benim trajedim şu birkaç satırda. sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşulacak lakırdım yok. yani dilimle zevklerimle heyecanlarımlayarımla büyük doğu kadrosundanım. düşüncelerimleinançlarımlayöne yakınım. bu bir kopuş, bir parçalanış, başka bir trajedi de şu. yabancı dil bilenlertürkçe okumuyor, ben yabancı dil bilmeyenlere hitap edemiyorum.daha doğrusu yabancı dil bilmeyenler kendi dillerini de bilmiyor.
ben çektirdiğim ilk vesikalık fotoğraftaki yüzümü arıyorum ben çektirdiğim ilk vesikalık fotoğraftaki yüzümü arıyorum ben çektirdiğim ilk vesikalık fotoğraftaki yüzümü arıyorum ben seni arıyorum
hayatımı hep bir yaşamım daha varmış gibi, asıl bir yaşamım varmış ve bu onun provasıymış gibi dilediğim gibi karalayabileceğim nasılsa bir yedeği daha olan bir resim defteri sayfası gibi yaşamışım gibi bir yerlerde beni bekleyen fedakarlıklar, dostluklar ümitler varmış ta ben ertelemişim gibi şaşamak nasıl bir şey ise öyle yaşadığımı farkettim.
insan bir kere aşık olmaya görsün her şeyi sevdiğine yormaya başlar. izlediğim filmlerdeki kadınlar, okuduğum tüm şiirlerdeki kadınlar hep sen. istanbulu da sana yoruyorum. sonbaharı da bu son bahar hayatımın en uzun sonbaharı fakat ne garip sen hayatımda azaldıkça sonbahar uzuyor.sonbaharı sana yormak belki de bu yüzden dünyanın en yorucu işi gibi geliyor. zor sahiden zor sonbaharda gitmekten söz ediyorum ben yitik bir zamanı arıyorum ben yitik bir zamanı arıyorum ben yitik bir zamanı arıyorum ben seni arıyorum
biraz evvel iki sendika temsilcisine rastladım, üye kaydı yapıyorlardı, ilk defa bir sendikaya üye olduğunu bu yüzden hafifçe tedirgin olduğunu belirten bir arkadaşa sendikacı arkadaşın cevabı manidardı hocam hiç korkmayın yüz bin cumhuriyetçi ve Atatürkçü sendika üyemiz arkanızdadır. irkildim ama cevap vermedim, içime konuştum yine ne yani bu ülkede Atatürkçü ve cumhuriyetçiler hepi topu yüz bin midir? koskoca chp seçmenini bile gömen bir açıklama. mesela bir sendika üyesi de kalksa dese dindar bir milyon sendika üyemiz arkanızda ne yani geri kalan topyekün bir millet dindar değil mi? her zamanki gibi içime içime kaçtım. kutuplaşma neydi, kim ve nerde başlatmıştı, sınırları neydi
cemil meriç
sıra dışı bir düşünür
benim trajedim şu birkaç satırda.
sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşulacak lakırdım yok.
yani dilimle zevklerimle heyecanlarımlayarımla büyük doğu kadrosundanım.
düşüncelerimleinançlarımlayöne yakınım.
bu bir kopuş, bir parçalanış, başka bir trajedi de şu.
yabancı dil bilenlertürkçe okumuyor, ben yabancı dil bilmeyenlere hitap edemiyorum.daha doğrusu yabancı dil bilmeyenler kendi dillerini de bilmiyor.
bu ülke seni seviyor mahzun aydın
salonların kibar beyfendisi hıncal uluç
rabbim rahmetler etsin
şen kahkahalarınla anılacaksın
herkes sanırsam kahraman kod adlı balıkçıda
değilse hamburgercide
muhderem
ben çektirdiğim ilk vesikalık fotoğraftaki yüzümü arıyorum
ben çektirdiğim ilk vesikalık fotoğraftaki yüzümü arıyorum
ben çektirdiğim ilk vesikalık fotoğraftaki yüzümü arıyorum
ben seni arıyorum
hayatımı
hep bir yaşamım daha varmış gibi,
asıl bir yaşamım varmış ve bu onun provasıymış gibi
dilediğim gibi karalayabileceğim nasılsa bir yedeği daha olan bir resim defteri sayfası gibi yaşamışım gibi
bir yerlerde beni bekleyen fedakarlıklar, dostluklar ümitler varmış ta ben ertelemişim gibi şaşamak
nasıl bir şey ise öyle yaşadığımı farkettim.
insan bir kere aşık olmaya görsün her şeyi sevdiğine yormaya başlar.
izlediğim filmlerdeki kadınlar, okuduğum tüm şiirlerdeki kadınlar hep sen.
istanbulu da sana yoruyorum. sonbaharı da
bu son bahar hayatımın en uzun sonbaharı
fakat ne garip
sen hayatımda azaldıkça sonbahar uzuyor.sonbaharı sana yormak belki de bu yüzden dünyanın en yorucu işi gibi geliyor.
zor sahiden
zor
sonbaharda gitmekten söz ediyorum
ben yitik bir zamanı arıyorum
ben yitik bir zamanı arıyorum
ben yitik bir zamanı arıyorum
ben seni arıyorum
ben sabah ışığını arıyorum
ben sabah ışığını arıyorum
ben sabah ışığını arıyorum
ben seni arıyorum
ben umut arıyorum
ben umut arıyorum
ben umut arıyorum
ben seni arıyorum
yakınlaşmış bir ölüm mü?
insan alışıyor bir şekilde
benim aklım sende hala
susuşunda
gözlerini kaçırışında kaldı aklım
gidişinde en çok
"hem ben bir kez öldüm
bir kere daha ölürüm"
biraz evvel iki sendika temsilcisine rastladım,
üye kaydı yapıyorlardı, ilk defa bir sendikaya üye olduğunu bu yüzden hafifçe tedirgin olduğunu belirten bir arkadaşa sendikacı arkadaşın cevabı manidardı
hocam hiç korkmayın
yüz bin cumhuriyetçi ve Atatürkçü sendika üyemiz arkanızdadır.
irkildim ama cevap vermedim, içime konuştum yine
ne yani bu ülkede Atatürkçü ve cumhuriyetçiler hepi topu yüz bin midir?
koskoca chp seçmenini bile gömen bir açıklama.
mesela bir sendika üyesi de kalksa dese dindar bir milyon sendika üyemiz arkanızda
ne yani geri kalan topyekün bir millet dindar değil mi?
her zamanki gibi
içime içime kaçtım.
kutuplaşma neydi, kim ve nerde başlatmıştı, sınırları neydi