Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • mehmet emin karamehmet19.07.2004 - 09:50

    Mehmet Emin Karamehmet, 1 Nisan 1944 tarihinde Mersin'in Tarsus ilçesinde doğdu. Aslında ilk nüfus kayıtlarında soyadı Karamehmetoğlu şeklinde geçerken kendisi bunu daha sonraları düzelterek Karamehmet olarak kullanmayı seçti.

    M. Emin Karamehmet, İstanbul'da Robert College'de eğitim gördü.

    Karamehmet, Robert College sonrası İngiltere'de bulunan Dover College'de ekonomi eğitimi aldı. İlk şahsi şirketini ise 1966 yılında 100 bin lira sermaye ile kuran Karamehmet, o yıl babasının uzun yıllar meclis başkanlığı yaptığı Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası'na da resmi kaydını yaptırdı. Memleketi Tarsus'un bir ticaret merkezi olması ise Karamehmet'in ticari tecrübesini artırdı.


    SANAYİCİ BİR AİLE


    Mehmet Emin Karamehmet, tarım ve sanayi kökenli Karamehmet ailesinin üçüncü kuşağı. Türk sanayiine Eliyeşil ailesi ile birlikte Çukurova Sanayi İşletmeleri'ni kurarak giren Karamehmet ailesi, bölgede gayrimüslimlerden sonra sanayie adım atan ilk Türk ailesi olarak biliniyor. Çukurova bölgesinde oldukça yakından tanınan Eliyeşil ailesi ile iş ortağı olan Karamehmet'ler, aynı zamanda evliliklerle de bu ortaklığı yıllar boyunca perçinlemişler.


    Çukurova'nın bereketli topraklarında yıllar boyunca tarım üretimi ile geçimlerini sağlayan Karamehmet ailesi, geçmişi 1880'e kadar uzanan Çukurova Sanayi İşletmeleri fabrikasını Eliyeşil ailesi ile birlikte alarak sanayie adım atıyorlar. Türkiye'nin en eski ve en büyük tekstil komplekslerinden biri olan bu tesisler 1925'te sadece 50 çırçır ve 5 bin iğlik kapasiteye sahip. 1932'de büyük bir modernizasyona gidilen fabrika ülkemizdeki ilk modern fabrika hüviyetini kazanmış oluyor.


    SADİ BEY’İN FABRİKASI


    Tarsus'ta Sadık Paşa lakabı ile tanınan Sadık Eliyeşil'in oğlu Şadi Eliyeşil, Çukurova Sanayi İşletmeleri'nin ilk kurucusu. Zaten Tarsus'ta herkes Çukurova Grubu'nun tekstil üretim tesislerini hâlâ Şadi Bey'in fabrikası olarak biliyor. Tarsus'ta yerleşik Ramazanoğulları da Çukurova Sanayi İşletmeleri'nin yine ilk ortakları arasında.


    Çukurova Tekstil Sanayi'e ek olarak o dönemde bir de Karam yağ ve çırçır fabrikası kuruluyor. İş makineleri üretimi ise ilk başlarda distribütörlük olarak başlamış, zaman içinde John Deree biçerdöverlerinin üretimine geçilmiş. Zamanla biçerdöver üretiminden forklift üretimine kayılıyor. Mehmet Emin Karamehmet ise ilk şirketini 1966 yılında henüz 22 yaşında iken kuruyor. İthalat, ihracat ve imalat alanlarında faaliyet göstermek üzere kurulan Mehmet Emin Karamehmetoğlu Ticarethanesi, Mehmet Emin Karamehmet'in Ticaret Odası'na kayıtlı ilk şirketi.


    1980'li yıllarda üç bankanın ve çok sayıda şirketin sahibi konumuna gelen Karamehmet ailesinin mali gücü bir hayli arttı. Mehmet Emin Karamehmet'in yönetiminde aktif rol üstlendiği bu dönemde grup, çelik üretiminden deterjana kadar her alanda üretim yapmaya başladı. 1980'li yıllarla birlikte dış ticarete ağırlık veren Çukurova Grubu, bu tarihlerde New York ve Cenevre'de de ilk şirketlerini kurdular. Ayrıca Bülent Ulusu hükümeti döneminde Çukurova Sanayi İşletmeleri'nin Mersin yolu üzerindeki yeni fabrikaları alınan kredilerle inşa ettiler.

