Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • böyle buyurdu zerdüşt17.06.2003 - 17:37

    nietzsche az sozle cok sey ifade etmeyi amaclayan birisi...dolayisiyla bilhassa bu kitabinda oldukca kapali bir dil kullanmis...kendisi bu ozelligiyle ovunur...bir yerde bazilarinin bir kitapta anlattiklarini ben on cumlede anlatiyorum dedigini hatirliyorum...ayrica bazi arkadaslarin yaptigi gibi hemen silinip atiliverilecek bir adam degildir nie...o herseyden once cins bir kafadir ve ben bu adamin cehennem icindeki heyecanli ruyalarindan cok sey ogrenilebilecegini dusunuyorum...

  • böyle buyurdu zerdüşt17.06.2003 - 12:45

    nietzsche'nin insanliga en derin eseri verdigini soyleyerek ovundugu kitabi...

  • arif nihat asya14.06.2003 - 13:28

    arif nihat asya'nin ideolojisini falan paylasmiyorum, ama kendisini takdir ederim cok guzel siirleri vardir...oncelikle kim ne derse desin dile hakimiyet kurmustur....her ne kadar divan edebiyati diliyle yazdigi zibil gibi siirleri olsa da, zamanenin anlayabilecegi tarzda yazdigi guzel siirleri de vardir...ornegin duasi, naat'i, bayrak'i falan falan...

    Hatice’nin goncası
    Aişe’nin gülüydün..
    Ümmetin göz bebeği
    Göklerinresulüydün..
    Elçi geldin, elçiler gönderdin;
    Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin,
    Beşiğin, yurdun, yuvan
    Mekke’de bunalırsan;
    Medine’ye göçerdin..
    Biz,
    Bu dünyadan nereye
    Göçelim ya muhammed!
    Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
    Altın devrini yaşıyor...
    Diller, sayfalar, satırlar
    “ebu leheb öldü” diyorlar;

    Ebu leheb ölmedi ya muhammed!
    Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor...
    .
    .
    .
    Hased gururla savaşta;
    Gurur; kaf dağında derebeyi..

    Onu da yaralarlar kanadından
    Gelse bir şefkat meleği..
    İyiliğin türbesine,
    Türbedar oldu iyi..
    Vicdanlar sakat
    Çıkmadan ya muhammed yarına!
    İyilikler getir, güzellikler getir
    Adem oğullarına...

    Şu gördüğün duvarlar ki
    Kimi taiftir, kimi hayberdir...
    Fethedemedik ya muhammed
    Senelerdir...

    Ne doğruluk, ne doğru;
    Ne iyilik, ne iyi;
    Bahçende en güzel dal,
    Unuttu yemiş vermeyi...
    Günahın kursağında
    Haramların peteği..

    Bayram yaptı yabanlar
    Semave’yi boşaltıp;
    Save’yi dolduranlar
    Atını hendeklerden – bir atlayışta –
    Aşırdı aşıranlar..
    Ağlasın yesrib!
    Ağlasın selmanlar...

  • necip fazıl kısakürek12.06.2003 - 19:20

    ustadin nesre hakimiyeti ve uslubuna bir ornek mahiyetinde baska derin maksatlara da kaynaklik edebilecek bir yazisini aktariyorum....


    • ÇIFITA CEVAP!

    Kâfirin Abdullah, ahmağın Zeki, erzelin Afif ismini alması gibi kendisini (Vatan) diye isimlendirmiş ufunet bezinin, bize bundan onbeş gün kadar evvel çıkmış bir nüshasını gösterdiler.

    Bu paçavrayı, hakkımızdaki deni ve şenî tahrike iştirak etmemek suretiyle Türlüklerini, mukaddesatçılıklarını, insanlıklarını gösteren ve büyük Türk okuyucusu kütlesine tamamen malik bulunan gazetelerin hiçbir şartına sahip telâkki etmemekle beraber, üzerimize ondan bir hücum gelmesi ihtimalini hayal bile edemezdik. Zira, o gazeteyi temsil eden, ona renk ve seciye veren insanlık lekesinin bütün cemaziyülevvel ve âhirine, dosyalık çapta bir bilgi, görüş ve anlayışla vâkıf bulunuyorduk. O da bu kuvvetimizi herkesten iyi bilenlerdendi. Zira bundan evvel Fatih'in muazzez ruhaniyeti huzurunda patriklere fâtiha okuttuğu, Türk ocaklarına burnunu soktuğu, Nâzım Hikmet vesilesiyle resmen ve alenen komünizmayı müdafaaya kalkıştığı zaman maskesini o tarzda düşürmüş ve öyle bir söz söylemiştik ki, bir insanın bu sözü duymamazlıktan gelmesi için ancak 'bütün ahlâki kayıtlarla alâkasını kesmiş' olması lâzımdı. Fakat duymamazlıktan geldi. Zira korktu. Zira o günlerde aleyhimizde bir hava görmemekte, gerçek âmme vicdanı ve gençlik kütlesinin saflarımızda oludğunu bilmekte; ve bembeyaz 'Müslüman -Türk' tenimize arkadan sokmağa yelteneceği pıhtı kusan kıskacını kullanabilmek için gereken hain şartları ittifakına alamamış bulunmaktaydı.

