şimdi esas olan herkes sesini yeterince yükselttiğine ve olay toplumda bir karşılık bulduğuna göre yargının işini yapmasını beklemek inşallah bu yüksek sesler tüm benzer vakalarda duyulur bundan böyle mesela tüm taciz tecavüz davaları böyle yankı uyandırır da yargıya yol gösterir mesela bazı partilerde tecavüzler varmış olacak elbet denmez umulur efendim umulur umulur kadan her yerde kutsaldır kişinin temel özgürlük kişilik hakları çocuk hakları falan filan partiye göre şekil almaz diye umalım umalım umalım
herkes kendini ait olduğu siyasi, dini, ideolojik ve diğer tüm sosyolojik kuramlardan kurumlardan izole ederek insan ve çocuk hakları çerçevesinden olaylara yaklaşabilmelidir. amalı kurulan tüm cümleler tüm amalar fakatlar lakinler sapıklara alan açmaktadır bu tavrı her olayda her kesim göstermelidir.
hey ülkem hey cemil meriç gibi, komünist diye hapiste tutan ve öyle olmadığı halde öyle değilim demeyi kendimi savunmayı korkaklık olarak addederim diyebilecek kadar mert yüce bir aydının ülkesi sapığa sapık hırsıza hırsız derken bile parti tutan, mevzilerinden mevzilere mevzilerine göre atış yapan tetikçilerin ülkesi
altı yaşında kız çocuklarının cinsel doyum için kullanılması ahlaksızlıktır adiliktir rezilliktir. on üç yaşındaki kız çocuğunun cinsel doyum için kullanılması da ahlaksızlık adilik sapıklık rezilliktir on dört yaşındaki bir kız çocuğunun cinsel doyum için kullanılması da ahlaksızlıktır, rezilliktir sapıklıktır adiliktir. bu olaya sebebiyet verenler göz yumanlar susanlar da mutlaka cezalandırılmalıdır.
atatürkü heykel mesabesine indirenlerle onu koruma kanununa kafayı takıp kaldırılsın diyip duranlar el ele kafa kafaya verip şu altıyı yok pardon ben birli diyeceğim, zira o masayı sadece alttan hdp yönlendirmektedir, işte o her ne her kaçlı ise o masaya bir aday bulmaya ayırın biz yerli otoyu da ihayı da sihayı da yaparız
hamburgerin dönere karşı kıyasıya ve acımasız mücadelesi sürmektedir. bu bağlamda hamburgerden bir dikkat çeken bir atraksiyon görmüş bulunmaktayız Rıfkı bu işin neresinde derseniz sekiz saatin gizemini çözebilenler ile yapacağımız yüksek istişare konseyinde yurta sulh cihanda sulh babında bir şişe çevirmece oyunu eşliğinde konuşturabildiğimiz Palaoğlundan bunun cevabını dinleme şansına erişebileceksiniz fonda en sevdiğim bir ihtimal daha var şarkısı yalnız dikkat Palaoğlu bu şarkıdan nefret ediyor, kendinden başka bir ihtimali çağrıştıran her ihtimalden nefret ediyor. kendisi barış tohumları ekmeye nefret eded ede gelmekte efendim, şey gümbür gümbür yani.
şimdi efendim şırdanı seviyoruz diye niye utanmamız gerekiyor ne yani orhan pamuk gibi kendi kültürümüze marstan gelmiş gibi okan bayülgenin zuzaylısı gibi şaşkın olup sonra onu bir fransızın İstanbul sokaklarında gezinip keşfetmesi ve hayran kalması kabilinden bakmak şart mı
Biz bu kentlere sığdık da, bu kentler bize sığmadı Asiya! Ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında; arttıkça yalnız, sustukça silik...
Ay ışığı gölgeleri büyüttü, son kuşlar da vuruldular dağlarda. Yakamozları söndü sahillerin, ışıkları evlerin; çağın vebalı gövdesinde bir hayalet gibi gölgemizde yalnızlık.
Kaldık... Kırık bardaklar gibi, içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi...
