Kayda değmeyen kayıtsızlıkla yazılır mazi. Anlatılmamış hikayelerde de efsaneler vardır. Gündelik tarifelerde boğuktur istemler. Bir yaşamak ancak bu kadar yaşamaktır. Niyazlar içinden sıkılı kurşunlar değer hayra, Değer de, bir gün daha döner dünya. Geçti gittti dediler, ne geçti, ne gitti oysa. Israrcıyız hüzünde, mahzun kalplerle yoldaşız. Hisliyiz, hissetmekteyiz ki zerrelerimize kadar hayattayız. Ne dünde kaldık, ne de bilmekteyiz görecek günümüz mü var. Ölmekteyiz ki ölene kadar ayaktayız.
Bir çiçek verdim. Çiçekler açtı cancağızımın saçlarında. Bir sevda asılıydı şakaklarıyla bukleleri arasında. Bilmezdi o, papatyaları senin için öldürdü çingene. Bir sevda ki denktir ölü çiçeklere.
basiretim takılı kaldı ben bir balık ağlarında çırpınan. sensin hüsran, sendin reva olamadım zahmet ellerinde ardı sıra ölüm bekler, sensin ölümü bekleten yaşama hıncım çarpan kalbime vuku, ıssız çöllerime vaha bekleyenim, küslüğüm var kalakalmışın küfrü kadar yollara söğüt altı yılanlar uyurdu göze aldırandı kazımak adını ağaçlara ben ihtimaline yol olan uğraşım Sayamadım, sığamam bu kaçıncı söze sevildim de yaratıldım sevdim de hapsettim tecellisi pür, yitik zaman içinde gevşek öfkem salınır tiryakiliğinden günümü döndüren yıllardan istirhamım aman diler merhametinden merhametin yok aman! ab-ı hayatsın bana kırık bir tastan benim seni anlatacak kelimelerim bitti sendin sevda, sensin hüsran
Kayda değmeyen kayıtsızlıkla yazılır mazi. Anlatılmamış hikayelerde de efsaneler vardır. Gündelik tarifelerde boğuktur istemler. Bir yaşamak ancak bu kadar yaşamaktır. Niyazlar içinden sıkılı kurşunlar değer hayra, Değer de, bir gün daha döner dünya. Geçti gittti dediler, ne geçti, ne gitti oysa. Israrcıyız hüzünde, mahzun kalplerle yoldaşız. Hisliyiz, hissetmekteyiz ki zerrelerimize kadar hayattayız. Ne dünde kaldık, ne de bilmekteyiz görecek günümüz mü var. Ölmekteyiz ki ölene kadar ayaktayız.
Ne hüzün, ne keder belli. Gark olup dolarken sahile umrum, sahiden ne yüzün belli ne yuvam. Taralı saçlardan, gözün akından hevesin içinden, kursağın ta kendisinden kurbanlar sunuyorum hatalarıma. Janus gibi ikiyüzlü bir tanrı egosuyum. Kuşatılmış bütün içtenliklerime kusuyorum,ikircikler ve kelebekler. Sarıldığım hikmet yanıyor avuçlarımda. Tutabiliyorum kor ateşleri, elim yanmazdan. Damarıma dolan kan alevden, hararet yol alıyor soluktan. Soluklan. Donukluğa sıkılı 3 kurşun geçer perçemden. Baldırıma saplanan kramptan saçlarım düşer dalından, beyazından. Yaş akıyor doluşuk kurgun dağlar gibi göz altlarımdan. Kapılmış yapraklar rüzgardan. Olunmaz aşk ölmekten. Varılmaz yar gitmekten. Var git vardan içeri. Ne keder belli ne hüzün belli. Kurumuş dallar gibi kırıldım. Layık görülen her hazin sonda bir hüzün böylesi. Bilsem hükmü geçer, hasret dağladı bizi. Dilimiz aşka döndü, yazımız kışa. Kalpler başka gördü bizi. Ne tebessüm saklar kesesini, ne sönmüş yıldızlar esirger dönüşünü. Kaynayan denizde bulmuşsam gözümü… Ne var belli ne yok belli. Düşmanım işte gözün gördüğüyle. Çarpışıyorum bakışı kalbe çarpan her ithamla. Bende uyanmayan her yücelikten çevirili şimdi yüzüm. Yuvama düşman bir kuşum. Dalına küskün çiçekler gibi, Belki düşmektir benim düşüm. Ne keder ne hüzün.
