"Onu görünce kalbim göbeğimde atıyordu" dedi Hayriye.. Kız şaşkınlıkla baktı, bir ona bir de o namıdiğer Nuri'ye. Küçük cılız bir adam, hop oraya hop buraya kadın matinası sanatçısı gibi zıplıyor. Kendi kendine dedi ki" ben nem bunda ha bu kızlar ne buluyor?" Yine gözü takıldı Hayriye' nin göbeğine. Bi ara telefonu çaldı köyden anası arardı, arka masalara bu yere gitti. "Bu Hayriye de bir züppe adam için beni buralara değin sürükledi. Hemde beni o kenar mahalle karıları gibi giydirdi" diye söylenirken telefonu kulağında unuttu anası ordan " neyy!" Diye bağırmaya başladı. Korkudan dili tutuldu "Yok anam olur mu öyle şey" derken ardına bir el dokundu. Bide döner ki, ne görsün! ............
Şair belki Allah vergisi bir yenetektir. Ama her şair dünya da, adını duyuramayabilir. Geçmişimizde koca bir edebiyat tarihi yatarken, geride büyük izler bırakan çoğu yazar/şairse toprağında yatıyor. Şairlerin şiirlerinden çok onları nasıl yazdıkları, hayat hikayeleri dikkatimi çeker. Ölüm temalı şiirler yazan usta şair Recaizade M. E. Geride "makber" gibi sağlam eserler bırakmıştır. Eşi ve oğlunu kaybeden şair, tüm acısını şiirlere yansıtmıştır. Ölüm temalı şiir yahut yazıların en enterasanı ise; Beşir Fuat'ın Ölüm duygusunu anlamak ve yazmak için intahâr ederek yazdığı o son mektubudur. Kan dondurucu bir durum. Ardında iz bırakmış bırakmasına ama insanları intahara teşvik etmiştir. Ben o mektubu okuyacak cesareti bulamadım kendimde... Ama nasıl anlatmış ki, insanlarda onun izinden gitmişler. Bazen bu yüzden melankolik ruhum beni korkutuyor. Umarım şairlik mertebesine erişirsek iyi izler bırakırız...
Nasılsın? Huzurun rahatın yerinde mi? Ardımdan kına gecesi düzenledin mi? Adak aramıştım kestim mi? "R" lerinle yeni heyecanlı cümleleri katlettin mi? Bırakmadın mı hala şiiri? Çok okuyorsun sonra Faranjit oluyorsun, hemde boşu boşuna sahi bana ne ki...
"Onu görünce kalbim göbeğimde atıyordu" dedi Hayriye.. Kız şaşkınlıkla baktı, bir ona bir de o namıdiğer Nuri'ye. Küçük cılız bir adam, hop oraya hop buraya kadın matinası sanatçısı gibi zıplıyor. Kendi kendine dedi ki" ben nem bunda ha bu kızlar ne buluyor?" Yine gözü takıldı Hayriye' nin göbeğine.
Bi ara telefonu çaldı köyden anası arardı, arka masalara bu yere gitti. "Bu Hayriye de bir züppe adam için beni buralara değin sürükledi. Hemde beni o kenar mahalle karıları gibi giydirdi" diye söylenirken telefonu kulağında unuttu anası ordan " neyy!" Diye bağırmaya başladı. Korkudan dili tutuldu "Yok anam olur mu öyle şey" derken ardına bir el dokundu. Bide döner ki, ne görsün! ............
Şair belki Allah vergisi bir yenetektir. Ama her şair dünya da, adını duyuramayabilir. Geçmişimizde koca bir edebiyat tarihi yatarken, geride büyük izler bırakan çoğu yazar/şairse toprağında yatıyor.
Şairlerin şiirlerinden çok onları nasıl yazdıkları, hayat hikayeleri dikkatimi çeker. Ölüm temalı şiirler yazan usta şair Recaizade M. E. Geride "makber" gibi sağlam eserler bırakmıştır. Eşi ve oğlunu kaybeden şair, tüm acısını şiirlere yansıtmıştır. Ölüm temalı şiir yahut yazıların en enterasanı ise; Beşir Fuat'ın Ölüm duygusunu anlamak ve yazmak için intahâr ederek yazdığı o son mektubudur. Kan dondurucu bir durum. Ardında iz bırakmış bırakmasına ama insanları intahara teşvik etmiştir. Ben o mektubu okuyacak cesareti bulamadım kendimde...
Ama nasıl anlatmış ki, insanlarda onun izinden gitmişler. Bazen bu yüzden melankolik ruhum beni korkutuyor. Umarım şairlik mertebesine erişirsek iyi izler bırakırız...