bukowskinin çocukluk ve gençlik yıllarını müthiş bi şekilde yazdığı,o döneme ait,annesi ve babasıyla onu hergün döven babasıyla ilgili anlattıklarını barındıran kitabı...yine olağan bi günde babasının onu dövmesinden sonra ki hissttikleri paçalar insanı,,,aynen aktarıyorum....
'Banyodan çıktığını duydum. Banyonun kapısını kapattı. Duvarlar harikuladeydi, küvet harikuladeydi, lavabo ve duş perdeleri, hatta tuvalet bile harikuladeydi. Babam gitmişti. '' müthiştir bi o kadar da berbat
Her şeye sinmiş hüznün içinden uyudum. Uyandığımda şimdi sırada hangi kent var, diye geçirdim içimden. Hangi iş? Kalktım, çoraplarımı ve ayakkabılarımı giyip bir şişe şarap almaya çıktım. İyi görünmüyordu sokaklar, genellikle görünmezler. İnsanlar ve fareler tarafından planlanmışlardı sanki ve siz onlarla yaşamak ya da ölmek zorundaydınız. Ama bir dostumun bir keresinde bana dediği gibi, “sana hiçbir şey vadedilmedi, sözleşmen yok.” Şarabımı almak için dükkana girdim. · Hayat ile sanat arasındaki fark sanatın daha katlanılır olmasıdır. · - “şiir delilik midir? - ”şiir olmayan her şey deliliktir.”
Tuhafların en güçlüsü sık göremezsiniz onları kalabalıktan uzak dururlar çünkü. Azdırlar sayıca Bu tuhaf insanlar ama onlardan çıkar ender iyi resimler ender İyi senfoniler ender İyi kitaplar ve diğer ender İyi işler. ve en iyilerinden bu tuhafların belki de hiç. Kendileri resimdir Onların Kendileri, kitaptır müziktir eserdir. Bazen onları gördüğümü sanırım – bir banka belli bir şekilde oturmuş yaşlı bir adam örneğin Veya yanımdan aksi istikamette hızla geçen bir arabanın içindeki bir yüz. Veya süpermarkette poşetlere dolduran kızın veya oğlanın ellerini kullanışında belli eder kendini. Bazen bir süredir birlikte yaşadığın biridir- daha önce görmediğin yıldırım hızında bir bakış yakalarsın. Bazen hayatınızdan çıktıktan birkaç ay birkaç yıl sonra birden varlıklarını anımsarsınız müthiş bir berraklıkla. Etki ve tepki En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur sırf uzaklaşmak için, ve geride kalanlar birinin onlardan uzaklaşmayı neden isteyebileceğini bir türlü tam olarak anlayamazlar henry chinaski
bilmiyorum, iyi zamanlardı sanki, güneş sıcak ve sürekliydi ve en iyisi gecelerdi, karanlık ve ilginç geceler,çünkü içki etkisini göstermiş olurdu ve dünyaya katlanılabilirdi nerdeyse.
