"...... Kulak ver Karanlığın esintisini duyuyor musun?
Gecede, şu an bir şey geçiyor Ay kızıl ve karmaşık Ve her an düşme korkusu yaşanan bu damda Bulutlar yaslı kalabalıklar gibi Sanki yağmurun yağacağı anı bekliyor ......"
(FURUĞ FERRUHZAD' ın "Rüzgar Bizi Götürecek" şiirinden)
Depremlerde en riskli gruplar hamile kadınlar, kadınlar, çocuklar, sosyal yardım kurumlarında yaşayan çocuklar, fiziksel ve ruhsal hastalıkları olan kişiler, sevdiklerini yitirmiş bireyler, bağımlılık problemi olanlar ve bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan personeldir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanılan depremler sonrası depresyon ve intihar vakalarının arttıkları biliniyor.
Bu nedenlerle, depremzedelere yaklaşımda çok dikkatli olunmalıdır.
ŞUNLARA DİKKAT: "Deprem kaderde varmış" "Takdiri ilahi" "Zaman her şeyin ilacı" "Allah insana kaldırmayacağı yükü vermez" "Dua et sen hayattasın" "Senden beter durumda olanları düşün ....gibi açıklama ve konuşmalardan kaçının,
Mağdurlara saygılı davranın,
Eleştirel ve suçlayıcı şekilde konuşmayın,
Konuşmalarda teknik terim kullanmaktan kaçının,
Mağdurların nasıl hissettikleri ile ilgili söylemler kullanmayın,
Mağdurlara tutulamayacak sözler vermeyin,
Mağdur insanları konuşmaya zorlamayın
Özel yaşamlarının gizliliğine saygı gösterin,
Yardımları kaliteli ve hızlı şekilde yapın,
Mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterin,
Mağdurlar defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlayın,
Mağdurlara gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verin,
Mağdurların ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterin.
"...... Duman durmuş mah'lenizin dağına Yol ıramış varamamış köyüne Haber verin hükümetin beyine Elin gayri elime aralı yarim Gurbanlar olurum yaralı yarim ......"
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!" (Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay)
Kahramanmaraş merkezli 10 ili yıkan depremlerin ardından Hatay'da yıkılan evlerin duvarında görülen Mustafa Kemal Atatürk portresi duygulandırdı.
Bu portreler, Hatay'ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliği olan Mustafa Kemal Atatürk'ün “40 asırlık Türk yurdu düşman elinde esir bırakılamaz. Hatay benim şahsi davamdir. Hatay'ı mutlaka alacağım” sözlerini akıllara getirdi.
Mustafa Kemal’in kafasında Hatay’ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliğini koruyordu.
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!" Hatay Fransız işgali altındaydı ve konu Milletler Cemiyeti’ne aktarılmıştı. Atatürk Fransız büyükelçisine, “Hatay benim şahsi davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” dedi.
Fransızlar, Atatürk’ün ciddi olduğunu ve Hatay için silah gücünün kullanılacağını anlamaya başladılar.
DÜNYAYA MESAJ Atatürk’ün son hastalığı 1937 yılı kış aylarında baş gösterdi ve 6 Mart 1938’de Çankaya Köşkü’nde yapılan muayenede karaciğerde büyüme saptandı. Hastalığına dair ilk resmi bildiri 30 Mart 1938’de yayınlandı.
O sıralarda Hatay sorunu ciddiyetini koruyordu. Atatürk, Cumhurbaşkanlığı görevlerini aksatmadan yürütmeye ve özellikle çok önem verdiği Hatay sorununu çözüme ulaştırabilmek için bütün gücünü toplayarak hasta görünmemeye çalışmıştı.
Hatay konusunda, her türlü girişimde bulunabileceğini göstermek için bütün dünyaya bir mesaj vermek istiyordu.
19 Mayıs 1938’de Ankara’daki törenden hemen sonra trenle Adana’ya hareket etti. Hastalığını umursamıyordu. Çukurova bölgesinde 5 gün süren bir yorucu gezide hasta olmasına rağmen askeri birlikleri denetledi.
Amacı, bütün dünyaya ayakta olduğunu ve Hatay davasından ödün vermeyeceğini göstermekti.
HATAY CUMHURİYETİ 13 Ağustos’ta seçimler yapıldı ve Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 2 Eylül 1938’de Hatay cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen seçildi.
Atatürk ölmeden önce bu gelişmeleri görmek ve duyumak mutluluğuna erişti.
Hatay Cumhuriyeti 9 ay sonra, 30 Haziran 1939 tarihinde Türkiye’ye katılma kararı aldı. Hatay Devleti sınırları Türkiye-Suriye sınırı olarak kabul edildi. 23 Temmuz 1939’da Hatay Türkiye Devleti’ne dahil oldu ve Hatay Vilayeti kuruldu.VAnayurdun bölünmez, vazgeçilmez bir parçası olan Hatay anayurtla bütünleşti.
Hataylılar yaşamlarının son günlerine kadar Hatay için çalışan Atatürk’ü hiçbir zaman unutmadı..
İNSANLAR GİDER
insanlar gider şarkıları kalır
şarkılar var uzun
yüzyıllar dolanır
şarkılar var kısa
söylendiği yerde kalır
şarkılar var benim şarkılarım
söyletmezler içimde kalır.
AZİZ NESİN
Günaydın Canan hanım:)))
Teşekkür ederim paylaşım.icin.
Ve iyi bir hafta dilerim.
Saygılar.
"......
Kulak ver
Karanlığın esintisini duyuyor musun?
