Paylaştığım gönderi silinmiş. Çocukların faydasına olan bir kitap talebinden nasıl bir rahatsızlık duyulduğu apayrı bir ruhsuzluk işareti. Sözde burası şiir bloğu.. E o zaman tekrar paylaşayım..
Merhaba, Şanlıurfa'da köy okulu için bir eğitimci, kitap desteğine ihtiyaç duyduklarını iletti. 100 temel eserden kitaplar ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Destek olmak isterseniz eğitimcinin iletişim bilgilerini iletebilirim. Sevgiler..
Kabemin sanemiydin saltanat döneminde Kalmadı gözlerimde nemin de önemin de. Yüce Tanrım seni de zalime zebun etsin Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Sen de bir gece otur başbaşa namerdinle öptüğün dudaklardan kuyruklu yalan dinle. Kıyasla öncekinle, savaşa dur kendinle, Benden eksik olmasın acın da matemin de. Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Senden besbeterine düşsün ki muhabbetin, Gözlerinin önünde oynaşsın muhannetin. Sana dersini versin en rezil ihanetin, Sen de hüsrana uğra ömrünün her deminde Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Sen de elin bir anlık zevki uğruna satıl, Sen deryalar bağışla bir damlaya aldatıl. Bir iki koklan atıl, yosmagüllere katıl. Dinmesin gözlerin de nemin de elemin de Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Dostlar başından ırak bir gönül kazasısın Girdiğim son günahın en ağır cezasısın. Sebep sensin, âhını aldıysan rızasızın Oyunusun bahtımın en kara döneminde Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Kırılan gururundan ödün verdiğin için, Aşağılık gönlünden utanç duy için için. Hep yanıl, hep aldatıl sor ama niçin? Oku intizarımı hem ağla hem amin de. Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
En elde edilmemiş şiirdin sen. Kuşluk vakti yazılanlardan... Bıkkın bir rahibin, bir sabah, yorgun bir vezirin akşamın alacakaranlığında muhtemelen yazacağı.. Masadan doymadan kalkmış gibi okunmalı... güzelsin..
Uzaktan zor seçilebilir bir harf... Hayır hayır! Şimdi anlıyorum... Gizli bir rakam, Kabala'dan... kumun üzerine çizilen... Çöldeyiz ve başka bir yerde değiliz.. ama güzelsin..
Dansederken göğüsleri sallanan kadınlardan, karadelikleri saatlerce uçuşup duranlardan, sessiz sitemleri kargaşada bile belli olanlardan tırsma öyle kolay kolay... Öyleyse bu bir nasihat... çünkü güzelsin...
Onlar bitecekler: Çizgi roman gibi kolayca, tatile çıkarken boşanan yağmur gibi apansız, menemen pişirmek gibi aceleyle... hâlâ güzelsin...
İskemle hasır ve ayaklarında yatay, ayaklarını dizlerini böğrüne çekmeye razı olarak basabileceğin yatay tahta çubuklar... Rahatına düşkün keyiften uzak Osmanlı "effendi"sinin (ephendi?) garip kahvehane illeti bu iskemleler... Otur o illete gerçekten, çekinmeden, sereserpe... orada güzelsin...
Yılgın geçilir sokaklardan, kuş gibi değil, işportacı kertenkeleler gibi de değil... Ağır aksak, akşam dörtten sonra yaz günü... Akşam mı? O kayıtsızdır... Bildiği gibi değişir, geçer, gider... güzelsin...
Kes kulakları, geçir bir sicime... Ama kaybetme... Başka ne göstereceksin savaşa dair? Kara delikler işitmiş bu öyküyü... Islanarak... Ama güzeller...
Kalp kalbe karşı... Bir arkadaşın evinde... Çiçekmiş... Hemen uzmanı geçindim. Ah! O güneş ister. Ah! Bol su asla olmaz. Oysa hiç anlamam çiçekten... Devetabanını pazı sanabilirim... Neden yaptım bunu? Çiçeğin adı sardı beni... Çünkü güzelsin...
Sözlerine delik kulağım... Özürlere sağır... Kör bir kuyu olacağım... Sen ise, güzelsin... Güzel sözcüğünü senden başkasına lâyık göremem... Ama bir önceki cümlede görmüş olabilirim... Aldırma, güzelsin...
Mikroskop mucidi Leeuwenkoek dostu ressam Vermeer'e "su böyle işte ve başka türlü değil" demiş... Bir öpüş damlasında milyarlarca gözle görülmez yaratık... Ressamın tarafını tutuyorum... Çünkü, güzelsin...
Birkaç tel beyaz... Bizi gazlamaz... Sakınmazsın görüntünü, biliyorum... Çünkü güzelsin... Mikroskopun mucidi Leeuvvenhoek, aynı günde doğdukları, hep komşuluk yaşadıkları dostu ressam Vermeer'e bir su damlası gösterip, "su işte böyle ve değil başka türlü" demiş... Bir öpüş damlasında kanyuvarları... Mucidin tarafım tutsam da... Sen güzelsin...
