Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Ahmed Kayhan01.02.2005 - 19:14

    http://www.ozkaynak.dostweb.com/hzhak/hzhak.htm

    http://www.angelfire.com/al/AhmedBaba/Turkish.html

    http://groups.yahoo.com/group/ahmedkayhan/

  • türk-kürt kardeştir01.02.2005 - 18:59

    Allah’ım, lütfet ki gittiğimiz her yere barış götürelim.
    Bölücü değil, bağdaştırıcı, birleştirici olabilelim. Nefret olan yere sevgi, yaralanma olan yere affedicilik, kuşku olan yere inanç, ümitsizlik olan yere ümit, karanlık olan yere aydınlık, ve üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize lütfet Ya Rabbi.
    Kusurları gören değil, kusurları örtenlerden; teselli arayanlardan değil, teselli edenlerden; anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden; yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olmamıza yardım et.
    YAĞMUR gibi hiçbir şeyi ayırdetmeyip aktığı her yere canlılık bahşedenlerden; GÜNEŞ gibi, hiçbir şey ayırdetmeyip ışığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan; TOPRAK gibi, her şey üstüne bastığı halde, hiçbir şeyini esirgemeyip, nimetlerini herkese verenlerden; GECE gibi ayıp ve kusurları sarıp örten, âlemin dinlenmesine imkân hazırlayanlardan olmayı bize lütfet.
    Alan değil, veren ellerin; affedici olduğu için affedilenlerin, Hak ile doğan, Hak ile yaşayan, fenâdan geçip sonsuz yaşamda Hak ile doğanların safına katılmayı bize nasip eyle.

    AMİN

    Hacı Ahmed Kayhan

  • Ahmed Kayhan01.02.2005 - 13:52

    DUA

    Allah’ım, lütfet ki gittiğimiz her yere barış götürelim.
    Bölücü değil, bağdaştırıcı, birleştirici olabilelim. Nefret olan yere sevgi, yaralanma olan yere affedicilik, kuşku olan yere inanç, ümitsizlik olan yere ümit, karanlık olan yere aydınlık, ve üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize lütfet Ya Rabbi.
    Kusurları gören değil, kusurları örtenlerden; teselli arayanlardan değil, teselli edenlerden; anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden; yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olmamıza yardım et.
    YAĞMUR gibi hiçbir şeyi ayırdetmeyip aktığı her yere canlılık bahşedenlerden; GÜNEŞ gibi, hiçbir şey ayırdetmeyip ışığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan; TOPRAK gibi, her şey üstüne bastığı halde, hiçbir şeyini esirgemeyip, nimetlerini herkese verenlerden; GECE gibi ayıp ve kusurları sarıp örten, âlemin dinlenmesine imkân hazırlayanlardan olmayı bize lütfet.
    Alan değil, veren ellerin; affedici olduğu için affedilenlerin, Hak ile doğan, Hak ile yaşayan, fenâdan geçip sonsuz yaşamda Hak ile doğanların safına katılmayı bize nasip eyle.

    AMİN

    Hacı Ahmed Kayhan

  • Ahmed Kayhan01.02.2005 - 13:50

    Ben’lik de, Sen’lik de Yoktur Gerçekte,
    Zerrat-ı Âb'ız Bir Tek Denizde!
    Aman Allah’ım!
    Bütün Hayatların Gerçeğinin Tek Bir Hayat Olduğunu Biz Kullarına İdrâk Ettir de;
    İlâhi Sevginle, Bir’lik Şuuruna Erişerek,
    Şanına Lâyık Kulluk Edebiyle;
    Huzurunda, İbadet ve Hizmette Yarışır Olalım! ..
    Amin.

    Hacı Ahmed Kayhan

  • rüya30.01.2005 - 18:09

    Rüya ile ilgili...

    http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/ruya/index.htm

  • DÜNYA HAYATI29.01.2005 - 20:26

    “Ey oğul! Senin düşüncen, yiyecek, içecek, giyecek ve dünyâ lezzetleri olmasın. Bütün bunlar, nefsin ve insan tabiatının istediği şeylerdir. Kalbin düşüncesi nerede, nefsin ve tabiatın istekleri nerede? Kalbin düşüncesi Allahü Teâlâ (CC) Hz.leri’dir. Senin düşüncen, Rabbin ve O'nun katında bulunan nimetler olmalıdır. Dünyadan (haram ve şüphelilerden) ne terkedersen, mutlaka bunun karşılığında ahirette ondan daha hayırlısı vardır. Ömründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını farz et de ahiret için hazırlık yap.”

