doğaçlamaya soğuk bakan, ve taner birsel'in itiraf filmiyle ilgili bir röportajına göre senaryodaki tek bir kelimenin değiştirilmesine bile izin vermeyen zeki demirkubuz'un izleyenini garip eden bir filmi. karakterler yaşadıklarıyla ve kişilikleriyle inanılmaz bir biçimde arabeskler, ama zeki demirkubuz'un mesafeli yaklaşımı arabeskliğin filme bulaşmasını engelliyor.
hikaye yusuf karakterinin gözünden anlatılıyor. film boyunca yusuf'un yanından hiç ayrılmadığımızdan ve hep o anki olaylara şahit olduğumuzdan diğer karakterlerin geçmişi hakkında bilgileri flashbackler veya dış sesler yerine o an yaşanan diyaloglardan öğreniyoruz. haluk bilginer'in bence türk sinema tarihinin en etkileyici oyunculuklarından birini sergilediği kır sahnesinde anlattığı hikayenin varoluş sebebi de bu (daha doğrusu sahnenin varoluş sebebi diyelim) . üstelik bu yöntemle o kadar garip etkiler yaratıyor ki yönetmen (sonradan itiraf'ta da çok ustaca kullanıyor bu hikaye-dedikodu yoluyla karakter yaratma yollarını) . mesela yusuf'un eniştesinin evine ilk ziyaretinde eniştenin depremden sonra anlattıklarıyla yusuf'un kır sahnesinde bekir (h. bilginer) 'e geveledikleri birleşince, gözümüze sokulmadan yusuf'un bütün bir hikayesi seriliyor gözümüzün önüne. veya haluk bilginer kırdaki konuşmayı yaptıktan sonra, otelde yusuf uğur'a masaj yaparken 'hapise girerken sevgilin var mıydı? ' diye sorduğunda uğur, bu sorunun uğur için ne tür bir acı ifade ettiği ağlamalı-sızlamalı bir sahneye ihtiyaç duymadan gösteriliyor. bize gösterilen insanların film zamanı içinde varolup biten insanlar olmaları yerine, filmin hali hazırda varolan bu insanların hayatının içine girip bize sadece ufak, seçilmiş bir parçayı gösterdiği izlenimi oluşuyor insanda.
üstelik demirkubuz bütün karakterlerinin geçmişleri konusunda sezdirdikleri ve verdikleri öyle şeyler ki, duyduktan sonra uzun uzadıya o hikayeleri düşünmeye, hayal etmeye başlıyor insan. hepsi de ayrı bir filme konu oluşturabilecek kadar ilginç zira. hep düşünürüm 'keşke bu hikayeleri alıp üçleme tarzında bir film çevirseymiş adam.' diye...
ismiyle ilintili olarak, 'masumiyetini kaybetmemek', hayat denen bok çukurundan tiksinip vazgeçmemek, uğraşmaya, savaşmaya devam etmekten bahsediyor film. finalindeki küçük 'sürpriziyle' bütün karakterlerinin yazgısını birbirine bağlanmasıyla, 'gariban' bir kadere mahkum olan yusuf'a 'masumiyetini kaybetme, denemekten vazgeçme' diyor bir şekilde.
yaydığı o garip, türk milletine has tevekkül duygusuyla her izlediğimde etkisinden kurtulamadığım, çok özel bir film, sanat eseri. (caponsever
ilk uzun metraj filimi 'tabutta roveşata' sı hayatta izlediğim en iy sendrom filmlerinden biriydi.gerek senaryosu gerek Ahmet Uğurlunun performansı müthişti.. yazık oldu yine 40-50 bin civarında izlendi.. derviş zaim filimleri türkiye ye en fazla ödül kazandıran filmler olmuştur hep....sonra ise 'filler oynaşırken olan çimlere olur ' diye bir küba atasözüyle,,türkiyenin içinde bulunduğu 'derin devlet' olgusunu yatırmıştır masaya..o da çok güzel olmuştur. ama son filmi 'çamur' la biraz hayal kıraıklığına uğratmıştı beni.. ama hep iyi film çekme arzusuyla hareket ediyor derviş zaim. yeni türk sineması akımının içinde yer alıp,, (ki bunlar,,serdar akar,derviş zaim,zeki demirkubuz,nuri bilge ceylan ve fatih akın dır) ..popülerliğe ödün vermeyişi ve kendi filimlerini yapması övgüyü hakerder durumdadır..