II Düşler artık ölü çocuklar doğuruyorsa, sevgiler boğduruluyorsa kürtajlarda ve daha eskimemiş tüfeklerle ordusu bozguna uğramış askerler gibi kalıp, bozuk paralar gibi yuvarlanıyorsak kaldırımlarda, bir bedeli vardır elbet cennetini çaldırmanın; ömrünü yetim bir bebek gibi bırakmanın bulvarlara, bozgunlara ve yanlış yalan aşklara…
Bir bedeli, bu kuşatmaların, ilkyazları kurşunlatmaların...
Biz bu kentlere sığdık aslında, bu kentler bize sığmadı Asiya, ah, son kuşlar da vuruldular dağlarda!
III
Ay ışığı gölgeleri büyüttü. Mutluluk oyununa geç kalan ölü kuşlarla geldim. Geldim... Kırık bardaklar gibi, içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi…
Ve ömürlerimizde bin kasvetle upuzun sefalet seferlerinin ayazı; belki yalnız geçireceğiz artık kim bilir, batan gemiler gibi yiten aşklardan geride, kalan her kışı, güzü ve yazı.
Ay ışığı gölgeleri büyüttü. Ayrılıklar eskidi, biz eskidik, aşk bize küstü Asiya...
IV Belki de uzun sürecek bu bozgunun saçağında, sen şarkılarını sesine yasla ve bırak beni de usulca apansız bir yalnızlığa!
Ay ışığı gölgeleri büyüttü, büyüdü ölüm ve biz küçüldük Asiya… Yılmaz Odabaşı
yav dedim ben kendisine gel bir canlı yayında hamburger döner yiyek şöyle karşılıklı aradaki beş muhteşem farkı bulmacasına vallahi bak cevapları geceliği milyon dolarlık otel lobilerinde odalarında çalmayacağım
şimdi esas olan herkes sesini yeterince yükselttiğine ve olay toplumda bir karşılık bulduğuna göre yargının işini yapmasını beklemek
inşallah bu yüksek sesler tüm benzer vakalarda duyulur bundan böyle
mesela tüm taciz tecavüz davaları böyle yankı uyandırır da yargıya yol gösterir
mesela bazı partilerde tecavüzler varmış olacak elbet denmez
umulur efendim
umulur
umulur
kadan her yerde kutsaldır
kişinin temel özgürlük kişilik hakları
çocuk hakları falan filan partiye göre şekil almaz diye umalım
umalım
umalım
herkes kendini ait olduğu siyasi, dini, ideolojik ve diğer tüm sosyolojik kuramlardan kurumlardan izole ederek insan ve çocuk hakları çerçevesinden olaylara yaklaşabilmelidir.
amalı kurulan tüm cümleler
tüm amalar fakatlar lakinler
sapıklara alan açmaktadır
bu tavrı her olayda her kesim göstermelidir.
hey ülkem
hey
cemil meriç gibi, komünist diye hapiste tutan ve öyle olmadığı halde öyle değilim demeyi kendimi savunmayı korkaklık olarak addederim diyebilecek kadar mert yüce bir aydının ülkesi
sapığa sapık hırsıza hırsız derken bile parti tutan, mevzilerinden mevzilere mevzilerine göre atış yapan tetikçilerin ülkesi
altı yaşında kız çocuklarının cinsel doyum için kullanılması ahlaksızlıktır
adiliktir
rezilliktir.
on üç yaşındaki kız çocuğunun cinsel doyum için kullanılması da ahlaksızlık adilik sapıklık rezilliktir
on dört yaşındaki bir kız çocuğunun cinsel doyum için kullanılması da ahlaksızlıktır, rezilliktir sapıklıktır adiliktir.
bu olaya sebebiyet verenler göz yumanlar susanlar da mutlaka cezalandırılmalıdır.
