daha geçen hafta nasreddin hocayı perdeye koyduğu ve kendisinin nasreddin hocayı canlandırdığı oynunda,,oyunu sadece 4 kişiye oynadıktan sonra,sahnenin üzerinde oturup ağlamaya başladığı tiyatromuzun yapıtaşlarından birisi.. ve bu olayı gören hürriyuet gazetesi yazı işleri müdürünün ise pişkin pişkin,müşfik abiye çok üzüldüm demesi... ulan zaten sen yani medya ilgi göstermeye göstermeye böyle oldu bu durum...koskoca gazetende kaç sutun ayırdın müşfik abine ki geliip bunu diyosun...
Zeki Demirkubuz dan Muhteşem bir 'Yabancı' uyarlama seneryosu....ve filmi...senaryoyu anlatmam gerek yok sanırım... oyuncular ise:: Serdar Orçin,Zeynep Tokuş,Demir Karahan ve Engin Günaydın...bence Zeki Demirkubuz un Masumiyet ten sonra ki en iyi filmi..zaten varoluşcu bi yapıya sahip kendisi..dostoyevski,albert camus vb....hayranı...ve günün birinde suç ve ceza sı da gelecek emin olun... fiilmi için son olarak şunu söyliyim,,,serdar orçin e bayılacaksınız.. ve zeynep tokuşu en masum haliyle,kırık bir oyunculukla göreceksiniz... Amor Fati....
en sevdiğim adamlardan biri olan nietzsche nin vardığı son nokta..anlattığı yahut anlatmaya çalıştığı şeylerde hep varmak isteği yer ubermensh olmuştur.yani üstün insan.. İnsanlığı geliştireceği ileri sürülen Hıristiyan değerlerin, insanları gerçek bir esarete, sindirmeye götürdüğü ortadadır. Güçlülerin kötü olduğu ve onları iyi olmaya zorlamak yönünde etkinlik göstermek gerektiği, bu değerlere dayanarak işleniyor. Yanıltılan, baştan çıkartılan güçlü insan da, ister istemez kendi arzusuyla iç güdülerini baskılama yoluna dönüyor. Toplum güçlü insanları aşağılama yoluyla zayıflatmaya çalışıyor. Hatta baskı altına alamadıklarını suçlandırıyor, cezalandırıyor. İç güdülerini baskılamazlarsa bu davranışların kendilerini hoş olmayacak durumlara sürükleyeceğini işliyor.Halbuki iç güdüler kırılacağına, yüceleştirilmelidir. İç güdüyü yüceleştirmek demek, ona başka bir amaç vermek demektir. Niçe'ye göre insanda iki türlü sıkıntı vardır:
- Biri iç güdüleri baskılamaktan gelen iç sıkıntısı. Bu yıkıcıdır.
- Öteki yaratıcı bir amaç için, iç güdüleri kırmadan, onları disiplin altına sokmanın getirdiği iç sıkıntısı. Bu pozitiftir. İnsanın ve insanlığın gelişmesine katkı yapar.
İşte Niçe'nin zamanındaki görüşü budur. Ona göre duygusal insanlar zayıftır. Esirdirler. Fakat Niçe bu sözcükleri fiziksel veya politik anlamda kullanmamıştır. Esirler, kendi kendilerinin esiridir. Bu kişiler bir şeye bağlanmadan, dayanmadan yaşayamazlar. Dayandıkları ise geleneksel ahlaktır. Onlar geleneksel ahlakın uygulayıcılarıdırlar. Koyunlardır. Fakat ne yazık ki toplumda bu tip insanlar hüküm sürüyor. Yanlış ahlak değerlerinin toplumdaki yaşamını bu insanlar sürdürüyorlar. Çünkü bu tip davranış kolaylarına geliyor. Esirler iktidarda. Hatalı var oluşlarının intikamını almak için güçlülere de saldırıyorlar. Onları; gururun kötü olduğunu, asıl özverili davranışın gururu yenmek olduğunu işleyerek, kişiliklerinden şüphelendiriyorlar, intikam alıyorlar. Toplumun suçlandırdığı güçlüler, gerçekte diğer insanlardan üstün oldukları halde, artık kendilerini üstün kabul etmek istemiyorlar. İşte Niçe'nin zayıf ve güçlü (üstün) insan tarifi budur. Fakat bu görüşünü açık bir biçimde açıklayamamıştır. NIETZSCHE: en sevdiğim herif....
