'Sigaranın beyni de kötü etkilediği ortaya çıktı. İskoçyalı profesör Lawrence Whalley ve ekibi, yarısı sigara tiryakisi 465 kişinin kavrama yetilerinin yaşamları boyunca ne yönde değiştiğini araştırdı. İlk kez 1947 yılında 11 yaşındayken test edilen deneklerin kavrama yetilerinin 2000 ve 2002 arasında tekrar incelendiği araştırma, sigara tiryakilerinin 5 farklı kavrama testinde eski tiryakiler ve hiç sigara içmeyenlerden daha kötü sonuç aldığını gösterdi.'
Ahmed Hulûsi'nin 80 li senelerde kaleme aldığı 'INSAN ve SIRLARI' adlı kitabından bir bölüm:
'İçki ve sigara hakkında da bir kaç hususu açıklamaya çalışalım:İnsanın ölüm ötesi ebedî hayattaki mertebesi, derecesi, şu andaki, dünyadaki beyin kapasitesine bağlıdır dedik. Ne kadar yüksek kapasitede, beyin hücrelerini çalıştırır, ne kadar bu yolla «ruhuna» yâni «dalga bedenine» enerji ve ilim depo ederse, ölüm ötesi yaşamda sermayesi o kadardır, dedik. Peki... İçki ve sigara beyinde ne tesir oluşturuyor? .. Beyin hücrelerini uyuşturuyor! .. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları (snapsları) tıkıyor! .. Bunlar arasındaki bioelektrik akışını engelliyor! .. Neticede siz, kendi elinizle, hapsolduğunuz hücreden çıkmak için verilmiş olan anahtarın dişlerini günden güne mahvederek, kendi kendinize en büyük kötülüğü yapmış oluyorsunuz. Tam bir noktaya geliyorsunuz, işin püf noktasını kavramak ve ona göre kendinize yön vermek durumundasınız. Pat diyor kafanız duruyor! .. Ne yapsanız boş! .. Çünkü o olayı çözümlemek için beyninizin ilgili hücrelerini devreye sokacak snapslar içtiğiniz sigaranın içindeki bir takım maddeler yüzünden tıkanmış! .. Ya da o hücreler aldığınız alkol dolayısıyla iş göremez hale gelmiş! .. Üstelik beyin hücreleri yenilenmez de! .. Çok kısa süreli zevkler için, milyarlarca sene sürecek yaşantınızın sermayesi olan beyninizi harcayıp durmak! .. Eline geçen bir torba altını, çıkardığı ses hoşuna gittiği için denize atan kişi gibi yaşamak! .. Şayet akıllılık bu ise buyurun devam edin! .. Ama unutmayın ki, bunun zararını gelecekte asla telâfi edemiyeceğiniz bir biçimde çekeceksiniz! ..'
'Sigaranın beyni de kötü etkilediği ortaya çıktı. İskoçyalı profesör Lawrence Whalley ve ekibi, yarısı sigara tiryakisi 465 kişinin kavrama yetilerinin yaşamları boyunca ne yönde değiştiğini araştırdı. İlk kez 1947 yılında 11 yaşındayken test edilen deneklerin kavrama yetilerinin 2000 ve 2002 arasında tekrar incelendiği araştırma, sigara tiryakilerinin 5 farklı kavrama testinde eski tiryakiler ve hiç sigara içmeyenlerden daha kötü sonuç aldığını gösterdi.'
