Rabıta açar evet kesinlikle haklısın yeni ve daha fazla kavramlara ihtiyaç duymamiz ve dolayısıyla da daha fazla kelimeye tabii ki, tamamen okumak ve okuduğun üzerine kafa yormaya bağlı. Lakin nasıl olacak bu . Yani zaten okuma oranımız olabildiğince düşükken akıllı telefonlar internet kullanımı falan derken iyice düşmedi mi ? durum vahim yani hatta korkunç .hiç umut vaadetmiyor
Aslında bu durum değişimin hızına da bağlı Rabiya. Yaşam hızlı bir şekilde aktıkça bundan dil de nasibini alıyor ister istemez. Bir çok kelime kullanımdan düşüp bir çok yeni kelime kullanıma giriyor. Önemli olan kelimelerin kullanılması. Dilimizi yaşar kılmak bizim elimizde. Kelimelerimize tutunmalıyız. Daha çok kelime ile konuşmalıyız.
şahsi görüşüm odur ki herkes kendi evinin önünü süpürse bu bile dilimiz için önemli bir katkı olacaktır. yazı yazarken ve konuşurken kullanacağımız kavram ve varlık adlarının kelimelerin eğer Türkçe karşılığı var ise mutlaka onu tercih etmeliyiz. yoksa öbür türlüsü yine bir sorunda yaraya parmak basmadan çevresinde dolaşıp durmak olacaktır. dilimiz Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yoğunluklu olarak farsça ve Arapçanın tanzimattan günümüze dek Fransızcanın ve günümüzde de ağırlıklı olarak İngilizcenin tesiri altında kalmıştır. evet teknolojik bilimsel ve sanat alanlarındaki ilerlemeler ve itici kuvveti elinde bulunduranların çekim gücünden kaynaklı bu tarz etkilenmeler bir noktaya kadar anlaşılabilir ise de eğer dilimiz bundan zarar görecekse mutlaka tedbir alınmalıdır.öz Türkçeyi önce biz doğru kullanmalı ve gençlerimizi de bu konuda uyarmalı ve teşvik etmeliyiz.
deniz hanım günaydın ve sizin şahsınızda tüm kürsüye de günaydın demiş olayım. öyle bir niyetim yok. yani size cevaben falan yazmış değilim inanın. gerçi sizi inandırabilir miyim bilmiyorum .lakin gerçek şu ki bu şiiri bir öğrenci dergisinde okudum çok beğendim buraya üşenmeyip alıntılamak istedim. hepinizin de beğenisine sunmak istedim. sadece bir dergi köşesinde kalsın istemedim. tüm sebep bu. ben sizin bana ne söylediğinizi bile hatırlamıyorum. sanırım o biraz daha farklı bir konu idi Türkçemizle ilgili. bu şiirde Türkçeleri dudurken yabancı olanların kullanılması konu edilmiş hicvedilmiş. bu da çok önemli bir konu bence. dediğim gibi beğendim ve paylaşmak istedim. sizinle ilgisi yok. iyi günler.
Karamanoğlu Mehmet beyi arıyorum Karamanoğlu Mehmet beyi arıyorum görenininz bileniniz duyanınız var mı bir ferman yayınlamıştı bu günden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste meydanda tükçe' den başka dil konuşulmaya diye hatırlayanınız var mı dolanın yurdun dört bir yanını çarşıyı pazarı köyü şehri fermana uyanınız var mı nutkum tutuldu şaşırdım, merak ettim. dolandığınız yerde Türkçe olmayan isimlere gördüklerine duyduklarına üzüleniniz var mı tanıtımın demo, sunucunun spiker gösteri adamının şowmen, radyo sunucusunun diskjokey hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet mağazanın süper, hiper, gros market ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı ilan tahtasının billboard, sayı tahtasının skorboard bilgi alışın brifing, bildirgenin deklerasyon, merakın , uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı bırakın eli özün bile seyrek uğradığı, beldelerin girişinde welcome, çıkışında goodbye okuyanınız var mı korumanın muhafızın boddyguard sanat ve meslek pirlerinin duayen itibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı sekinin alanın platform, merkezin center büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final, özlemin hasretin nöstalji olduğunu öğreneniniz var mı iş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria sergi yerlerimizi center room, showroom büyük şehirlerimizi mega kent diye gezeniniz var mı yol üstü lokantamızın fastfood yemek çeşitlerimizin menü hesabı adisyon diye ödeyeniniz var mı iki katlı evini dubleks, üç katlı evini tripleks, köşklerimizi villa, eşiğimizi antre bahçe çiçeklerimizi flora diye koklayanınız var mı flora çiçeklerinin kapladığı sevimli gardın da bi brunch alanınız var mı. sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya desteğe bilemediniz koltuk çıkmaya sponsorluk diyeniniz var mı mesireyi, kır gezisini picnic, bilgisayarı computer hava yastığını air bag eh pek olasıcalar oluru pekalayı okey diye söyleyeniniz var mı çarpıcı , önemli haberler flaş haber yaşa varol sevinçleri oley oley yıldızları star diye seyredeniniz var mı vırvırık dağının tepesindeki köyde, cafe shop levhasının altında acının da acısı kahvesini bi drink alayım diyerek içeniniz var mı toprağımızı inancımızı bayrağımızı çaldırmayalım derken dilimizin çalındığını talan edildiğini özün el diline özendiğine içi yananınız var mı Türkçemiz elden gidiyor dizini döveniniz var mı Karamanoğlu Mehmet beyi arıyorum göreniniz bileniniz duyanınız var mı? bir ferman yayınlamıştı hayal meyal hatırlayıp ta sahip çıkanınız var mı?
