- Manâ'ya sordum, sen yokken ne idin? - Ve, Manâ cevap verdi. - Ben yokken sen, bir Nida ve bir Seda idin, dedi. - Manâ'ya sordum, peki senin öz'ün ne? - Ve sonra, Manâ cevap verdi. - Benim öz'üm, Nida ve Seda'dan sonra insanların aralarında kurduğu bağ ve insanların objeleri subjeleri ilişkilendirip bir şuur olmam, dedi. - Ve sonra, Manâ'ya yine sordum, peki sen nesin ? - Ve Manâ yine cevap verdi. - Ben madde değilimki, içini doldurmaya, maddeleştirmeye çalışıyorsun... - Ben anlam değilimki dün ayrı bugün ayrıyım, aslında ben insan aklının, zihninin ve bilincinin öz’ü ve şuuruyum, ruhun elbise giymiş haliyim dedi... - Ve bana, onu düşündüğüm için, teşekkür etti, sonra çekip gitti...
Artık gözümde et ve derisin. Artık kulağımda ses tonusun. Muhabbet edilecek, sevilecek ortak noktada ne kaldı? Biliyorum seninde bir benin var, menfi idin beninide benim diye menfaat aldı. Bilmiyorum bene göre görülmeyen yalanmıydı?
Şule ne demek istediğin gayet bariz bir şekilde ortada...
Eğer yolunda giderken bir taşa denk gelirsen ve o taşı kaldıramıyorsan, bırak o taş yerinde kalsın... (Herrmann Hesse)
Malesef sadece Türkiyede değil dünyanın her yerinde Din esasıyla İdioloji esasını ayırt edemeyen safil mahlukatlar mevcut... Bide buda yetmezmiş gibi İdiolojik esaslarına dini esasları adapte etmeside çabası, tabiki tersi içinde geçerli bir husus, vakâ...
Şule ve Ahmet İnternetteki uygulamalar üzerinden her türlü algıya yönelik Simulasyonlara dikkat edin...
Alın işte Pedagoji ilminin Yobazolojilik uygulaması... Bir aralar Siberalem diye tanışma sitesine medeni halimden dolayı takılıyordum, sitedeki bayanların yaklaşık yüzde doksanı hep Öğretmen diye kendilerini tanıtmışlar... Kendi kendime sordum bu Ülkede ne kadar Öğretmen dul, boşanmış, bekar bayan var diye?
Yalan dünya değilki, dünyayı yalanlaştıranda insan...
Êyyyy ruhu inkar eden zındık, Zamanını durdurup bir An° bir Anı haline getiren o kutsi aygıtın ne?
O aygıtın fotağrafmakinesimi?
Fotoğraflar ölmüş bir an°, yaşayansa fotağraflardaki anımsamalar ve anımsatmalardır!...
"Din", İnsandaki bilgi yetisinin bir öncesi olan temeli(yeti) olan, inanç duygusuna şahsi,kolektiv anlamda ve manada bir sistematik içerisinde tamamlanmış, şahsiyette ve kolektivitede ihtiyaci zaruri inançlar sistemidir...
Güneşi her daim hep aynı olan yeni bir günde yeniden Günaydın.
KISA BİR DİYALEKTİK
- Manâ'ya sordum, sen yokken ne idin?
- Ve, Manâ cevap verdi.
- Ben yokken sen, bir Nida ve bir Seda idin, dedi.
- Manâ'ya sordum, peki senin öz'ün ne?
- Ve sonra, Manâ cevap verdi.
- Benim öz'üm, Nida ve Seda'dan sonra insanların aralarında kurduğu bağ ve insanların objeleri subjeleri ilişkilendirip bir şuur olmam, dedi.
- Ve sonra, Manâ'ya yine sordum, peki sen nesin ?
- Ve Manâ yine cevap verdi.
- Ben madde değilimki, içini doldurmaya, maddeleştirmeye çalışıyorsun...