Ahmed Hulûsi'nin 80 li senelerde kaleme aldığı 'INSAN ve SIRLARI' adlı kitabından bir bölüm:
'İçki ve sigara hakkında da bir kaç hususu açıklamaya çalışalım:İnsanın ölüm ötesi ebedî hayattaki mertebesi, derecesi, şu andaki, dünyadaki beyin kapasitesine bağlıdır dedik. Ne kadar yüksek kapasitede, beyin hücrelerini çalıştırır, ne kadar bu yolla «ruhuna» yâni «dalga bedenine» enerji ve ilim depo ederse, ölüm ötesi yaşamda sermayesi o kadardır, dedik. Peki... İçki ve sigara beyinde ne tesir oluşturuyor? .. Beyin hücrelerini uyuşturuyor! .. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları (snapsları) tıkıyor! .. Bunlar arasındaki bioelektrik akışını engelliyor! .. Neticede siz, kendi elinizle, hapsolduğunuz hücreden çıkmak için verilmiş olan anahtarın dişlerini günden güne mahvederek, kendi kendinize en büyük kötülüğü yapmış oluyorsunuz. Tam bir noktaya geliyorsunuz, işin püf noktasını kavramak ve ona göre kendinize yön vermek durumundasınız. Pat diyor kafanız duruyor! .. Ne yapsanız boş! .. Çünkü o olayı çözümlemek için beyninizin ilgili hücrelerini devreye sokacak snapslar içtiğiniz sigaranın içindeki bir takım maddeler yüzünden tıkanmış! .. Ya da o hücreler aldığınız alkol dolayısıyla iş göremez hale gelmiş! .. Üstelik beyin hücreleri yenilenmez de! .. Çok kısa süreli zevkler için, milyarlarca sene sürecek yaşantınızın sermayesi olan beyninizi harcayıp durmak! .. Eline geçen bir torba altını, çıkardığı ses hoşuna gittiği için denize atan kişi gibi yaşamak! .. Şayet akıllılık bu ise buyurun devam edin! .. Ama unutmayın ki, bunun zararını gelecekte asla telâfi edemiyeceğiniz bir biçimde çekeceksiniz! ..'
'İnanç duygusu nasıl ortaya çıktı? Binlerce yıl, insanoğlunu nasıl etkiledi, yönlendirdi? Ünlü biyolog Dean Hamer, bu sorunun yanıtını, 6 yıl boyunca DNA kodlarında aradı.'
Türk basının hemen hepsinde dün bu satırlar yer alıyor, Ünlü biyolog Dean Hamer'dern övgü ile bahsediliyordu.. Haberlerdeki içeriğe göre Amerikalı ünlü moleküler biyolog Dean Hamer, bu sorunun yanıtını, insana fiziksel özelliklerini veren DNA kodlarında aradı. 6 yıl süren bir dizi araştırmanın sonunda da 'Allah'a inanç genini' bulduğunu açıklıyordu.
Şimdi lütfen aşağıdaki satırları dikkatlice okuyun:
'Îmân veya îmânsızlık beyindeki bir değerlendirme merkezinin açılıp açılmamasındandır… Hatta diyebilirim ki, “îmân” geni vardır kanaatimce! ..
Eğer beyin, îmân nûruyla olayları yorumlarsa, değerlendirmesi başka olur; îmân ışığından mahrum olarak yorumlarsa, değerlendirmesi başka olur! .
Biz dışarıdan, kişinin bu geni taşıyıp taşımadığını bilmeyiz! … Ancak davranışları, o an için bize kısmî bir gösterge olabilir…'
Bu satırlar bundan 6 yıl önce 1998 de Ahmed Hulusi tarafından yazılmıştı. Hulusi dünyada ilk defa 'Sistemin Seslenişi' isimli kitabında bu genin varlığından bahsetmiş ve konuyu uzun uzun işlemişti yazılarında.
Bugün ise Time aynı konuyu kapak yaptı ve Türk basını bunumanşetlere çekti
Görünen o ki, yabancı hayranlığımız olanca hızıyla sürüyor. Görünen o ki, Türk'ün Türk'e değer vermeme hastalığı sürüyor. ve görünen o ki, Türk basını Türk oldugu için Ahmet Hulusi'yi görmezden gelmeye devam ediyor..
Başkalarına dönük günah işleyenin tevbesinin geçerli olması için, başkalarına karşı yaptığı yanlışı telafi etmesi zorunludur! . İnsanlara karşı suç işleyip onlara zarar verdiysen, oluşan zararı telafi etmeden tevbe etmen sana yarar sağlamaz. Tevbenin kabulü verilen zararın karşılanmasından geçer. Bu yazdığım Hz. Ali'nin değerlendirmesidir. Kişi ister iyi niyet ister kötü niyetle olsun başkalarının maddiyatına veya maneviyatına zarar vermişse onlara verdiği zararı telâfi etmedikçe tevbesi geçerli olmaz. Hayalindeki tanrıya tevbe etmek boş iştir. Zararın telafisi tevbede esastır. Hatasını anlayanın tevbesi verdiği zararı telafi etmesinden geçer. Aksi halde o vebal ile ahırete gider.
