hadi gidiyorsun yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun herşey gidiyor gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor solgun bir kül oluyor insan bir demet kır çiçeği ölüyor,sen gidiyorsun ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun bakma öyle ben kanıyorum sen üşüyorsun
kolay değil bir yalan bu yaralayan kanayan koca bir yalan yalan işte sevdiğim yalan şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi yumuşacık sıcak bir yalan
ıslak gözlerimle geçiyorum yaralı bir ceylanın kalbinden ceplerimde kül var bir yangından arta kalan
sorduğum adreslerde kimse oturmuyor ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman herşey bir yalan gibi yandığı zaman yalnız olduğunu anlıyor insan anladım ve geçtim yaralı bir ceylanın kalbinden
aynamı kırdım fotoğraflarımı yaktım nasılda acımasızdım tafralarıma karşı nasılda umarsız
su gördüm düşümde karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu ceplerimde kül vardı ve yanıyordu sonra sabah oluyor ve bir ceylan kalbinde alem ağlıyordu
hayır,diyordu bir dağ kötlüsü hiçbirşey için geç değil ve geç değil birşey için hiçbirşey birşey vardı öyleyse,birşey bini çeken gecenin dağdağasından kocaman çayırlara çeken birşey gumrah ırmaklara sonra sıcağa sonra acıya sonra yaralarıma merhem olmaa kapıma dayanan birşey
tutsana beni,bırakmasana olsun,yaralasana olsun,ağrısa da yalan da olsa,kalsana
dağ köylüsü aşkın olduğu yerde ben varım sen olmasan da ben varım yağmur yağar,saçlarım filizlenir bir yıldız düşer omuzlarıma ıslık çalar ıslanırım,şarkılarımı söyler geçerim kapından camların buğusundan ve yağmurun kokusundan tanırlar beni bilirler en iyi yalanlarını alırım onların adresler sorarım kimseler oturmaz orada ve kimseler olmaz ben sordukça
dağ köylüsü şidi gidersen şimdi git kalırsan şimdi
insanı bazen dünyaya meydan okuyacak kadar güçlü kılan,bazen kolunu kaldıramayacak kadar aciz bırakan sihirli bir iksir. bal mı,zehir mi? dert mi,deva mı? güç mü,kolay mı? bilinmez ama aşka aşık olunacak kadar güzel bir duygu.
Her kim mafyalardan uzak durmaya,tiz elden kellesi vurula! ..
Çok eğlenceli bir dil.Öğrenmeye çabalıyorum.Telafuzu zor(ama benim gırtlağım müsaitmiş) .Benim hoşuma giden bir deyim:
nosi şuka voronçi megittağa kaybana
(akıl salatalık değil ki kırıp vereyim kaybana)
hüve denizine atılıp eritilmesi gereken duygu
Ankarada Altınparktaki bilim merkezinin adı.Ortaokulda bu merkezi gezerken çok eğlenmiştik.Hey gidi günler.
hadi gidiyorsun
yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun
herşey gidiyor
gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor
solgun bir kül oluyor insan
bir demet kır çiçeği ölüyor,sen gidiyorsun
ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay
bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
bakma öyle
ben kanıyorum sen üşüyorsun
kolay değil bir yalan bu
yaralayan kanayan koca bir yalan
yalan işte
sevdiğim yalan
şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu
ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi yumuşacık sıcak bir yalan
ıslak gözlerimle geçiyorum
yaralı bir ceylanın kalbinden
ceplerimde kül var
bir yangından arta kalan
sorduğum adreslerde kimse oturmuyor
ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman
herşey bir yalan gibi yandığı zaman
yalnız olduğunu anlıyor insan
anladım ve geçtim
yaralı bir ceylanın kalbinden
aynamı kırdım fotoğraflarımı yaktım
nasılda acımasızdım tafralarıma karşı
nasılda umarsız
su gördüm düşümde
karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu
ceplerimde kül vardı ve yanıyordu
sonra sabah oluyor
ve bir ceylan kalbinde alem ağlıyordu
hayır,diyordu bir dağ kötlüsü
hiçbirşey için geç değil
ve geç değil
birşey için hiçbirşey
birşey vardı öyleyse,birşey
bini çeken
gecenin dağdağasından
kocaman çayırlara çeken birşey
gumrah ırmaklara
sonra sıcağa sonra acıya
sonra yaralarıma merhem olmaa kapıma dayanan birşey
tutsana beni,bırakmasana
olsun,yaralasana
olsun,ağrısa da
yalan da olsa,kalsana
dağ köylüsü
aşkın olduğu yerde ben varım
sen olmasan da ben varım
yağmur yağar,saçlarım filizlenir
bir yıldız düşer omuzlarıma
ıslık çalar ıslanırım,şarkılarımı söyler geçerim kapından
camların buğusundan ve yağmurun kokusundan
tanırlar beni
bilirler
en iyi yalanlarını alırım onların
adresler sorarım kimseler oturmaz orada
ve kimseler olmaz ben sordukça
dağ köylüsü
şidi gidersen
şimdi git
kalırsan şimdi
ha büber ha biber
ha yeşim ha yeşil
ha çarliston ha dolmalık
ne farkeder?
hepside biber
insanı bazen dünyaya meydan okuyacak kadar güçlü kılan,bazen kolunu kaldıramayacak kadar aciz bırakan sihirli bir iksir.
bal mı,zehir mi? dert mi,deva mı? güç mü,kolay mı? bilinmez ama aşka aşık olunacak kadar güzel bir duygu.
en sevilmeyen burçtur kendisi çünkü insanlar kendilerinden daha mükemmel olanı hiç bir zaman içlerine sindiremezler.onurluyum çünkü akrebim.
insanları anlama sanatı
ne istemem gerektiğinin sırrına erebilmeyi..