ergüder yoldaş içindeki kendinin izini sürenlerdendi. modernite adı altında insana çağdaşlarına sunulan tüm aynılaştırmalara tek tipleştirmelere baş kaldırı anlamında evini terkedip sokaklarda yaşamayı seçmişti. bir evsiz bir hippiydi o. bir gün görevinin bilincinde olan işgüzar bir sayım memurunun ve bir muhabirin görevi icabı kendisine yönelttiği neden buradasınız sorusunun ardından cevabını almak üzere uzattığı mikrofona şu manalı cevabı vermişti: -görevim icabı.
Rabıta açar evet kesinlikle haklısın yeni ve daha fazla kavramlara ihtiyaç duymamiz ve dolayısıyla da daha fazla kelimeye tabii ki, tamamen okumak ve okuduğun üzerine kafa yormaya bağlı. Lakin nasıl olacak bu . Yani zaten okuma oranımız olabildiğince düşükken akıllı telefonlar internet kullanımı falan derken iyice düşmedi mi ? durum vahim yani hatta korkunç .hiç umut vaadetmiyor
Kerten kelebek profil resmindeki susam sokağının kırpıgı mı
Aslında bu durum değişimin hızına da bağlı Rabiya. Yaşam hızlı bir şekilde aktıkça bundan dil de nasibini alıyor ister istemez. Bir çok kelime kullanımdan düşüp bir çok yeni kelime kullanıma giriyor. Önemli olan kelimelerin kullanılması. Dilimizi yaşar kılmak bizim elimizde. Kelimelerimize tutunmalıyız. Daha çok kelime ile konuşmalıyız.
Kesinlikle katılıyorum Salkım Söğüt. Aceleyle yazıyoruz ya klavyede. Ama tabii mazereti olamaz bu tür yanlışların. Özürrrrrr.
şahsi görüşüm odur ki herkes kendi evinin önünü süpürse bu bile dilimiz için önemli bir katkı olacaktır. yazı yazarken ve konuşurken kullanacağımız kavram ve varlık adlarının kelimelerin eğer Türkçe karşılığı var ise mutlaka onu tercih etmeliyiz. yoksa öbür türlüsü yine bir sorunda yaraya parmak basmadan çevresinde dolaşıp durmak olacaktır.
dilimiz Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yoğunluklu olarak farsça ve Arapçanın tanzimattan günümüze dek Fransızcanın ve günümüzde de ağırlıklı olarak İngilizcenin tesiri altında kalmıştır. evet teknolojik bilimsel ve sanat alanlarındaki ilerlemeler ve itici kuvveti elinde bulunduranların çekim gücünden kaynaklı bu tarz etkilenmeler bir noktaya kadar anlaşılabilir ise de eğer dilimiz bundan zarar görecekse mutlaka tedbir alınmalıdır.öz Türkçeyi önce biz doğru kullanmalı ve gençlerimizi de bu konuda uyarmalı ve teşvik etmeliyiz.
fıkra güzeldi. elif key. gerçekten o hale geldi ki durum aynen fıkradaki gibi.
