Zekâ, aklın hizmetinde değilse, kişinin cehennem taşıtıdır! … Hızıyla, yakış kuvveti doğru orantılıdır! Akıl yeterli değilse, zekâ hüsranın hammaddesi olur! . Çoğunlukta zekâ vardır, pek az insanda akıl! İçgüdü ve dürtülerine hizmet veren zekân ile gittiğin yeri kavrayamayacak kadar yetersizsen, yanmaktan seni kimse kurtaramayacak, demektir! Zekâsına güvenerek tasavvufa giren, hüsranla çıkar! Dünyalık şeylere zekânla ulaşabilirsin belki, ama “Allah”a asla! Zekâ, egona dönük çalışır; akıl ise hakikatinin hizmetinde olur! Zekânla kavuştuğun pek çok şeyi gene zekân ve hırsın, dürtülerin doğrultusundaki davranışların yüzünden çok kısa sürede yitirebilirsin! . Kayıplarının nedenini araştıracak kadar aklın varsa geçmişine dön! Geçmişinin muhasebesini yaptığında, hâlâ karşındakileri suçlayabiliyorsan, tedavi kapın elân kapalı demektir!
Dün gitti, asla geri getiremeyeceksin! . Yarının neler getireceğini ise, hiç bilemezsin! Yaşadığın an ise, sonraki süreçte ya cennetini, ya da cehennemini oluşturuyor! . Kavgayı bırak, sevmeyi öğren! … Kayıtlamadan kayıtlanmadan! Kayıt cehennemdir, anla bunu! Farz varken, sünnetle kendini aldatma! … Depremzedeler varken, paranı UMRE’ye harcaman vebâldir! . Karşındakine hizmetin Allah’a kulluk; ona nefretin, Allah’a isyan olduğunu fark etmeye çalış! . Biz bugün varız, yarın yokuz! … Yarına ne eser bırakıyorsun arkanda, insanların seni anacağı; ve hayır dua edeceği?
Kur'ân-ı Kerîm ve Rasûlullah öğretisine dayanmayan; bu öğreti dışında kalan her fikir,kesin olarak neticede insanın gerçekten sapmasına yol açar! .Allah'ı bilmek, bulmak ve O'nunla olmak için tek bir tarikat vardır, tek bir yol vardır; o yol da, Efendimiz Rasûlullah sallalâhu aleyhivesellemin yoludur! .
Şehâdet ederim ki Tanrı yoktur Yalnızca ALLAH vardır... Şehâdet ederim ki kesinlikle MUHAMMED MUSTAFA Aleyhisselâm Abdullah, Rasûlullah ve Hatemennebiyyin’dir! O'nu seven, Allah'ı sevmiş olur! . O'na şükreden, Allah'a şükretmiş olur! . O'ndan yüz çeviren, Allah'tan yüz çevirmiş olur! . Allah’ın Ahadiyetine iman etmek ve Muhammed Mustafa’nın “ABDU-HÛ” ve “RASÛLU-HÛ” oluşunu itiraf etmekten daha şerefli bir idrâk olamaz... Ben MUHAMMEDÎ’yim! ... -Ben, “yollar” düşünmüyorum. Benim yolum, benim anlayışım; “Muhammedi”liktir! . Bağlı olduğum kaynak; Kurân ve Hazreti Muhammed’tir. Ben hiç kimseye benim “yolum” var, o yoldan gidin”; demem! . “İstiyorsanız, çalışmalarımdan yararlanın; ama benim kaynağıma yönelin derim! . Bunun dışında, gelmiş geçmiş ne kadar hakikate ermiş zat varsa, hepsinden de istifade ederim. Hepsi, Allah’ın yarattığı ayrı bir mükemmeliyete sahiptir. Herkeste olduğu üzere, bendeki mükemmeliyet de, hiç bir insanda yoktur! Allah, her bir insanı ayrı bir mükemmeliyetle var etmiştir. Dolayısıyle, her birimiz bir diğerimizden istifade etmek durumundayız, eğer kendimizi geliştirmek istiyorsak! . Bunun