Hepimizin kendine göre, az ya da çok Din hakkında bildiklerimiz vardır. Bunların çoğu, hatta belkide hepsi, araştırmaya dayanmayan, kulaktan dolma bilgilerdir. Acaba müslümanlığımız hakkındaki bu bilgilerimiz ne derece orijinal 'İslâm Dini'yle uyum sağlamakta?
İslâm`ın orijinini tanıma yolunda 34 yıldır yapmış olduğum çalışmalar bana şunu kesinlikle farkettirmiştir ki, 'genelde konuşulan müslümanlık' ile orijin kaynaklardaki 'İslâm Dini' bir hayli farklı şeylerdir.
Kur`ân-ı Kerîm ve Hz. Muhammed Aleyhisselâm kökenli Din anlayışında, normal bir aklın reddedebileceği hiç bir unsur yoktur! .
Kulaktan dolma müslümanlık anlayışında ise akla, mantığa ve bilime ters pek çok şey mevcuttur; bunlar da orijinde olmayıp, daha sonrakilerin kendi anlayışlarına göre eklenmiş hususlardır! . Ve ne yazık ki bunların da faturası 'İslâm Dini'ne çıkarılmaktadır.
'İslâm Dini' hakkında konuşanlar ana olarak iki topluluktur.. Çoğunluğun olduğu grup 'kozalılar'dır.. Bunlar dün 'koza'larındada hapistirler! . Din nakle inanmaktır, derler. Düşünmek ve araştırmak yasaktır! .. Bir de 'koza'yı delenler vardır; yeniye açık, araştırıcı düşünürlerdir. 'İslâm Dini'ni anlamaya çalışırlar!
HIRS, kendisine verileni değerlendiremeyenin, “DAHA”sını istemesidir! . ŞÜKÜR, nimeti veren olarak görmektir! Verenin ardında bir veren düşünmek ise ŞİRK! NANKÖR, ilmin gereğini yaşamayandır! . En kötü AVUNTU, ilmin dedikodusuyla avunup, onu yaşamına geçirmemektir! . Duygularının ördüğü KOZAdan çıkamayana gâfil derler. KOZANLA gitmeyi göze alacak kadar mı......?
Takdir edilen yaşanacaksa…. Bir deli kuyuya bir taş atar; kırk akıllı çıkaramaz! . Hasbelkader, bir yere gelmiş üç-beş kişi, milyonlarca insanın göğünü karartır! . Kararan gök ise, milyonların yaşaması gerekeni getirecektir! . Üç-beş piyon yalnızca görevini yapmıştır; yaptıklarının sonucunu yaşayacaktır elbet! … Ama bu, hiç bir zaman milyonların kararan göğünü aydınlatmaz! Ameliyat masasındayken, KEŞKE kangren olmasaydım, diye yakınmanın faydası yoktur! Gerçekçi ve objektif değerlendirme yapabilmek ender insanlara verilmiş olan bir nimettir.
Karşınızdakini suçlamadan önce kendinizi onun yerine koyup; onun penceresinden olaya bakarak değerlendirme yapabiliyor musunuz? Olgun kişi, kendini, karşısındakinin yerine de koyarak olayı değerlendirebilen insandır. Bugün, birilerine karşı dün yaptıklarınızdan pişmanlık duymaktaysanız; aynı şekilde, yarın da, bugün yaptıklarınızdan, pişmanlık duyabilirsiniz! . İlmin ve aklın yolundan ayrılarak; davranışlarını duygusallıkla düzenliyenler, bu tutumlarını değiştirmedikçe sıkıntıdan kurtulamazlar.
O büyük bir siyaset adamıydı...
O büyük bir devlet adamıydı...
O büyük bir önderdi...
O büyük bir komutandı...
O büyük bir toplumbilimci idi...gibi,
varoluş ve görev ihtişamı yanında, son derece cüce kalan beşer değer yargılarıyla O’na bakmaktan Allah’a sığınırım! .
O, ALLAH Hüviyetinin ABD’ı ve RASÛLÜ’dür! .
Görene, fark edene, anlayabilene! .
Bu gerçeği fark edemeyene ise elbette siyasî, iktisadî, askerî dedikodusu kalır işin! .
