Her Şeye Rağmen Gülümse BeğenAntolojimYorumlarPaylaşTweetle Gülümse Önce aynada kendine Sonra kirlenmiş yaşama Tarladaki kırmızı gelinciğe Neşeyle uçan kelebeğe Sokaktaki arsız kediye
Gülümse Bütün şanssızlıklarına İsteyip yapamadıklarına Geçip giden dertlerine Geçmemiş heveslerine
Gülümse Önce sevgiyle kendine Sonra hayata ve her şeye Beni de unutma
Yalnızca şunu anımsıyordu; Hangi yerin adı, hangi yalnızlığın vurup geçen, delip geçen acıların, kabusların, hangi iç sızının bendeşi olabileceğini… Sonra alıp başını gidemeden, son kez dönüp aynadaki suretine baktı. Baktı da gözleri doldu; içi havalandı. Turna katarları gelip geçti o gölgeli bakışlarından. İç sesinin sırrını üfleyen çöl rüzgarıydı geceki düşünü bölen, onu dil cengine düşüren … Denizler çok uzaktı, çok;
İçine baktı; Sonsuzdu orada her şey: renk, ses, koku sonsuzluğun dilini yansıtıyorlardı. Bakmak, seyre dalmakla yetinmek istemiyordu, dokunmak istiyordu. O sonsuzluğa karışmak istercesine; Dokunmak istiyordu… Yeni bir dil rengi çıkıyordu her adımda karşısına Korkuyordu. Kördü zaman, Ağulanmıştı dil; Oraya ait çekip çıkaracağı hiçbir şeyin adı sanı yoktu artık. Bir sesin, rengin, kokunun, görüntünün ardındaydı. Ne düş seyirmeleri geçirmiş, ne araflardan geçmiş, ne cehennemlere düşmüştü. Kaybolmuştu. Adsız sansız, kimsiz kimsesizdi. Üpüryan kalmıştı. Yazla kış, baharla güz gibiydi birbirlerine sözleri, içlerinin suretini dışa yansıtan.
Bugün Pazar Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyarım...
‘’Beni kendi yüreğinin üzerine bir mühür gibi, Kolunun üzerine bir mühür gibi koy; Çünkü sevgi ölüm gibi kuvvetlidir; Kıskançlık ölüler diyarı gibi serttir; Onun alevleri, ateşin alevleri, Yakıp bitiren alev. ‘’
Ben teşekkür ederim, gülümserken aklıma geleceksiniz hep..
Benimkisi şairlik falan değil, iç dökmesi, iç sıkıntısı, yaraları soğutma, sanmıyorum ki edebi değeri olsun. hep yazdım...
Yaşamak çok güzel dedirten, hayata güzel baktıran şiir
Her Şeye Rağmen Gülümse
BeğenAntolojimYorumlarPaylaşTweetle
Gülümse
Önce aynada kendine
Sonra kirlenmiş yaşama
Tarladaki kırmızı gelinciğe
Neşeyle uçan kelebeğe
Sokaktaki arsız kediye
Gülümse
Bütün şanssızlıklarına
İsteyip yapamadıklarına
Geçip giden dertlerine
Geçmemiş heveslerine
Gülümse
Önce sevgiyle kendine
Sonra hayata ve her şeye
Beni de unutma
Gülümse
AY PARÇASI 27 MAYIS 2023 İSTANBUL
Şiirlerinizi okuyorum, duygu yüklü, çok güzel. İyi ki yazıyorsunuz.
Kısaca araştırdım, Ustaya saygılar, şiirlerde çok güzel duygu yüklü, çok sevindim paylaşmanıza Ay Parçası
Yalnızca şunu anımsıyordu;
Hangi yerin adı, hangi yalnızlığın vurup geçen, delip geçen acıların, kabusların, hangi iç sızının bendeşi olabileceğini…
Sonra alıp başını gidemeden, son kez dönüp aynadaki suretine baktı. Baktı da gözleri doldu; içi havalandı.
Turna katarları gelip geçti o gölgeli bakışlarından.
İç sesinin sırrını üfleyen çöl rüzgarıydı geceki düşünü bölen, onu dil cengine düşüren …
Denizler çok uzaktı, çok;
Ayrı düşenler gibi tıpkı!
İçine baktı;
Sonsuzdu orada her şey: renk, ses, koku sonsuzluğun dilini yansıtıyorlardı. Bakmak, seyre dalmakla yetinmek istemiyordu, dokunmak istiyordu. O sonsuzluğa karışmak istercesine;
Dokunmak istiyordu…
Yeni bir dil rengi çıkıyordu her adımda karşısına
Korkuyordu.
Kördü zaman,
Ağulanmıştı dil;
Oraya ait çekip çıkaracağı hiçbir şeyin adı sanı yoktu artık.
Bir sesin, rengin, kokunun, görüntünün ardındaydı.
Ne düş seyirmeleri geçirmiş, ne araflardan geçmiş, ne cehennemlere düşmüştü.
Kaybolmuştu.
Adsız sansız, kimsiz kimsesizdi. Üpüryan kalmıştı. Yazla kış, baharla güz gibiydi birbirlerine sözleri, içlerinin suretini dışa yansıtan.
Sözdü aralarında ipil ipil akıp duran…
Bugün Pazar
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Nazım Hikmet
‘’Beni kendi yüreğinin üzerine bir mühür gibi,
Kolunun üzerine bir mühür gibi koy;
Çünkü sevgi ölüm gibi kuvvetlidir;
Kıskançlık ölüler diyarı gibi serttir;
Onun alevleri, ateşin alevleri,
Yakıp bitiren alev. ‘’
NEŞİDELER NEŞİDESİ, 8:6