Ne hüzün, ne keder belli. Gark olup dolarken sahile umrum, sahiden ne yüzün belli ne yuvam. Taralı saçlardan, gözün akından hevesin içinden, kursağın ta kendisinden kurbanlar sunuyorum hatalarıma. Janus gibi ikiyüzlü bir tanrı egosuyum. Kuşatılmış bütün içtenliklerime kusuyorum,ikircikler ve kelebekler. Sarıldığım hikmet yanıyor avuçlarımda. Tutabiliyorum kor ateşleri, elim yanmazdan. Damarıma dolan kan alevden, hararet yol alıyor soluktan. Soluklan. Donukluğa sıkılı 3 kurşun geçer perçemden. Baldırıma saplanan kramptan saçlarım düşer dalından, beyazından. Yaş akıyor doluşuk kurgun dağlar gibi göz altlarımdan. Kapılmış yapraklar rüzgardan. Olunmaz aşk ölmekten. Varılmaz yar gitmekten. Var git vardan içeri. Ne keder belli ne hüzün belli. Kurumuş dallar gibi kırıldım. Layık görülen her hazin sonda bir hüzün böylesi. Bilsem hükmü geçer, hasret dağladı bizi. Dilimiz aşka döndü, yazımız kışa. Kalpler başka gördü bizi. Ne tebessüm saklar kesesini, ne sönmüş yıldızlar esirger dönüşünü. Kaynayan denizde bulmuşsam gözümü… Ne var belli ne yok belli. Düşmanım işte gözün gördüğüyle. Çarpışıyorum bakışı kalbe çarpan her ithamla. Bende uyanmayan her yücelikten çevirili şimdi yüzüm. Yuvama düşman bir kuşum. Dalına küskün çiçekler gibi, Belki düşmektir benim düşüm. Ne keder ne hüzün.
BAHT
Kayda değmeyen kayıtsızlıkla yazılır mazi.
Anlatılmamış hikayelerde de efsaneler vardır.
Gündelik tarifelerde boğuktur istemler.
Bir yaşamak ancak bu kadar yaşamaktır.
Niyazlar içinden sıkılı kurşunlar değer hayra,
Değer de, bir gün daha döner dünya.
Geçti gittti dediler,
ne geçti, ne gitti oysa.
Israrcıyız hüzünde, mahzun kalplerle yoldaşız.
Hisliyiz, hissetmekteyiz ki zerrelerimize kadar hayattayız.
Ne dünde kaldık, ne de bilmekteyiz görecek günümüz mü var.
Ölmekteyiz ki ölene kadar ayaktayız.
ÖLÜ ÇİÇEKLER
Bir çiçek verdim.
Çiçekler açtı cancağızımın saçlarında.
Bir sevda asılıydı şakaklarıyla bukleleri arasında.
Bilmezdi o, papatyaları senin için öldürdü çingene.
Bir sevda ki denktir ölü çiçeklere.
Günleri Döndüren Yıllardan İstirham
basiretim takılı kaldı
ben bir balık ağlarında çırpınan.
sensin hüsran, sendin reva
olamadım zahmet ellerinde
ardı sıra ölüm bekler, sensin ölümü bekleten yaşama hıncım
çarpan kalbime vuku, ıssız çöllerime vaha
bekleyenim, küslüğüm var kalakalmışın küfrü kadar yollara
söğüt altı yılanlar uyurdu göze aldırandı kazımak adını ağaçlara
ben ihtimaline yol olan uğraşım
Sayamadım, sığamam bu kaçıncı söze
sevildim de yaratıldım
sevdim de hapsettim
tecellisi pür, yitik zaman içinde
gevşek öfkem salınır tiryakiliğinden
günümü döndüren yıllardan istirhamım
aman diler merhametinden
merhametin yok aman!
ab-ı hayatsın bana kırık bir tastan
benim seni anlatacak kelimelerim bitti
sendin sevda, sensin hüsran
BAHT
Kayda değmeyen kayıtsızlıkla yazılır mazi.
Anlatılmamış hikayelerde de efsaneler vardır.
Gündelik tarifelerde boğuktur istemler.
Bir yaşamak ancak bu kadar yaşamaktır.