Ahmed Hulûsi
9 Aralık'da mynet.com da yayınlana haberdir:
'Sigaranın beyni de kötü etkilediği ortaya çıktı.
İskoçyalı profesör Lawrence Whalley ve ekibi, yarısı sigara tiryakisi 465 kişinin kavrama yetilerinin yaşamları boyunca ne yönde değiştiğini araştırdı.
İlk kez 1947 yılında 11 yaşındayken test edilen deneklerin kavrama yetilerinin 2000 ve 2002 arasında tekrar incelendiği araştırma, sigara tiryakilerinin 5 farklı kavrama testinde eski tiryakiler ve hiç sigara içmeyenlerden daha kötü sonuç aldığını gösterdi.'
Ahmed Hulûsi'nin 80 li senelerde kaleme aldığı 'INSAN ve SIRLARI' adlı kitabından bir bölüm:
'İçki ve sigara hakkında da bir kaç hususu açıklamaya çalışalım:İnsanın ölüm ötesi ebedî hayattaki mertebesi, derecesi, şu andaki, dünyadaki beyin kapasitesine bağlıdır dedik. Ne kadar yüksek kapasitede, beyin hücrelerini çalıştırır, ne kadar bu yolla «ruhuna» yâni «dalga bedenine» enerji ve ilim depo ederse, ölüm ötesi yaşamda sermayesi o kadardır, dedik.
Peki... İçki ve sigara beyinde ne tesir oluşturuyor? ..
Beyin hücrelerini uyuşturuyor! ..
Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları (snapsları) tıkıyor! .. Bunlar arasındaki bioelektrik akışını engelliyor! ..
Neticede siz, kendi elinizle, hapsolduğunuz hücreden çıkmak için verilmiş olan anahtarın dişlerini günden güne mahvederek, kendi kendinize en büyük kötülüğü yapmış oluyorsunuz.
Tam bir noktaya geliyorsunuz, işin püf noktasını kavramak ve ona göre kendinize yön vermek durumundasınız. Pat diyor kafanız duruyor! .. Ne yapsanız boş! .. Çünkü o olayı çözümlemek için beyninizin ilgili hücrelerini devreye sokacak snapslar içtiğiniz sigaranın içindeki bir takım maddeler yüzünden tıkanmış! ..
Ya da o hücreler aldığınız alkol dolayısıyla iş göremez hale gelmiş! .. Üstelik beyin hücreleri yenilenmez de! ..
Çok kısa süreli zevkler için, milyarlarca sene sürecek yaşantınızın sermayesi olan beyninizi harcayıp durmak! ..
Eline geçen bir torba altını, çıkardığı ses hoşuna gittiği için denize atan kişi gibi yaşamak! ..
Şayet akıllılık bu ise buyurun devam edin! .. Ama unutmayın ki, bunun zararını gelecekte asla telâfi edemiyeceğiniz bir biçimde çekeceksiniz! ..'
9 Aralık'da mynet.com da yayınlana haberdir:
'Sigaranın beyni de kötü etkilediği ortaya çıktı.
İskoçyalı profesör Lawrence Whalley ve ekibi, yarısı sigara tiryakisi 465 kişinin kavrama yetilerinin yaşamları boyunca ne yönde değiştiğini araştırdı.
İlk kez 1947 yılında 11 yaşındayken test edilen deneklerin kavrama yetilerinin 2000 ve 2002 arasında tekrar incelendiği araştırma, sigara tiryakilerinin 5 farklı kavrama testinde eski tiryakiler ve hiç sigara içmeyenlerden daha kötü sonuç aldığını gösterdi.'
Ahmed Hulûsi'nin 80 li senelerde kaleme aldığı 'INSAN ve SIRLARI' adlı kitabından bir bölüm:
'İçki ve sigara hakkında da bir kaç hususu açıklamaya çalışalım:İnsanın ölüm ötesi ebedî hayattaki mertebesi, derecesi, şu andaki, dünyadaki beyin kapasitesine bağlıdır dedik. Ne kadar yüksek kapasitede, beyin hücrelerini çalıştırır, ne kadar bu yolla «ruhuna» yâni «dalga bedenine» enerji ve ilim depo ederse, ölüm ötesi yaşamda sermayesi o kadardır, dedik.
Peki... İçki ve sigara beyinde ne tesir oluşturuyor? ..
