Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Senden tattım yemişlerin cümlesini.
yaş otuzbeş yolun yarısı eder şiirinin yanısıra bu da muhteşemdir. her sabah bu şiiri hatırlıyorsanız aramıza hoş geldiniz siz mistikama bir o kadar delikanlı misali yaşama sevinciyle dolu olanlar
Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne; Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar. Sıkılırım, Kuşlar cıvıldamasa dallarında, Yemişlerine doymadığım ağaçların, Yağmur mu yağıyor, Güneş mi var, Farketmeliyim Baktığım pencereden. Deniz görünmeli çıksam balkona. Tamamlamalı manzarayı Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar. Ekmekten olamam doğrusu,..........
neyse ben size bu gün cahit sıtkı tarancıdan bahsetmek istiyorum. cumhuriyet dönemi beş hececilerden olan tarancı serbest vezinde de harika eserler verdiyse de asıl hece vezninde ve uyaklı şiirleri gerçekten muhteşemdir. ruh mistisizmin ve bu dünyanın yaşama sevinci arasında git geller yaşayan şair eserlerine bu ikilemi harika şekilde yansıtmıştır.
malum imamoğlunu köşeye sıkıştırmak için saray ve chp üst düzey yönetimi kedi fare oynuyorlar tüm o yapmama temel atmama projelerinin üstünü örtüyorlar ya belkim tuzu da sarayda kokutmuşlardır da balıklamışlardır kokmasın diye
rabiya acar kardeşim o altın musluklu lavaboların olduğu altın klozetlerde İstanbul caddeleri için ayrılmış ayarlanmış ama hasetlikten verilmemiş tuzları da gördün mü belkim imamoğluna vermeyip klozetlerde üstüne sifon çekmiş olabilirler mi acep
günaydın sevgili kürsü sakinleri size güzel bir boğaz manzaralı otel odasından yazmak isterdim bunları ama olsun manzaramız ne olursa olsun bizim havamız güzel olsun
bana şimdi bir kağıt peçete lazım ter silmek için ama öyle ter dediysek alın teri sanılmasın şu batasıca gastecilerin soruları karşısında beliren boncuk terler için bana şimdi bir kürek bir elçi lazım ah İstanbul İstanbul olalı
tuz nerde balık yiedi balık nierde ieelçiye gitti ielçi nerde dıağa kaçtı dıağ nerde yıandı bitti kül oldu gierçekten de falan da filan ninni filan da falan ninni
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Senden tattım yemişlerin cümlesini.
yaş otuzbeş yolun yarısı eder şiirinin yanısıra bu da muhteşemdir.
her sabah bu şiiri hatırlıyorsanız aramıza hoş geldiniz siz mistikama bir o kadar delikanlı misali yaşama sevinciyle dolu olanlar
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,..........
neyse ben size bu gün cahit sıtkı tarancıdan bahsetmek istiyorum.
cumhuriyet dönemi beş hececilerden olan tarancı serbest vezinde de harika eserler verdiyse de asıl hece vezninde ve uyaklı şiirleri gerçekten muhteşemdir. ruh mistisizmin ve bu dünyanın yaşama sevinci arasında git geller yaşayan şair eserlerine bu ikilemi harika şekilde yansıtmıştır.
malum imamoğlunu köşeye sıkıştırmak için saray ve chp üst düzey yönetimi kedi fare oynuyorlar tüm o yapmama temel atmama projelerinin üstünü örtüyorlar ya belkim tuzu da sarayda kokutmuşlardır da balıklamışlardır kokmasın diye
rabiya acar kardeşim
o altın musluklu lavaboların olduğu altın klozetlerde İstanbul caddeleri için ayrılmış ayarlanmış ama hasetlikten verilmemiş tuzları da gördün mü belkim imamoğluna vermeyip klozetlerde üstüne sifon çekmiş olabilirler mi acep
bu gün sahlep günü olsun
şöyle bol tarçınlı üstü cevizli
ben cevizli tercih etmiyorum ama bu sizin için
tüm kürsüye benden
sıcacık
günaydın sevgili kürsü sakinleri
size güzel bir boğaz manzaralı otel odasından yazmak isterdim bunları ama olsun manzaramız ne olursa olsun bizim havamız güzel olsun
aslı hanım ekrem imamoğlunda çok kağıt peçete
çok çalışıyor algısı için alın teri döküyor algısı için sık sık terini siliyor
bir tane versin size
bana şimdi bir kağıt peçete lazım
ter silmek için ama öyle ter dediysek alın teri sanılmasın
şu batasıca gastecilerin soruları karşısında beliren boncuk terler için
bana şimdi bir kürek bir elçi lazım
ah İstanbul İstanbul olalı
tuz nerde balık yiedi
balık nierde ieelçiye gitti ielçi nerde dıağa kaçtı
dıağ nerde
yıandı bitti kül oldu
gierçekten de falan da filan ninni filan da falan ninni