Teleskopla bulamadım... Mikroskopla bulacağım... Ayın yüzeyinin de bir dokusu var elbet... Gözenekler, sivilceler... Onlarla çok güzelsin...
Neo-liberalizm, ruhçuluk, tarikat, entellektüel, ordu, çok-insansız şirketler, öykü yazarları, kestaneyi çizdirenler, uzaktan bakanlar, Şemdinliler, tavşan falcıları, kurban sömürgenleri, onmaz kuşkuculuk, araba tamircileri, taksitle alın tutkumu, hadi... Kazık ve pazarlık... Ama son kumarım sensin... Sen, güzelsin...
Sen, güzelsin... Kuraldışı... Bastıbacak... Minicik... Ama sen, güzelsin... Kapımın eşiği, gözümün bakışı, son ruhsal tatil, duruşum, bozuluşumsun... Pazarlık etmem... Markette yoksun... Reklamın yok! Gerçekten... Güzelsin...
Kedi sakladım senden, öykü sakladım, belki bunu da saklayacağım... İhanet... Ama sen, güzelsin...
Ruhumu saran sacayağı, gözümün bağı, son ruhsal kaatil, ölümüm, mahvoluşumsun...
"Yaşama sanatı da gündelik rutini hiçe sayarak tezahür eder. Ne demek gündelik rutini hiçe saymak? Bunu ancak en alışılmış olandaki harikuladeliği keşfederek yapabilirsiniz.."
Belki de herkesin en az bir kere karşılaştığı, belki dinleyip belki de dinlemeden geçtiği, bence dünyanın en güzel müziklerinden birisi.. G.Pineda ile klasikleşse de J.Iglesias da güzel bir lezzet katmış :)..
Büyük Önder Atatürk, gözün arkada kalmasın. Türk kafınları ve erkekleri olarak ülkeyi özlediğin, hedefkediğin uygarlığa taşımak için çalışacağız. En azından bunun için çalışacak olanlarımız hala var.. Sevgi, saygı, rahmet ve teşekkürle..
Paylaştığım gönderi silinmiş. Çocukların faydasına olan bir kitap talebinden nasıl bir rahatsızlık duyulduğu apayrı bir ruhsuzluk işareti. Sözde burası şiir bloğu.. E o zaman tekrar paylaşayım..
Merhaba, Şanlıurfa'da köy okulu için bir eğitimci, kitap desteğine ihtiyaç duyduklarını iletti. 100 temel eserden kitaplar ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Destek olmak isterseniz eğitimcinin iletişim bilgilerini iletebilirim. Sevgiler..
Sanem, Cemal Safi
Kabemin sanemiydin saltanat döneminde
Kalmadı gözlerimde nemin de önemin de.
Yüce Tanrım seni de zalime zebun etsin
Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Sen de bir gece otur başbaşa namerdinle
öptüğün dudaklardan kuyruklu yalan dinle.
Kıyasla öncekinle, savaşa dur kendinle,
Benden eksik olmasın acın da matemin de.
Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Senden besbeterine düşsün ki muhabbetin,
Gözlerinin önünde oynaşsın muhannetin.
Sana dersini versin en rezil ihanetin,
Sen de hüsrana uğra ömrünün her deminde
Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Sen de elin bir anlık zevki uğruna satıl,
Sen deryalar bağışla bir damlaya aldatıl.
Bir iki koklan atıl, yosmagüllere katıl.
Dinmesin gözlerin de nemin de elemin de
Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Dostlar başından ırak bir gönül kazasısın
Girdiğim son günahın en ağır cezasısın.
Sebep sensin, âhını aldıysan rızasızın
Oyunusun bahtımın en kara döneminde
Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Kırılan gururundan ödün verdiğin için,
Aşağılık gönlünden utanç duy için için.
Hep yanıl, hep aldatıl sor ama niçin?
Oku intizarımı hem ağla hem amin de.
Sen de benim kadar yan hicran cehenneminde.
Kum Güzeli, Ulus Baker
En elde edilmemiş şiirdin sen. Kuşluk vakti yazılanlardan... Bıkkın bir rahibin, bir sabah, yorgun bir vezirin akşamın alacakaranlığında muhtemelen yazacağı.. Masadan doymadan kalkmış gibi okunmalı... güzelsin..
Uzaktan zor seçilebilir bir harf... Hayır hayır! Şimdi anlıyorum... Gizli bir rakam, Kabala'dan... kumun üzerine çizilen... Çöldeyiz ve başka bir yerde değiliz.. ama güzelsin..