Beyin hücrelerini uyuşturuyor! ..
Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları (snapsları) tıkıyor! .. Bunlar arasındaki bioelektrik akışını engelliyor! ..
Neticede siz, kendi elinizle, hapsolduğunuz hücreden çıkmak için verilmiş olan anahtarın dişlerini günden güne mahvederek, kendi kendinize en büyük kötülüğü yapmış oluyorsunuz.
Tam bir noktaya geliyorsunuz, işin püf noktasını kavramak ve ona göre kendinize yön vermek durumundasınız. Pat diyor kafanız duruyor! .. Ne yapsanız boş! .. Çünkü o olayı çözümlemek için beyninizin ilgili hücrelerini devreye sokacak snapslar içtiğiniz sigaranın içindeki bir takım maddeler yüzünden tıkanmış! ..
Ya da o hücreler aldığınız alkol dolayısıyla iş göremez hale gelmiş! .. Üstelik beyin hücreleri yenilenmez de! ..
Çok kısa süreli zevkler için, milyarlarca sene sürecek yaşantınızın sermayesi olan beyninizi harcayıp durmak! ..
Eline geçen bir torba altını, çıkardığı ses hoşuna gittiği için denize atan kişi gibi yaşamak! ..
Şayet akıllılık bu ise buyurun devam edin! .. Ama unutmayın ki, bunun zararını gelecekte asla telâfi edemiyeceğiniz bir biçimde çekeceksiniz! ..'
AHMED HULUSİ 6 YIL ÖNCE BULMUŞTU!
'İnanç duygusu nasıl ortaya çıktı? Binlerce yıl, insanoğlunu nasıl etkiledi, yönlendirdi? Ünlü biyolog Dean Hamer, bu sorunun yanıtını, 6 yıl boyunca DNA kodlarında aradı.'
Türk basının hemen hepsinde dün bu satırlar yer alıyor, Ünlü biyolog Dean Hamer'dern övgü ile bahsediliyordu.. Haberlerdeki içeriğe göre Amerikalı ünlü moleküler biyolog Dean Hamer, bu sorunun yanıtını, insana fiziksel özelliklerini veren DNA kodlarında aradı. 6 yıl süren bir dizi araştırmanın sonunda da 'Allah'a inanç genini' bulduğunu açıklıyordu.
Şimdi lütfen aşağıdaki satırları dikkatlice okuyun:
'Îmân veya îmânsızlık beyindeki bir değerlendirme merkezinin açılıp açılmamasındandır… Hatta diyebilirim ki, “îmân” geni vardır kanaatimce! ..
Eğer beyin, îmân nûruyla olayları yorumlarsa, değerlendirmesi başka olur; îmân ışığından mahrum olarak yorumlarsa, değerlendirmesi başka olur! .
Biz dışarıdan, kişinin bu geni taşıyıp taşımadığını bilmeyiz! … Ancak davranışları, o an için bize kısmî bir gösterge olabilir…'
Bu satırlar bundan 6 yıl önce 1998 de Ahmed Hulusi tarafından yazılmıştı. Hulusi dünyada ilk defa 'Sistemin Seslenişi' isimli kitabında bu genin varlığından bahsetmiş ve konuyu uzun uzun işlemişti yazılarında.
Bugün ise Time aynı konuyu kapak yaptı ve Türk basını bunumanşetlere çekti
Görünen o ki, yabancı hayranlığımız olanca hızıyla sürüyor. Görünen o ki, Türk'ün Türk'e değer vermeme hastalığı sürüyor. ve görünen o ki, Türk basını Türk oldugu için Ahmet Hulusi'yi görmezden gelmeye devam ediyor..
Yazık!
Kaynak:http://www.internethaber.com/mays/article_view.php? aid=261721
Başkalarına dönük günah işleyenin tevbesinin geçerli olması için, başkalarına karşı yaptığı yanlışı telafi etmesi zorunludur! . İnsanlara karşı suç işleyip onlara zarar verdiysen, oluşan zararı telafi etmeden tevbe etmen sana yarar sağlamaz. Tevbenin kabulü verilen zararın karşılanmasından geçer. Bu yazdığım Hz. Ali'nin değerlendirmesidir.