Mustafa Altioklarin gercekten cok yetenekli bi yönetmen olduguna inaniyorum..sinema sevdasi o kadar büyük ki,tüm zorluklara ragmen iyi filimler yapmaya calısıyor ve ortalama iyi bi seyircisi var. ilk filmi Denize Hancer Düstü den bu yana kendini cok gelistirdi. Istanbul Kanatlarimim Altinda yi cogu elestirmene nazaran cok begenmistim...Ve sonra etnik,sosyal farkliliklari ortaya koyan ve bi kilometre tası olan Agir Roman..gercekten bu roman cok agirdi.. daha sonra bi fransiz filminden esinlendigi Asansör geldi..vasat bi iscilikti..filmi Mustafa Ugurlu nunn cabalari kurtarmaya yetmedi maalesef. ama bunu daha sonra yine bi popüler iş olan O Simdi Askerde ile kotarmayi basardi.. simdilerde ise basrolünü,esas oglan Okan Bayülgenin oynacagi 'isgal altinda' filmiyle ugrasiyor.bayadir bu filmle mesgül, ne olacak merak ediyorum dogrusu..ama okan bayülgeni varlıgı kotarirmi kotarmaz mi bilinmez? ? ? ?
Filmografi 2000 Thirteen Days 1999 For Love of the Game 1999 Message In a Bottle 1999 Cookie's Fortune 1997 The Postman 1996 Tin Cup 1995 Waterworld 1994 Wyatt Earp 1994 The War 1993 A Perfect World 1992 The Bodyguard 1991 JFK 1991 Robin Hood: Prince of Thieves 1990 Dances with Wolves 1990 Revenge 1989 Field of Dreams 1988 Bull Durham 1987 The Untouchables 1987 No Way Out 1986 Shadows Run Black 1985 American Flyers 1985 Fandango 1985 Silverado 1984 The Gunrunner 1983 Table for Five 1983 Testament 1982 Night Shift 1982 Frances 1982 Chasing Dreams 1982 Stacy's Knights
Bir zamanlaryn en seksi aktörü olarak görülen Kevin Costner,üç saatlik bir Western filmi olan ' Dances With Wolves ' ile, ünlü bir ?arkicinin korumasini canlandyrdy?y ' Bodyguard ' filmleriyle özellikle bayan seyircilerin vazgeçilmezleri arasina girmisti.
Californiya'da dünyaya gelen aktör, ergenlik çagini spor ve filmlerle geçirmis. Gelecekte bir sex sembolü haline dönüsecek olan Costner, isletme üzerine gördü?ü e?itimini tamamladiktan sonra ' Rumpelstiltskin ' adly filmin yerel çekimi için gerekli olan kadroya dahil olmasy ile birlikte sinema ile tani?ti. Sinemanin büyülü dünyasina kendini kaptiran aktör, oyuncu olmaya karar verdi.
1982 yilinda ba?ladigy sinema kariyerinde çe?itli filmlerde irili ufakli roller alan Costner, ilk çykisini 1985 yapimi ' Silverado ' filmiyle gerçekle?tirdi. Ayny dönem içerisinde yildizi parlamaya ba?layan Jeff Bridges, Mel Gibson ve Nicolas Cage gibi genç ve yakisikli aktörlerle kiyasiya mücadele etmek zorunda kalan oyuncu, 1987 yapimi ' The Untouchables ' ve ' No Way Out ' filmleriyle geni? bir kitle tarafindan tanindi.
1988 yilinda bir beyzbol yakalayicisi Crash Davis'i canlan-dirdigi ' Bull Durham 'da sporcu yönünü oyunculugu ile bütünlestirme firsati bulan aktör, ertesi yil yine beyzbolu temel alan ' Field od Dreams ' adli filmde rol aldi. Kendisine mysyr tarlasini sürmesini ve üzerine bir beyzbol sahasi insa etmesini salik veren hayali sesler duyan bir çiftçiyi canlandyran Costner, filmdeki performansi ile Time dergisi tarafyndan gelecegin yeni Jimmy Stewart'y ilan edildi.