Niyazlar içinden sıkılı kurşunlar değer hayra,
Değer de, bir gün daha döner dünya.
Geçti gittti dediler,
ne geçti, ne gitti oysa.
Israrcıyız hüzünde, mahzun kalplerle yoldaşız.
Hisliyiz, hissetmekteyiz ki zerrelerimize kadar hayattayız.
Ne dünde kaldık, ne de bilmekteyiz görecek günümüz mü var.
Ölmekteyiz ki ölene kadar ayaktayız.
UZUN GECE
Ne hüzün, ne keder belli.
Gark olup dolarken sahile umrum,
sahiden ne yüzün belli ne yuvam.
Taralı saçlardan, gözün akından
hevesin içinden, kursağın ta kendisinden
kurbanlar sunuyorum hatalarıma.
Janus gibi ikiyüzlü bir tanrı egosuyum.
Kuşatılmış bütün içtenliklerime kusuyorum,ikircikler ve kelebekler.
Sarıldığım hikmet yanıyor avuçlarımda.
Tutabiliyorum kor ateşleri, elim yanmazdan.
Damarıma dolan kan alevden, hararet yol alıyor soluktan.
Soluklan.
Donukluğa sıkılı 3 kurşun geçer perçemden.
Baldırıma saplanan kramptan
saçlarım düşer dalından, beyazından.
Yaş akıyor doluşuk kurgun dağlar gibi göz altlarımdan.
Kapılmış yapraklar rüzgardan.
Olunmaz aşk ölmekten.
Varılmaz yar gitmekten.
Var git vardan içeri.
Ne keder belli ne hüzün belli.
Kurumuş dallar gibi kırıldım.
Layık görülen her hazin sonda bir hüzün böylesi.
Bilsem hükmü geçer, hasret dağladı bizi.
Dilimiz aşka döndü, yazımız kışa.
Kalpler başka gördü bizi.
Ne tebessüm saklar kesesini,
ne sönmüş yıldızlar esirger dönüşünü.
Kaynayan denizde bulmuşsam gözümü…
Ne var belli ne yok belli.
Düşmanım işte gözün gördüğüyle.
Çarpışıyorum bakışı kalbe çarpan her ithamla.
Bende uyanmayan her yücelikten çevirili şimdi yüzüm.
Yuvama düşman bir kuşum.
Dalına küskün çiçekler gibi,
Belki düşmektir benim düşüm.
Ne keder ne hüzün.
UZUN GECE
Ne hüzün, ne keder belli.
Gark olup dolarken sahile umrum,
sahiden ne yüzün belli ne yuvam.
Taralı saçlardan, gözün akından
hevesin içinden, kursağın ta kendisinden
kurbanlar sunuyorum hatalarıma.
Janus gibi ikiyüzlü bir tanrı egosuyum.
Kuşatılmış bütün içtenliklerime kusuyorum,ikircikler ve kelebekler.
Sarıldığım hikmet yanıyor avuçlarımda.
Tutabiliyorum kor ateşleri, elim yanmazdan.
Damarıma dolan kan alevden, hararet yol alıyor soluktan.
Soluklan.
Donukluğa sıkılı 3 kurşun geçer perçemden.
Baldırıma saplanan kramptan
saçlarım düşer dalından, beyazından.
Yaş akıyor doluşuk kurgun dağlar gibi göz altlarımdan.
Kapılmış yapraklar rüzgardan.
Olunmaz aşk ölmekten.
Varılmaz yar gitmekten.
Var git vardan içeri.
Ne keder belli ne hüzün belli.
Kurumuş dallar gibi kırıldım.
Layık görülen her hazin sonda bir hüzün böylesi.
Bilsem hükmü geçer, hasret dağladı bizi.
Dilimiz aşka döndü, yazımız kışa.
Kalpler başka gördü bizi.
Ne tebessüm saklar kesesini,
ne sönmüş yıldızlar esirger dönüşünü.
Kaynayan denizde bulmuşsam gözümü…
Ne var belli ne yok belli.
Düşmanım işte gözün gördüğüyle.
Çarpışıyorum bakışı kalbe çarpan her ithamla.
Bende uyanmayan her yücelikten çevirili şimdi yüzüm.
Yuvama düşman bir kuşum.
Dalına küskün çiçekler gibi,
Belki düşmektir benim düşüm.
Ne keder ne hüzün.