Aşk üzerine bunca şiir, güfte, yazı yazılıp besteler yapılınca, merak edip bu aşk denilen duyguyu, yaşlı teyzelere sorayım istedim.
Farklı farklı cevaplar aldım. Varın yöresini siz belirleyin:
'- Get öte vetsiz! ' '- Aşk mı? Aşık kemiğinin gısaltılmışı mı? .. Bilemedim.' '- Gözü kör derler onun için; kör olduğuna beni bulamadı.' '- Gomşumun gızu için derler, aşuk olmuş deyu. Hastaluk mudur? ' '- Beden arzularının kılıfıdır. Bedenler doydu mu aşk denilen bu kılıf çıkaar, gider.' '- Dün gapının önünde oniki-onüç yaşlarında bi gız çocuu, SEMA AŞKIMI ÇALDI, diye aalıyordu. Anası da, AALAMA GIZIM, BEN SANA GENE ALIRIM, diyodu. Çocukların oynaşdığı yeni çıkan bi şey olmalı.” “- A be bizim ‘Ülya aşka tutulmuştur. Karabasan ya da virem gibi bir ‘astalık ulmalıdır. Ne yiir, ne içermiş. ‘Astalıktır aru adam, ‘astalık.. Vir bi onnun da bakayım falcaazına. Ulmayasın sen de ‘asta.” “- Şişirmesini bilene iyi şişen sakızdır. Ama sonunda patlar ya da ağızda çürür çiğneye çiğneye.” “- BOŞ GONUŞMAYI NANCA SEVİSİZ! ..”
Ve bir başka edebiyat sitesinde bir bayan arkadaş, son noktayı koymuş: '- Don iner, aşk biter...'
Aşk üzerine bunca şiir, güfte, yazı yazılıp besteler yapılınca, merak edip bu aşk denilen duyguyu, yaşlı teyzelere sorayım istedim.
Farklı farklı cevaplar aldım. Varın yöresini siz belirleyin:
'- Get öte vetsiz! ' '- Aşk mı? Aşık kemiğinin gısaltılmışı mı? .. Bilemedim.' '- Gözü kör derler onun için; kör olduğuna beni bulamadı.' '- Gomşumun gızu için derler, aşuk olmuş deyu. Hastaluk mudur? ' '- Beden arzularının kılıfıdır. Bedenler doydu mu aşk denilen bu kılıf çıkaar, gider.' '- Dün gapının önünde oniki-onüç yaşlarında bi gız çocuu, SEMA AŞKIMI ÇALDI, diye aalıyordu. Anası da, AALAMA GIZIM, BEN SANA GENE ALIRIM, diyodu. Çocukların oynaşdığı yeni çıkan bi şey olmalı.” “- A be bizim ‘Ülya aşka tutulmuştur. Karabasan ya da virem gibi bir ‘astalık ulmalıdır. Ne yiir, ne içermiş. ‘Astalıktır aru adam, ‘astalık.. Vir bi onnun da bakayım falcaazına. Ulmayasın sen de ‘asta.” “- Şişirmesini bilene iyi şişen sakızdır. Ama sonunda patlar ya da ağızda çürür çiğneye çiğneye.” “- BOŞ GONUŞMAYI NANCA SEVİSİZ! ..”
Ve bir başka edebiyat sitesinde bir bayan arkadaş, son noktayı koymuş: '- Don iner, aşk biter...'
Aşk üzerine bunca şiir, güfte, yazı yazılıp besteler yapılınca, merak edip bu aşk denilen duyguyu, yaşlı teyzelere sorayım istedim.
Farklı farklı cevaplar aldım. Varın yöresini siz belirleyin:
'- Get öte vetsiz! ' '- Aşk mı? Aşık kemiğinin gısaltılmışı mı? .. Bilemedim.' '- Gözü kör derler onun için; kör olduğuna beni bulamadı.' '- Gomşumun gızu için derler, aşuk olmuş deyu. Hastaluk mudur? ' '- Beden arzularının kılıfıdır. Bedenler doydu mu aşk denilen bu kılıf çıkaar, gider.' '- Dün gapının önünde oniki-onüç yaşlarında bi gız çocuu, SEMA AŞKIMI ÇALDI, diye aalıyordu. Anası da, AALAMA GIZIM, BEN SANA GENE ALIRIM, diyodu. Çocukların oynaşdığı yeni çıkan bi şey olmalı.” “- A be bizim ‘Ülya aşka tutulmuştur. Karabasan ya da virem gibi bir ‘astalık ulmalıdır. Ne yiir, ne içermiş. ‘Astalıktır aru adam, ‘astalık.. Vir bi onnun da bakayım falcaazına. Ulmayasın sen de ‘asta.” “- Şişirmesini bilene iyi şişen sakızdır. Ama sonunda patlar ya da ağızda çürür çiğneye çiğneye.” “- BOŞ GONUŞMAYI NANCA SEVİSİZ! ..”