1990 yiliyla birlikte kariyerinin doruguna cykan aktör, ' Dances With Wolves ' daki performansi ile En Yyi Erkek Oyuncu dalinda Oscar Ödülü'nün sahibi oldu. Ayny zamanda En Yyi Film dalinda Oscar'in sahibi olan bu Western filminin ardindan Oliver Stone'un Kennedy Suikasti'nin perde arkasyny gözler önüne serdi?i politik filmi ' JFK ' ile yükseli?e devam etti. Ayny yyl içerisinde ünlü masal kahramany Robin Hood'u canlandyrdy?y ' Robin Hood: Prince of Thieves ' yer alan Costner, 1992 yapymy ' A Perfect World ' ile küçük bir çocu?u rehin alan kanun kacaginy canlandirdi bigglook.com.
1994 yapymy ' The War ' ve 1995 yapymy ' Waterworld ' gibi büyük bütçeli filmlerinin gi?ede hayal kyrykly?yna u?ramasy ve son dönemlerde yeni yüzlerin Hollywood sinemasynda ba? göstermesi ile eskisi kadar ra?bet görmemeye ba?layan Kevin Costner, son olarak ' Tin Cup ' ve ' The Postman ' filmlerinin de beklenileni verememesi üzerine pusuya yatmaya karar verdi.
Film seçmekte çok ba?aryly olamayan Costner, 1999 yylynda, bu sefer senaryosu ve yönetmeninden emin oldu?u bir filmle kar?ymyza gelmi?ti: ' For Love of the Game '. Aktör, 2000 yylynda rol aldy?y ' Thirteen Days 'de,Kenny O'Donnell karakterini canlandyrdy. Yönetmenli?ini Roger Donaldson'yn yapty?y bu so?uk sava? dönemi filminde Kostner'yn rol arkada?lari Bruce Greenwood, Steven Culp ve Dylan Baker oldu.
Filmografi 2003 The Matrix Revolutions 2002 The Matrix Reloaded 2001 Mayor of Sunset Strip 2001 Hardball 2000 Sweet November 2000 The Gift 2000 The Watcher 2000 The Replacements 1999 The Matrix 1997 Devil’s Advocate 1997 The Last Time I Commited Suicide 1996 Feeling Minnesota 1996 Chain Reaction 1995 A Walk in the Clouds 1995 Johnny Mnemonic 1994 Speed 1994 Even Cowgirls Get the Blues 1993 Little Buddha 1993 Much Ado About Nothing 1992 Bram Stoker’s Dracula 1991 Bill & Ted’s Bogus Journey 1991 Point Break 1991 My Own Private Idaho 1990 I Love You to Death 1990 Tune in Tomorrow... 1989 Bill & Ted’s Excellent Adventure 1989 Parenthood 1988 The Prince of Pennsylvania 1988 Permanent Record 1988 The Night Before 1988 Dangerous Liaisons 1987 River’s Edge 1986 Under the Influence 1986 The Brotherhood of Justice 1986 Babes in Toyland 1986 Youngblood 1985 Dream to Believe 1985 Flying 1984 The Prodigal bigglook.com
“The Replacements”daki Shane rolü için aldy?ynyz e?itim, “The Matrix”e hazyrlyk için girdi?iniz Kung Fu kampyna benziyor muydu?
Futbolla Kung Fu’nun benzeyip benzemedi?ini mi soruyorsunuz? Her ikisi için de disiplin ve e?itim ?art. Fiziksel olarak kendinizi tam anlamyyla bu i?e vermelisiniz. Yine de iki spor birbirinden farkly güçlükleri içinde baryndyryyor.
“Kung Fu’da yapylan bir çok hareketi daha önce hiç denememi?tim.”
Sizce hangisi daha zor?
Harcanan emekten söz edecek olursak, sanyrym Kung Fu daha zordu. Daha çok vaktimi almy?ty, dört ay süresince e?itim almy?tym. Yabancysy oldu?um bir alandy. Oysa futbol öyle de?il. Topla oynayarak, spor yaparak büyüdüm; Kung Fu’da yapylan bir çok hareketi ise daha önce hiç denememi?tim.