MUTTER ANNE Die Tränen greiser Kinderschar ich zieh sie auf ein weisses Haar werf in die Luft die nasse Kette und wünsch mir, dass ich eine Mutter hätte
Keine Sonne die mir scheint keine Brust hat Milch geweint in meiner Kehle steckt ein Schlauch Hab keinen Nabel auf dem Bauch
Mutter
Ich durfte keine Nippel lecken und keine Falte zum Verstecken niemand gab mir einen Namen gezeugt in Hast und ohne Samen
Der Mutter die mich nie geboren hab ich heute Nacht geschworen ich werd ihr eine Krankheit schenken und sie danach im Fluss versenken
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal auf meiner Stirn ein Muttermal entferne es mit Messers Kuss auch wenn ich daran sterben muss
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal auf meiner Stirn ein Muttermal entferne es mit Messers Kuss auch wenn ich verbluten muss
Mutter oh gib mir Kraft Çok yaşlı çocuk topluluğunun gözyaşı Onları beyaz bir saçla sıralıyorum Islak zinciri havaya fırlatıyorum Ve bir annem olsaydı diyorum
Benim için doğan bir güneş yok Benim için hiç annemin sütü olmadı Boğazıma sokulan bir boru oldu Karnımda göbeğim yok
Anne
Biberonu emmeyi hiç bırakmadım Ve benim barınacağım hiç bir oyuk yoktu Kimse bana bir isim vermedi Meni olmadan bana babalık yapıldı
Beni doğurmayan anne için Bu gece ebediyim Ona bir hastalık göndereceğim Daha sonra onu nehire yatıracağım
Anne
Akciğerinde bir yılanbalığı yaşıyor Alnımda bir doğum lekesi Bir bıçağın öpücüğü ile yok oluyor Ölümüme neden olsa bile
Anne
Akciğerinde bir yılanbalığı yaşıyor Alnımda bir doğum lekesi Bir bıçağın öpücüğü ile yok oluyor Ölümüme neden olsa bile
iyi film bi lafım yok ama,latin amerikalı bu yönetmenin bi önceki bol ödüllü filmi paramparça aşklar ve köpeklerle aynı temaya sahip sadece bi yerde yani iki filminde senaryosunun çıktığı nokta aynı...sonuçta iyi filmler yapmasına rağmen yönetmenin kendini tekrarladığı bir gerçek haline geliyor..yani iki filmde de bir kaza sonucu hiçbirbirini tanımayan insanların kaderleri ortak oluveriyor,hayatlar kesişiyor ve başlıyor bi dram... umarım bu böyle devam etmez...yönetmen için söylüyorum yoksa iki filmde çok güzel esasında...
Well, I just got into town about an hour ago Took a look around, see which way the wind blow Where the little girls in their Hollywood bungalows
Are you a lucky little lady in the City of Light Or just another lost angel...City of Night City of Night, City of Night, City of Night, woo, c'mon
L.A. Woman, L.A. Woman L.A. Woman Sunday afternoon L.A. Woman Sunday afternoon L.A. Woman Sunday afternoon Drive thru your suburbs Into your blues, into your blues, yeah Into your blue-blue Blues Into your blues, ohh, yeah
I see your hair is burnin' Hills are filled with fire If they say I never loved you You know they are a liar Drivin' down your freeways Midnite alleys roam Cops in cars, the topless bars Never saw a woman... So alone, so alone So alone, so alone
Motel Money Murder Madness Let's change the mood from glad to sadness
Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin' Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin' Got to keep on risin' Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin' Mojo Risin', gotta Mojo Risin' Mr. Mojo Risin', gotta keep on risin' Risin', risin' Gone risin', risin' I'm gone risin', risin' I gotta risin', risin' Well, risin', risin' I gotta, wooo, yeah, risin' Woah, ohh yeah
Well, I just got into town about an hour ago Took a look around, see which way the wind blow Where the little girls in their Hollywood bungalows
Are you a lucky little lady in the City of Light Or just another lost angel...City of Night City of Night, City of Night, City of Night, woah, c'mon
L.A. Woman, L.A. Woman L.A. Woman, your my woman Little L.A. Woman, Little L.A. Woman L.A. L.A. Woman Woman L.A. Woman c'mon THE DOORS
Los Angeles’ta çok vakit geçiriyorum. İnsanlar star aramak için geliyorlar. Size, sizin isminizle biten bir isim listesi sayıyorlar ve gidiyorlar, hepsi bu! (Chris Cornell, Soundgarden)
bukowskinin çocukluk ve gençlik yıllarını müthiş bi şekilde yazdığı,o döneme ait,annesi ve babasıyla onu hergün döven babasıyla ilgili anlattıklarını barındıran kitabı...yine olağan bi günde babasının onu dövmesinden sonra ki hissttikleri paçalar insanı,,,aynen aktarıyorum....