deniz hanım günaydın ve sizin şahsınızda tüm kürsüye de günaydın demiş olayım. öyle bir niyetim yok. yani size cevaben falan yazmış değilim inanın. gerçi sizi inandırabilir miyim bilmiyorum .lakin gerçek şu ki bu şiiri bir öğrenci dergisinde okudum çok beğendim buraya üşenmeyip alıntılamak istedim. hepinizin de beğenisine sunmak istedim. sadece bir dergi köşesinde kalsın istemedim. tüm sebep bu. ben sizin bana ne söylediğinizi bile hatırlamıyorum. sanırım o biraz daha farklı bir konu idi Türkçemizle ilgili. bu şiirde Türkçeleri dudurken yabancı olanların kullanılması konu edilmiş hicvedilmiş. bu da çok önemli bir konu bence. dediğim gibi beğendim ve paylaşmak istedim. sizinle ilgisi yok. iyi günler.
Karamanoğlu Mehmet beyi arıyorum
Karamanoğlu Mehmet beyi arıyorum
görenininz bileniniz duyanınız var mı
bir ferman yayınlamıştı
bu günden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste
meydanda tükçe' den başka dil konuşulmaya diye
hatırlayanınız var mı
dolanın yurdun dört bir yanını
çarşıyı pazarı köyü şehri
fermana uyanınız var mı
nutkum tutuldu şaşırdım, merak ettim.
dolandığınız yerde Türkçe olmayan isimlere
gördüklerine duyduklarına üzüleniniz var mı
tanıtımın demo, sunucunun spiker
gösteri adamının şowmen, radyo sunucusunun diskjokey
hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı
dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet
mağazanın süper, hiper, gros market
ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı
ilan tahtasının billboard, sayı tahtasının skorboard
bilgi alışın brifing, bildirgenin deklerasyon,
merakın , uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı
bırakın eli özün bile seyrek uğradığı,
beldelerin girişinde welcome, çıkışında goodbye okuyanınız var mı
korumanın muhafızın boddyguard
sanat ve meslek pirlerinin duayen
itibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı
sekinin alanın platform, merkezin center
büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
özlemin hasretin nöstalji olduğunu öğreneniniz var mı
iş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria
sergi yerlerimizi center room, showroom
büyük şehirlerimizi mega kent diye gezeniniz var mı
yol üstü lokantamızın fastfood
yemek çeşitlerimizin menü
hesabı adisyon diye ödeyeniniz var mı
iki katlı evini dubleks,
üç katlı evini tripleks,
köşklerimizi villa, eşiğimizi antre bahçe çiçeklerimizi flora diye koklayanınız var mı
flora çiçeklerinin kapladığı sevimli gardın da
bi brunch alanınız var mı.
sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik
vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya
desteğe bilemediniz koltuk çıkmaya sponsorluk diyeniniz var mı
mesireyi, kır gezisini picnic,
bilgisayarı computer hava yastığını air bag
eh pek olasıcalar oluru pekalayı okey diye söyleyeniniz var mı
çarpıcı , önemli haberler flaş haber
yaşa varol sevinçleri oley oley
yıldızları star diye seyredeniniz var mı
vırvırık dağının tepesindeki köyde,
cafe shop levhasının altında
acının da acısı kahvesini bi drink alayım diyerek içeniniz var mı
toprağımızı inancımızı bayrağımızı çaldırmayalım derken
dilimizin çalındığını talan edildiğini
özün el diline özendiğine içi yananınız var mı
Türkçemiz elden gidiyor dizini döveniniz var mı
Karamanoğlu Mehmet beyi arıyorum
göreniniz bileniniz duyanınız var mı?
bir ferman yayınlamıştı hayal meyal hatırlayıp ta
sahip çıkanınız var mı?
ergüder yoldaş içindeki kendinin izini sürenlerdendi. modernite adı altında insana çağdaşlarına sunulan tüm aynılaştırmalara tek tipleştirmelere baş kaldırı anlamında evini terkedip sokaklarda yaşamayı seçmişti. bir evsiz bir hippiydi o. bir gün görevinin bilincinde olan işgüzar bir sayım memurunun ve bir muhabirin görevi icabı kendisine yönelttiği neden buradasınız sorusunun ardından cevabını almak üzere uzattığı mikrofona şu manalı cevabı vermişti:
-görevim icabı.
günaydın ginsbergin rabbinin kendisine lütfettiği ilahi bir soluk olarak gördüğü şiiri edebiyatı sevenlerin kürsüsü