    TURKCELL PROJESİ

    Mehmet Emin Karamehmet’i Türkiye gündemine sokan en önemli olay 1994’te gerçekleştir. 94 krizinde iflas eden Murat Vargı adlı bir tekstilci ile bu dönemde hayatı kesişen Karamehmet, o dönemde kimsenin tenezzül etmediği ve Murat Vargı’nın projesi olan Turkcell işine girdi.


    Turkcell projesi son olarak Murat Vargı tarafından Çukurova Grubu'nun patronu Mehmet Emin Karamehmet'e götürüldü. O günlerde finans ağırlıklı her grup gibi Çukurova Grubu da kısmen sıkıntılı günler içinde. Pamukbank'ın yanı sıra gruba bağlı İnterbank da krizden yaralar almış durumdaydı. Nitekim bir süre sonra bu banka, işadamı Cavit Çağlar'a satıldı ve sonra da bankanın içini boşaltmak suçlamasıyla devlet tarafından el konuldu.

    Murat Vargı projeyi, arkadaşı Yapı ve Kredi Bankası'nın o dönemde genel müdürlüğünü yürüten Burhan Karaçam aracılığı ile Karamehmet'e ulaştırmayı başardı. Ancak beklenenin aksine Karamehmet, projeden etkilenip bu işe girmeye karar verdi. O dönemde Çukurova kurmayları arasında Karamehmet'e destek veren tek isim ise Osman Berkmen oldu.


    Karamehmet'in ne kadar akıllı bir yatırım yaptığı ise zamanla ortaya çıktı. 8 milyonu aşkın abonesi ile Turkcell bugün ülkemizin en büyük özel sektör şirketi konumunda. Turkcell, hisseleri New York Borsası'nda işlem gören tek Türk şirketi olarak dikkat çekti.


    Turkcell, 3 milyar dolarlık yatırımına rağmen 17 milyar dolara ulaşan değeri ile dünyanın dev şirketleri arasına girmeyi başardı. Sadece 6 yıl gibi kısa bir sürede Turkcell, tarihleri yüzlerce yılı bulan global dev şirketleri de geride bıraktı.


    MEDYADA ÖZGÜN PATRON


    Mehmet Emin Karamehmet, Tarsus'taki birkaç fabrikasında tekstil ve iş makinesi imalatıyla meşgul olan Çukurova Grubu'nu önce finans, ardından da iletişim sektöründeki girişimciliği ile çok hızlı bir şekilde zirveye çıkardı. Özellikle bankacılık sektöründe Yapı Kredi ve Pamukbank ile elde ettiği başarıları ile Çukurova Grubu, ülkemizdeki en büyük sermaye grubu haline getirdi.

    Bunlardan sonra medya alanına da giren Karamehmet, Akşam Grubu'nu Ilıcak ailesinden Show Tv'yi ise Erol Aksoy'dan satın aldı.


    BAŞARININ SIRRI: PROFESYONELE SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK


    Profesyonel yöneticilerinin proje ve kararlarını destekleyen, onlara tam yetki ve sorumluluk veren Karamehmet, 'çalışanlarına laf söyletmemesi' ile tanınıyor.


    Çukurova Grubu'nun patronu Mehmet Emin Karamehmet, yanında çalıştırdığı profesyonelleri oldukça özgür bırakmasıyla tanınıyor. Mülayim, çabuk sinirlenmeyen ve hoşgörü sahibi bir insan olarak tanınan Karamehmet, profesyonel yöneticilerin kendi kararlarını uygulamaları konusunda kendilerine sorumluluk veriyor. Yöneticilerin grupta çalıştıkları dönemde hatta sonrasında da onlara laf söyletmemesi ise onun bir başka özelliği. Profesyonel yöneticilerine çok güvenen ve onların kararlarını sonuna kadar dinleyerek icraata geçen Karamehmet, bir projeye girerken ayrıntılı değerlendirme yaparak risk alabilen bir müteşebbis.


