Yusuf'la 1970 yılında tanışmıştık. O yıl Elazığ Atatürk Ortaokulu'nun son sınıftaydık. Bir şiir yarışmasında yarışmacı olarak beraberdik. Yarışmada Yusuf çok iyi bir performans göstermişti.Herkes ve ben Yusuf'un birinci olacağına emindik. Sonuçlar ilan edildiğinde Yusuf ikinci, ben birinci ilan edilmiştik, ama aslında Yusuf'un hakkı yenilmişti. Dinleyiciler ve biz şoktaydık. Aslında Yusuf'un birinci ilan edilmesi gerekliydi. Jürinin değerlendirmesini hiç kimse kabullenememişti. Yıllar yılı bu olayı tatlı bir anı olarak hatırladık.Ama gülmedik. Hayatta ilk kez haksızlığı tadıyorduk. Yusuf gerçekten çok iyi şiir okurdu o yıllar...Sonra iyi şiirler yazdı. Hayatı tam manası ile mücadelelerle geçti. Geldiği noktaya dişi, tırnağı ile geldi. Orta halli bir aileden geliyordu. Yusuf kızkardeşleri için çok değerliydi. Tabi kardeşleri de onun için öyleydi. Şimdi kızkardeşlerinin bu büyük acılarını dindirmek mümkün değil. Allah'tan sabırlar diliyorum. Allah bu acıya dayanma gücü versin. Yusuf'a Allah'tan rahmet diliyorum...Yusuf'la en son görüşmemiz, geçen yıl Elazığ'a gelişi ile olmuştu. Ne garip! Yaşam tarzı gibi, gidişi de çok garip ve ani oldu. Yeri büyük bir boşlukta kaldı. Aşağıda şairler için yazdığım bir şiiri onun anısına yazıyorum. Vay..Yusuf Vay...Yerin dolmayacak gardaş bilesin! ...Gittiğin yerde kimse hakkını yiyemeyecek...Birinciysen birincisin...Kimse ikinci oldun diyemeyecek...
Artık Şiir Bitmiştir
Söz vermişim, Ömrüm oldukça arar sorarım seni. Kalemimde şiirlerle, Emrine vermişim bu ellerimi... Eğer bir gün gelir de, Artık duymazsan şiirlerimi; Rüzgârda kalmıştır kafesim, Can kafesten uçmuştur... Biliyorsun sevgimle aydınlattım hep, Yüreğimde olduğun yeri. Bir çıra eyledim, Uğruna verdim ümitlerimi... Eğer bir an bile karanlıkta kalırsan, Bil ki çıram sönmüştür. Bir gün haber gelmezse benden, O zaman ümidi kes gelecekten... Bilirsin asla şiirsiz bırakmazdım seni.. Ancak kalemler terk etmiştir ellerimi.. Düşmüştür bir hazan yaprağı dalından, Artık şiir bitmiştir... O vakit bilesin ki bu vefasız dünyadan, Bir garip şair daha göçüp gitmiştir...
Yusuf'la 1970 yılında tanışmıştık. O yıl Elazığ Atatürk Ortaokulu'nun son sınıftaydık. Bir şiir yarışmasında yarışmacı olarak beraberdik. Yarışmada Yusuf çok iyi bir performans göstermişti.Herkes ve ben Yusuf'un birinci olacağına emindik. Sonuçlar ilan edildiğinde Yusuf ikinci, ben birinci ilan edilmiştik, ama aslında Yusuf'un hakkı yenilmişti. Dinleyiciler ve biz şoktaydık. Aslında Yusuf'un birinci ilan edilmesi gerekliydi. Jürinin değerlendirmesini hiç kimse kabullenememişti. Yıllar yılı bu olayı tatlı bir anı olarak hatırladık.Ama gülmedik. Hayatta ilk kez haksızlığı tadıyorduk. Yusuf gerçekten çok iyi şiir okurdu o yıllar...Sonra iyi şiirler yazdı. Hayatı tam manası ile mücadelelerle geçti. Geldiği noktaya dişi, tırnağı ile geldi. Orta halli bir aileden geliyordu. Yusuf kızkardeşleri için çok değerliydi. Tabi kardeşleri de onun için öyleydi. Şimdi kızkardeşlerinin bu büyük acılarını dindirmek mümkün değil. Allah'tan sabırlar diliyorum. Allah bu acıya dayanma gücü versin. Yusuf'a Allah'tan rahmet diliyorum...Yusuf'la en son görüşmemiz, geçen yıl Elazığ'a gelişi ile olmuştu. Ne garip! Yaşam tarzı gibi, gidişi de çok garip ve ani oldu. Yeri büyük bir boşlukta kaldı. Aşağıda şairler için yazdığım bir şiiri onun anısına yazıyorum. Vay..Yusuf Vay...Yerin dolmayacak gardaş bilesin! ...Gittiğin yerde kimse hakkını yiyemeyecek...Birincisen birincisin...Kimse ikinci oldun diyemeyecek...