için ben, Ahmed Rufaî’den da istifade ederim, Abdulkadir Geylâni’den de istifade ederim, Muhittin Arabi’den de; Abdülkerim Ceylî’den de! Ne kadar tahkike erdiğini fark ettiğim kişi varsa hepsinden de ayrı ayrı istifade ederim. Her birinde açılan ayrı bir sır vardır. Dolayısıyle ben, “yol” adamı değilim! . Ben, Muhammedî’yim! . Benim tâbi olduğum, bağlandığım, inandığım, yoluna baş koyduğum kimse Hazreti Muhammed’dir! Sen Melâmi, O Kadiri, diğeri Nakşi, gibi ayırımlar başlar, “yol” deyince! .. Ama, “Ben Muhammediyim! .” Dediğim zaman, hepsini kucaklamış oluyorum. Bu nedenle, benim bakış açımda; Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Nakşi, Kadiri, Şia vs. gibi bir ayırım yok! . Biz hepsini kucaklıyoruz.. Bizim için hepsi değerli! .. Önemli olan, insanın taklitten kurtulup tahkike ermesi! . Yaptığının gerçeğine ermesi! . Neticede yaptığından pişmanlık duymaması! . Bunun için en çok yapacağınız dua: “Allahım! . Sonunda pişmanlık duyacağım şeyden beni koru! .” olmalıdır..
Tanrıyı yargılayan anlayışı kıtlardan olmaktan vazgeçmek gerek! . Kimse kimseyi cezalandırmıyor! Her kişi veya toplum, elleriyle yaptıklarının, beyinleriyle ürettiklerinin sonuçlarını yaşıyor yani karşılığını alıyor! . Kötülüğün manyetizması kötülüğü çeker; onlardan ayrılmayanlar da aynı şeyleri paylaşır! . İyiliğin manyetizması da iyileri çeker; yanlarındaki de aynı şeyi paylaşır. Haramla (rüşvet) , büyümüş neslin belki kendi günahı yoktur; ama bu şu gerçeği değiştirmez; o kişiler farkında olmadan zehirle beslenenin akıbetine uğrar! . Unutmayın, gökte Tanrı yok, 'niye' diye hesap soracağınız! . Yaratılmış evrenin varoluş sistem ve düzen ve mekanizmasına tabisiniz! . Zordur olan-bitenden razı olmak… İman ister! Lafıyla değil, mahiyetinin idrakıyla ve hazmıyla iman! . Kafanda yarattığın ve 'ALLAH' ismiyle etiketlediğin tanrına iman, kolaydır… Senin fikrine uygun gelmeyince de olaylar, onu kolaylıkla yargılayabilirsin! … Ama mercimek kadar aklınla, evrenin 'e'sini dahi kavramamışken… Evrenin Yaratanını yargılamaya kalkman, senin beyninin ve eserlerinin psikiyatristlerin inceleme alanına girdiğini gösterir… Eğer birazcık gerçekleri görmek, anlamak ve kendi yaşamını ona göre düzenlemek gibi bir arzun varsa, içinde yaşadığın sistemi fark etmeye çalış… Sistemin gereği olan 'tedbir'i terkedip; hayalindeki tanrına bırakırsan işini, görürsün sonunu! Yarın bakarsın, deprem olur; öbürgün sel ya da ayaklanma, isyan! .. Dünyada çeşitli ülkelerde bunlar hep olageliyor! … Ve olup bitenler içinde, nice kurular da yanıyor yaşlar yanında! Sen bunlarla kafanı yorup, 'dünyalığımı nasıl kurtarırımla' gününü tüketirsen; yarın sana da isabet edecek olan ölüm sonrasında, kendine çok yazık edersin… Acıyanın da olmaz! Gel bu olanlardan ibret al ve biraz kendine dön! Uyaranı göremiyorsan, söyleteni fark et! … İş işten geçmeden!
