Reenkarnasyon insanın veya başka bir canlının ölümünden sonra ruhunun başka bir canlının bedeninde yeniden dünyaya gelmesi inancıdır. Bu bâtıl inanca ruh göçü ve tenâsuh adları da verilmektedir. Bu inanca göre insan dışındaki her varlığın insan bedenine yükselinceye kadar değişik canlıların bedenlerinde defalarca dünyaya gelmesi gerekmektedir. Ruh, dünya hayatında işlediği iyilik ve kötülüklere göre dünyaya bir sonraki gelişinde daha üst veya daha alt bir varlığın bedenine gönderilmektedir. Ruh, ancak sürekli daha iyi ameller işlemekle insan bedeninde dünyaya gelme imkânı bulur. Reenkarnasyon İslâm inancına aykırı, bâtıl bir inançtır. İslâm’a göre ölen kişi tekrar dünyaya gelemez, kıyametten sonra âhiret yurdundaki yaşamı için yeniden diriltilir.
Cehennem, derin bir kuyudur. Kâfirlerin ve günahkârların cezalarını buldukları yerdir. Günahlarının cezasını çekip Allah’ın bağışlamasına mazhar olanlar gün gelir kurtulurlar cehennemden. Müminlerin, sâlihlerin yurdu cennete kavuşurlar onlar da.
Cennet, müminler için altın bilezikler, altın kadeh ve tepsiler, değerli taşlarla işlenmiş tahtlar, ibrikler, ipekli elbiseler, inciler, sıra sıra yastıklar, yumuşak tüylü halılar, yüksek köşklerle süslenmiş bir bahçedir. Orada temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren içecek ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Müminler için orada her türlü ürün ve Rablerinden bağışlanma vardır. Canlarının çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Müminler orada tahtlar üzerinde kardeşçe otururlar. Hiçbir yorgunluk hissetmedikleri gibi oradan asla çıkarılmazlar da.
Herkes için farklı… Sosyal davranış kuralları insanlar birbirini daha yakından tanıdıkça, aralarındaki sevgi güçlendikçe, açık kalplilik ve samimiyet geliştikçe daha farklı bir boyut kazanır. Belki başlangıçta şekilcilik gibi gelen bu kurallar, zamanla muhatabımıza ve onunla oluşturduğumuz ilişkiye gösterdiğimiz hassasiyetin bir göstergesine dönüşür. Önceleri kişiye yük gibi gelse de zamanla ince bir zevk hâlini alır.
Güzel ahlâkın tezahürü… Dinimiz, insanların birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olmalarını ve güzel geçinmelerini emreder. Bir toplumda güzel geçimin yerleşmesi de bireylerin birbirlerine karşı saygılı, diğerkâm, alçakgönüllü olmalarına bağlıdır.
Güzel başlangıç… Bir toplumda, davranışları denetlemeye yönelik benimsenmiş ve örf haline gelmiş kurallar vardır. İnsanlar bu kurallar sayesinde toplum içinde ve bir arada yaşarlar. Âdâb-ı muaşeret, görgü kuralları, sosyal davranış kuralları, nezaket kuralları gibi isimlendirmelerle de anılan bu kurallara uymak, insanlar arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine yardımcı olacak güzel bir başlangıç adımı atılmasını sağlar.
Âdil olmak… Toplumdaki her bir meslek sayesinde toplumun diğer fertlerine ihtiyaçları olan ürün ve hizmetler sunulur. İhtiyaçların görülmesi ise meslek erbabının işlerini olması gereken biçimde yapmasıyla, hile ve aldatmalardan uzak kalmasıyla mümkündür. Eksik, bozuk, hatalı ürün ve hizmetler, hem onların üretilmesinde kullanılan insan gücüne ve maddî kaynağa hem de ihtiyaçlarını gidermek üzere onları temin eden kişilere zulümdür. Zira zulüm, bir şeyi olması gerektiğinden farklı şekilde icra etmekle ortaya çıkar ve yapandan başlayarak tüm topluma zarar verir. Aynı geminin yolcularından birinin geminin zeminini delmesi, geminin batmasına ve tüm yolcuların felâketine sebep olur.
