Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Tuna Kafkas
Tuna Kafkas

hangi yeryüzü, gökyüzüne bakmaz; ve sanılıyor mu ki gökyüzü de yeryüzüne meftun, değildir...

  • hıyarım var diyene bir avuç tuz alıp koşmak10.01.2024 - 04:06

    bir kere sevdan;
    iltifat sayıyordu tenkidli tespitleri ve
    saplama çakan saptamaları…,
    ruhumla irtibatta kalırken ruhun
    teklifsizdin hep,
    yaklaşımların ve ilgi kuruşların ve,
    çözümlemelerin ve yön tayin edişlerinde,
    zahir kaidesi tanımazdı muhabbetin…,

    ki benim ötelediklerimse
    uslu durmuyordu daim,
    soytarı ve günübirlik akan,
    bu sokak kumpanyalı cemiyet denen sirkin,
    beyhudeliklerinde düşe kalka,
    bulanmıştık bir kere kırmızısına
    arsız muhabbetin…,

    gel gör ki;
    yağmalıyordu göğüs kafesimi
    işgalci bir keder,
    sabredenlerin beyefendisi…,
    ve /vicdansa/,
    işte orada bekliyordu
    ağzını iştahlı dudaklarıyla açarak,
    bir lokmada yutup sensiz bırakmak için beni,

    tevatürlerden ç/alıntı hakikat muhabbeti,
    tuzaksın bana bilirim,
    anlam haritama uzanan sözcüklerinle,
    ki işte, uyuyor omzumda;
    yorgun aşk ki,
    bilmecesi avucunda; hekimim,
    ah;

    sevgili hatırı yükseğim;
    peki ört üstünü,
    varış noktasız güzerg/ah/lı gezilerin,
    ve var kutsaya dur merhametinle,
    ırak düşmeyi...,
    ki ağır yüküm kendimden,
    ve sesim kaç zamandır uzak kaldı,
    sesinden…,

    ah kalbim;
    alnımda alnının sıcaklığı…,
    incir yaprağı damarlarındaki
    gözyaşı kadar duru bir muhabbetle
    sevdim ben seni,
    bu kadar açık...,
    senin mazlumu sevmeye mütemayil tavrını
    ve zalime kin tutuşundaki ince ayarını,
    anne sütü kadar ak ve
    büyümek kadar kara
    sevdim seni…,
    ah;

  • titreşimsel olarak10.01.2024 - 04:00

    kuşlar/kuşlar/kuşlar havalandı...,
    hissiz kırmızı,
    zihnimin çırak kilidini açan
    dizeye düşer kederim,
    çocukluğum kara kâhküllü bir bulut gibi,
    göğü esmere ve gülüşümün
    okyanus mavisi tonuna boyar,
    ki kalbimdeki bütün karıncaları
    bilerek ezmek gibi bir şeydi bu…,

    kıpırtısız bir bekleyişte,
    yollara kaplı ölü posta güvercinleri…,
    kalbimin bileklerini kesen bir jilet gibi,
    seviyorum seni…,
    bir yanım yaşama,
    bir yanım ölüme akarak...,
    ah,

    içime hücum eden sesin,
    uykuma pençesini atan aslan gibi,
    masamda bir karaca kalbi
    koşarak sığınır kuytusuna,
    izini sürdüğü sevdasının yolunda kayıp…,
    ha sen ha ben diyen lisanından,
    mülevves hiçliğime değer sesinin,
    titreşimleri…,

  • Güvercinin Kayıp Kolyesi10.01.2024 - 03:58

    bunca tüy,
    bunca bulut ve bunca çırpınışta,
    gecede ve boranda nereye gider kuşlar…,
    keklik olma güvercin ol demek kolay,
    aç bir şiir cini horultusuyla uyurken,
    gecenin koynunda,
    bölüyor işte uykumu elbistan sesi,
    uyku ki,
    günlerdir küskün gözlerime,
    tünüyorlar kalbime,
    bükülerek içlerime…,
    ah;

  • antoloji'nin nedir bölümünde kitap hediye etmesi10.01.2024 - 03:44

    ki heves hırsızı dağılmış zihnim;
    ve/us/
    us/lu dur aklım...,
    her gece saat yârimde,
    içimde bir çiçek silkelenir;
    turuncu gül polenleri,
    duyulabilen yegâne ses olan nefesimin
    sığındığı genzimi yakarak…,

    o cin ali koşarak saatleri geri alır,
    ve kendine yalan söylemeyi sever,
    kızçelerin ip atladığı gibi bir rahatlıkla…,
    masal bulamacı işte;

    her gece saat tam yârimde,
    bir şiir;
    cibinliğini çeker paravanın arkasında
    ve son dizesini yazmadan,
    kendine koşar yalın ayaklarıyla…,