Jackie Chan’y yenebilecek kadar Kung Fu ö?rendiniz mi?
Elbetteki hayyr!
Ya Jet Li’yi?
Ona da yenilirdim, ama her ikisinden de daha hyzly ko?tu?uma iddiaya girebilirim.
Bir futbol fanati?i misiniz?
Evet. Futbolla büyüdüm diyebilirim. Çocukken hiç oynamadym, sadece seyrettim. O vakitler buz hokeyi oynuyordum. Ama futbolu hep sevdim.
O halde “ The Replacements”da rol almak sizin için bir çocukluk dü?ünü gerçekle?tirmek gibi bir ?ey olmaly? ...
Pek öyle denilemez. Çocukken futbolcu olmak gibi bir hayalim yoktu. Ama i?in‘oyun’ yönü söz konusu oldu?unda, futbol da kyzyl derili ya da kovboy oyunlary kadar önemliydi benim için.
“Daha 15 ya?yndayken aktör olmaya karar verdim.”
Peki sizin çocukluk dü?ünüz neydi?
Hokeyde her zaman Kanada adyna olimpiyatlarda yer almak istedim. Olimpiyat golcüsü ilan edilmek isterdim, ama daha 15 ya?yndayken aktör olmaya karar verdim.
Bir keresinde karanlyktan korktu?unuzu söylemi?tiniz? Gerçekten korkuyor musunuz?
Evet, bir zaman böyle bir ?ey söylemi?tim. Korkum hala sürüyor. Ama bundan kastym daha ziyade felsefi anlamdaydy. I?yklaryn kapaly olmasyndan korkmuyorum, daha derin bir korku benimkisi. Uyurken banyonun y?y?yny açyk byrakmyyorum örne?in.
E?er bir çizgi film karakteri olsaydynyz, hangisi olmak isterdiniz? Mesela Scooby-Doo olmak ister miydiniz?
Wolverine olmayy tercih ederim.
“Bir quarter-back olarak inandyrycy görünmek benim için önemliydi”
Bu biraz “The Replacements” daki John Elway’i andyryyor galiba. Bu role nasyl hazyrlandynyz?
Birçok kaset izledim, bir futbolcu oyunda neler yapar, di?er oyunculara neler söyler, hepsini ö?renmeye çaly?tym. Bir quarter-back olarak inandyrycy görünmek benim için önemliydi. Bu amaçla ders aldym, beslenme ?eklimi de?i?tirdim, a?yrlyk çaly?tym. Sonra 14 yyl quarter-back’ lik yapmy? koç Bob Galliamo ile çaly?maya ba?ladym. Bana bir quarter-back’in nasyl oynamasy gerekti?ini ö?retti, ayny zamanda NFL’deki kendi deneyimlerini de anlatty. Sonra 3 hafta boyunca eski bir oyuncu olan T.J. Rublee ile çaly?tym. Rublee ile filmde de beraberdik.
Bu süre boyunca darbe aldy?ynyz, yaralandy?ynyz oldu mu?
Derin dondurucumda alty paket buz bulunduruyordum, i?e koyulmadan önce de kollarymy bacaklarymy güzelce saryyordum. Yine de ayaklarymyn çi?nenmesini engelleyemiyordum.
Çi?nenmesini mi?
Evet. Çarpy?ma anynda orta sahadan çykmakta gecikirseniz, geri çekilirken yeterince atik olmazsanyz, ba?ynyza gelecek olan budur.
“Genellikle azla yetinen bir insanymdyr.”
Çekimler syrasynda neden kysa bir fragmany tercih ettiniz?