Kemal yolculuğunu sürdürmek… Kişi mesleğini severek, her zaman âdeta ilk defa icra ediyormuşçasına taze bir özenle ve sabırla yürütmelidir. Böylece hem ürünü onun göğsünü kabartır, hem kişisel hayatında mutluluğu yakalar, hem de mesleğinin genel gelişimine ve diğer meslektaşlarına katkıda bulunur. Bu sebeple kişi mesleğinde yetişme aşamasında da ustalık aşamasında da sürekli bir kemal yolculuğu içinde olmalı, mesleği sürdürecek haleflerini de aynı yolculuğa ortak etmelidir.
Devleti korumak… Devlet, hudutları içindeki insanların zımnî ya da açık anlaşmalarla kurduğu bir teşkilâttır. Dolayısıyla hem kurulmasında hem de yükümlülüklerini yerine getirme süreçlerinde halk en belirleyici etkendir. Devletin gücü ve saygınlığı, halkının gücü ve saygınlığıyla bağlantılıdır. Bu sebeple halk, devlet denen ortak kuruma, üstlenip sorumluluk bilinciyle yerine getirdiği hizmetleriyle destek verir. Böylece devlet, toplumun düzenli, uyumlu, güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşaması için görevlerini icra eder.
Devleti desteklemek… Devletin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için maddî kaynaklara ihtiyacı vardır. Devlet maddî kaynağı, bazı hizmetlerini ücretlendirip bedellerini halktan alarak ya da vergi toplayarak elde eder. Bu sebeple vergi vermek, toplumsal hizmetleri ifa etmek için yapacağı yatırımlarda devlete yardımcı ve destek olmak, devlet malını korumak önemli bir vatandaşlık görevidir.
Reenkarnasyon insanın veya başka bir canlının ölümünden sonra ruhunun başka bir canlının bedeninde yeniden dünyaya gelmesi inancıdır. Bu bâtıl inanca ruh göçü ve tenâsuh adları da verilmektedir. Bu inanca göre insan dışındaki her varlığın insan bedenine yükselinceye kadar değişik canlıların bedenlerinde defalarca dünyaya gelmesi gerekmektedir. Ruh, dünya hayatında işlediği iyilik ve kötülüklere göre dünyaya bir sonraki gelişinde daha üst veya daha alt bir varlığın bedenine gönderilmektedir. Ruh, ancak sürekli daha iyi ameller işlemekle insan bedeninde dünyaya gelme imkânı bulur. Reenkarnasyon İslâm inancına aykırı, bâtıl bir inançtır. İslâm’a göre ölen kişi tekrar dünyaya gelemez, kıyametten sonra âhiret yurdundaki yaşamı için yeniden diriltilir.
Cehennem, derin bir kuyudur. Kâfirlerin ve günahkârların cezalarını buldukları yerdir. Günahlarının cezasını çekip Allah’ın bağışlamasına mazhar olanlar gün gelir kurtulurlar cehennemden. Müminlerin, sâlihlerin yurdu cennete kavuşurlar onlar da.
Cennet, müminler için altın bilezikler, altın kadeh ve tepsiler, değerli taşlarla işlenmiş tahtlar, ibrikler, ipekli elbiseler, inciler, sıra sıra yastıklar, yumuşak tüylü halılar, yüksek köşklerle süslenmiş bir bahçedir. Orada temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren içecek ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Müminler için orada her türlü ürün ve Rablerinden bağışlanma vardır. Canlarının çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Müminler orada tahtlar üzerinde kardeşçe otururlar. Hiçbir yorgunluk hissetmedikleri gibi oradan asla çıkarılmazlar da.