    Nihayet, fırsat bu fırsattır sandı; ve zehirini, metodların esfellik ve erzellikte yektâ bir nümunesiyle dökmiye yeltende. Ne yaptı, biliyor musunuz? Gûya mücerret ve umuî, bizimle ve şahıslarla alâkasız bir başmakale içine ayrı bir fasıl ekleyerek, böylece hakikî kastını cesaret ve sarahatle belirtmek erkekliğini gösteremeyerek, sadece birkaç okuyucusuna ve hükûmete karşı bize çattığını belli ederek, fakat bunu bizim gözümüzden saklıyabilecek olursa bir kat daha mes'ut olacağını ve bu suretle yerin dibine geçirilmekten kurtulacağını düşünerek, hâsılı cihanda en pespaye bir insanın dahi tenezzül etmeyeceği bir sinsilik derekesine düşerek, bize, kundakçılık, hayâsızlık, pervasızlık, fesat ve irtica isnat etti. Hakkımızda, koskoca bir başmakalenin içine gömülü ve dışından belirsiz olarak da 'her türlü ahlâki kayıtla alâkasız' tabirini kullanmaya kadar gitti. İşte adam, işte usul, işte hayâ, işte hüner! Bu denî taktiğinde de kısmen muvaffak oldu. Çünkü hâdibeden, tam onbeş gün sonra haberdar olabildik. Yukarıda insanlık lekesi diye sıfatlandırdığımız ve daima böyle sıfıtlandıracağımız bu adam, eğer hakkımızdaki iğrenç tahkirin, hiçbir fezahat ve redaet yuvasında eşine rastgelinmez serseriler ve şantajcılar arasından elde ettiği, Polis ikinci şubesindeki dosyalarından başka kimsenin tanımadığı tiplerden olsaydı, derhal bu yazısiyle onu kanun huzuruna çeker, kendisiyle orada hesaplaşmayı tercih ederdik. Fakat bu insanlık lekesi, gûya bir başmuharrirdir, yılan vücutlu bir gazetenin tepesinde başkuş kafasıdır, son derece hain ve gizil bir metodun sahibidir, içtimaî bir suikast eserinin seri müelliflerinden birisidir, binaenaleyh kendisiyle hesaplaşacak yer, mahkeme değil, âmme huzurudur, kalem ve kelâm kürsüsüdür, dâva meydanıdır, babıâli kubbesidir! ! !

    Gel berû, iman ve ahlâk kayıtlarının (K) harfini bile rüyasında bir kere görmemiş olan sefil!

    Sen ne cesaretle müslüman Türkler memleketinde konuşabilirsin ki, bir dönmesin; büyük baban Sabatay Sevi'nin zakkum kanını taşıyor; ve İslâm diyanetini, Türk milletini parçalamak gayesini güdüyorsun!

    Sen, birtakım bulanık şartlara güvenip nasıl kuruyası dudaklarını kıpırdatabilirsin ki, bir zamanlar, Türk İstiklâk Hareketinin mâsûm günlerinde resmen ve alenen Amerikan mandasını istemek suretiyle vatan hainliğini göstermiş ve bu babda hakkında broşürler neşrolunmuş müseccel bir nâmertsin!

    Sen nasıl ve ne yüzle 'ahlâk' kelimesini kanalizasyon lezzetli ağzına alabilirsin ki, 'ahlâk' kelimesinin baş harfi diye (a) işaretini gördüğün her yerde sıhhi imdat çağırması icap eden bir tipsin! (Büyük Doğu) sahibinin 'Bir Adam Yaratmak' piyesi temsil edilirken 'oradaki kadınla kimi kastettiniz? ' sualinden, tâ Elhamra sineması ve klüp hikâyelerine kadar, istersen ve dilersen, bu mevzua senin için baş vurmaya lüzum görmediğimiz Türk hâkiminin huzurunda ve senin müracaatınla konuşalım! Eğer ister ve dilersen, bize edeceğin tek mukabeleyle, bu işi Linotipler ve baskı makineleri huzurunda da konuşabiliriz. Her şey senin istek ve dileğine bağlıdır.

    Elverir ki, bir zamanlar, muazzez ve mübarek bir soydan gelen 'Ehli Sünnet' gazetesinin ismet ve nezaket örneği sahibine yaptığın ve bütün zayıf müslümanlara tevcih ettiğin gibi, hakikatte bize değil, Allaha ve Resûlüne düşman olan suikastçı kalemini (Büyük Doğu) ya yöneltmek cesaretini göstermeyesin; ve hesabını görecekleri güne kadar menfur ve melûn köşende 'sus, pus' oturasın! ... Sen bilirsin, tercih hakkını sana bırakıyoruz.

  • necip fazıl kısakürek11.06.2003 - 01:15

    ustadin bir benzetmesi vardi, fil kılı ile fare kılını birbirine karistiran idraklerden bahsediyordu...ben cileye bakisimi boyle goruyorum...yani onun kılını farelerin kıllarıyla karisitirdigimi dusunuyorum bazen....'cile' cilesini kirk yilda bitirmis bir kitap, bazi kitaplarda var ki cilesini kirk gunde bitirmistir, yunus emre divanina bakilsin...

  • şeytan11.06.2003 - 01:06

    seytan icimdeki firtinanin ufleyicisi...

  • necip fazıl kısakürek11.06.2003 - 01:04

    cileyi kimse anlamaz...bu kimsenin isine gelmez....

  • necip fazıl kısakürek11.06.2003 - 00:44

    eger necip fazilin vecizelerini merak edenler olursa, haddim olmadan 'vecdimin penceresinden'i tavsiye edebilirim...

  • yobaz10.06.2003 - 20:50

    yobaz neci olursa kim olursa olsun, sadece ben bilirim diyendir herhalde...

  • büyük doğu09.06.2003 - 01:03

    merhum ustadin caniyla beraber hepimizin zihninden ciktigi mefkuresi....cabuk unutuldu galiba, bu kadar vefakarlik cikti cigerimizden...ama olsun BUYUK DOGU zaman mekan ve kelime ustu bir hakikate isaret eden iki kelime sadece....kelimeyi unuttuk belki ama manayi unutmayanlar var insaallah...