aceba senin şu lgbtye yol açmakla uğraşan belediyelerin de taşın altına ellerini koyar mı diyecem de dur balıktan kayaktan bir dönsünler di mi ama boğazlarına dizmeyelim kılçık kılçık
zelenski bayıldı o naylonlara ama kaç rus tankını devirdi etkisiz hale getirdi naylondan devlet başkanı herzog da koşup geldi akdeniz doğalgazından pay almak için naylon naylon ne güzel anlaşıyoruz senle demi on yedi
bazen bazı insanlar olduğundan daha güçlü daha sert olmaya zorlar kendini karşıya öyle görünmek ister çünkü hayatta biraz zorluk çekmişlerdir ve bu onlarda acı dersler çıkarma ihtiyacı doğurmuştur yoksa kedi gibi onların da sevilmeye ihtiyacı vardır yok ben endimi kastettim
aslım ayrılamıyormuşsun gibi geldi bana yok yav aslı bu hiç olur mu taş gibi kadın yumruğuyla canımı çıkartır merak etme ben hep burda seni bekliyor olacağım ne zaman istersen gel
moderatörü karıştırma neyse ben senin de beni sevebileceğin ihtimalini sevmiştim madem istemiyorsun bizde böyledir zorla güzellik olmaz ama arasıra karşıma çıkıp yazılarıma ima yollu dahi cevap verirsen tekrar depreşir aşkım bu sefer günah benden gider bilesin vebalim boynuna demedi deme
haa on yedi çaycı deyip geçme o takunyalı takkeli çaycının ayağına putinler herzoglar zelenskiler turab olmuş çayını içmek için yonsam çayı da mı saklıyacağnız
biraz fazla çiğnendi bu şiir ağızlarda ama olsun bu da bizim hamletimi
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa. Mona Rosa bugün bende bir hal var. Yağmur iri iri düşer toprağa, Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek, Mona Rosa seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek. Anla Mona Rosa ben bir deliyim. Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, Bende çıkar güneş aydınlığına. Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. Seni hatırlatır her zaman bana. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, Işıksız ruhumu sallar da durur. Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi. Ellerinden belli olur bir kadın, Denizin dibinde geziyor gibi. Ellerin, ellerin ve parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana, Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine. Kiminin rengi ak kiminin sarı. Ah beni vursalar bir kuş yerine. Akşamları gelir incir kuşları.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni. O masum bakışların su kenarında. Ki ben Mona Rosa bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Henüz dinlemedin benden türküler. Benim aşkım uymaz öyle her saza. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir kızı, Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı Alev alev sardı her tarafımı. Artık inan bana muhacir kızı.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış. Yağmurdan sonra büyürmüş başak.
Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kuş tüyüne. Bir tüy ki can verir gülümsesen, Bir tüy ki kapalı geceye güne. Altın bilezikler o kokulu ten.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister, Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Sezai Karakoç
aslıcım pardon yedi yirmidördüm aşklara mı geldin yoksa
dış mihrak sandığın benim aşkım olmaya
canım benim
yonsam seni dış mihraklar naapsın
benim aşık olduğuma bakıp kendini hint kumaşı sanmayasın
güzelliğin on para etmez bu bendeki aşkın olmasa
elif geç kaldın
fazla naz aşık usandırdı anacım
aceba senin şu lgbtye yol açmakla uğraşan belediyelerin de taşın altına ellerini koyar mı diyecem de
dur balıktan kayaktan bir dönsünler
di mi ama
boğazlarına dizmeyelim kılçık kılçık
zelenski bayıldı o naylonlara ama
kaç rus tankını devirdi etkisiz hale getirdi
naylondan devlet başkanı herzog da koşup geldi
akdeniz doğalgazından pay almak için
naylon naylon ne güzel anlaşıyoruz senle demi on yedi
bazen bazı insanlar olduğundan daha güçlü daha sert olmaya zorlar kendini
karşıya öyle görünmek ister
çünkü hayatta biraz zorluk çekmişlerdir ve bu onlarda acı dersler çıkarma ihtiyacı doğurmuştur
yoksa kedi gibi onların da sevilmeye ihtiyacı vardır
yok ben endimi kastettim
aslım ayrılamıyormuşsun gibi geldi bana
yok yav aslı bu hiç olur mu taş gibi kadın yumruğuyla canımı çıkartır
merak etme ben hep burda seni bekliyor olacağım
ne zaman istersen gel
moderatörü karıştırma
neyse ben senin de beni sevebileceğin ihtimalini sevmiştim
madem istemiyorsun
bizde böyledir
zorla güzellik olmaz
ama arasıra karşıma çıkıp yazılarıma ima yollu dahi cevap verirsen tekrar depreşir aşkım
bu sefer günah benden gider bilesin
vebalim boynuna demedi deme
haa on yedi
çaycı deyip geçme o takunyalı takkeli çaycının ayağına putinler herzoglar zelenskiler turab olmuş
çayını içmek için
yonsam çayı da mı saklıyacağnız
biraz fazla çiğnendi bu şiir ağızlarda ama olsun
bu da bizim hamletimi
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Sezai Karakoç
yedi on yediye de şiir yollama işi bize düştü iyi mi
şiir dedi miir dedi
o da siyasete sardı