Genellikle azla yetinen bir insanymdyr; örne?in bana bir oda ve biraz su verseler, sabahlary da belki biraz meyve, küçük bir kahvalty bana yeter de artar bile. Öyle fazla bir ?ey istemem.
doğaçlamaya soğuk bakan, ve taner birsel'in itiraf filmiyle ilgili bir röportajına göre senaryodaki tek bir kelimenin değiştirilmesine bile izin vermeyen zeki demirkubuz'un izleyenini garip eden bir filmi. karakterler yaşadıklarıyla ve kişilikleriyle inanılmaz bir biçimde arabeskler, ama zeki demirkubuz'un mesafeli yaklaşımı arabeskliğin filme bulaşmasını engelliyor.
hikaye yusuf karakterinin gözünden anlatılıyor. film boyunca yusuf'un yanından hiç ayrılmadığımızdan ve hep o anki olaylara şahit olduğumuzdan diğer karakterlerin geçmişi hakkında bilgileri flashbackler veya dış sesler yerine o an yaşanan diyaloglardan öğreniyoruz. haluk bilginer'in bence türk sinema tarihinin en etkileyici oyunculuklarından birini sergilediği kır sahnesinde anlattığı hikayenin varoluş sebebi de bu (daha doğrusu sahnenin varoluş sebebi diyelim) . üstelik bu yöntemle o kadar garip etkiler yaratıyor ki yönetmen (sonradan itiraf'ta da çok ustaca kullanıyor bu hikaye-dedikodu yoluyla karakter yaratma yollarını) . mesela yusuf'un eniştesinin evine ilk ziyaretinde eniştenin depremden sonra anlattıklarıyla yusuf'un kır sahnesinde bekir (h. bilginer) 'e geveledikleri birleşince, gözümüze sokulmadan yusuf'un bütün bir hikayesi seriliyor gözümüzün önüne. veya haluk bilginer kırdaki konuşmayı yaptıktan sonra, otelde yusuf uğur'a masaj yaparken 'hapise girerken sevgilin var mıydı? ' diye sorduğunda uğur, bu sorunun uğur için ne tür bir acı ifade ettiği ağlamalı-sızlamalı bir sahneye ihtiyaç duymadan gösteriliyor. bize gösterilen insanların film zamanı içinde varolup biten insanlar olmaları yerine, filmin hali hazırda varolan bu insanların hayatının içine girip bize sadece ufak, seçilmiş bir parçayı gösterdiği izlenimi oluşuyor insanda.
üstelik demirkubuz bütün karakterlerinin geçmişleri konusunda sezdirdikleri ve verdikleri öyle şeyler ki, duyduktan sonra uzun uzadıya o hikayeleri düşünmeye, hayal etmeye başlıyor insan. hepsi de ayrı bir filme konu oluşturabilecek kadar ilginç zira. hep düşünürüm 'keşke bu hikayeleri alıp üçleme tarzında bir film çevirseymiş adam.' diye...
ismiyle ilintili olarak, 'masumiyetini kaybetmemek', hayat denen bok çukurundan tiksinip vazgeçmemek, uğraşmaya, savaşmaya devam etmekten bahsediyor film. finalindeki küçük 'sürpriziyle' bütün karakterlerinin yazgısını birbirine bağlanmasıyla, 'gariban' bir kadere mahkum olan yusuf'a 'masumiyetini kaybetme, denemekten vazgeçme' diyor bir şekilde.
yaydığı o garip, türk milletine has tevekkül duygusuyla her izlediğimde etkisinden kurtulamadığım, çok özel bir film, sanat eseri.
(caponsever
ilk uzun metraj filimi 'tabutta roveşata' sı hayatta izlediğim en iy sendrom filmlerinden biriydi.gerek senaryosu gerek Ahmet Uğurlunun performansı müthişti..
yazık oldu yine 40-50 bin civarında izlendi..
derviş zaim filimleri türkiye ye en fazla ödül kazandıran filmler olmuştur hep....sonra ise 'filler oynaşırken olan çimlere olur ' diye bir küba atasözüyle,,türkiyenin içinde bulunduğu 'derin devlet' olgusunu yatırmıştır masaya..o da çok güzel olmuştur.
ama son filmi 'çamur' la biraz hayal kıraıklığına uğratmıştı beni..
ama hep iyi film çekme arzusuyla hareket ediyor derviş zaim.
yeni türk sineması akımının içinde yer alıp,, (ki bunlar,,serdar akar,derviş zaim,zeki demirkubuz,nuri bilge ceylan ve fatih akın dır) ..popülerliğe ödün vermeyişi ve kendi filimlerini yapması övgüyü hakerder durumdadır..