BiR`LİĞİN GÜCÜ Birlikte hareket etmek adına, 'KAZ'lardan alınacak dersler... Göç eden kazları havada süzülürken hiç izlediniz mi? 'V' şeklinde bir formasyonla uçtuklarını farketmişsinizdir. Bilim adamları araştırmış, 'Bu kazlar neden V şeklinde grup yaratarak uçarlar' diye... Sonuçta kazların hiç de 'kaz kafalı' olmadıkları ortaya çıkmış. Hatta bizlerin ders alacağı noktalar var... Uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuşa onu kaldıran bir hava akımı yaratıyor. V şeklindeki formasyonla uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpınışlarındaki hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde 71 oranında uzatıyorlar. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlar. Bize çıkan ders: Belli bir hedefi olan ve bu hedefe ulaşmak için biraraya gelen insanlar, oraya daha kolay ve çabuk erişirler. Çünkü birbirlerinin çekimini kullanırlar. Bir kaz V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor, çünkü kaldıraçla hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonucu olarak hemen formasyona geri dönüyor ve 'V'nin gücünü kullanıyor. Bize çıkan ders: Kafamız kaz kadar çalışıyorsa bizimle aynı yöne gidenlerle bilgi alışverişini sürekli kılarız. Başta giden V lideri önünden gelen hava akımı olmadığından yorulduğunda en arkaya geçiyor; hemen arkasındaki lider konumuna geçiyor. Bu değişikliği sürekli yapıyorlar. Bize çıkan ders: Liderliği paylaşmak ve zor işi rotasyonlu yapmak hedefe ulaşmada ivme kazandırıyor. Gerideki kuşlar öndekileri daha hızlı gitmek üzere uyarıyor. Bize çıkan ders: Takım ruhu. Formasyondaki bir kuş hastalanırsa veya bir avcı tarafından vurulur da uçamayacak hale gelirse... Düşen kuşa yardım etmek üzere formasyondan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere yanına gidiyor. Tekrar uçabilene kadar veya ölümüne kadar onunla beraber kalıyorlar. Sonra gidip bir V formasyonuna katılıp kendi gruplarına ulaşıncaya kadar beraber uçuyorlar. Bize çıkan ders: işler zorlaştığında kenetlenmenin faydası var. Kazlar bile birbirlerine destek oluyorlar zor duruma düşen için!
Allah'ı inkar genel olarak imkansızıdr.Allah'ı inkar ancak anlatanın veya dinleyenin kapasite noksanlığından ötürü olabilir...
O kadar 'ahmaktı' ki… 900 sayfalık binlerce kişili romanı okuduktan sonra hükmünü verdi: -Bu roman kendi kendini yazmış! … Bu romanın bir yazarı yoktur! .
*Madde kaydı, hayatınızın her anında sizi zillete çekmektedir; farkında mısınız? Öyle ise, yönelişiniz maddeötesine olsun! ..
*Akıllı insan, hiç değilse akşamdan akşama Allah'la konuşur; yatağa girip de, kendi başına kaldığında.. İşte o zaman, kapa gözlerini, içinden başla konuşmağa! .
*Akıllı isen, yarınlarda değer vermeyeceğin şeyin peşinde koşarak tükenme! ..
*'Dünyasız da yaşanmaz ki! ' deyip; Din'i 'hobi' edinene mübarek olsun dünyası! ...Mübarek olsun imansızlığı! .
*Yine eskisi gibi, 'bunları zaten biliyorum'diye kendinizi aldatarak eski günlerinize mi döneceksiniz? ...
*Kolundaki, ayağındaki zincirden ölümle kurtulabilirsin, ama beynindekinden asla! ..
*Mutlak olarak senden ne çıkarsa, o çıkanın bir sonraki neticesi gene dönüp sana gelecek! .
*Tabiatının, duygularının ve şartlanmalarının esiri iken, nasıl 'HÜR' olmaktan sözedebilirsin?
*Bir zamanlar sanırdım ki, karşımdaki bazıları beni sever... Farkettirdi ki, sevilen kendisiymiş! .
*Yaşamda, kimsenin kimseyi sorumlu tutma hakkı yoktur! ...Herkes kendi kapasitesini kullanamamasının sonuçlarını yaşayacaktır! ...
*Geçmiş, nasıl bugün hayal ise; bugün de, yarın öylece hayal olacak. Öyle ise hayal uğruna sonsuz mutluluğu feda etme! ..