    ki yazgıları ortak ve bir noktaya bakan gözlerde,
    hani; karları erimeye yüz tutmuş bir korunun,
    ağaç dalları arasından süzülen
    o solgun gün ışığı hüzmesi altındaki,
    kamaşıklıkla,
    kırk yamalı paltosuna bürünmüş ve,
    yuva sıcaklığından geçmiş bir evsizin,
    bağrı yufkalığınca,
    üşümek ister dizeler…,

    sonra;
    sayıklamalar kesilir/ayıklanır
    düşün o hayra yoracak yerleri,
    geriye kalan kâbuslarından…,

    her gece saat yârimde,
    usulca sarılıp kendime
    her mahluk gibi,
    içimdeki hep aynı afacan kul iştiyakıyla,
    uyuya kalırım,
    acaba bu gece mi vuslat,
    sorusu kalbimde…,

    beşer idrakinin üstünde kocaman
    ve geniş asuman katları,
    açar her garip gibi bana da kapılarını;
    her an ilk an,
    her an ilk olur...,

    her gece saat yârimi gösterdiğinde,
    yüzümden nöbetçi bir bulut geçer
    zoraki gülümseyerek,
    sedir üstündeki eski bir şilteye uzanır gibi
    sarılırım kendime ve,
    kendimden başka kimim var farkındalığına,
    dolaş ha/sarmaş… ha/dolaş...,
    ne kendime kıyabilirim,
    ne de beni bana mutlak terk etmeyenin,
    beni sevdiği gibi, o/nu sevebilirim…,

    amenna ve eyvallah da,
    yok işte benim neyleyim,
    tuzu kuru ve hırpalanmamış
    ve yaslandığı istinâd duvarı nizamî
    ve el/itlerden himaye görmüş,
    kitapsız mütedeyyin bir yüreğim...,

  • kapı10.01.2024 - 03:27

    ki kaçak ve
    ışık hüzmesine,
    kapandı
    kapı…
    eşikte
    yalnız
    ikisi
    ikiziyle,
    diz dize
    dizelerde…
    fısıldaşarak,
    yalın ayak baş kabak,
    kapladı
    serap
    yüzünü,
    çölleşen
    kalbini,
    kederli
    kum
    tanelerinden
    sakınarak…,
    açtı
    kafesini
    tutsak;

    kırptı
    kanatlarını,
    sığındı
    yorgun
    hurma
    ağacına,
    uyudu
    kaçak,
    oruçlu
    kollarında…,

    vuruldu
    kilit,
    kenetlendi
    göz,
    sustu
    şiir;
    kalın
    bordo
    perde
    çekildi
    kat kat…,

    denize
    saçıldı
    altın
    pullu
    balıklar,
    kuytuya
    ağardı
    gün…,

    kapandı
    kapı…,
    eşikte
    yalnız;
    kızıl
    saçlı
    kanayan
    diz/e…,

    kalbinde,
    dilsiz
    ışık
    hüzmesi...,
    ah;

  • muhal10.01.2024 - 00:32

    yanyana/yanyana/yanyana...,
    ceset torbaları;
    enkaza dönmüş viranelerimizde
    baykuşlara kalmış pencerelerimize,
    mavi kar taneleri düşüyor
    ve sen bal rengi buğular içindesin şimdi
    ki bütün o kuşlar bir dağ evine havalandı,
    eski şöminede ve göçmen sobasında
    patlayan kozalaklar,
    yana yana/yana yana/yana yana…

    seviyorum seni yaşama kanat çırpan,
    ürkek kuşlar gibi üstadım…,
    kan ve ateş gibi,

    kuşlar/kuşlar/kuşlar havalandı...,
    hissiz kırmızı,
    zihnimin çırak kilidini açan
    dizeye düşer kederim,
    çocukluğum kara kâhküllü bir bulut gibi,
    göğü esmere ve gülüşümün
    okyanus mavisi tonuna boyar,
    ki kalbimdeki bütün karıncaları
    bilerek ezmek gibi bir şeydi bu…,

    kıpırtısız bir bekleyişte,
    yollara kaplı ölü posta güvercinleri…,
    kalbimin bileklerini kesen bir jilet gibi,
    seviyorum seni…,
    bir yanım yaşama,
    bir yanım ölüme akarak...,
    ah,

    içime hücum eden sesin,
    uykuma pençesini atan aslan gibi,
    masamda bir karaca kalbi
    koşarak sığınır kuytusuna,
    izini sürdüğü sevdasının yolunda kayıp…,
    ha sen ha ben diyen lisanından,
    mülevves hiçliğime değer sesinin,
    titreşimleri…,

    ve doluyor karanlığın kuyusuna,
    içinde özlem geçen bütün şiirler...,
    daha da t\aksim geçmiyorum o halde,
    kağıttan geminin,
    meçhul bir kıtaya vardığını sanıp,
    çapa atması gibi,
    muhal aşk…,
    ah/

  • komedi ve küfür ilişkisi10.01.2024 - 00:16

    sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor sokakların,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;

  • komedi ve küfür ilişkisi10.01.2024 - 00:15

    sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü köz değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor sokakların,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;