'Banyodan çıktığını duydum. Banyonun kapısını kapattı. Duvarlar harikuladeydi, küvet harikuladeydi, lavabo ve duş perdeleri, hatta tuvalet bile harikuladeydi. Babam gitmişti. '' müthiştir bi o kadar da berbat
Yapmam gerekeni yapma cesaretinden yoksun olduğumu bilmek çok kötü bir duyguydu....'
Her şeye sinmiş hüznün içinden uyudum. Uyandığımda şimdi sırada hangi kent var, diye geçirdim içimden. Hangi iş? Kalktım, çoraplarımı ve ayakkabılarımı giyip bir şişe şarap almaya çıktım. İyi görünmüyordu sokaklar, genellikle görünmezler. İnsanlar ve fareler tarafından planlanmışlardı sanki ve siz onlarla yaşamak ya da ölmek zorundaydınız. Ama bir dostumun bir keresinde bana dediği gibi, “sana hiçbir şey vadedilmedi, sözleşmen yok.” Şarabımı almak için dükkana girdim.
· Hayat ile sanat arasındaki fark sanatın daha katlanılır olmasıdır.
· - “şiir delilik midir?
- ”şiir olmayan her şey deliliktir.”
İnsan ırkından utanç duyuyorum....
Tuhafların en güçlüsü
sık göremezsiniz onları
kalabalıktan uzak dururlar
çünkü.
Azdırlar sayıca
Bu tuhaf insanlar
ama onlardan
çıkar
ender iyi resimler
ender
İyi senfoniler
ender
İyi kitaplar
ve
diğer
ender
İyi işler.
ve en iyilerinden
bu tuhafların
belki de
hiç.
Kendileri
resimdir
Onların
Kendileri,
kitaptır
müziktir
eserdir.
Bazen onları
gördüğümü
sanırım – bir
banka belli bir şekilde
oturmuş yaşlı bir
adam örneğin
Veya yanımdan
aksi istikamette
hızla geçen
bir arabanın içindeki
bir yüz.
Veya süpermarkette poşetlere dolduran
kızın veya oğlanın
ellerini kullanışında
belli eder kendini.
Bazen bir süredir
birlikte yaşadığın
biridir- daha önce
görmediğin yıldırım
hızında bir bakış
yakalarsın.
Bazen
hayatınızdan çıktıktan
birkaç ay
birkaç yıl sonra
birden varlıklarını
anımsarsınız
müthiş bir
berraklıkla.
Etki ve tepki
En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
sırf uzaklaşmak için,
ve geride kalanlar
birinin onlardan
uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
bir türlü tam olarak anlayamazlar
henry chinaski
bilmiyorum, iyi zamanlardı sanki, güneş
sıcak ve sürekliydi ve en iyisi
gecelerdi, karanlık ve ilginç geceler,çünkü içki etkisini göstermiş olurdu
ve dünyaya
katlanılabilirdi
nerdeyse.