*Aptallar arasında en az aptal olan, akıllı demek değildir! .... Aptallar arasında en az aptal olan, akıllı kabul edilse bile! .
*Sevgi insanın elinde değildir. Birisini 'sev' demekle sevemezsin, 'sevme' demekle de o sevgiyi kalbinden söküp atamazsın... Sevgiyi veren Allah'tır!
*'Azab' deyince, ancak el yanması ya da diş-baş ağrısı bilen insanlara ben nasıl anlatabilirim ki, Allah'tan mahrum kalmanın azabını? ...
*'Fani', 'yok olacak' değildir; çünkü zaten 'yok'tur! ... 'Fani'nin herhangi bir zamanda yok olduktan sonra Baki'nin Baki olacağını sanmak, Hakikattan gafletin alametidir! ..
*Bugünkü insanların pek çoğu, yaşadığı devirde yanında olsalardı Rasulullah'ın, O'nu inkar ederlerdi! .
*Bilmeyiz ki bizim için önemli olan, bize yarını kazandıracak olan ilimdir; ilmi getirenin yaşantısı değil! .
*Kur'an, okunduğu zaman 'Sistem ve düzen' farkedilir; ki bu da, 'Allah ahlakı'nın farkedilmesi sonucunu getirir!
*Ne amaçla olursa olsun, dünyalık kazanma hırsına bak bir… 'Allah'ı tanıma ve yakin elde etme hırsına bak bir! … Hangisi ne kadar? .. Koy terazinin iki kefesine, gör kendini! .
*Denizde yüzüyor olsanız, susuzluğunuzu deniz gidermez; suyu içip hazmetmedikçe! .
*İmtihan salonuna, çevrendekilerle oyalanmak için girmedin! ..
*Bor'dan Niğde'ye geçilebilir, ama dünyadan sonra başka pazar yok! .
*'Zahir' ve 'Batın' denir...Bil ki, bu iki isimle işaret edilen şey, birbirinden ayrı değildir; ikisi, aynı tek şeydir! ... Fark, gözden dolayıdır! ..
Ölüm denen olay.biyolojik madde bedenin terkedilerek,RUH bedenle dalga âlem yaşamına geçilmesidir. Beynin durmasıyla birlikte, vücuda yayılan bioelektrik enerji kesildiği için; beden, ruhu kendisine bağlı tutan elektromağnetizmasını yitirir ve böylece, RUH, bedende bağımsız yaşam biçimine geçer. İşte bu olay ÖLÜM kelimesiyle anlatılır. Enerjisini beyinden alan dalga beden (ruh) , aynı zamanda beyinle karşılıklı alışveriş içindedir; ve beyni enerji yönünden takviye etmektedir... Aynı, bir otomobil motorunun aküden hem enerji temin etmesi, hem de aküyü şarj etmesi gibi... Ölüm, bir tür dönüşümdür.. Herhangi bir etki ile beyin durduğu anda, sinir sistemi aracılığıyla tüm hücrelere yaydığı bioelektrik enerji ayak uçlarından başlayarak kesilir; bu anda ruh bağımsız hâle gelerek bedenden soyutlanır! . Artık o andan sonra bilinç, ruh bedenle yaşamına devam eder! . Ölüm, bilince hiç bir kesiklik getirmez
Zekâ, aklın hizmetinde değilse, kişinin cehennem taşıtıdır! … Hızıyla, yakış kuvveti doğru orantılıdır!
Akıl yeterli değilse, zekâ hüsranın hammaddesi olur! .
Çoğunlukta zekâ vardır, pek az insanda akıl!
İçgüdü ve dürtülerine hizmet veren zekân ile gittiğin yeri kavrayamayacak kadar yetersizsen, yanmaktan seni kimse kurtaramayacak, demektir!
Zekâsına güvenerek tasavvufa giren, hüsranla çıkar!
Dünyalık şeylere zekânla ulaşabilirsin belki, ama “Allah”a asla!
Zekâ, egona dönük çalışır; akıl ise hakikatinin hizmetinde olur!