Ve bir başka edebiyat sitesinde bir bayan arkadaş, son noktayı koymuş: '- Don iner, aşk biter...'
Mayıs ayı ile birlikte Cennetten bir köşe yansıtır. Güneyinden akan dere, köye ayrı bir güzellik verir. 1968 yılında tamamlanan okulda ilk ve tek öğretmen bendim. Güzel bir yapıydı ve derenin hemen kıyısındaydı. Kaz etli pirinç pilavı ve tandırda yapılan ekmeği... Halkı insancıldır; zekidir. Ve görev yaptığım 2 seneyi yıllarca unutamadım.
Suzan Oschmann isimli ana Türk, baba Alman bir bayan, telepatik bir bağla gelip, bu köye yerleşmiştir ve geçimini gelen turistlere rehberlik yapmak, yaptığı yağlıboya tabloları satmakla sağlamaktadır. Amacı, KENDİ ÜRÜNÜNÜ KENDİN YETİŞTİR projesine köyde yaşayanları ortak etmektir. -Yüksel ÖNAÇAN/Gazeteci, Yazar-
Yapılan bazı organizasyonlara hiç düşünmeden ya da aslını-astarını sormadan katılıveriyoruz. İ-nette bir ileti dolaşıyor:
“Filistin’deki din kardeşlerimize yardım etmeyen bizden değildir! ” diye.
Ve her zaman olduğu gibi camilerimizin kapısında birisi elinde mukavva bir kutu, “Filistin’e yardım,” diye para topluyor. Yetki belgesi yok, makbuz yok..
“….., bizden değildir! ”
Böyle bir sloganla yola çıkanın arkasına düşenin aklından şüphe ederim ben. Ne demek bu? Sen, dünlerde İngilizlerin kışkırtmasıyla yalın ayak taa Kars’a kadar kış-kıyamette gelen, hamile kadınlarımızın karnında altın arayan bir millet için kendi milletini hiç düşünmeden dışla. Tabi bu sloganı bir Arap değil de bir Türk attıysa ortaya.
Hamas’la El Kaide’nin rant kavgasından doğan çatışmayı, bunu fırsat bilen dünya silah sanayi devlerinin de İsrail’i maşa olarak kullandığını bilmeden, her ortaya atılan sloganın peşine düş.
O sloganın ucu senin kardeşine, komşuna, yöre halkına ve elbette milletine kadar uzanıyor. Ve sen, inanç sömürüsü yapanların oyuncağı haline geliyorsun. Hiç olmazsa insanlık adına yola çık; din adına değil.
Hamas, kendi milletini canlı kalkan olarak kullanıyor. Ha PKK'nın güneydoğudaki vatandaşlarımıza baskısı, ha Hamas'ın Filistinliler'e baskısı...
Bak şöyle bir; Petrol zengini Arap ülkeleri kılını kıpırdatıyor mu?
Kim o giden ki herkes gidenin arkasından hep olumlu konuşuyor? Göndermeseydiniz madem o kadar sizin için önemi vardı...
Demek ki tutmasını bilememişsiniz; o da kaçmış adeta sizden. Bazıları, bazılarını kaybetmedikten sonra onun değerini anlar ama giden gitmiştir dönmemecesine.
Ben, bir 'GİDEN' tanımadığım için belki böyle duygusuz bir yorum yaptım aşağıdaki yorumlara...
Herşeyden önce böylelerinin arasında güven duygusu gelişemez. Kocasını/Karısını aldatan beni niye aldatmasın düşüncesiyle iki taraf da şüpheci olur. Böyle bir haleti ruhiyede aşk nasıl yeşerir ki... Tartışmayı açan, bunları düşünseydi, bu durumda iki kişiye aşk sözcüğünü yaklaştırmazdı bile.
AŞK MI?
Aşk üzerine bunca şiir, güfte, yazı yazılıp besteler yapılınca, merak edip bu aşk denilen duyguyu, yaşlı teyzelere sorayım istedim.