Artık Şiir Bitmiştir
Söz vermişim, Ömrüm oldukça arar sorarım seni. Kalemimde şiirlerle, Emrine vermişim bu ellerimi... Eğer bir gün gelir de, Artık duymazsan şiirlerimi; Rüzgârda kalmıştır kafesim, Can kafesten uçmuştur... Biliyorsun sevgimle aydınlattım hep, Yüreğimde olduğun yeri. Bir çıra eyledim, Uğruna verdim ümitlerimi... Eğer bir an bile karanlıkta kalırsan, Bil ki çıram sönmüştür. Bir gün haber gelmezse benden, O zaman ümidi kes gelecekten... Bilirsin asla şiirsiz bırakmazdım seni.. Ancak kalemler terk etmiştir ellerimi.. Düşmüştür bir hazan yaprağı dalından, Artık şiir bitmiştir... O vakit bilesin ki bu vefasız dünyadan, Bir garip şair daha göçüp gitmiştir...
Geldiğim noktadan maziye bakıyorum. Yıllar geçmiş aradan. Geçen bu yıllar içinde ne kadar çok gelecek yılların gizemleri mevcuttu. Geleceğin gizemlerinden, bu gizemler içindeki acabalardan endişe duyardım. Lise son sınıfa geldiğimde, önümüzdeki yıllarda hangi mevki veya yerde duracağım takılırdı aklıma...Ne olacaktım! ...Mesleğim ne olacaktı? Evlenildiğimde, bu evlilik nasıl bir evlilik olacaktı? Çocuklarım olacak mıydı? Onlara iyi bir istikbal hazırlayabilecek miydim? Maddi durumum ne olacaktı? Benden beklentileri ne olacaktı? Bu beklentileri karşılayabilecek miydim? Bu günkü arkadaşlarımın yeri ve konumu ne olacaktı? Binlerce gizemli soru takılırdı aklıma... Bir de yapmak istediklerim vardı... Bunların ne kadarını yapıp ve başarabilecektim. Şiirler yazıyordum...Bu şiirleri bir gün insanlar bir kitap içinde basılı olarak görüp, okuyacaklarımıydı? ...Zihnime takılan bu binlerce soru ve sorun ne kadar komik şimdi...Çünkü hepsini yaşadım ve zihnimin bir köşesinde kayıtlı hepside...Ama yine de binlerce gizem dolu yaşam var önümde...yaşayacaklarımın gizemleri yine zihnimi meşgul etmeye devam ediyor. İnsan yaşadığı sürece bu binlerce gizem dolu soru işaretlerini yaşayacak elbette... Bir sonraki durakta, yine bu gizemlerin meşkul ettiği zihin, bu gün olduğu gibi gülüp geçecek biliyorum... Yinede gizemlerden bir türlü kurtulamıyorum. Sanırım son nefesimizde son kez geçmişin bütün gizemlerine de gülüp geçeceğiz. İş işten geçmiş olacak. Boşuna kafa yoruşlarımıza gülmek veya acımaya vaktimiz olmayacak. Biliyorum… Zekeriyya BİCAN (Mühendis-Şair ve Yazar)
Deprem; kelime olarak toplumdaki yozlaşmayı çağrıştırıyor. Kadına, aileye, insanlığa, küçüklere, büyüklere, şefkat ve sevgilerin yitirilmesini çağrıştırıyor. Malatya Çocuk Yuvasındaki o çirkin görüntülerin, bence deprem etkisinden farkı yoktu.Dünyada en uzun süren depren yarım saati geçmez ama Malatya'daki o görüntüler, hala bedenimi ve duygularımı sarsıp duruyor. Televizyonlardaki kadın proğramlarında, gösterilen ve kadınlara yapılan o lanet şiddet görüntüleri, bir şair olarak ruhumuzda derin yaralar açan birer depremdir. Yoksa, fiziki olarak yerin hareketi insanı o kadar etkilemese gerek.Çünkü sarsıntısı geçicidir. Zekeriyya BİCAN
Sadakat; Aşk da, iş de, kendine saygıda sebattır. Sadakati olmayan her eylemin sonu berbattır. Sadakat; her mevsim yüreklerde çiçek gibi açmaktır. İnsanın kurtuluşu ise, sadakatsiz her şeyden köşe bucak kaçmaktır. Zekeriyya BİCAN
Para, mihnette kalmayacak kadar, harcama zevki içinde kullanılan metadır.