    GÜNDE 15 SAAT ÇALIŞIYOR

    Holding çalışanları ve arkadaşları Karamehmet'i, işine bağlılığıyla tanıyor. Sabah 8.00'de girdiği ofisinde akşam saatlerine kadar çalışan Karamehmet, zaman zaman hafta sonları da işleriyle uğraşıyor. Hemen hemen hiç tatil yapmadığı, gösterişi ve lüksü sevmediği, ofisinin ise son derece mütevazı olduğu söylenenler arasında. Az ve öz konuşan Karamehmet, aynı zamanda iyi bir gözlemci ve iyi bir dinleyici de.


    Mehmet Emin Karamehmet, medyada görünmekten hoşlanmayan ve pek ortaya çıkmayan bir insan. Bir arkadaşının ifadesiyle, 'lüzumsuz işler yapmayı ve lüzumsuz gördüğü yerlerde de bulunmayı' sevmiyor. Makam otomobili olarak Mercedes'i tercih eden Karamehmet'in özel otomobili ise Nissan marka bir jeep.


    Karamehmet, şirketlerini zaman zaman kendi kullandığı arabasıyla gizlice ziyaret ediyor. Hatta şirket çalışanlarının kendisini bu ziyaretlerinde tanıyamadığı ve bu yüzden ilgilenmediği söyleniyor.

    Kaynak: Zaman Gazetesi

  • jean paul sartre19.07.2004 - 09:48

    ilk olarak nobel ödülünü kabul etmeyen fransız filozof

  • jean paul sartre19.07.2004 - 09:47

    21 Haziran 1905'te Paris'te doğdu. Babası o çok küçük yaştayken öldü ve annesi de ailesinin yanına döndü. Sartre, hep örnek çocuk olarak gösterildi. La Rochelle Lisesi'ne devam etti, ama olgunluk sınavını Louis le Grand Lisesi'nde verdi. Eğitimini Ecole Normale Supérieure'de, İsviçre'deki Fribourg Üniversitesi'nde ve Berlin'deki Fransız Enstitüsü'nde sürdürdü.


    1929 yılında Simone de Beauvoir'la tanıştı. Çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. 2. Dünya Savaşı sırasında, Almanlar tarafından hapse atıldı; hapisten çıktıktan sonra Direniş Hareketi'ne katıldı. 'Sinekler' adlı tiyatro oyunu, onun Direniş Hareketi'nde olduğunu bilmeyen Almanların izniyle oynandı (1943) . Aynı durum, 'Varlık ve Hiçlik' adlı oyununda da meydana geldi (1943) . Oyunlarının her ikisi de baskı karşıtıdır; 'Varlık ve Hiçlik'te Sartre, ilk kez felsefesini ortaya koydu.


    1945 yılında öğretmenliği bırakarak 'Les Temps Modernes' adlı edebi-politik dergiyi kurdu. Kitaplarının çoğunda edebi ve politik sorunları işledi. Savaş sonrası dönemde özellikle politik etkinlikleriyle öne çıkan Sartre, eleştirilerini saklamasa da SSCB'ye destek veriyor, Fransa'nın Cezayir'e karşı yürüttüğü savaşa karşı çıkanların başında geliyordu; Les Temps Modernes, sömürgelerdeki savaşlara karşı 1953'ten başlayıp, 1957'de yoğunlaşan bir savaş yürüttü.


    Sartre, '121'lerin Bildirgesi'ni imzaladı, 1961-62 yılındaki büyük gösterilere katıldı. 1964 yılında Nobel Ödülü'nü geri çevirdi; böylesi bir ödülün, yapıtlarının bütünlüğünü zedeleyeceğini düşünüyordu. 1966-67 yılları arasında Vietnam Savaşı'nda meydana gelen katliamları sorgulamak üzere kurulmuş olan Russel Mahkemesi'nin de başkanlığını yaptı.


    1968 yılında, Sovyetler'in Prag'a müdahalesinin ve Fransa'daki öğrenci hareketlerinin üzerine, Sovyet sosyalizmini ve kendi klasik aydın tutumunu sorgulamaya girişti. O dönemde Maocularla da bir yakınlaşması oldu. 1973 yılında Liberation'u kurdu.


