada önemli bir saygınlık kazanmıştır. Ama onun ölümüyle anarşizm Rusya'da mezara gömülmüş, Sovyet ideolojisi, otoriter bir sistem olarak tüm anarşist eğilimleri ezerek çarlık despotizmim aratan bir istibdat rejimi yaratmıştır.

  • en sevdiğiniz internet siteleri12.09.2004 - 10:48

    www.sifir.org

    Tüm yaşamı kapsayan konularıyla Özgür Bilinçler için ifade zemini olmayı hedefleyen bir Forum