bu ayın 3.vü cumasında vizyona girecek olan fatih akın filmlerinden..bir italyan ailesinin hayatı anlatılmış..sıcak ve buram buram sevgi kokan,iyimser filmlerden..adını hatırlayamıyorum ama o temmuz'da da oynayan alman çocuk oynuyo başrolde..salaksı salaksı bakışları vardı.. film,duvara karşı dan önce çekildi,ama yeni vizyona giriyor.. filmin konusu,anlatımı,msjları falan benim tarzım değil.ama fatih akın sineması için çok önemli..yani bir konuya yıkılıp kalmıyo,hep aynı şeyni anlatmıyo..aslında bir yönetmenin filmografisi demek onun hep anlatmaya çalıştığı şey demek..her film ayrı bir paragraftır.ama özünde yönetmen bi tek şeyi anlatmak ister..keza fatih de öyle..
martin scorsese nin tam 8 filminde baş rollerin adamı olmuş 70ler hollywood unun asi herifi harvey keitel...de niro ve al pacino kadar çok ve kaliteli filmler yapmıştır..ama onlar kadar ünlü olamamıştır.dünyaca tanınmasa da amerika da baya itibar gösterilen bi heriftir.....son olarak red dragon ki FBI ajanı olarak karşımıza çıktı..ha bide 2004 de izlediğim büyük hazine de oynadı... bi de herkes kesin hatırlicaktır..tarantinonun ilk filmi olan rezervuar köpeklerinde de boy göstermişti zamanında...
işte sevdiğim yüzlerden bi numunelik.böyle suratlara bayılıyorum erkekte..yarı katilimsi,küçük sürprizler besleyen,ve her an patlayacakmış gibi duran..amerikan sapığında ki en iyi kendisiydi..şimdi de makinist diye bir filmi girdi vizyona,sadece istenbulda girdi şimdiliik...makinist tam bi arıza fiilmi zaten..neyse orda oynadı..ve tam 28 kilo verdi film için...ve 2005 eylülünde de colin farrell le birlikte the new world de izlicez....bi de yenisi çekilen batman serisinde de görecez...seviyorum bu herifi..
insanın sahip olabileceği en kötü ruh hali,,hani iyi bir tarafı olur bütün kötü ruhların,..kötü huyları olan bi adamsanız seversniz aslında biraz biraz o karakterinizi...ama bu aşağılık duygusu öyle deill işte..gerçekten yıkıcı,bozguncu,, berbat bişey..elle tutulur hiçbir yanı yok..
daha 7 yaşındayken sinemayla tanıştı bu hatun..david bowie yle birlikte oynadığı 'labirent' le başladı..çok acayip bir filmdi..her oyuncunun filmografisinde olması gereken filmlerden biridir... daha sonra da filmleri geldi ama asıl onu herkes 'akıl oyunları'yla tanıdı...bide çok sevdiğim bir film vardı benim we are no angels diye de niro yla,sean penn in oynadığı..orda demi moore da ben bu hatuna benzetmiştim...
daha geçen hafta nasreddin hocayı perdeye koyduğu ve kendisinin nasreddin hocayı canlandırdığı oynunda,,oyunu sadece 4 kişiye oynadıktan sonra,sahnenin üzerinde oturup ağlamaya başladığı tiyatromuzun yapıtaşlarından birisi..
ve bu olayı gören hürriyuet gazetesi yazı işleri müdürünün ise pişkin pişkin,müşfik abiye çok üzüldüm demesi...
ulan zaten sen yani medya ilgi göstermeye göstermeye böyle oldu bu durum...koskoca gazetende kaç sutun ayırdın müşfik abine ki geliip bunu diyosun...