  • komedi ve küfür ilişkisi10.01.2024 - 00:14

    yok işte benim neyleyim,
    tuzu kuru ve hırpalanmamış
    ve yaslandığı istinâd duvarı nizamî
    ve el/itlerden himaye görmüş,
    kitapsız mütedeyyin bir yüreğim...,

    ah sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü köz değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor sokakların,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;

  • komedi ve küfür ilişkisi10.01.2024 - 00:11

    yok işte benim neyleyim,
    tuzu kuru ve hırpalanmamış
    ve yaslandığı istinâd duvarı nizamî
    ve el/itlerden himaye görmüş,
    kitapsız mütedeyyin bir yüreğim...,

    ah sen de;
    üzümler kadar beyaz ellerin için derken,
    üzgünümleri ve tatlanmış üzümlerin
    tatlı bağ bozumu telaşesini,
    külahıma anlat pablo neruda,
    anlat anlat hacet deflerini;
    ki metal kırpıntısı ve
    kalıptan/tornadan çıkmış,
    tek tipleşen kalpler taşlaşa ve
    pıhtılaşa dursun kan k/ayıplarımız…,

    ha diriliş mi, bana ulaşan sesidir çapanın,
    reyhanîden destur almış bir gurbetçinin;
    ağır başlı nefesidir…,

    zamanelerin zıpçıktı kuşaklı
    yürek kapılarını kapayan dijital çığ,
    siber koru,
    karın örttüğü köz değil mi…,
    bu nasıl krizantemdir kardeşim;
    incinmişliğimi daha nereye kadar,
    kan kusarken kızılcık şurubu içmişliğe verebilirim,

    gel bakalım sen de ahmet telli;
    çocuksun sen öyle mi, peki
    her ayrılıkta bozulan imlanın alfabesi kaç harf,
    ve üç ayrı \h sessizlerine malik mi…,
    ah tabi elvedalar, hoş/çakal sevgilimler,
    ve her türlü tövbenin yüz karası…,
    sözünden dönenin önde gidenlerine râm,
    kahpelerin devranı,

    kibarlıkların bitlenmiş arap saçını
    ve ayıkla pirincin taşını şimdi hadi...,
    yüz hatlarımızda bekleyen tebessümler,
    gözlerimi mesken tutmuş…,
    vakitsiz ecel gibi buruşmuş,
    yalandan güz ve alaycı yüzler,
    mevsimsiz göçler,

    küfürü hüner sayanların emmisi,
    beri gel sen de,
    tek sevdiğin babanla beraber can yücel,
    sevdiğim kadar sevilirim öyle mi,
    salağın en salağı,
    buysa hayat, bu hayatın yedi sülalesi,
    istanbulun ta yedi tepesi,

    ki dibi tutmuş bir kere
    akdeniz kokusunun dahi…,
    çukulatadan beklene dursun seretonin,
    harman yerindeki yanık tenin
    yerini tutacak tarımsal/kırsal kalkınma,
    öyle mi…,
    tabi tabi bekleyelim,
    sirkecideki han hamallarının sırtındaki,
    küfe ip izlerinin helali olan,
    ayran aşı kadar,
    içimize aş olacak ha…,
    emekçilerin emekleri;

    ara ki bulasın artık,
    yılan dilli kısaltmalarda o yaşama sevincini,
    kulağına fısıldasam
    ve bak alınma ama istanbul,
    nefesin anason ve uluorta
    döl bereketi kokuyor sokakların,
    egenin kucağına akıyor bakteri kominleri,
    gözlerimin tirilyesi,
    zeytinin karası,
    kokuşmuş ölüüüüüüüü sardalya,
    ve ha sendeki ben,
    ha bendeki sen din kardeşim,
    al sendeki beni,
    vur bendeki sana,
    karma karışık artık bizim mahalle,
    kördüğüm,
    ortaya tepside şöyle karışık yaptırıyoruz malum…,

    ve çok kutuplu/kalp kaçağı,
    elektrik akımından cereyan alan ocaklarda,
    çingene sarmaşığı ve sırnaşık
    pişkin yüzsüzlükler…,
    yanık kozada erdemler
    ve mecalsiz kelebek olmaya,
    tırtıldan iyi niyetler…,

    kabahatler olmuş birer piç ki sorma desen,
    kim bana diyor, diyor güzel kardeşim…,
    ve kimse haliyle nüfusuna almıyor;
    sittin senedir bitmeyen bakla takla devranı,
    yere bat e mi…,

    örülmüş ağına düştük cümleten zehirli örümceğin,
    ki panzehir ne mi,
    ah ayol o da sorulur mu,
    aşk olsun; aşk elbet,

    kimimiz var kendimizden başka diyerek…,
    öfkelerimiz en çok kendimize olmalı,
    bunu bilseydik hiç değilse keşke,

    ah neredesin,
    korkuyla ümit arasında durmaya muktedir,
    muvazene/denge,
    neredesin irade ve
    karar kılmışlık
    ve kıyam mukavemeti,
    öz disiplin,
    ah;