Zekânla kavuştuğun pek çok şeyi gene zekân ve hırsın, dürtülerin doğrultusundaki davranışların yüzünden çok kısa sürede yitirebilirsin! .
Kayıplarının nedenini araştıracak kadar aklın varsa geçmişine dön!
Geçmişinin muhasebesini yaptığında, hâlâ karşındakileri suçlayabiliyorsan, tedavi kapın elân kapalı demektir!
Ahmed Hulûsi
Dün gitti, asla geri getiremeyeceksin! .
Yarının neler getireceğini ise, hiç bilemezsin!
Yaşadığın an ise, sonraki süreçte ya cennetini, ya da cehennemini oluşturuyor! .
Kavgayı bırak, sevmeyi öğren! … Kayıtlamadan kayıtlanmadan!
Kayıt cehennemdir, anla bunu!
Farz varken, sünnetle kendini aldatma! … Depremzedeler varken, paranı UMRE’ye harcaman vebâldir! .
Karşındakine hizmetin Allah’a kulluk; ona nefretin, Allah’a isyan olduğunu fark etmeye çalış! .
Biz bugün varız, yarın yokuz! … Yarına ne eser bırakıyorsun arkanda, insanların seni anacağı; ve hayır dua edeceği?
Ahmed Hulûsi
Kur'ân-ı Kerîm ve Rasûlullah öğretisine dayanmayan;
bu öğreti dışında kalan her fikir,kesin olarak neticede insanın gerçekten sapmasına yol açar! .Allah'ı bilmek, bulmak ve O'nunla olmak için
tek bir tarikat vardır, tek bir yol vardır; o yol da, Efendimiz Rasûlullah sallalâhu aleyhivesellemin yoludur! .
Şehâdet ederim ki Tanrı yoktur
Yalnızca ALLAH vardır...
Şehâdet ederim ki kesinlikle
MUHAMMED MUSTAFA Aleyhisselâm
Abdullah, Rasûlullah ve Hatemennebiyyin’dir!
O'nu seven, Allah'ı sevmiş olur! .
O'na şükreden, Allah'a şükretmiş olur! .
O'ndan yüz çeviren, Allah'tan yüz çevirmiş olur! .
Allah’ın Ahadiyetine iman etmek
ve Muhammed Mustafa’nın “ABDU-HÛ” ve “RASÛLU-HÛ” oluşunu
itiraf etmekten daha şerefli bir idrâk olamaz...
Ben MUHAMMEDÎ’yim! ...
-Ben, “yollar” düşünmüyorum. Benim yolum, benim anlayışım; “Muhammedi”liktir! .
Bağlı olduğum kaynak; Kurân ve Hazreti Muhammed’tir.
Ben hiç kimseye benim “yolum” var, o yoldan gidin”; demem! .
“İstiyorsanız, çalışmalarımdan yararlanın; ama benim kaynağıma yönelin derim! .
Bunun dışında, gelmiş geçmiş ne kadar hakikate ermiş zat varsa, hepsinden de istifade ederim.
Hepsi, Allah’ın yarattığı ayrı bir mükemmeliyete sahiptir.
Herkeste olduğu üzere, bendeki mükemmeliyet de, hiç bir insanda yoktur!
Allah, her bir insanı ayrı bir mükemmeliyetle var etmiştir.
Dolayısıyle, her birimiz bir diğerimizden istifade etmek durumundayız, eğer kendimizi geliştirmek istiyorsak! .
Bunun için ben, Ahmed Rufaî’den da istifade ederim, Abdulkadir Geylâni’den de istifade ederim, Muhittin Arabi’den de; Abdülkerim Ceylî’den de!
Ne kadar tahkike erdiğini fark ettiğim kişi varsa hepsinden de ayrı ayrı istifade ederim.
Her birinde açılan ayrı bir sır vardır.
Dolayısıyle ben, “yol” adamı değilim! .
Ben, Muhammedî’yim! .
Benim tâbi olduğum, bağlandığım, inandığım, yoluna baş koyduğum kimse Hazreti Muhammed’dir!
Sen Melâmi, O Kadiri, diğeri Nakşi, gibi ayırımlar başlar, “yol” deyince! ..