Zeki Demirkubuz dan Muhteşem bir 'Yabancı' uyarlama seneryosu....ve filmi...senaryoyu anlatmam gerek yok sanırım...
oyuncular ise:: Serdar Orçin,Zeynep Tokuş,Demir Karahan ve Engin Günaydın...bence Zeki Demirkubuz un Masumiyet ten sonra ki en iyi filmi..zaten varoluşcu bi yapıya sahip kendisi..dostoyevski,albert camus vb....hayranı...ve günün birinde suç ve ceza sı da gelecek emin olun...
fiilmi için son olarak şunu söyliyim,,,serdar orçin e bayılacaksınız..
ve zeynep tokuşu en masum haliyle,kırık bir oyunculukla göreceksiniz...
Amor Fati....
en sevdiğim adamlardan biri olan nietzsche nin vardığı son nokta..anlattığı yahut anlatmaya çalıştığı şeylerde hep varmak isteği yer ubermensh olmuştur.yani üstün insan..
İnsanlığı geliştireceği ileri sürülen Hıristiyan değerlerin, insanları gerçek bir esarete, sindirmeye götürdüğü ortadadır. Güçlülerin kötü olduğu ve onları iyi olmaya zorlamak yönünde etkinlik göstermek gerektiği, bu değerlere dayanarak işleniyor. Yanıltılan, baştan çıkartılan güçlü insan da, ister istemez kendi arzusuyla iç güdülerini baskılama yoluna dönüyor. Toplum güçlü insanları aşağılama yoluyla zayıflatmaya çalışıyor. Hatta baskı altına alamadıklarını suçlandırıyor, cezalandırıyor. İç güdülerini baskılamazlarsa bu davranışların kendilerini hoş olmayacak durumlara sürükleyeceğini işliyor.Halbuki iç güdüler kırılacağına, yüceleştirilmelidir. İç güdüyü yüceleştirmek demek, ona başka bir amaç vermek demektir. Niçe'ye göre insanda iki türlü sıkıntı vardır:
- Biri iç güdüleri baskılamaktan gelen iç sıkıntısı. Bu yıkıcıdır.
- Öteki yaratıcı bir amaç için, iç güdüleri kırmadan, onları disiplin altına sokmanın getirdiği iç sıkıntısı. Bu pozitiftir. İnsanın ve insanlığın gelişmesine katkı yapar.
İşte Niçe'nin zamanındaki görüşü budur. Ona göre duygusal insanlar zayıftır. Esirdirler. Fakat Niçe bu sözcükleri fiziksel veya politik anlamda kullanmamıştır. Esirler, kendi kendilerinin esiridir. Bu kişiler bir şeye bağlanmadan, dayanmadan yaşayamazlar. Dayandıkları ise geleneksel ahlaktır. Onlar geleneksel ahlakın uygulayıcılarıdırlar. Koyunlardır. Fakat ne yazık ki toplumda bu tip insanlar hüküm sürüyor. Yanlış ahlak değerlerinin toplumdaki yaşamını bu insanlar sürdürüyorlar. Çünkü bu tip davranış kolaylarına geliyor. Esirler iktidarda. Hatalı var oluşlarının intikamını almak için güçlülere de saldırıyorlar. Onları; gururun kötü olduğunu, asıl özverili davranışın gururu yenmek olduğunu işleyerek, kişiliklerinden şüphelendiriyorlar, intikam alıyorlar. Toplumun suçlandırdığı güçlüler, gerçekte diğer insanlardan üstün oldukları halde, artık kendilerini üstün kabul etmek istemiyorlar. İşte Niçe'nin zayıf ve güçlü (üstün) insan tarifi budur. Fakat bu görüşünü açık bir biçimde açıklayamamıştır.