Fazlası insanı rahatsız eden, arayışların sınırsızlığında insanı insanlıktan çıkarabilen, çamura beleyen bir araçtır.
Para, kişiler arasındaki, samimiyeti bitiren bir ateştir.
Para, olmayınca da insanı hiçe çıkartan, kişiliğini bitiren bir canavardır. İnsanca yaşayacak, insanca yaşatacak,insanlıktan çıkartmayacak kadar yeterli olsun. fazlasını asla istemem. Beni, merhamet ve acıma duygularımdan edecek kadarını hiç arzu etmem. hayır işlerine harcayabileceksem eğer çok para olsun. Yoksa olmasın daha iyi.
Adem'den bu yana sevgi demektir. Hayatın manası demektir. Sevdanın özü demektir. Sevdayı tatmamış insan yaşamış sayılamaz. Bitkiler gibidir. Aşk, yaradanın insanlara en büyük mükafatırır.Çileli bile olsa.
Yusuf'la 1970 yılında tanışmıştık. O yıl Elazığ Atatürk Ortaokulu'nun son sınıftaydık. Bir şiir yarışmasında yarışmacı olarak beraberdik. Yarışmada Yusuf çok iyi bir performans göstermişti.Herkes ve ben Yusuf'un birinci olacağına emindik. Sonuçlar ilan edildiğinde Yusuf ikinci, ben birinci ilan edilmiştik, ama aslında Yusuf'un hakkı yenilmişti. Dinleyiciler ve biz şoktaydık. Aslında Yusuf'un birinci ilan edilmesi gerekliydi. Jürinin değerlendirmesini hiç kimse kabullenememişti. Yıllar yılı bu olayı tatlı bir anı olarak hatırladık.Ama gülmedik. Hayatta ilk kez haksızlığı tadıyorduk. Yusuf gerçekten çok iyi şiir okurdu o yıllar...Sonra iyi şiirler yazdı. Hayatı tam manası ile mücadelelerle geçti. Geldiği noktaya dişi, tırnağı ile geldi. Orta halli bir aileden geliyordu. Yusuf kızkardeşleri için çok değerliydi. Tabi kardeşleri de onun için öyleydi. Şimdi kızkardeşlerinin bu büyük acılarını dindirmek mümkün değil. Allah'tan sabırlar diliyorum. Allah bu acıya dayanma gücü versin. Yusuf'a Allah'tan rahmet diliyorum...Yusuf'la en son görüşmemiz, geçen yıl Elazığ'a gelişi ile olmuştu. Ne garip! Yaşam tarzı gibi, gidişi de çok garip ve ani oldu. Yeri büyük bir boşlukta kaldı. Aşağıda şairler için yazdığım bir şiiri onun anısına yazıyorum. Vay..Yusuf Vay...Yerin dolmayacak gardaş bilesin! ...Gittiğin yerde kimse hakkını yiyemeyecek...Birinciysen birincisin...Kimse ikinci oldun diyemeyecek...
Artık Şiir Bitmiştir
Söz vermişim,
Ömrüm oldukça arar sorarım seni.
Kalemimde şiirlerle,
Emrine vermişim bu ellerimi...
