Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Tuna Kafkas
Tuna Kafkas

hangi yeryüzü, gökyüzüne bakmaz; ve sanılıyor mu ki gökyüzü de yeryüzüne meftun, değildir...

  • kavis05.03.2024 - 03:50

    hep o hakikatin rengi siy/ah
    ve kâbe örtüsü kadar siy/ah,
    hayran ve afacan gözlerindeydi teselli hekimim,
    sadece, /biraz daha kavisli olabilirdi/
    aşk;

    hangi dinde yeri var bunun,
    bu transandantal bir aşkın,
    gizemli boyutlarındaki seyir, bilmiyorum;
    ama yok güzelliği aramanın sonu
    her inanışta,
    biliyorum…,

    ama sen de bil ki sevgili dostum,
    sende bulduğum bu güzelliği ben,
    sonsuz seviyorum ve ölmeden önce,
    dünyayı içimden çıkarmak diliyorum,
    gözlerinde o/nu görür gibi olduğum
    güzellikle ah…,

    sonsuzluğu sevmek benim dinim imanım,
    ve benim, sonsuzluğadır ayak ucuna bakan
    nazar berkademim…,
    sonsuzlukta yol almaktır ciğerimin yarası
    ki duasıdır kalbimin,
    vakit tamam dendiğinde,
    o mübarek menzile
    yürümek erenlerce;
    lâhavlevelâkuvveteillâbillah azığıyla,
    ki bu konma göçmenin ayet/el kürsîleri
    ertesinde, bir fatihadır aşk…,
    turna katarları geçer her kandilde içimden,
    ve yutkunarak akar içime kanat sesleri,
    göç mevsimi...,
    ah;

  • Hay bin kunduz!05.03.2024 - 03:38

    kozmik oda sırlı muhabbetinin yokluğundan,
    çilehanesi yekpare dünya olmuş bir çileye
    müebbeden girmiş bir sûfî,
    ne yana baksa,
    hatta gözleri yumulu,
    bakmasa da hiçbir yana,
    aşktan gayrı ne görebilir...,
    tepeden tırnağa aşk olmuş bir aşka aşığı,
    kim aşktan yana sınayabilir…

    aşka gönül koyan aşık,
    derya içinde suya küsmüş bir b/alık gibi şaşkın;
    aşktan, yine aşka varmaktan gayrı,
    ne yana gidebilir…,
    sır olmak ve asırlarca suskun kalmanın ötesinde,
    ne yana…;

    iki bilemedin üç günlük,
    güzel ve nurlu ve derin olan bir hayatı sürmek için,
    ömrümdeki iki kandilin sönmesinden yana mı teklifin
    bana ey aşk…,
    bunca hazin,
    bunca garip olmasaydı duruşun keşke,
    ve kapıların bu kadar sürgülü…,
    ah…;

    hayata yan bakan bir çocuğum ben,
    ve sen huzur esende yanıma geldiğinde,
    yine yan bakıyordum hayata ki
    sen, yanımdaydın…,
    naapsaydım;
    seni,
    düzene intifadanı,
    ahir zamana isyan tufanı kopan yüzünü,
    görmese miydim…,

    hay bin kunduz ya hû,

  • sadaka05.03.2024 - 03:32

    ki kalbim,
    şiir çöplüğüm ah;
    ne çok yazılmış,
    ve yazılmamış dizelerim,

    şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
    sonra kapansam kanayan dizlerinize
    ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
    öpebilsem…,

    ki üstünü örttüğüm her acım,
    bir gece yarısı üstü açık kalan
    bilincin altını üstüne getiren
    hırsızken...,

    içim;
    alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
    ve ucu saçak saçak suda yüzen
    bir halat gibi,
    kocamış kutsal balıkların geçtiği
    yosun tutmuş yoldayken içim…,
    bir düşkün silueti yansır
    aynada bana bakan; bana…,

    ve ağlayan bir tebessümü,
    brunonun sabîsine yamayan
    rüya çöplüğüm;
    ne çok görülmüş ve
    hayal meyal tasalı kâbuslarım,
    bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
    dilsiz dudaklarım…,

    ey rabbim,
    yolda kalmış susuzların
    imdadına koşar yardımın ve,
    anımsaması imkansız bir rüyada,
    muhabbete verilmiş bir sadaka
    olur kalbim...,
    ah;

  • sadaka05.03.2024 - 03:32

    ki kalbim,
    şiir çöplüğüm ah;
    ne çok yazılmış,
    ve yazılmamış dizelerim,

    şimdi ayak seslerinizi dinleyip,
    sonra kapansam kanayan dizlerinize
    ve aşkı yazdıran elleri öpsem şimdi,
    öpebilsem…,

    ki üstünü örttüğüm her acım,
    bir gece yarısı üstü açık kalan
    bilincin altını üstüne getiren
    hırsızken...,

    içim;
    alt çekmecenin en çıfıt tıkılmışı
    ve ucu saçak saçak suda yüzen
    bir halat gibi,
    kocamış kutsal balıkların geçtiği
    yosun tutmuş yoldayken içim…,
    bir düşkün silueti yansır
    aynada bana bakan; bana…,

    ve ağlayan bir tebessümü,
    brunonun sabîsine yamayan
    rüya çöplüğüm;
    ne çok görülmüş ve
    hayal meyal tasalı kâbuslarım,
    bir sırdaş adı sayıklıyor şimdi
    dilsiz dudaklarım…,

    ey rabbim,
    yolda kalmış susuzların
    imdadına koşar yardımın ve,
    anımsaması imkansız bir rüyada,
    muhabbete verilmiş bir sadaka
    olur kalbim...,
    ah;