Farklı farklı cevaplar aldım. Varın yöresini siz belirleyin:
'- Get öte vetsiz! '
'- Aşk mı? Aşık kemiğinin gısaltılmışı mı? .. Bilemedim.'
'- Gözü kör derler onun için; kör olduğuna beni bulamadı.'
'- Gomşumun gızu için derler, aşuk olmuş deyu. Hastaluk mudur? '
'- Beden arzularının kılıfıdır. Bedenler doydu mu aşk denilen bu kılıf çıkaar, gider.'
'- Dün gapının önünde oniki-onüç yaşlarında bi gız çocuu, SEMA AŞKIMI ÇALDI, diye aalıyordu. Anası da, AALAMA GIZIM, BEN SANA GENE ALIRIM, diyodu. Çocukların oynaşdığı yeni çıkan bi şey olmalı.”
“- A be bizim ‘Ülya aşka tutulmuştur. Karabasan ya da virem gibi bir ‘astalık ulmalıdır. Ne yiir, ne içermiş. ‘Astalıktır aru adam, ‘astalık.. Vir bi onnun da bakayım falcaazına. Ulmayasın sen de ‘asta.”
“- Şişirmesini bilene iyi şişen sakızdır. Ama sonunda patlar ya da ağızda çürür çiğneye çiğneye.”
“- BOŞ GONUŞMAYI NANCA SEVİSİZ! ..”
Ve bir başka edebiyat sitesinde bir bayan arkadaş, son noktayı koymuş:
'- Don iner, aşk biter...'
AŞK MI?
Aşk üzerine bunca şiir, güfte, yazı yazılıp besteler yapılınca, merak edip bu aşk denilen duyguyu, yaşlı teyzelere sorayım istedim.
Farklı farklı cevaplar aldım. Varın yöresini siz belirleyin:
'- Get öte vetsiz! '
'- Aşk mı? Aşık kemiğinin gısaltılmışı mı? .. Bilemedim.'
'- Gözü kör derler onun için; kör olduğuna beni bulamadı.'
'- Gomşumun gızu için derler, aşuk olmuş deyu. Hastaluk mudur? '
'- Beden arzularının kılıfıdır. Bedenler doydu mu aşk denilen bu kılıf çıkaar, gider.'
'- Dün gapının önünde oniki-onüç yaşlarında bi gız çocuu, SEMA AŞKIMI ÇALDI, diye aalıyordu. Anası da, AALAMA GIZIM, BEN SANA GENE ALIRIM, diyodu. Çocukların oynaşdığı yeni çıkan bi şey olmalı.”
“- A be bizim ‘Ülya aşka tutulmuştur. Karabasan ya da virem gibi bir ‘astalık ulmalıdır. Ne yiir, ne içermiş. ‘Astalıktır aru adam, ‘astalık.. Vir bi onnun da bakayım falcaazına. Ulmayasın sen de ‘asta.”
“- Şişirmesini bilene iyi şişen sakızdır. Ama sonunda patlar ya da ağızda çürür çiğneye çiğneye.”
“- BOŞ GONUŞMAYI NANCA SEVİSİZ! ..”
Ve bir başka edebiyat sitesinde bir bayan arkadaş, son noktayı koymuş:
'- Don iner, aşk biter...'
AŞK MI?
Aşk üzerine bunca şiir, güfte, yazı yazılıp besteler yapılınca, merak edip bu aşk denilen duyguyu, yaşlı teyzelere sorayım istedim.
Farklı farklı cevaplar aldım. Varın yöresini siz belirleyin:
'- Get öte vetsiz! '
'- Aşk mı? Aşık kemiğinin gısaltılmışı mı? .. Bilemedim.'
'- Gözü kör derler onun için; kör olduğuna beni bulamadı.'
'- Gomşumun gızu için derler, aşuk olmuş deyu. Hastaluk mudur? '
'- Beden arzularının kılıfıdır. Bedenler doydu mu aşk denilen bu kılıf çıkaar, gider.'
'- Dün gapının önünde oniki-onüç yaşlarında bi gız çocuu, SEMA AŞKIMI ÇALDI, diye aalıyordu. Anası da, AALAMA GIZIM, BEN SANA GENE ALIRIM, diyodu. Çocukların oynaşdığı yeni çıkan bi şey olmalı.”
“- A be bizim ‘Ülya aşka tutulmuştur. Karabasan ya da virem gibi bir ‘astalık ulmalıdır. Ne yiir, ne içermiş. ‘Astalıktır aru adam, ‘astalık.. Vir bi onnun da bakayım falcaazına. Ulmayasın sen de ‘asta.”