Ama, “Ben Muhammediyim! .” Dediğim zaman, hepsini kucaklamış oluyorum.
Bu nedenle, benim bakış açımda; Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Nakşi, Kadiri, Şia vs. gibi bir ayırım yok! .
Biz hepsini kucaklıyoruz.. Bizim için hepsi değerli! ..
Önemli olan, insanın taklitten kurtulup tahkike ermesi! .
Yaptığının gerçeğine ermesi! . Neticede yaptığından pişmanlık duymaması! .
Bunun için en çok yapacağınız dua:
“Allahım! . Sonunda pişmanlık duyacağım şeyden beni koru! .” olmalıdır..
Tanrıyı yargılayan anlayışı kıtlardan olmaktan vazgeçmek gerek! . Kimse kimseyi cezalandırmıyor!
Her kişi veya toplum, elleriyle yaptıklarının, beyinleriyle ürettiklerinin sonuçlarını yaşıyor yani karşılığını alıyor! .
Kötülüğün manyetizması kötülüğü çeker; onlardan ayrılmayanlar da aynı şeyleri paylaşır! . İyiliğin manyetizması da iyileri çeker; yanlarındaki de aynı şeyi paylaşır.
Haramla (rüşvet) , büyümüş neslin belki kendi günahı yoktur; ama bu şu gerçeği değiştirmez; o kişiler farkında olmadan zehirle beslenenin akıbetine uğrar! .
Unutmayın, gökte Tanrı yok, 'niye' diye hesap soracağınız! . Yaratılmış evrenin varoluş sistem ve düzen ve mekanizmasına tabisiniz! .
Zordur olan-bitenden razı olmak… İman ister!
Lafıyla değil, mahiyetinin idrakıyla ve hazmıyla iman! .
Kafanda yarattığın ve 'ALLAH' ismiyle etiketlediğin tanrına iman, kolaydır… Senin fikrine uygun gelmeyince de olaylar, onu kolaylıkla yargılayabilirsin! …
Ama mercimek kadar aklınla, evrenin 'e'sini dahi kavramamışken…
Evrenin Yaratanını yargılamaya kalkman, senin beyninin ve eserlerinin psikiyatristlerin inceleme alanına girdiğini gösterir…
Eğer birazcık gerçekleri görmek, anlamak ve kendi yaşamını ona göre düzenlemek gibi bir arzun varsa, içinde yaşadığın sistemi fark etmeye çalış… Sistemin gereği olan 'tedbir'i terkedip; hayalindeki tanrına bırakırsan işini, görürsün sonunu!
Yarın bakarsın, deprem olur; öbürgün sel ya da ayaklanma, isyan! .. Dünyada çeşitli ülkelerde bunlar hep olageliyor! … Ve olup bitenler içinde, nice kurular da yanıyor yaşlar yanında!
Sen bunlarla kafanı yorup, 'dünyalığımı nasıl kurtarırımla' gününü tüketirsen; yarın sana da isabet edecek olan ölüm sonrasında, kendine çok yazık edersin… Acıyanın da olmaz!
Gel bu olanlardan ibret al ve biraz kendine dön!
Uyaranı göremiyorsan, söyleteni fark et! …
İş işten geçmeden!
Ahmed Hulûsi
BiR`LİĞİN GÜCÜ
Birlikte hareket etmek adına, 'KAZ'lardan alınacak dersler...
Göç eden kazları havada süzülürken hiç izlediniz mi?
'V' şeklinde bir formasyonla uçtuklarını farketmişsinizdir.
Bilim adamları araştırmış, 'Bu kazlar neden V şeklinde grup yaratarak uçarlar' diye...
Sonuçta kazların hiç de 'kaz kafalı' olmadıkları ortaya çıkmış. Hatta bizlerin ders alacağı noktalar var...
Uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuşa onu kaldıran bir hava akımı yaratıyor. V şeklindeki formasyonla uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpınışlarındaki hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde 71 oranında uzatıyorlar. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlar.