'gel yanıma gir koynuma,hangi oje yakismazki sana'
Mustafa Altioklarin gercekten cok yetenekli bi yönetmen olduguna inaniyorum..sinema sevdasi o kadar büyük ki,tüm zorluklara ragmen iyi filimler yapmaya calısıyor ve ortalama iyi bi seyircisi var.
ilk filmi Denize Hancer Düstü den bu yana kendini cok gelistirdi.
Istanbul Kanatlarimim Altinda yi cogu elestirmene nazaran cok begenmistim...Ve sonra etnik,sosyal farkliliklari ortaya koyan ve bi kilometre tası olan Agir Roman..gercekten bu roman cok agirdi..
daha sonra bi fransiz filminden esinlendigi Asansör geldi..vasat bi iscilikti..filmi Mustafa Ugurlu nunn cabalari kurtarmaya yetmedi maalesef. ama bunu daha sonra yine bi popüler iş olan O Simdi Askerde ile kotarmayi basardi..
simdilerde ise basrolünü,esas oglan Okan Bayülgenin oynacagi
'isgal altinda' filmiyle ugrasiyor.bayadir bu filmle mesgül,
ne olacak merak ediyorum dogrusu..ama okan bayülgeni varlıgı kotarirmi kotarmaz mi bilinmez? ? ? ?
Filmografi
2000 Thirteen Days
1999 For Love of the Game
1999 Message In a Bottle
1999 Cookie's Fortune
1997 The Postman
1996 Tin Cup
1995 Waterworld
1994 Wyatt Earp
1994 The War
1993 A Perfect World
1992 The Bodyguard
1991 JFK
1991 Robin Hood: Prince of Thieves
1990 Dances with Wolves
1990 Revenge
1989 Field of Dreams
1988 Bull Durham
1987 The Untouchables
1987 No Way Out
1986 Shadows Run Black
1985 American Flyers
1985 Fandango
1985 Silverado
1984 The Gunrunner
1983 Table for Five
1983 Testament
1982 Night Shift
1982 Frances
1982 Chasing Dreams
1982 Stacy's Knights
----------
Bir zamanlaryn en seksi aktörü olarak görülen Kevin Costner,üç saatlik bir Western filmi olan ' Dances With Wolves ' ile, ünlü bir ?arkicinin korumasini canlandyrdy?y ' Bodyguard ' filmleriyle özellikle bayan seyircilerin vazgeçilmezleri arasina girmisti.
Californiya'da dünyaya gelen aktör, ergenlik çagini spor ve filmlerle geçirmis. Gelecekte bir sex sembolü haline dönüsecek olan Costner, isletme üzerine gördü?ü e?itimini tamamladiktan sonra ' Rumpelstiltskin ' adly filmin yerel çekimi için gerekli olan kadroya dahil olmasy ile birlikte sinema ile tani?ti. Sinemanin büyülü dünyasina kendini kaptiran aktör, oyuncu olmaya karar verdi.
1982 yilinda ba?ladigy sinema kariyerinde çe?itli filmlerde irili ufakli roller alan Costner, ilk çykisini 1985 yapimi ' Silverado ' filmiyle gerçekle?tirdi. Ayny dönem içerisinde yildizi parlamaya ba?layan Jeff Bridges, Mel Gibson ve Nicolas Cage gibi genç ve yakisikli aktörlerle kiyasiya mücadele etmek zorunda kalan oyuncu, 1987 yapimi ' The Untouchables ' ve ' No Way Out ' filmleriyle geni? bir kitle tarafindan tanindi.
1988 yilinda bir beyzbol yakalayicisi Crash Davis'i canlan-dirdigi ' Bull Durham 'da sporcu yönünü oyunculugu ile bütünlestirme firsati bulan aktör, ertesi yil yine beyzbolu temel alan ' Field od Dreams ' adli filmde rol aldi. Kendisine mysyr tarlasini sürmesini ve üzerine bir beyzbol sahasi insa etmesini salik veren hayali sesler duyan bir çiftçiyi canlandyran Costner, filmdeki performansi ile Time dergisi tarafyndan gelecegin yeni Jimmy Stewart'y ilan edildi.