“- Şişirmesini bilene iyi şişen sakızdır. Ama sonunda patlar ya da ağızda çürür çiğneye çiğneye.”
“- BOŞ GONUŞMAYI NANCA SEVİSİZ! ..”
Ve bir başka edebiyat sitesinde bir bayan arkadaş, son noktayı koymuş:
'- Don iner, aşk biter...'
Mayıs ayı ile birlikte Cennetten bir köşe yansıtır.
Güneyinden akan dere, köye ayrı bir güzellik verir.
1968 yılında tamamlanan okulda ilk ve tek öğretmen bendim. Güzel bir yapıydı ve derenin hemen kıyısındaydı.
Kaz etli pirinç pilavı ve tandırda yapılan ekmeği...
Halkı insancıldır; zekidir. Ve görev yaptığım 2 seneyi yıllarca unutamadım.
Yüksel ÖNAÇAN
Suzan Oschmann isimli ana Türk, baba Alman bir bayan, telepatik bir bağla gelip, bu köye yerleşmiştir ve geçimini gelen turistlere rehberlik yapmak, yaptığı yağlıboya tabloları satmakla sağlamaktadır. Amacı, KENDİ ÜRÜNÜNÜ KENDİN YETİŞTİR projesine köyde yaşayanları ortak etmektir. -Yüksel ÖNAÇAN/Gazeteci, Yazar-
Din Kardeşlerimize Yardım mı?
Yapılan bazı organizasyonlara hiç düşünmeden ya da aslını-astarını sormadan katılıveriyoruz.
İ-nette bir ileti dolaşıyor:
“Filistin’deki din kardeşlerimize yardım etmeyen bizden değildir! ” diye.
Ve her zaman olduğu gibi camilerimizin kapısında birisi elinde mukavva bir kutu, “Filistin’e yardım,” diye para topluyor. Yetki belgesi yok, makbuz yok..
“….., bizden değildir! ”
Böyle bir sloganla yola çıkanın arkasına düşenin aklından şüphe ederim ben. Ne demek bu?
Sen, dünlerde İngilizlerin kışkırtmasıyla yalın ayak taa Kars’a kadar kış-kıyamette gelen, hamile kadınlarımızın karnında altın arayan bir millet için kendi milletini hiç düşünmeden dışla. Tabi bu sloganı bir Arap değil de bir Türk attıysa ortaya.
Sen, PKK teröristlerinin Filistin kamplarında eğitildiğini unut, “………………, bizden değildir! ” diyenlerin peşine takıl.
Hamas’la El Kaide’nin rant kavgasından doğan çatışmayı, bunu fırsat bilen dünya silah sanayi devlerinin de İsrail’i maşa olarak kullandığını bilmeden, her ortaya atılan sloganın peşine düş.
O sloganın ucu senin kardeşine, komşuna, yöre halkına ve elbette milletine kadar uzanıyor. Ve sen, inanç sömürüsü yapanların oyuncağı haline geliyorsun. Hiç olmazsa insanlık adına yola çık; din adına değil.
Hamas, kendi milletini canlı kalkan olarak kullanıyor. Ha PKK'nın güneydoğudaki vatandaşlarımıza baskısı, ha Hamas'ın Filistinliler'e baskısı...
Bak şöyle bir;
Petrol zengini Arap ülkeleri kılını kıpırdatıyor mu?
Bu kadar da gaflet olmaz canım…
Yüksel ÖNAÇAN
Cevap olarak: 'Benimle mi gazandın? Az ye de sen de al! ..'
Kim o giden ki herkes gidenin arkasından hep olumlu konuşuyor?
Göndermeseydiniz madem o kadar sizin için önemi vardı...
Demek ki tutmasını bilememişsiniz; o da kaçmış adeta sizden.
Bazıları, bazılarını kaybetmedikten sonra onun değerini anlar ama giden gitmiştir dönmemecesine.
Ben, bir 'GİDEN' tanımadığım için belki böyle duygusuz bir yorum yaptım aşağıdaki yorumlara...
Herşeyden önce böylelerinin arasında güven duygusu gelişemez. Kocasını/Karısını aldatan beni niye aldatmasın düşüncesiyle iki taraf da şüpheci olur. Böyle bir haleti ruhiyede aşk nasıl yeşerir ki...
Tartışmayı açan, bunları düşünseydi, bu durumda iki kişiye aşk sözcüğünü yaklaştırmazdı bile.
Elektriklenmeyle aşkı karıştıran o kadar çok kişi var ki...