.
atatürkü heykel mesabesine indirenlerle onu koruma kanununa kafayı takıp kaldırılsın diyip duranlar el ele kafa kafaya verip şu altıyı yok pardon ben birli diyeceğim, zira o masayı sadece alttan hdp yönlendirmektedir, işte o her ne her kaçlı ise o masaya bir aday bulmaya ayırın
biz yerli otoyu da ihayı da sihayı da yaparız
hamburgerin dönere karşı kıyasıya ve acımasız mücadelesi sürmektedir.
bu bağlamda hamburgerden bir dikkat çeken bir atraksiyon görmüş bulunmaktayız
Rıfkı bu işin neresinde derseniz
sekiz saatin gizemini çözebilenler ile yapacağımız yüksek istişare konseyinde yurta sulh cihanda sulh babında bir şişe çevirmece oyunu eşliğinde konuşturabildiğimiz Palaoğlundan bunun cevabını dinleme şansına erişebileceksiniz
fonda en sevdiğim
bir ihtimal daha var şarkısı
yalnız dikkat Palaoğlu bu şarkıdan nefret ediyor, kendinden başka bir ihtimali çağrıştıran her ihtimalden nefret ediyor.
kendisi barış tohumları ekmeye nefret eded ede gelmekte efendim,
şey gümbür gümbür yani.
şimdi efendim
şırdanı seviyoruz diye niye utanmamız gerekiyor
ne yani orhan pamuk gibi kendi kültürümüze marstan gelmiş gibi okan bayülgenin zuzaylısı gibi şaşkın olup sonra onu bir fransızın İstanbul sokaklarında gezinip keşfetmesi ve hayran kalması kabilinden bakmak şart mı
Biz bu kentlere sığdık da,
bu kentler bize sığmadı Asiya!
Ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında;
arttıkça yalnız, sustukça silik...
Ay ışığı gölgeleri büyüttü,
son kuşlar da vuruldular dağlarda.
Yakamozları söndü sahillerin, ışıkları evlerin;
çağın vebalı gövdesinde
bir hayalet gibi gölgemizde yalnızlık.
Kaldık...
Kırık bardaklar gibi,
içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi...
II
Düşler artık ölü çocuklar doğuruyorsa,
sevgiler boğduruluyorsa kürtajlarda
ve daha eskimemiş tüfeklerle
ordusu bozguna uğramış askerler gibi kalıp,
bozuk paralar gibi yuvarlanıyorsak kaldırımlarda,
bir bedeli vardır elbet cennetini çaldırmanın;
ömrünü yetim bir bebek gibi bırakmanın
bulvarlara,
bozgunlara
ve yanlış yalan aşklara…
Bir bedeli,
bu kuşatmaların, ilkyazları kurşunlatmaların...
Biz bu kentlere sığdık aslında,
bu kentler bize sığmadı Asiya,
ah, son kuşlar da vuruldular dağlarda!
III
Ay ışığı gölgeleri büyüttü.
Mutluluk oyununa geç kalan ölü kuşlarla geldim.
Geldim... Kırık bardaklar gibi,
içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi…
Ve ömürlerimizde bin kasvetle upuzun
sefalet seferlerinin ayazı;
belki yalnız geçireceğiz artık kim bilir,
batan gemiler gibi yiten aşklardan geride,
kalan her kışı, güzü ve yazı.
Ay ışığı gölgeleri büyüttü.
Ayrılıklar eskidi, biz eskidik,
aşk bize küstü Asiya...
IV
Belki de uzun sürecek bu bozgunun saçağında,
sen şarkılarını sesine yasla
ve bırak beni de usulca
apansız bir yalnızlığa!
Ay ışığı gölgeleri büyüttü,
büyüdü ölüm
ve biz küçüldük Asiya…
Yılmaz Odabaşı
mesleğini canla başla yapan fedakar, sebatkar tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun
burdan z kuşağına sesleniyorum
hamburger döneri döver
yav dedim ben kendisine
gel bir canlı yayında hamburger döner yiyek şöyle karşılıklı
aradaki beş muhteşem farkı bulmacasına
vallahi bak cevapları geceliği milyon dolarlık otel lobilerinde odalarında çalmayacağım