Bize çıkan ders: Belli bir hedefi olan ve bu hedefe ulaşmak için biraraya gelen insanlar, oraya daha kolay ve çabuk erişirler. Çünkü birbirlerinin çekimini kullanırlar.
Bir kaz V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor, çünkü kaldıraçla hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonucu olarak hemen formasyona geri dönüyor ve 'V'nin gücünü kullanıyor.
Bize çıkan ders: Kafamız kaz kadar çalışıyorsa bizimle aynı yöne gidenlerle bilgi alışverişini sürekli kılarız.
Başta giden V lideri önünden gelen hava akımı olmadığından yorulduğunda en arkaya geçiyor; hemen arkasındaki lider konumuna geçiyor. Bu değişikliği sürekli yapıyorlar.
Bize çıkan ders: Liderliği paylaşmak ve zor işi rotasyonlu yapmak hedefe ulaşmada ivme kazandırıyor.
Gerideki kuşlar öndekileri daha hızlı gitmek üzere uyarıyor.
Bize çıkan ders: Takım ruhu.
Formasyondaki bir kuş hastalanırsa veya bir avcı tarafından vurulur da uçamayacak hale gelirse... Düşen kuşa yardım etmek üzere formasyondan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere yanına gidiyor. Tekrar uçabilene kadar veya ölümüne kadar onunla beraber kalıyorlar. Sonra gidip bir V formasyonuna katılıp kendi gruplarına ulaşıncaya kadar beraber uçuyorlar.
Bize çıkan ders: işler zorlaştığında kenetlenmenin faydası var. Kazlar bile birbirlerine destek oluyorlar zor duruma düşen için!
Allah'ı inkar genel olarak imkansızıdr.Allah'ı inkar ancak anlatanın veya dinleyenin kapasite noksanlığından ötürü olabilir...
O kadar 'ahmaktı' ki…
900 sayfalık binlerce kişili romanı okuduktan sonra hükmünü verdi:
-Bu roman kendi kendini yazmış! … Bu romanın bir yazarı yoktur! .
Ahmed Hulûsi
Kaynak Suyundan:
*Madde kaydı, hayatınızın her anında sizi zillete çekmektedir; farkında mısınız? Öyle ise, yönelişiniz maddeötesine olsun! ..
*Akıllı insan, hiç değilse akşamdan akşama Allah'la konuşur; yatağa girip de, kendi başına kaldığında.. İşte o zaman, kapa gözlerini, içinden başla konuşmağa! .
*Akıllı isen, yarınlarda değer vermeyeceğin şeyin peşinde koşarak tükenme! ..
*'Dünyasız da yaşanmaz ki! ' deyip; Din'i 'hobi' edinene mübarek olsun dünyası! ...Mübarek olsun imansızlığı! .
*Yine eskisi gibi, 'bunları zaten biliyorum'diye kendinizi aldatarak eski günlerinize mi döneceksiniz? ...
*Kolundaki, ayağındaki zincirden ölümle kurtulabilirsin, ama beynindekinden asla! ..
*Mutlak olarak senden ne çıkarsa, o çıkanın bir sonraki neticesi gene dönüp sana gelecek! .
*Tabiatının, duygularının ve şartlanmalarının esiri iken, nasıl 'HÜR' olmaktan sözedebilirsin?
*Bir zamanlar sanırdım ki, karşımdaki bazıları beni sever... Farkettirdi ki, sevilen kendisiymiş! .
*Yaşamda, kimsenin kimseyi sorumlu tutma hakkı yoktur! ...Herkes kendi kapasitesini kullanamamasının sonuçlarını yaşayacaktır! ...
Kaynak suyundan:
*Eriyen, erendir... Ermedikçe, eriyemezsin! ..
*Kendini tanıyamamanın sana verdiği zararı, dünyadaki tüm varlıklar birleşseler veremezler! ..
*Koyunlar da yiyip, içip, çiftleşip, uyuyorlar... Farkında mısın? ..
*Gerçek, hep aynı gerçek! .. Değişen sadece, duyan- gören- bilen ve idrak edenlerin bakış açıları ve seviyeleridir.
*Sarhoş mu kim? .. Seyrinde kendini kaybeden! ..