Eğer bir gün gelir de,
Artık duymazsan şiirlerimi;
Rüzgârda kalmıştır kafesim,
Can kafesten uçmuştur...
Biliyorsun sevgimle aydınlattım hep,
Yüreğimde olduğun yeri.
Bir çıra eyledim,
Uğruna verdim ümitlerimi...
Eğer bir an bile karanlıkta kalırsan,
Bil ki çıram sönmüştür.
Bir gün haber gelmezse benden,
O zaman ümidi kes gelecekten...
Bilirsin asla şiirsiz bırakmazdım seni..
Ancak kalemler terk etmiştir ellerimi..
Düşmüştür bir hazan yaprağı dalından,
Artık şiir bitmiştir...
O vakit bilesin ki bu vefasız dünyadan,
Bir garip şair daha göçüp gitmiştir...
Zekeriyya Bican
Yusuf'la 1970 yılında tanışmıştık. O yıl Elazığ Atatürk Ortaokulu'nun son sınıftaydık. Bir şiir yarışmasında yarışmacı olarak beraberdik. Yarışmada Yusuf çok iyi bir performans göstermişti.Herkes ve ben Yusuf'un birinci olacağına emindik. Sonuçlar ilan edildiğinde Yusuf ikinci, ben birinci ilan edilmiştik, ama aslında Yusuf'un hakkı yenilmişti. Dinleyiciler ve biz şoktaydık. Aslında Yusuf'un birinci ilan edilmesi gerekliydi. Jürinin değerlendirmesini hiç kimse kabullenememişti. Yıllar yılı bu olayı tatlı bir anı olarak hatırladık.Ama gülmedik. Hayatta ilk kez haksızlığı tadıyorduk. Yusuf gerçekten çok iyi şiir okurdu o yıllar...Sonra iyi şiirler yazdı. Hayatı tam manası ile mücadelelerle geçti. Geldiği noktaya dişi, tırnağı ile geldi. Orta halli bir aileden geliyordu. Yusuf kızkardeşleri için çok değerliydi. Tabi kardeşleri de onun için öyleydi. Şimdi kızkardeşlerinin bu büyük acılarını dindirmek mümkün değil. Allah'tan sabırlar diliyorum. Allah bu acıya dayanma gücü versin. Yusuf'a Allah'tan rahmet diliyorum...Yusuf'la en son görüşmemiz, geçen yıl Elazığ'a gelişi ile olmuştu. Ne garip! Yaşam tarzı gibi, gidişi de çok garip ve ani oldu. Yeri büyük bir boşlukta kaldı. Aşağıda şairler için yazdığım bir şiiri onun anısına yazıyorum. Vay..Yusuf Vay...Yerin dolmayacak gardaş bilesin! ...Gittiğin yerde kimse hakkını yiyemeyecek...Birincisen birincisin...Kimse ikinci oldun diyemeyecek...
Artık Şiir Bitmiştir
Söz vermişim,
Ömrüm oldukça arar sorarım seni.
Kalemimde şiirlerle,
Emrine vermişim bu ellerimi...
Eğer bir gün gelir de,
Artık duymazsan şiirlerimi;
Rüzgârda kalmıştır kafesim,
Can kafesten uçmuştur...
Biliyorsun sevgimle aydınlattım hep,
Yüreğimde olduğun yeri.
Bir çıra eyledim,
Uğruna verdim ümitlerimi...
Eğer bir an bile karanlıkta kalırsan,
Bil ki çıram sönmüştür.
Bir gün haber gelmezse benden,
O zaman ümidi kes gelecekten...
Bilirsin asla şiirsiz bırakmazdım seni..
Ancak kalemler terk etmiştir ellerimi..
Düşmüştür bir hazan yaprağı dalından,
Artık şiir bitmiştir...
O vakit bilesin ki bu vefasız dünyadan,
Bir garip şair daha göçüp gitmiştir...