    1974 yılında gözleri büyük oranda görmez oldu, bu nedenle etkinliklerini yavaşlatarak, daha çok Doğu Ülkeleri üzerindeki baskıların sona erdirilmesi, insan haklarının korunması gibi konularda çalışmaya başladı. Pierre Victor'la (Benny Levy'nin takma adı) , aydının rolü, bireyin tarihteki yeri, şiddet ve kardeşlik konuları hakkında 'Pouvoir et liberté' adında bir yapıt hazırladı.


    Siyasal etkinliklerinin, yazar tarafını bazen maskelemiş olmasına karşın, Sartre, son derece düzenli bir zihinsel çalışma yürüterek, gününün altı saatini yazmaya verdi. Edebi nesne Sartre'a göre 'Yalnızca hareket halindeyken varolan bir topaçtır. Onu ortaya çıkarmak için, adına okumak denen somut bir eyleme ihtiyaç vardır.' Yazmak, okurun özgürlüğüne çağrıda bulunmaktır. Sartre, 15 Nisan 1980'de Paris'te öldü. Sartre'ın önemli kitapları arasında Özgürlüğün Yolları, Bulantı, Gizli Oturum, Kirli Eller, Sözcükler, Duvar sayılabilir; bunun yanı sıra, yayınlanmış ya da bitirilemeyerek yayınlanmamış birçok yapıtı vardır.


    Sartre'ın adıyla birlikte anılan varoluşçuluk, aslında 17. yüzyıldan beri vardır; Blaise Pascal'le başlar; ama Sokrates'in felsefesinde, hatta İncil'de varoluşçuluğun izlerinin bulunduğu düşünülürse, Pascal'i varoluşçuluğun kurucusu olarak kabul etmek de doğru olmaz. Soren Kierkegard ise, modern varoluşçuluğun kurucusu olarak kabul edilir. Nietzsche, Heidegger ve tabii Sartre varoluşçudurlar. Camus ve Dostoyevski de, diğer çok ünlü varoluşçu yazarlardır.


    Sartre, varoluşçuluğun iyimser bir felsefe olduğunu söyler; çünkü tüm insanlar birbirinin aynıdır; bir kahraman ya da bir alçak olmak tamamıyla onların elindedir; insan önceden-tanımlanmamıştır; ne bir kahraman olarak doğar, ne de bir alçak. Ama aynı felsefeye göre, insan varlığının durumuna da güvenmemelidir, çünkü o halde kalacağının hiçbir güvencesi yoktur. Özet olarak, Sartre insanın tek yazgısının, elinden geldiğince 'bağımlı' olmak olduğunu söyler. Bu da, kendini bütünün içinde düşünebilmekten geçer.

  • büyük birlik partisi (BBP)19.07.2004 - 09:42

    muhsin yazıcıoğlunun sivas merkezli(oy bakımından) partisi..mhp ile düşünce bakımından tamamen ayrılırlar..

  • can yücel19.07.2004 - 09:40

    can yücel küfürün de hayatımızda bir yeri olduğunu ve bunun ölçülü biçimde yapıldığında toplum için herhangi bir tehlike oluşturmayacağını ifade etmişti..kendisinin yazdığı ama mevlana'dan çalındığı iddia edilen her şey sende gizli şiiri müthiş bir şiirdir..

  • anglikan kilisesi19.07.2004 - 09:37

    VIII. Henry'nin karısından boşanmak için kurduğu anglikanizm mezhebinin kilisesi...

  • nazan öncel17.07.2004 - 16:03

    tarkanın bir çok parçasını aldığı sanatçı..nazan öncel olmasa tarkan da olmazdı..

  • M17.07.2004 - 16:01

    male

  • quattro17.07.2004 - 14:48

    1) italyancada 4 demektir..
    2) audinin firmasi
    3) 4 tekerden cekis sistemine verilen isimdir
    4) bir jazz grubu

  • neyzen tevfik17.07.2004 - 14:44

    soyadı kolaylı'dır