Sahilden bir avuç kum toplamış gibiyim , bütün taneler parmaklarımın arasından dökülüp gidiyor tıpkı hayatımdaki insanlar gibi gittikleri için önce üzülüyorum sonra bir yükten kurtulmuş gibi hafifliyorum ve sonra rüzgarın beni uçurmasına izin veriyorum ama korkuyorum da nereye bırakacak bu rüzgar beni yönümü kaybetmekten korkuyorum kendimi koca bir okyanusta akışa bırakmış gibi hissediyorum bir aitlik hissine ihtiyacım var belkide , ama kimse yok ben yokum varlığıma değer biçen yok işte yaşamak bu olmasa gerek . Kimi aradığımı bilmiyorum neden aradığımı bilmiyorum ben birini aramalı mıyım belki de önce kendimi bulmalıyım. Arkamda bıraktığım çeyrek asır sadece sayılardan ibaret . Sanırım birdaha kendime rast gelemeyecek kadar kayboldum ...
- Aynı yerde aynı saatte - Renkler küsmüş olmalı yoksa bu karanlık niye ? Nasıl oldu bu bilmiyorum. Bir yokuşun başında izliyorum ölmüş bu şehri acaba kaç kişi farkında... Bugün yine aradım, hep gittiğimiz parka baktım sonra gizlice sarıldığımız ara sokaklara o millet bahçesi vardı ya çarşıda kocaman işte oraya bile baktım ama bulamadım. Ne seni nede beni .. yoruldum oturdum polis evinin yanındaki banka hani şu üstüne söğüt ağacı dalları düşen her oturduğumuzda yaprak yağmuruna maruz kaldığımız yer .. biraz soluklanmak istedim ama rüzgar estikçe kulağıma fısıldadı kuşlar ve çimenler meğer başkasına kapılmış gitmişsin hemde bilerek isteyerek bilmiyorum yorulmak iyi gelmedi bana
Kız üşüyordu , elleri cebinde ama fayda etmiyordu . İçinde bir hesaplaşmaya dalmış yerinde donmuş kalmıştı . Gözlerini biraz ileriye dikmiş ama bakışları ne anlamsız en çok o biliyordu. Doğup büyüdüğü bu küçük şehir onun için parmaklıksız bir hapishaneydi. Günleri geçmiyor ,ziyaretçisi olmuyordu . Güzelliği zamana mı yoksa kaderine mi yenik düşmüştü. Şu kalabalıktan çıkan gürültüyü bir köşeye atınca mırıltısını duymak mümkündü. Dudakları belli belirsiz oynuyor birinin onu duymasını umuyordu . Yalnızlık nasılda omuzlarına düşmüş... Küçük ,ince bedenini tamamen kaplamış. Dalan gözlerini kırpıp anı yakalıyor, hızlıca poşetlerini alıp yola koyuluyor, adımları ezberlemiş bu caddeleri o sadece eşlik ediyor , işte karışıp kayboluyor kalabalığa, acaba bir daha nerede rast geliriz bu kıza..
+Dün gece uyuyabildin mi ?
_ hayır.
?si=Q91mQeFQKwXfMqQE
-Kayıp Aranıyor -
Sahilden bir avuç kum toplamış gibiyim , bütün taneler parmaklarımın arasından dökülüp gidiyor tıpkı hayatımdaki insanlar gibi gittikleri için önce üzülüyorum sonra bir yükten kurtulmuş gibi hafifliyorum ve sonra rüzgarın beni uçurmasına izin veriyorum ama korkuyorum da nereye bırakacak bu rüzgar beni yönümü kaybetmekten korkuyorum kendimi koca bir okyanusta akışa bırakmış gibi hissediyorum bir aitlik hissine ihtiyacım var belkide , ama kimse yok ben yokum varlığıma değer biçen yok işte yaşamak bu olmasa gerek . Kimi aradığımı bilmiyorum neden aradığımı bilmiyorum ben birini aramalı mıyım belki de önce kendimi bulmalıyım. Arkamda bıraktığım çeyrek asır sadece sayılardan ibaret . Sanırım birdaha kendime rast gelemeyecek kadar kayboldum ...
- Aynı yerde aynı saatte -
Renkler küsmüş olmalı yoksa bu karanlık niye ?
Nasıl oldu bu bilmiyorum. Bir yokuşun başında izliyorum ölmüş bu şehri acaba kaç kişi farkında...
Bugün yine aradım, hep gittiğimiz parka baktım sonra gizlice sarıldığımız ara sokaklara o millet bahçesi vardı ya çarşıda kocaman işte oraya bile baktım ama bulamadım. Ne seni nede beni .. yoruldum oturdum polis evinin yanındaki banka hani şu üstüne söğüt ağacı dalları düşen her oturduğumuzda yaprak yağmuruna maruz kaldığımız yer .. biraz soluklanmak istedim ama rüzgar estikçe kulağıma fısıldadı kuşlar ve çimenler meğer başkasına kapılmış gitmişsin hemde bilerek isteyerek bilmiyorum yorulmak iyi gelmedi bana
- Bank -
Kız üşüyordu , elleri cebinde ama fayda etmiyordu . İçinde bir hesaplaşmaya dalmış yerinde donmuş kalmıştı . Gözlerini biraz ileriye dikmiş ama bakışları ne anlamsız en çok o biliyordu. Doğup büyüdüğü bu küçük şehir onun için parmaklıksız bir hapishaneydi. Günleri geçmiyor ,ziyaretçisi olmuyordu . Güzelliği zamana mı yoksa kaderine mi yenik düşmüştü. Şu kalabalıktan çıkan gürültüyü bir köşeye atınca mırıltısını duymak mümkündü. Dudakları belli belirsiz oynuyor birinin onu duymasını umuyordu . Yalnızlık nasılda omuzlarına düşmüş...
Küçük ,ince bedenini tamamen kaplamış.
Dalan gözlerini kırpıp anı yakalıyor, hızlıca poşetlerini alıp yola koyuluyor, adımları ezberlemiş bu caddeleri o sadece eşlik ediyor , işte karışıp kayboluyor kalabalığa, acaba bir daha nerede rast geliriz bu kıza..
?si=8RKDsFpXEbXKYeFr
?si=-mVmub6sUveqpdfl