Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:46

    Ebû Hüreyre “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Ümmetimin içinde beni en çok sevenler, benden sonra gelen, ehlini ve malını beni görmeğe fedâ eden kimselerdir.) Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” onların şiddetli muhabbetlerini temennî eder. Onların birisi ki, ehlini ve malını beni görmek için ve bana vâsıl olmak için fedâ edeydi, o kimseler bu sıfatla sıfatlanmışlardır.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:45

    (Mesâbîh-i şerîf)in hasen hadîsler kısmında, Abdüllah bin Magfel “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Allahü teâlâ hazretlerinden korkunuz! Allahü teâlâ hazretlerinden Eshâbım hakkında korkun. Onları kötü sözlerinize hedef ittihâz etmeyiniz. Her kim ki onlara buğz eyler, bana buğz etdiği için buğz eder. Her kim ki onlara ezâ eder, bana ezâ [eziyyet) eder. Her kim ki bana ezâ eder, Allahü teâlâ hazretlerine ezâ [eziyyet] eder. Her kim ki Allahü teâlâ hazretlerine ezâ ederse, ona azâb yapması yakındır.)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:44

    İbni İshâk İsbâdâti nakl etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki, (Hasen ve Hüseyn “radıyallahü teâlâ anhümâ” Arşın iki süsüdürler!) O zemân, Allahü teâlâya Cennet, lisân-ı hâl ile dedi ki, (Yâ Rabbî! Sebebi nedir ki, beni miskînlere ve dervîşlere mesken edersin.) Nidâ geldi ki, ey Cennet! Bu se’âdete râzı olmaz mısın ki, erkânını [köşelerini] Hasen ve Hüseyn ile süslerim! Cennet o müjdeye övünüp, râzıyım, râzıyım, dedi. Ne mutlu se’âdete kavuşmuş olanlara ki, arşın ve Cennetin köşelerinin zînetleri olan bunların yakınlık derecelerini düşünmelidir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:44

    (Uyûn-ür-rızâ) kitâbında, Hüseyn bin Alîden “radıyallahü teâlâ anhümâ” nakl edilmişdir. Bir gün büyük Ceddimin hizmetinde Ubeyy bin Kâ’b “radıyallahü teâlâ anh” hâzır idi. Ben vardım. Resûl-i ekrem hazretleri buyurdular ki, (Merhabâ! Yâ Ebâ Abdüllah! Yâ zeynes-semâvat-i velard!). Ubeyy bin Kâ’b “radıyallahü anh” dedi ki, yâ Resûlallah! Âsûmânın ve yerin senden başka zîneti var mıdır. Resûl-i ekrem hazretleri buyurdu: (Ey Ubeyy bin Kâ’b! O ma’bûd hakkı için ki, beni insanlara resûl olarak gönderdi, Hüseyn bin Alî yeryüzünün merkezinin süsüdür. Ondan ziyâde zînet, göklerin tabakalarıdır.)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:44

    (Şevâhid-ün nübüvve) kitâbında yazılıdır. Bir gün Hasen ve Hüseyn “radıyallahü teâlâ anhümâ” Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûr-ı şerîflerinde güreş tutarlardı. Resûlullah hazretleri; yâ Hasen tut Hüseyni, buyururdu. Fâtıma “radıyallahü anhâ” orada hâzır idi. Dedi, yâ Resûlallah! Hasen, kardeşinden büyükdür. Acabâ, küçük olana yardımcı olmak dahâ uygun iken, niçin Hasen tarafını tutarsınız! Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Yâ Fâtıma! Hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm Hüseyne yardım ediyor.)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:43

    (Kenz-ül Gârâib) kitâbında yazılıdır. Bir gün bir a’râbî Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine, bir ceylân yavrusunu hediyye getirdi. Hazret-i Fahr-i kevneyn onu imâm-ı Hasene lutf etdi [hediyye buyurdu]. Hazret-i imâm-ı Hüseyn bunu işitince, Muhammed Mustafâ hazretlerinin huzûr-ı şerîflerine gelip, dedi ki, yâ dedeceğim. Ben de ceylân yavrusu isterim. Hiçbir behâne ile tesellî bulmayıp, ağlamağa başladı. Hazret-i Resûl-i ekrem düşünceli otururken gördü ki, sahrâdan bir ceylân, yavrusunu alıp, acele ile gelir. Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin huzûr-ı şerîfine geldikde, fasîh bir lisân ile; yâ Resûlallah! Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri ben fakîre iki yavru ihsân etmişdi. Birini bir avcı tutup, size getirdi. Biri benim ile kaldı. Onu emzirmeğe meşgûl iken, nidâ geldi ki, ey azîz, bir yavrun Hasene vâsıl oldu. Hazret-i Hüseyn de ceylân yavrusu istiyor. Ağlamağa başladı. Durmayıp, bir yavrunu da çabuk huzûra götür. Onun sıkıntısını kalbinden gider. Yoksa bir damla göz yaşı çıkarsa arş titrer. Melekler onun üzüntüsüne tâkat getiremezler. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri bu haberden mesrûr olup, o ceylân yavrusunu da Hüseyne verip, hâtır-ı şerîfini tesellî etdi. Ey azîzler! Gökdeki melekler ve yeryüzündeki vahşî hayvânlar, bir damla göz yaşının o mubârek torunun gözünden damlamasını revâ görmediler. Onların gönüllerini incitenler ne cevâb verir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:42

    Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretleri rivâyet etmişdir. Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Hasen bin Alîyi omuzuna almışdı. Bir kişi dedi ki; Yâ oğul; ne güzel zâtın omuzundasın. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu: (Omuzumdaki de güzeldir.) Bu menkıbenin evvelinden buraya kadar temâmı, (Mesâbîh)in hasen hadîslerinden bildirilmişdir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:42

    Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Hasen, Resûl-i muhterem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin göğüsden başa kadar olan kısmına, Hüseyn; Resûlullahın göğüsden aşağıya kadar kısmına, insanların en çok benziyenidir. Huzeyfe “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmişdir. Huzeyfe der ki, vâlideme dedim ki: Bana izn ver, varayım, Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleriyle akşam nemâzı kılayım. Söyliyeyim de, bana ve sana istigfâr etsin [ya’nî düâ buyursun]. Geldim. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile akşam nemâzını kıldım. Sonra yine nemâz ile meşgûl oldu. Yatsı nemâzını da kıldı. Sonra geri döndü. Ben de tâbi’ oldum. Benim sesimi [gelişimi] işitdi. (Kimdir, Huzeyfe midir) buyurdu. Evet yâ Resûlallah! dedim. Buyurdular ki: (Nedir hâcetin [isteğin]. Allahü teâlâ hazretleri seni ve anneni afv etsin.) Sonra buyurdular ki: (Şimdiye kadar hiç bir yere gelmemiş melek bu gece geldi. Rabbinden izn istemiş ki, benim üzerime selâm versin ve Bana müjde versin ki, muhakkak Fâtıma, Cennet ehli kadınların seyyidesidir. Hasen ve Hüseyn, Cennet ehli gençlerin seyyididirler.)

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:41

    Buyurulmuşdur ki, avâm arasında Hasen “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin nesilleri bitmişdir diye yanlış bir inanış vardır. Böyle inanmak doğru değildir. Türpüştînin rivâyet buyurduğu hadîs-i şerîf, böyle düşünenlerin i’tikâdını tekzîb eder. Hem menâkıb-ı şerîflerini beyân etdiler. Açıklamışlardır ki, vefât etdiklerinde ondört oğulları kaldı. Birçok kızları kaldı. Mahdûmlarının ismleri, Abdüllah, Kâsım, Hüseyn-el Ebrim ve Ukayl, Hasen-el Müsennâ ve Zeyd, Abdürrahmân ve Ahmed, Ömer ve İsmâ’îl ve Fadl ve Ebû Bekr ve Talha. Bu kadar evlâddan nesîlleri kalmamak mümkün değildir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri11.09.2024 - 04:41

    Câbir “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini arafe günü hacda gördüm. Kusvâ adlı devesi üzerinde hutbe okudu. (Ey insanlar! Size, onlara yapışıp, dalâlete düşmemeniz için, Allahü teâlânın kitâbını ve ıtrem ehl-i beytimi bırakdım) buyurduğunu işitdim. Türpüştî “rahimehullahü teâlâ” buyurmuşdur ki, ıtre için ba’zıları dediler ki, kişinin ıtresi, yakınları demekdir. Ba’zıları dedi ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin ıtresi, Abdülmuttalib oğullarıdır. Ba’zısı dedi, kişinin ıtresi, ehl-i beytidir. Yakın olsun, uzak olsun ev halkıdır. Lügat ma’nâsı i’tibâriyle de, kişinin ehl-i beyti ve kavminin yakınlarıdır. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri ıtreyi beyân buyurdular. Ehl-i beyt ile berâber ifâde olunduğunda, ıtreden murâd-ı şerîfleri, asabeleri ve ezvâc-ı tâhirâtıdır “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”.