- Ben anlam değilimki dün ayrı bugün ayrıyım, aslında ben insan aklının, zihninin ve bilincinin öz’ü ve şuuruyum, ruhun elbise giymiş haliyim dedi...
- Ve bana, onu düşündüğüm için, teşekkür etti, sonra çekip gitti...
m. orak
Artık gözümde et ve derisin.
Artık kulağımda ses tonusun.
Muhabbet edilecek, sevilecek ortak noktada ne kaldı?
Biliyorum seninde bir benin var, menfi idin beninide benim diye menfaat aldı.
Bilmiyorum bene göre görülmeyen yalanmıydı?
Ben dahi her insan iki yüzlüdür velakin alfabede iki türlüdür sesli ve sessiz diye ikiye ayrılır...
Ben dahi her insan iki yüzlüdür velakin ebeveynler ikidir valide ve peder diye ikiye ayrılır...
Ezelden ebede hamdü senalar sana aittir ya Rabb dedim o an° artık Filim yırtılmıştı ve sonra gaybi mahlukun biri almanca dediki "güçlü olmalısın"...
Her şey söylenmiş ve yazılmış, ne söylenebinirki ve ne yazılabilinirki kimin söylediğine ve yazdığına bakılıyorsa...
Allahıma şükürTürkiye Almanya 2900km lik Otomobil yolculuğum bugün 17:00 da sona erdi...
Şule ne demek istediğin gayet bariz bir şekilde ortada...
Eğer yolunda giderken bir taşa denk gelirsen ve o taşı kaldıramıyorsan, bırak o taş yerinde kalsın...
(Herrmann Hesse)
Malesef sadece Türkiyede değil dünyanın her yerinde Din esasıyla İdioloji esasını ayırt edemeyen safil mahlukatlar mevcut... Bide buda yetmezmiş gibi İdiolojik esaslarına dini esasları adapte etmeside çabası, tabiki tersi içinde geçerli bir husus, vakâ...
Şule ve Ahmet İnternetteki uygulamalar üzerinden her türlü algıya yönelik Simulasyonlara dikkat edin...
Alın işte Pedagoji ilminin Yobazolojilik uygulaması...
Bir aralar Siberalem diye tanışma sitesine medeni halimden dolayı takılıyordum, sitedeki bayanların yaklaşık yüzde doksanı hep Öğretmen diye kendilerini tanıtmışlar... Kendi kendime sordum bu Ülkede ne kadar Öğretmen dul, boşanmış, bekar bayan var diye?
İnsanın Ruh denen bir kutsalı var...
İnsan o kutsalı sebebiyetiyle, anlamayı, anlamlandırmayı, anlatmayı, anımsatmayı, anlaşılmayı, anlaşmayı gerektirir...
Madem o ulviyeti hiçe sayıp inanmıyorsa neyi anlamayı, neyi anlamlandırmayı, neyi anlatmayı, neyi anımsatmayı, nerde anlaşılması, nerde anlaşması gerektiren?
Dünyadamı anlaşılması, anlaşması gereken?
Elbetteki, tabiki Dünyanında bir tini var...
Yalan dünya değilki, dünyayı yalanlaştıranda insan...
Êyyyy ruhu inkar eden zındık, Zamanını durdurup bir An° bir Anı haline getiren o kutsi aygıtın ne?
O aygıtın fotağrafmakinesimi?
Fotoğraflar ölmüş bir an°, yaşayansa fotağraflardaki anımsamalar ve anımsatmalardır!...
"Din", İnsandaki bilgi yetisinin bir öncesi olan temeli(yeti) olan, inanç duygusuna şahsi,kolektiv anlamda ve manada bir sistematik içerisinde tamamlanmış, şahsiyette ve kolektivitede ihtiyaci zaruri inançlar sistemidir...
HAİKU
bomboşluk
dolmuyorum taşar diye
kabını aşar diye
taşarsa şaşar diye
deniz anası
m. orak