MUTTER ANNE
Die Tränen greiser Kinderschar
ich zieh sie auf ein weisses Haar
werf in die Luft die nasse Kette
und wünsch mir, dass ich eine Mutter hätte
Keine Sonne die mir scheint
keine Brust hat Milch geweint
in meiner Kehle steckt ein Schlauch
Hab keinen Nabel auf dem Bauch
Mutter
Ich durfte keine Nippel lecken
und keine Falte zum Verstecken
niemand gab mir einen Namen
gezeugt in Hast und ohne Samen
Der Mutter die mich nie geboren
hab ich heute Nacht geschworen
ich werd ihr eine Krankheit schenken
und sie danach im Fluss versenken
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal
auf meiner Stirn ein Muttermal
entferne es mit Messers Kuss
auch wenn ich daran sterben muss
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal
auf meiner Stirn ein Muttermal
entferne es mit Messers Kuss
auch wenn ich verbluten muss
Mutter
oh gib mir Kraft Çok yaşlı çocuk topluluğunun gözyaşı
Onları beyaz bir saçla sıralıyorum
Islak zinciri havaya fırlatıyorum
Ve bir annem olsaydı diyorum
Benim için doğan bir güneş yok
Benim için hiç annemin sütü olmadı
Boğazıma sokulan bir boru oldu
Karnımda göbeğim yok
Anne
Biberonu emmeyi hiç bırakmadım
Ve benim barınacağım hiç bir oyuk yoktu
Kimse bana bir isim vermedi
Meni olmadan bana babalık yapıldı
Beni doğurmayan anne için
Bu gece ebediyim
Ona bir hastalık göndereceğim
Daha sonra onu nehire yatıracağım
Anne
Akciğerinde bir yılanbalığı yaşıyor
Alnımda bir doğum lekesi
Bir bıçağın öpücüğü ile yok oluyor
Ölümüme neden olsa bile
Anne
Akciğerinde bir yılanbalığı yaşıyor
Alnımda bir doğum lekesi
Bir bıçağın öpücüğü ile yok oluyor
Ölümüme neden olsa bile
Anne
Bana dayanma gücü ver
iyi film bi lafım yok ama,latin amerikalı bu yönetmenin bi önceki bol ödüllü filmi paramparça aşklar ve köpeklerle aynı temaya sahip sadece bi yerde yani iki filminde senaryosunun çıktığı nokta aynı...sonuçta iyi filmler yapmasına rağmen yönetmenin kendini tekrarladığı bir gerçek haline geliyor..yani iki filmde de bir kaza sonucu hiçbirbirini tanımayan insanların kaderleri ortak oluveriyor,hayatlar kesişiyor ve başlıyor bi dram...
umarım bu böyle devam etmez...yönetmen için söylüyorum yoksa iki filmde çok güzel esasında...
Well, I just got into town about an hour ago
Took a look around, see which way the wind blow
Where the little girls in their Hollywood bungalows
Are you a lucky little lady in the City of Light
Or just another lost angel...City of Night
City of Night, City of Night, City of Night, woo, c'mon
L.A. Woman, L.A. Woman
L.A. Woman Sunday afternoon
L.A. Woman Sunday afternoon
L.A. Woman Sunday afternoon
Drive thru your suburbs
Into your blues, into your blues, yeah
Into your blue-blue Blues
Into your blues, ohh, yeah
I see your hair is burnin'
Hills are filled with fire
If they say I never loved you
You know they are a liar
Drivin' down your freeways
Midnite alleys roam
Cops in cars, the topless bars
Never saw a woman...
So alone, so alone
So alone, so alone
Motel Money Murder Madness
Let's change the mood from glad to sadness
Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin'
Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin'
Got to keep on risin'
Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin'
Mojo Risin', gotta Mojo Risin'
Mr. Mojo Risin', gotta keep on risin'
Risin', risin'
Gone risin', risin'
I'm gone risin', risin'
I gotta risin', risin'
Well, risin', risin'
I gotta, wooo, yeah, risin'
Woah, ohh yeah
Well, I just got into town about an hour ago
Took a look around, see which way the wind blow
Where the little girls in their Hollywood bungalows
Are you a lucky little lady in the City of Light
Or just another lost angel...City of Night
City of Night, City of Night, City of Night, woah, c'mon
L.A. Woman, L.A. Woman
L.A. Woman, your my woman
Little L.A. Woman, Little L.A. Woman
L.A. L.A. Woman Woman
L.A. Woman c'mon
THE DOORS
Los Angeles’ta çok vakit geçiriyorum. İnsanlar star aramak için geliyorlar. Size, sizin isminizle biten bir isim listesi sayıyorlar ve gidiyorlar, hepsi bu! (Chris Cornell, Soundgarden)