    Gavs-ı Â’zâm Abdülkâdir Geylâni

  • DÜNYA HAYATI29.01.2005 - 20:19

    'Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.' 50 / 20

  • bilinç28.01.2005 - 21:32

    BİLİNÇ

    Allah, bölünmez-parçalanmaz-cüzlere ayrılmaz bir sonsuzdur; bir kuvvet ve kudret! .

    Bunun gibi; cüzlere ayrılmaz-parçalanmaz-sonsuz bir ilim, bilinç! ..

    Dolayısıyla bu varlıkta, bu kâinatta, bu dünyada bütün bu insanlarda, bütün mahlùkat içinde yaygın olan orijinal Allah’ın ilmi mevcut!

    Allah’ın ilmi bir varlıkta açığa çıktığı zaman biz ona “BİLİNÇ” diyoruz.

    “Bilinç”; genetik veriler, astrolojik veriler tabanında gelişen çevresel algılamalar sentezinin oluşturduğu 'ben' adını verdiğimiz şeydir.


    Ahmed Hulûsi

  • ölüm28.01.2005 - 21:30

    Ölüm, tadılan birşeydir! ..

    Bir başka tanımlama ile “MEVT”, “Kontrolündaki yapıyı kullanamaz hale gelmek” demektir! ...

    Özellikle, insanın, bedeninin “kullanım dışı kalmasını” târif sadedinde bu kelime söylenir..Bu yüzdendir ki, “ÖLÜM TADILIR”!

    Tadan iNSANIN bizâtihi kendisi olan şuuru-bilincidir! ...



    ”Küllü nefsin zaikatül mevt” (29-57)



    ”HER BİLİNÇ ÖLÜMÜ TADACAKTIR”,



    âyetinde olduğu gibi; her bilinç, -burada hususi mânâsıyla insan, genel anlamıyla evrende var olan tüm bilinçler kastediliyor.

    Her bir nefs sahibi,şuur sahibi ölümü tadacaktır!

    Ölüm denen olay.biyolojik madde bedenin terkedilerek,RUH bedenle dalga âlem yaşamına geçilmesidir.

    Beynin durmasıyla birlikte, vücuda yayılan bioelektrik enerji kesildiği için; beden, ruhu kendisine bağlı tutan elektromağnetizmasını yitirir ve böylece, RUH, bedende bağımsız yaşam biçimine geçer. İşte bu olay ÖLÜM kelimesiyle anlatılır.

    Enerjisini beyinden alan dalga beden (ruh) , aynı zamanda beyinle karşılıklı alışveriş içindedir; ve beyni enerji yönünden takviye etmektedir... Aynı, bir otomobil motorunun aküden hem enerji temin etmesi, hem de aküyü şarj etmesi gibi...

    Ölüm, bir tür dönüşümdür.. Herhangi bir etki ile beyin durduğu anda, sinir sistemi aracılığıyla tüm hücrelere yaydığı bioelektrik enerji ayak uçlarından başlayarak kesilir; bu anda ruh bağımsız hâle gelerek bedenden soyutlanır! .

    Artık o andan sonra bilinç, ruh bedenle yaşamına devam eder! . Ölüm, bilince hiç bir kesiklik getirmez! . Hatta çok zaman, kişi, ilk anda ölümü tattığını bile farketmez.. Şuurlu bir şekilde çevresini algılar ve ağlayıp haykıranlar yüzünden ilk anda paniğe kapılıp, büyük üzüntü duyar! . Bedenin yıkanışını, cenaze namazının kılınışını, gelenleri seyreder; ve en büyük paniği de bedeni mezara konulduğunda yaşar; çünkü bilinçli ve diri bir varlıktır; ancak ne yazık ki de bedeniyle birlikte mezara konmak zorundadır! .

    Nasıl gündüz yaşadığınız olaylar zorunlu olarak gece rüyanıza girer ve bunu değiştiremezseniz rüyada; aynı şekilde tüm yaşam boyunca kendinizi o beden kabul ettiğiniz için de o anda bedeni bırakıp uzaklaşamaz ve o bedenle birlikte mezarın içinde bulursunuz kendinizi; ve dahi uzaklaşanların ayak seslerini işitirsiniz! ..isterseniz dünyada iken en zengin, veya en yüksek rütbeli ya da en meşhur kişi olun; orada tek başınıza ve tamamiyle yabancı olduğunuz bir ortamdasınız! ..



    Ahmed Hulûsi

  • üç şey28.01.2005 - 18:15

    Elif - Lam - Mim
    (Ehline....)