1990 yiliyla birlikte kariyerinin doruguna cykan aktör, ' Dances With Wolves ' daki performansi ile En Yyi Erkek Oyuncu dalinda Oscar Ödülü'nün sahibi oldu. Ayny zamanda En Yyi Film dalinda Oscar'in sahibi olan bu Western filminin ardindan Oliver Stone'un Kennedy Suikasti'nin perde arkasyny gözler önüne serdi?i politik filmi ' JFK ' ile yükseli?e devam etti. Ayny yyl içerisinde ünlü masal kahramany Robin Hood'u canlandyrdy?y ' Robin Hood: Prince of Thieves ' yer alan Costner, 1992 yapymy ' A Perfect World ' ile küçük bir çocu?u rehin alan kanun kacaginy canlandirdi
bigglook.com.
1994 yapymy ' The War ' ve 1995 yapymy ' Waterworld ' gibi büyük bütçeli filmlerinin gi?ede hayal kyrykly?yna u?ramasy ve son dönemlerde yeni yüzlerin Hollywood sinemasynda ba? göstermesi ile eskisi kadar ra?bet görmemeye ba?layan Kevin Costner, son olarak ' Tin Cup ' ve ' The Postman ' filmlerinin de beklenileni verememesi üzerine pusuya yatmaya karar verdi.
Film seçmekte çok ba?aryly olamayan Costner, 1999 yylynda, bu sefer senaryosu ve yönetmeninden emin oldu?u bir filmle kar?ymyza gelmi?ti: ' For Love of the Game '. Aktör, 2000 yylynda rol aldy?y ' Thirteen Days 'de,Kenny O'Donnell karakterini canlandyrdy. Yönetmenli?ini Roger Donaldson'yn yapty?y bu so?uk sava? dönemi filminde Kostner'yn rol arkada?lari Bruce Greenwood, Steven Culp ve Dylan Baker oldu.
Filmografi
2003 The Matrix Revolutions
2002 The Matrix Reloaded
2001 Mayor of Sunset Strip
2001 Hardball
2000 Sweet November
2000 The Gift
2000 The Watcher
2000 The Replacements
1999 The Matrix
1997 Devil’s Advocate
1997 The Last Time I Commited Suicide
1996 Feeling Minnesota
1996 Chain Reaction
1995 A Walk in the Clouds
1995 Johnny Mnemonic
1994 Speed
1994 Even Cowgirls Get the Blues
1993 Little Buddha
1993 Much Ado About Nothing
1992 Bram Stoker’s Dracula
1991 Bill & Ted’s Bogus Journey
1991 Point Break
1991 My Own Private Idaho
1990 I Love You to Death
1990 Tune in Tomorrow...
1989 Bill & Ted’s Excellent Adventure
1989 Parenthood
1988 The Prince of Pennsylvania
1988 Permanent Record
1988 The Night Before
1988 Dangerous Liaisons
1987 River’s Edge
1986 Under the Influence
1986 The Brotherhood of Justice
1986 Babes in Toyland
1986 Youngblood
1985 Dream to Believe
1985 Flying
1984 The Prodigal
bigglook.com
“The Replacements”daki Shane rolü için aldy?ynyz e?itim, “The Matrix”e hazyrlyk için girdi?iniz Kung Fu kampyna benziyor muydu?
Futbolla Kung Fu’nun benzeyip benzemedi?ini mi soruyorsunuz? Her ikisi için de disiplin ve e?itim ?art. Fiziksel olarak kendinizi tam anlamyyla bu i?e vermelisiniz. Yine de iki spor birbirinden farkly güçlükleri içinde baryndyryyor.
“Kung Fu’da yapylan bir çok hareketi daha önce hiç denememi?tim.”
Sizce hangisi daha zor?
Harcanan emekten söz edecek olursak, sanyrym Kung Fu daha zordu. Daha çok vaktimi almy?ty, dört ay süresince e?itim almy?tym. Yabancysy oldu?um bir alandy. Oysa futbol öyle de?il. Topla oynayarak, spor yaparak büyüdüm; Kung Fu’da yapylan bir çok hareketi ise daha önce hiç denememi?tim.