Herkes için farklı… Sosyal davranış kuralları insanlar birbirini daha yakından tanıdıkça, aralarındaki sevgi güçlendikçe, açık kalplilik ve samimiyet geliştikçe daha farklı bir boyut kazanır. Belki başlangıçta şekilcilik gibi gelen bu kurallar, zamanla muhatabımıza ve onunla oluşturduğumuz ilişkiye gösterdiğimiz hassasiyetin bir göstergesine dönüşür. Önceleri kişiye yük gibi gelse de zamanla ince bir zevk hâlini alır.
Güzel ahlâkın tezahürü… Dinimiz, insanların birbirleriyle iyi ilişkiler içinde olmalarını ve güzel geçinmelerini emreder. Bir toplumda güzel geçimin yerleşmesi de bireylerin birbirlerine karşı saygılı, diğerkâm, alçakgönüllü olmalarına bağlıdır.
Güzel başlangıç… Bir toplumda, davranışları denetlemeye yönelik benimsenmiş ve örf haline gelmiş kurallar vardır. İnsanlar bu kurallar sayesinde toplum içinde ve bir arada yaşarlar. Âdâb-ı muaşeret, görgü kuralları, sosyal davranış kuralları, nezaket kuralları gibi isimlendirmelerle de anılan bu kurallara uymak, insanlar arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine yardımcı olacak güzel bir başlangıç adımı atılmasını sağlar.
Âdil olmak… Toplumdaki her bir meslek sayesinde toplumun diğer fertlerine ihtiyaçları olan ürün ve hizmetler sunulur. İhtiyaçların görülmesi ise meslek erbabının işlerini olması gereken biçimde yapmasıyla, hile ve aldatmalardan uzak kalmasıyla mümkündür. Eksik, bozuk, hatalı ürün ve hizmetler, hem onların üretilmesinde kullanılan insan gücüne ve maddî kaynağa hem de ihtiyaçlarını gidermek üzere onları temin eden kişilere zulümdür. Zira zulüm, bir şeyi olması gerektiğinden farklı şekilde icra etmekle ortaya çıkar ve yapandan başlayarak tüm topluma zarar verir. Aynı geminin yolcularından birinin geminin zeminini delmesi, geminin batmasına ve tüm yolcuların felâketine sebep olur.
Kemal yolculuğunu sürdürmek… Kişi mesleğini severek, her zaman âdeta ilk defa icra ediyormuşçasına taze bir özenle ve sabırla yürütmelidir. Böylece hem ürünü onun göğsünü kabartır, hem kişisel hayatında mutluluğu yakalar, hem de mesleğinin genel gelişimine ve diğer meslektaşlarına katkıda bulunur. Bu sebeple kişi mesleğinde yetişme aşamasında da ustalık aşamasında da sürekli bir kemal yolculuğu içinde olmalı, mesleği sürdürecek haleflerini de aynı yolculuğa ortak etmelidir.
Devleti korumak… Devlet, hudutları içindeki insanların zımnî ya da açık anlaşmalarla kurduğu bir teşkilâttır. Dolayısıyla hem kurulmasında hem de yükümlülüklerini yerine getirme süreçlerinde halk en belirleyici etkendir. Devletin gücü ve saygınlığı, halkının gücü ve saygınlığıyla bağlantılıdır. Bu sebeple halk, devlet denen ortak kuruma, üstlenip sorumluluk bilinciyle yerine getirdiği hizmetleriyle destek verir. Böylece devlet, toplumun düzenli, uyumlu, güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşaması için görevlerini icra eder.
Devleti desteklemek… Devletin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için maddî kaynaklara ihtiyacı vardır. Devlet maddî kaynağı, bazı hizmetlerini ücretlendirip bedellerini halktan alarak ya da vergi toplayarak elde eder. Bu sebeple vergi vermek, toplumsal hizmetleri ifa etmek için yapacağı yatırımlarda devlete yardımcı ve destek olmak, devlet malını korumak önemli bir vatandaşlık görevidir.