Kişi ister iyi niyet ister kötü niyetle olsun başkalarının maddiyatına veya maneviyatına zarar vermişse onlara verdiği zararı telâfi etmedikçe tevbesi geçerli olmaz. Hayalindeki tanrıya tevbe etmek boş iştir. Zararın telafisi tevbede esastır. Hatasını anlayanın tevbesi verdiği zararı telafi etmesinden geçer. Aksi halde o vebal ile ahırete gider.
Ahmed Hulûsi
15.10.2004
http://www.yorumsuz.netteyim.net/oruc.htm
'İSLÂM'IN GERÇEKLERİ
Hepimizin kendine göre, az ya da çok Din hakkında bildiklerimiz vardır. Bunların çoğu, hatta belkide hepsi, araştırmaya dayanmayan, kulaktan dolma bilgilerdir. Acaba müslümanlığımız hakkındaki bu bilgilerimiz ne derece orijinal 'İslâm Dini'yle uyum sağlamakta?
İslâm`ın orijinini tanıma yolunda 34 yıldır yapmış olduğum çalışmalar bana şunu kesinlikle farkettirmiştir ki, 'genelde konuşulan müslümanlık' ile orijin kaynaklardaki 'İslâm Dini' bir hayli farklı şeylerdir.
Kur`ân-ı Kerîm ve Hz. Muhammed Aleyhisselâm kökenli Din anlayışında, normal bir aklın reddedebileceği hiç bir unsur yoktur! .
Kulaktan dolma müslümanlık anlayışında ise akla, mantığa ve bilime ters pek çok şey mevcuttur; bunlar da orijinde olmayıp, daha sonrakilerin kendi anlayışlarına göre eklenmiş hususlardır! . Ve ne yazık ki bunların da faturası 'İslâm Dini'ne çıkarılmaktadır.
'İslâm Dini' hakkında konuşanlar ana olarak iki topluluktur.. Çoğunluğun olduğu grup 'kozalılar'dır.. Bunlar dün 'koza'larındada hapistirler! . Din nakle inanmaktır, derler. Düşünmek ve araştırmak yasaktır! .. Bir de 'koza'yı delenler vardır; yeniye açık, araştırıcı düşünürlerdir. 'İslâm Dini'ni anlamaya çalışırlar!
Ahmed Hulûsi
HIRS, kendisine verileni değerlendiremeyenin, “DAHA”sını istemesidir! .
ŞÜKÜR, nimeti veren olarak görmektir! Verenin ardında bir veren düşünmek ise ŞİRK!
NANKÖR, ilmin gereğini yaşamayandır! .
En kötü AVUNTU, ilmin dedikodusuyla avunup, onu yaşamına geçirmemektir! .
Duygularının ördüğü KOZAdan çıkamayana gâfil derler.
KOZANLA gitmeyi göze alacak kadar mı......?
Ahmed Hulûsi
Takdir edilen yaşanacaksa….
Bir deli kuyuya bir taş atar; kırk akıllı çıkaramaz! .
Hasbelkader, bir yere gelmiş üç-beş kişi, milyonlarca insanın göğünü karartır! .
Kararan gök ise, milyonların yaşaması gerekeni getirecektir! .
Üç-beş piyon yalnızca görevini yapmıştır; yaptıklarının sonucunu yaşayacaktır elbet! … Ama bu, hiç bir zaman milyonların kararan göğünü aydınlatmaz!
Ameliyat masasındayken, KEŞKE kangren olmasaydım, diye yakınmanın faydası yoktur!
Gerçekçi ve objektif değerlendirme yapabilmek ender insanlara verilmiş olan bir nimettir.
Ahmed Hulûsi
Karşınızdakini suçlamadan önce kendinizi onun yerine koyup; onun penceresinden olaya bakarak değerlendirme yapabiliyor musunuz?
Olgun kişi, kendini, karşısındakinin yerine de koyarak olayı değerlendirebilen insandır.
Bugün, birilerine karşı dün yaptıklarınızdan pişmanlık duymaktaysanız; aynı şekilde, yarın da, bugün yaptıklarınızdan, pişmanlık duyabilirsiniz! .
İlmin ve aklın yolundan ayrılarak; davranışlarını duygusallıkla düzenliyenler, bu tutumlarını değiştirmedikçe sıkıntıdan kurtulamazlar.
Ahmet Hulûsi