Din, insanlık onuruna bir hakarettir. Din olsa da olmasa da iyi insanlar iyi şeyler, kötü insanlar kötü şeyler yapacaktır;ama iyi insanların kötü şeyler yapması için din gereklidir. Steven Weinberg
Terazinin bir kefesine, dünyaya "saflar"ın yığdığı kötülükleri, öteki kefesine de ilkesiz ve kuruntusuz insanlardan gelen kötülükleri koysaydık, ilk kefe ağır basardı. Cioran "çürümenin kitabı - s. 89"
Çocukluğumuzdaki oyunlar değil sadece, masallar da sıkıntılı. Genellikle iyiler güzel, kötüler çirkindir masallarda. Yeşilçamda da benzer bi durum var, fakirler., genelde iyi mutlu; zenginler mutsıuz ve kötüdür. Toplumu bu yönde şekillerdirme çabasına her yerden bir destek gelmiş, bilinçli bilinçsiz çoğu kişi buna ortak olmuş. Masallar önyargılarımızı oluşturmuş, güzel görünen insanlara davranışımızı daha olumlu hale getirmiş, yeşilçamdaki fakir ama iyi insanlar da fakirlerin tesellisi olmuş; daha fazlasını istememelerini sağlamış. Fakir insanaları yönetmek kolay, onları önce bir şeylere muhtaç hale getirip, ihtiyaçlarını karşılayıp, onlara iyilik yaptığınızı gösterir ve onları yönetmeye devam edersiniz.
Dünyanın en yalnız ağacı Sahra Çölündeki Tenere bölgesindeki bir akasya ağacıymış. Çölün ortasında, 3 metre boyundaymış, kökleri 36 metre derinlikteki sudan besleniyormuş ve 400 km çapında başka bir ağaç olmadan yıllarca dayanmış yalnızlığa, çöl koşullarına. Çölün derinliklerindeki su kadar gelip geçen kervanlar da onu hayata bağlamış. Ama 1973 yılında sarhoş bir kamyon sürücüsü çölün ortasındaki bu tek ağaca çarpmış, dibinden kırmış ve dünyanın en yalnız ağacını öldürmüş. Çölün ortasındaki yalnız ağacı bile öldürebilecek kadar vahşi yaratıklarız.
Bir yanılgıdan bir kişi acı çekiyorsa buna delilik denir. Bir yanılgıdan birçok kişi acı çektiğinde ise buna din denir. Richard Dawkins "Tanrı Yanılgısı"
Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: “Bunca mutsuzluğu ve boğuntuyu ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?” Arthur Schopenhauer
Pek çoğumuz; kendin olmalısın, içinden geldiği gibi davranmalısın, neysen o olmalısın düşüncesine sahibiz. Ama ben anladım ki herkes için bu böyle değilmiş. Kendin olursan, içinde her şeye rağmen var olan çelişkileri, kafandaki soruları, anlamlandıramadığın hayatı, anlayamadığın insan davranışlarını içinde saklamayıp birileriyle paylaşırsan karamsar, kötümser, alıngan biri oluyorsun ve insanlar senden uzaklaşıyor. İçinizden geldiğ igibi davranma noktasında, içinizden gelen şeylerin neşeli, eğlenceli, umutlu olduğundan emin olduktan sonra, içinizden geldiği gibi davranabilirsiniz. Zira insanlar etraflarında her şeye rağmen mutlu, umutlu insanlar görnek istiyor. Öğrendim ki her zaman içimizden geldiği gibi, kendimiz gibi davranamayız.
Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni Değmez bu yangın yeri avuç açmaya değmez Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama Seni yalnız komak var o koyuyo adama William Shakespeare
Din, insanlık onuruna bir hakarettir. Din olsa da olmasa da iyi insanlar iyi şeyler, kötü insanlar kötü şeyler yapacaktır;ama iyi insanların kötü şeyler yapması için din gereklidir.
Steven Weinberg
Terazinin bir kefesine, dünyaya "saflar"ın yığdığı kötülükleri, öteki kefesine de ilkesiz ve kuruntusuz insanlardan gelen kötülükleri koysaydık, ilk kefe ağır basardı.
Cioran "çürümenin kitabı - s. 89"
Çocukluğumuzdaki oyunlar değil sadece, masallar da sıkıntılı. Genellikle iyiler güzel, kötüler çirkindir masallarda. Yeşilçamda da benzer bi durum var, fakirler., genelde iyi mutlu; zenginler mutsıuz ve kötüdür. Toplumu bu yönde şekillerdirme çabasına her yerden bir destek gelmiş, bilinçli bilinçsiz çoğu kişi buna ortak olmuş. Masallar önyargılarımızı oluşturmuş, güzel görünen insanlara davranışımızı daha olumlu hale getirmiş, yeşilçamdaki fakir ama iyi insanlar da fakirlerin tesellisi olmuş; daha fazlasını istememelerini sağlamış. Fakir insanaları yönetmek kolay, onları önce bir şeylere muhtaç hale getirip, ihtiyaçlarını karşılayıp, onlara iyilik yaptığınızı gösterir ve onları yönetmeye devam edersiniz.
Dünyanın en yalnız ağacı Sahra Çölündeki Tenere bölgesindeki bir akasya ağacıymış. Çölün ortasında, 3 metre boyundaymış, kökleri 36 metre derinlikteki sudan besleniyormuş ve 400 km çapında başka bir ağaç olmadan yıllarca dayanmış yalnızlığa, çöl koşullarına. Çölün derinliklerindeki su kadar gelip geçen kervanlar da onu hayata bağlamış. Ama 1973 yılında sarhoş bir kamyon sürücüsü çölün ortasındaki bu tek ağaca çarpmış, dibinden kırmış ve dünyanın en yalnız ağacını öldürmüş.
Çölün ortasındaki yalnız ağacı bile öldürebilecek kadar vahşi yaratıklarız.
Bir yanılgıdan bir kişi acı çekiyorsa buna delilik denir. Bir yanılgıdan birçok kişi acı çektiğinde ise buna din denir.
Richard Dawkins "Tanrı Yanılgısı"
Bulutların üstünde hava hep açıktır.
Oruç Aruoba
Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: “Bunca mutsuzluğu ve boğuntuyu ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?”
Arthur Schopenhauer
Pek çoğumuz; kendin olmalısın, içinden geldiği gibi davranmalısın, neysen o olmalısın düşüncesine sahibiz. Ama ben anladım ki herkes için bu böyle değilmiş. Kendin olursan, içinde her şeye rağmen var olan çelişkileri, kafandaki soruları, anlamlandıramadığın hayatı, anlayamadığın insan davranışlarını içinde saklamayıp birileriyle paylaşırsan karamsar, kötümser, alıngan biri oluyorsun ve insanlar senden uzaklaşıyor. İçinizden geldiğ igibi davranma noktasında, içinizden gelen şeylerin neşeli, eğlenceli, umutlu olduğundan emin olduktan sonra, içinizden geldiği gibi davranabilirsiniz. Zira insanlar etraflarında her şeye rağmen mutlu, umutlu insanlar görnek istiyor. Öğrendim ki her zaman içimizden geldiği gibi, kendimiz gibi davranamayız.
Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni
Değmez bu yangın yeri avuç açmaya değmez
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var o koyuyo adama
William Shakespeare