  • çöl gecelerinin vefalısına hicret05.03.2024 - 03:20

    hasreti içime dolan, bendesi olduğum yârim,
    beni özleyen beni anan yârim,
    vadesizim, mecalsizim, çaresizim,
    şu kandil gününde,
    münzevi bir derviş kadar sensizim,
    sahipsizim,
    ah;

    garibim, bir fukara isimsizim,
    yüreğine kara kirpiklerle diktin beni,
    sana bulutları göstererek,
    - bu tabloyu kim yapmış
    diye sormuştum,
    sense,
    - gökyüzümsün
    dedin bana madem,
    o halde söyle hekimim;
    hangi yeryüzü gökyüzüne bakmaz…,
    ve sanılıyor mu ki,
    gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir…,

    vaslına erdiğin sır ırmakları menzilin olsun…,
    ayağına diken batmadan;
    zindan çilenin izleri alnında,
    gücenmiş dudaklarından süzülen tebessüm,
    yüreğine ve yufka bağrına aksın,

    ve sen tekil bir itikaf çal kendine…,
    felek rüzgarında ağaran şakaklarının ak ışıltısı
    ve gece gözlerinden süzülen hüznünle
    bakarken uzaklara,
    aşkın soldurduğu dudakların kapalı,
    omzunda reyhanlıdan ayrılığın ağır yükü,
    kederlisin…,
    duru sular kadar yorgun,
    ve yoksun...,

    güzde terkedilmiş bir sahil kasabası kadar ıssızım...
    olduğun yerde, okyanus maviler içinde kal,
    siyahın hakikatine bürüneyim bense,
    ve bütün bir ömür,
    vuslata gönül düşürmemiş hasretinle ve
    kendi azığımla kavrulayım,
    ah;

    çingene bir sarmaşık güldür hatıralar,
    insanın nefesini çemberini daraltan,
    sırnaşık ve yapma dedikçe yapan
    hayata tuzak, hayata kapan,
    yol ortası kurbanını şaşkın bırakan…,

    oysa;
    çatallıydı dili vedanın,
    gelincik şurubum,
    kabarmış yüreğinle
    köpük köpük...,
    bir kızılcık şırası izisin
    çatlak dudaklarımda,
    sürüngen kalbimin gömlek değiştirmek için,
    saklandığı oyukta,
    pul pul,
    yalnızlığın en korkak demindeyim…,
    ah;

    merdivenler dayadım ellerinin köprüsüne,
    yeşil damarlı nehirler öptüm,
    büktüm bakışlarının haritasını,
    peşine düştüğüm hazine,
    sensiz, kayıbım…,

    kaç kez dedim tabibim,
    bir kan merkezi tufanında unuttum bildiklerimi,
    köklerinden kopuk ve ömrüme sığmayan,
    bir istanbul yolculuğuna savurdu
    zahirin günübirlik oyunları…,

    neyi aşk sandığını unutmuş,
    bir hafızasız yürek belle beni
    hicretinin vefalısı olarak,
    ah;

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?05.03.2024 - 00:57

    burada bir dörtlük göremiyorum,

    yörük deyimiyle döm dörtlük bir dörtlük okumak isterdik :)

    mesela,

  • antolojide kendi şiirimsilerini beğenmek05.03.2024 - 00:41

    gülay, bkz: bir alt mesaj ;)

  • OSHO04.03.2024 - 23:50

    ne kkada da entelektüeliz, yirim :)

  • hülasa04.03.2024 - 23:46


    15. Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim
    Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam

    15. (Yerle göğü düzenleyen benim, sonra dönüp bozan benim bütün yazıları
    yazan benim, ben bu divâna sığmam.)



    16. Nâra yanan şecer benim çarha çıkar hacer benim
    Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam

    16. (Ateşten yanan ağaç benim, göğe çıkan taş benim. Bu ateşin alevini gör.
    Ben bu lügate sığmam.)



    17. Gerçi bugün Nesîmîyim Hâşîmîyim Kureyşîyim
    Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam

    17. (Gerçi bugün Nesimîyim, Hâşîmîyim Kureyşîyim ama menzilim bundan
    büyüktür, ben menzile ve şâna sığmam.)


    Seyyid Nesimî
    ( 14. yy. - 15. yy )

  • inci04.03.2024 - 23:43

    1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
    Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

    1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya
    sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.)



    2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
    Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam

    2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi
    olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu
    işarete de sığmam.)



    3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
    Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam

    3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı.
    Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.)



    4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
    Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam

    4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı.
    Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.)



    5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
    Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam

    5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı
    ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.)