Mutlu mu? .. Dileği olmayan! ..
Huzur mu? ... Gerçeğin aleminde yaşayanın hali! ..
Budala mı? ... Benliğini gösterme çabasında olan! ..
İlim mi? .. Özündeki mükemmeliyet! ..
Akıllı mı? .. Hakikatını değerlendirebilen! ..
*Geçmiş, nasıl bugün hayal ise; bugün de, yarın öylece hayal olacak. Öyle ise hayal uğruna sonsuz mutluluğu feda etme! ..
*Aptallar arasında en az aptal olan, akıllı demek değildir! .... Aptallar arasında en az aptal olan, akıllı kabul edilse bile! .
*Sevgi insanın elinde değildir. Birisini 'sev' demekle sevemezsin, 'sevme' demekle de o sevgiyi kalbinden söküp atamazsın... Sevgiyi veren Allah'tır!
*'Azab' deyince, ancak el yanması ya da diş-baş ağrısı bilen insanlara ben nasıl anlatabilirim ki, Allah'tan mahrum kalmanın azabını? ...
*'Fani', 'yok olacak' değildir; çünkü zaten 'yok'tur! ... 'Fani'nin herhangi bir zamanda yok olduktan sonra Baki'nin Baki olacağını sanmak, Hakikattan gafletin alametidir! ..
Kaynak suyundan:
*Kaybeden, aldatandır; aldatılan değil! .
*Bugünkü insanların pek çoğu, yaşadığı devirde yanında olsalardı Rasulullah'ın, O'nu inkar ederlerdi! .
*Bilmeyiz ki bizim için önemli olan, bize yarını kazandıracak olan ilimdir; ilmi getirenin yaşantısı değil! .
*Kur'an, okunduğu zaman 'Sistem ve düzen' farkedilir; ki
bu da, 'Allah ahlakı'nın farkedilmesi sonucunu getirir!
*Ne amaçla olursa olsun, dünyalık kazanma hırsına bak bir… 'Allah'ı tanıma ve yakin elde etme hırsına bak bir! … Hangisi ne kadar? .. Koy terazinin iki kefesine, gör kendini! .
*Denizde yüzüyor olsanız, susuzluğunuzu deniz gidermez; suyu içip hazmetmedikçe! .
*İmtihan salonuna, çevrendekilerle oyalanmak için girmedin! ..
*Bor'dan Niğde'ye geçilebilir, ama dünyadan sonra başka pazar yok! .
*'Zahir' ve 'Batın' denir...Bil ki, bu iki isimle işaret edilen şey, birbirinden ayrı değildir; ikisi, aynı tek şeydir! ... Fark, gözden dolayıdır! ..
*Yanlışlık, tedbirin alınmasında değil; takdirin, tedbirle değiştirilebileceği düşüncesindedir! .
Ölüm denen olay.biyolojik madde bedenin terkedilerek,RUH bedenle dalga âlem yaşamına geçilmesidir.
Beynin durmasıyla birlikte, vücuda yayılan bioelektrik enerji kesildiği için; beden, ruhu kendisine bağlı tutan elektromağnetizmasını yitirir ve böylece, RUH, bedende bağımsız yaşam biçimine geçer. İşte bu olay ÖLÜM kelimesiyle anlatılır.
Enerjisini beyinden alan dalga beden (ruh) , aynı zamanda beyinle karşılıklı alışveriş içindedir; ve beyni enerji yönünden takviye etmektedir... Aynı, bir otomobil motorunun aküden hem enerji temin etmesi, hem de aküyü şarj etmesi gibi...
Ölüm, bir tür dönüşümdür.. Herhangi bir etki ile beyin durduğu anda, sinir sistemi aracılığıyla tüm hücrelere yaydığı bioelektrik enerji ayak uçlarından başlayarak kesilir; bu anda ruh bağımsız hâle gelerek bedenden soyutlanır! .
Artık o andan sonra bilinç, ruh bedenle yaşamına devam eder! . Ölüm, bilince hiç bir kesiklik getirmez
Ahmed Hulusi'de Kavramlar dan alıntıdır...