Gecede, şu an bir şey geçiyor
Ay kızıl ve karmaşık
Ve her an düşme korkusu yaşanan bu damda
Bulutlar yaslı kalabalıklar gibi
Sanki yağmurun yağacağı anı bekliyor
......"
(FURUĞ FERRUHZAD' ın "Rüzgar Bizi Götürecek" şiirinden)
DEPREMZEDELERE NASIL YAKLAŞILMALI?
Depremlerde en riskli gruplar hamile kadınlar, kadınlar, çocuklar, sosyal yardım kurumlarında yaşayan çocuklar, fiziksel ve ruhsal hastalıkları olan kişiler, sevdiklerini yitirmiş bireyler, bağımlılık problemi olanlar ve bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan personeldir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanılan depremler sonrası depresyon ve intihar vakalarının arttıkları biliniyor.
Bu nedenlerle, depremzedelere yaklaşımda çok dikkatli olunmalıdır.
ŞUNLARA DİKKAT:
"Deprem kaderde varmış"
"Takdiri ilahi"
"Zaman her şeyin ilacı"
"Allah insana kaldırmayacağı yükü vermez" "Dua et sen hayattasın"
"Senden beter durumda olanları düşün
....gibi açıklama ve konuşmalardan kaçının,
Mağdurlara saygılı davranın,
Eleştirel ve suçlayıcı şekilde konuşmayın,
Konuşmalarda teknik terim kullanmaktan kaçının,
Mağdurların nasıl hissettikleri ile ilgili söylemler kullanmayın,
Mağdurlara tutulamayacak sözler vermeyin,
Mağdur insanları konuşmaya zorlamayın
Özel yaşamlarının gizliliğine saygı gösterin,
Yardımları kaliteli ve hızlı şekilde yapın,
Mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterin,
Mağdurlar defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlayın,
Mağdurlara gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verin,
Mağdurların ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterin.
KAYNAK: Cumhuriyet Gazetesi
Aynı güzel dilekler benden size gelsin Canan hanım :))
... Chopin sürprizi için teşekkürler.
"......
Duman durmuş mah'lenizin dağına
Yol ıramış varamamış köyüne
Haber verin hükümetin beyine
Elin gayri elime aralı yarim
Gurbanlar olurum yaralı yarim
......"
("Ağıtçı Kadın" GÜLSÜM KÖSE'den uyarlamadır.)
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!"
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay)
Kahramanmaraş merkezli 10 ili yıkan depremlerin ardından Hatay'da yıkılan evlerin duvarında görülen Mustafa Kemal Atatürk portresi duygulandırdı.
Bu portreler, Hatay'ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliği olan Mustafa Kemal Atatürk'ün “40 asırlık Türk yurdu düşman elinde esir bırakılamaz. Hatay benim şahsi davamdir. Hatay'ı mutlaka alacağım” sözlerini akıllara getirdi.
Mustafa Kemal’in kafasında Hatay’ın vatan topraklarına katılması konusu her zaman birinci önceliğini koruyordu.
"HATAY BENİM ŞAHSİ DAVAMDIR!"
Hatay Fransız işgali altındaydı ve konu Milletler Cemiyeti’ne aktarılmıştı. Atatürk Fransız büyükelçisine, “Hatay benim şahsi davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz” dedi.
Fransızlar, Atatürk’ün ciddi olduğunu ve Hatay için silah gücünün kullanılacağını anlamaya başladılar.
DÜNYAYA MESAJ
Atatürk’ün son hastalığı 1937 yılı kış aylarında baş gösterdi ve 6 Mart 1938’de Çankaya Köşkü’nde yapılan muayenede karaciğerde büyüme saptandı. Hastalığına dair ilk resmi bildiri 30 Mart 1938’de yayınlandı.
O sıralarda Hatay sorunu ciddiyetini koruyordu. Atatürk, Cumhurbaşkanlığı görevlerini aksatmadan yürütmeye ve özellikle çok önem verdiği Hatay sorununu çözüme ulaştırabilmek için bütün gücünü toplayarak hasta görünmemeye çalışmıştı.
Hatay konusunda, her türlü girişimde bulunabileceğini göstermek için bütün dünyaya bir mesaj vermek istiyordu.
19 Mayıs 1938’de Ankara’daki törenden hemen sonra trenle Adana’ya hareket etti. Hastalığını umursamıyordu. Çukurova bölgesinde 5 gün süren bir yorucu gezide hasta olmasına rağmen askeri birlikleri denetledi.
Amacı, bütün dünyaya ayakta olduğunu ve Hatay davasından ödün vermeyeceğini göstermekti.
HATAY CUMHURİYETİ
13 Ağustos’ta seçimler yapıldı ve Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 2 Eylül 1938’de Hatay cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen seçildi.
Atatürk ölmeden önce bu gelişmeleri görmek ve duyumak mutluluğuna erişti.
Hatay Cumhuriyeti 9 ay sonra, 30 Haziran 1939 tarihinde Türkiye’ye katılma kararı aldı. Hatay Devleti sınırları Türkiye-Suriye sınırı olarak kabul edildi. 23 Temmuz 1939’da Hatay Türkiye Devleti’ne dahil oldu ve Hatay Vilayeti kuruldu.VAnayurdun bölünmez, vazgeçilmez bir parçası olan Hatay anayurtla bütünleşti.
Hataylılar yaşamlarının son günlerine kadar Hatay için çalışan Atatürk’ü hiçbir zaman unutmadı..
(DERLEMEDİR)