NIETZSCHE: en sevdiğim herif....
bu ayın 3.vü cumasında vizyona girecek olan fatih akın filmlerinden..bir italyan ailesinin hayatı anlatılmış..sıcak ve buram buram sevgi kokan,iyimser filmlerden..adını hatırlayamıyorum ama o temmuz'da da oynayan alman çocuk oynuyo başrolde..salaksı salaksı bakışları vardı..
film,duvara karşı dan önce çekildi,ama yeni vizyona giriyor..
filmin konusu,anlatımı,msjları falan benim tarzım değil.ama fatih akın sineması için çok önemli..yani bir konuya yıkılıp kalmıyo,hep aynı şeyni anlatmıyo..aslında bir yönetmenin filmografisi demek onun hep anlatmaya çalıştığı şey demek..her film ayrı bir paragraftır.ama özünde yönetmen bi tek şeyi anlatmak ister..keza fatih de öyle..
martin scorsese nin tam 8 filminde baş rollerin adamı olmuş 70ler hollywood unun asi herifi harvey keitel...de niro ve al pacino kadar çok ve kaliteli filmler yapmıştır..ama onlar kadar ünlü olamamıştır.dünyaca tanınmasa da amerika da baya itibar gösterilen bi heriftir.....son olarak red dragon ki FBI ajanı olarak karşımıza çıktı..ha bide 2004 de izlediğim büyük hazine de oynadı... bi de herkes kesin hatırlicaktır..tarantinonun ilk filmi olan rezervuar köpeklerinde de boy göstermişti zamanında...
işte sevdiğim yüzlerden bi numunelik.böyle suratlara bayılıyorum erkekte..yarı katilimsi,küçük sürprizler besleyen,ve her an patlayacakmış gibi duran..amerikan sapığında ki en iyi kendisiydi..şimdi de makinist diye bir filmi girdi vizyona,sadece istenbulda girdi şimdiliik...makinist tam bi arıza fiilmi zaten..neyse orda oynadı..ve tam 28 kilo verdi film için...ve 2005 eylülünde de colin farrell le birlikte the new world de izlicez....bi de yenisi çekilen batman serisinde de görecez...seviyorum bu herifi..
Batman Başlıyor (2005)
Batman Begins
Oyuncu: Batman rolünde
The New World (2005)
Oyuncu: John Rolfe rolünde
Makinist (2004)
The Machinist
Oyuncu: Trevor Reznik rolünde
Ateş Krallığı (2002)
Reign of Fire
Oyuncu: Quinn Abercromby rolünde
İsyan (2002)
Equilibrium
Oyuncu: John Preston rolünde
Corelli'nin Mandolini (2001)
Captain Corelli's Mandolin
Oyuncu: Mandras rolünde
Amerikan Sapığı (2000)
American Psycho
Oyuncu
Korkusuz (2000)
Shaft
Oyuncu: Walter Wade, Jr. rolünde
Velvet Goldmine (1998)
Oyuncu
insanın sahip olabileceği en kötü ruh hali,,hani iyi bir tarafı olur bütün kötü ruhların,..kötü huyları olan bi adamsanız seversniz aslında biraz biraz o karakterinizi...ama bu aşağılık duygusu öyle deill işte..gerçekten yıkıcı,bozguncu,, berbat bişey..elle tutulur hiçbir yanı yok..
bi arkadaşım vardı her 1 saate bir (benim zaman dilimime göre) ...xanax saatim geldi diyip,lavaboya giderdi...heralde salaktı..
daha 7 yaşındayken sinemayla tanıştı bu hatun..david bowie yle birlikte oynadığı 'labirent' le başladı..çok acayip bir filmdi..her oyuncunun filmografisinde olması gereken filmlerden biridir...
daha sonra da filmleri geldi ama asıl onu herkes 'akıl oyunları'yla tanıdı...bide çok sevdiğim bir film vardı benim we are no angels diye de niro yla,sean penn in oynadığı..orda demi moore da ben bu hatuna benzetmiştim...