Jackie Chan’y yenebilecek kadar Kung Fu ö?rendiniz mi?
Elbetteki hayyr!
Ya Jet Li’yi?
Ona da yenilirdim, ama her ikisinden de daha hyzly ko?tu?uma iddiaya girebilirim.
Bir futbol fanati?i misiniz?
Evet. Futbolla büyüdüm diyebilirim. Çocukken hiç oynamadym, sadece seyrettim. O vakitler buz hokeyi oynuyordum. Ama futbolu hep sevdim.
O halde “ The Replacements”da rol almak sizin için bir çocukluk dü?ünü gerçekle?tirmek gibi bir ?ey olmaly? ...
Pek öyle denilemez. Çocukken futbolcu olmak gibi bir hayalim yoktu. Ama i?in‘oyun’ yönü söz konusu oldu?unda, futbol da kyzyl derili ya da kovboy oyunlary kadar önemliydi benim için.
“Daha 15 ya?yndayken aktör olmaya karar verdim.”
Peki sizin çocukluk dü?ünüz neydi?
Hokeyde her zaman Kanada adyna olimpiyatlarda yer almak istedim. Olimpiyat golcüsü ilan edilmek isterdim, ama daha 15 ya?yndayken aktör olmaya karar verdim.
Bir keresinde karanlyktan korktu?unuzu söylemi?tiniz? Gerçekten korkuyor musunuz?
Evet, bir zaman böyle bir ?ey söylemi?tim. Korkum hala sürüyor. Ama bundan kastym daha ziyade felsefi anlamdaydy. I?yklaryn kapaly olmasyndan korkmuyorum, daha derin bir korku benimkisi. Uyurken banyonun y?y?yny açyk byrakmyyorum örne?in.
E?er bir çizgi film karakteri olsaydynyz, hangisi olmak isterdiniz? Mesela Scooby-Doo olmak ister miydiniz?
Wolverine olmayy tercih ederim.
“Bir quarter-back olarak inandyrycy görünmek benim için önemliydi”
Bu biraz “The Replacements” daki John Elway’i andyryyor galiba. Bu role nasyl hazyrlandynyz?
Birçok kaset izledim, bir futbolcu oyunda neler yapar, di?er oyunculara neler söyler, hepsini ö?renmeye çaly?tym. Bir quarter-back olarak inandyrycy görünmek benim için önemliydi. Bu amaçla ders aldym, beslenme ?eklimi de?i?tirdim, a?yrlyk çaly?tym. Sonra 14 yyl quarter-back’ lik yapmy? koç Bob Galliamo ile çaly?maya ba?ladym. Bana bir quarter-back’in nasyl oynamasy gerekti?ini ö?retti, ayny zamanda NFL’deki kendi deneyimlerini de anlatty. Sonra 3 hafta boyunca eski bir oyuncu olan T.J. Rublee ile çaly?tym. Rublee ile filmde de beraberdik.
Bu süre boyunca darbe aldy?ynyz, yaralandy?ynyz oldu mu?
Derin dondurucumda alty paket buz bulunduruyordum, i?e koyulmadan önce de kollarymy bacaklarymy güzelce saryyordum. Yine de ayaklarymyn çi?nenmesini engelleyemiyordum.
Çi?nenmesini mi?
Evet. Çarpy?ma anynda orta sahadan çykmakta gecikirseniz, geri çekilirken yeterince atik olmazsanyz, ba?ynyza gelecek olan budur.
“Genellikle azla yetinen bir insanymdyr.”
Çekimler syrasynda neden kysa bir fragmany tercih ettiniz?
Genellikle azla yetinen bir insanymdyr; örne?in bana bir oda ve biraz su verseler, sabahlary da belki biraz meyve, küçük bir kahvalty bana yeter de artar bile. Öyle fazla bir ?ey istemem.
'cirkin oldugun icin talihlisin,biri sana baktiginda baska bise icin olmadigyny biliyosun en azindan'
henry chinaski
üstadin yarin ölüm yildönümü