Zekeriyya Bican
Geldiğim noktadan maziye bakıyorum. Yıllar geçmiş aradan. Geçen bu yıllar içinde ne kadar çok gelecek yılların gizemleri mevcuttu. Geleceğin gizemlerinden, bu gizemler içindeki acabalardan endişe duyardım. Lise son sınıfa geldiğimde, önümüzdeki yıllarda hangi mevki veya yerde duracağım takılırdı aklıma...Ne olacaktım! ...Mesleğim ne olacaktı? Evlenildiğimde, bu evlilik nasıl bir evlilik olacaktı? Çocuklarım olacak mıydı? Onlara iyi bir istikbal hazırlayabilecek miydim? Maddi durumum ne olacaktı? Benden beklentileri ne olacaktı? Bu beklentileri karşılayabilecek miydim? Bu günkü arkadaşlarımın yeri ve konumu ne olacaktı? Binlerce gizemli soru takılırdı aklıma... Bir de yapmak istediklerim vardı... Bunların ne kadarını yapıp ve başarabilecektim. Şiirler yazıyordum...Bu şiirleri bir gün insanlar bir kitap içinde basılı olarak görüp, okuyacaklarımıydı? ...Zihnime takılan bu binlerce soru ve sorun ne kadar komik şimdi...Çünkü hepsini yaşadım ve zihnimin bir köşesinde kayıtlı hepside...Ama yine de binlerce gizem dolu yaşam var önümde...yaşayacaklarımın gizemleri yine zihnimi meşgul etmeye devam ediyor. İnsan yaşadığı sürece bu binlerce gizem dolu soru işaretlerini yaşayacak elbette... Bir sonraki durakta, yine bu gizemlerin meşkul ettiği zihin, bu gün olduğu gibi gülüp geçecek biliyorum... Yinede gizemlerden bir türlü kurtulamıyorum. Sanırım son nefesimizde son kez geçmişin bütün gizemlerine de gülüp geçeceğiz. İş işten geçmiş olacak. Boşuna kafa yoruşlarımıza gülmek veya acımaya vaktimiz olmayacak. Biliyorum… Zekeriyya BİCAN (Mühendis-Şair ve Yazar)
Deprem; kelime olarak toplumdaki yozlaşmayı çağrıştırıyor. Kadına, aileye, insanlığa, küçüklere, büyüklere, şefkat ve sevgilerin yitirilmesini çağrıştırıyor. Malatya Çocuk Yuvasındaki o çirkin görüntülerin, bence deprem etkisinden farkı yoktu.Dünyada en uzun süren depren yarım saati geçmez ama Malatya'daki o görüntüler, hala bedenimi ve duygularımı sarsıp duruyor. Televizyonlardaki kadın proğramlarında, gösterilen ve kadınlara yapılan o lanet şiddet görüntüleri, bir şair olarak ruhumuzda derin yaralar açan birer depremdir. Yoksa, fiziki olarak yerin hareketi insanı o kadar etkilemese gerek.Çünkü sarsıntısı geçicidir. Zekeriyya BİCAN
Sadakat; Aşk da, iş de, kendine saygıda sebattır. Sadakati olmayan her eylemin sonu berbattır. Sadakat; her mevsim yüreklerde çiçek gibi açmaktır. İnsanın kurtuluşu ise, sadakatsiz her şeyden köşe bucak kaçmaktır. Zekeriyya BİCAN
Para, mihnette kalmayacak kadar, harcama zevki içinde kullanılan metadır.
Fazlası insanı rahatsız eden, arayışların sınırsızlığında insanı insanlıktan çıkarabilen, çamura beleyen bir araçtır.
Para, kişiler arasındaki, samimiyeti bitiren bir ateştir.
Para, olmayınca da insanı hiçe çıkartan, kişiliğini bitiren bir canavardır.
İnsanca yaşayacak, insanca yaşatacak,insanlıktan çıkartmayacak kadar yeterli olsun. fazlasını asla istemem. Beni, merhamet ve acıma duygularımdan edecek kadarını hiç arzu etmem. hayır işlerine harcayabileceksem eğer çok para olsun. Yoksa olmasın daha iyi.
Adem'den bu yana sevgi demektir.
Hayatın manası demektir.
Sevdanın özü demektir.
Sevdayı tatmamış insan yaşamış sayılamaz. Bitkiler gibidir.
Aşk, yaradanın insanlara en büyük mükafatırır.Çileli bile olsa.