Dansederken göğüsleri sallanan kadınlardan, karadelikleri saatlerce uçuşup duranlardan, sessiz sitemleri kargaşada bile belli olanlardan tırsma öyle kolay kolay... Öyleyse bu bir nasihat... çünkü güzelsin...
Onlar bitecekler: Çizgi roman gibi kolayca, tatile çıkarken boşanan yağmur gibi apansız, menemen pişirmek gibi aceleyle... hâlâ güzelsin...
İskemle hasır ve ayaklarında yatay, ayaklarını dizlerini böğrüne çekmeye razı olarak basabileceğin yatay tahta çubuklar... Rahatına düşkün keyiften uzak Osmanlı "effendi"sinin (ephendi?) garip kahvehane illeti bu iskemleler... Otur o illete gerçekten, çekinmeden, sereserpe... orada güzelsin...
Yılgın geçilir sokaklardan, kuş gibi değil, işportacı kertenkeleler gibi de değil... Ağır aksak, akşam dörtten sonra yaz günü... Akşam mı? O kayıtsızdır... Bildiği gibi değişir, geçer, gider... güzelsin...
Kes kulakları, geçir bir sicime... Ama kaybetme... Başka ne göstereceksin savaşa dair? Kara delikler işitmiş bu öyküyü... Islanarak... Ama güzeller...
Kalp kalbe karşı... Bir arkadaşın evinde... Çiçekmiş... Hemen uzmanı geçindim. Ah! O güneş ister. Ah! Bol su asla olmaz. Oysa hiç anlamam çiçekten... Devetabanını pazı sanabilirim... Neden yaptım bunu? Çiçeğin adı sardı beni... Çünkü güzelsin...
Sözlerine delik kulağım... Özürlere sağır... Kör bir kuyu olacağım... Sen ise, güzelsin...
Güzel sözcüğünü senden başkasına lâyık göremem... Ama bir önceki cümlede görmüş olabilirim... Aldırma, güzelsin...
Mikroskop mucidi Leeuwenkoek dostu ressam Vermeer'e "su böyle işte ve başka türlü değil" demiş... Bir öpüş damlasında milyarlarca gözle görülmez yaratık... Ressamın tarafını tutuyorum... Çünkü, güzelsin...
Birkaç tel beyaz... Bizi gazlamaz... Sakınmazsın görüntünü, biliyorum... Çünkü güzelsin...
Mikroskopun mucidi Leeuvvenhoek, aynı günde doğdukları, hep komşuluk yaşadıkları dostu ressam Vermeer'e bir su damlası gösterip, "su işte böyle ve değil başka türlü" demiş... Bir öpüş damlasında kanyuvarları... Mucidin tarafım tutsam da... Sen güzelsin...
Teleskopla bulamadım... Mikroskopla bulacağım... Ayın yüzeyinin de bir dokusu var elbet... Gözenekler, sivilceler... Onlarla çok güzelsin...
Neo-liberalizm, ruhçuluk, tarikat, entellektüel, ordu, çok-insansız şirketler, öykü yazarları, kestaneyi çizdirenler, uzaktan bakanlar, Şemdinliler, tavşan falcıları, kurban sömürgenleri, onmaz kuşkuculuk, araba tamircileri, taksitle alın tutkumu, hadi... Kazık ve pazarlık... Ama son kumarım sensin... Sen, güzelsin...
Sen, güzelsin... Kuraldışı... Bastıbacak... Minicik... Ama sen, güzelsin...
Kapımın eşiği, gözümün bakışı, son ruhsal tatil, duruşum, bozuluşumsun... Pazarlık etmem... Markette yoksun... Reklamın yok! Gerçekten... Güzelsin...
Kedi sakladım senden, öykü sakladım, belki bunu da saklayacağım... İhanet... Ama sen, güzelsin...
Ruhumu saran sacayağı, gözümün bağı, son ruhsal kaatil, ölümüm, mahvoluşumsun...
Cazgırlık etmem... Gönlünde yokum... Aşkımız, yok! Gerçekten... Güzeldin...
Leyla, Ezginin Günlüğü
Nazım Hikmet gibi bir ustanın doğum gününde, başka bir şiiri - şairi günün şiiri - şairi yapmak pek iyi bir tercih değil sanırım..
"Yaşama sanatı da gündelik rutini hiçe sayarak tezahür eder. Ne demek gündelik rutini hiçe saymak? Bunu ancak en alışılmış olandaki harikuladeliği keşfederek yapabilirsiniz.."
Tekne Kazıntısı, İsmet Özel
Still loving you, Scorpions
Whitney Houston.. 6 Grammy ödüllü, dünyanın en çok ödül alan kadın şarkıcısı..
Belki de herkesin en az bir kere karşılaştığı, belki dinleyip belki de dinlemeden geçtiği, bence dünyanın en güzel müziklerinden birisi.. G.Pineda ile klasikleşse de J.Iglesias da güzel bir lezzet katmış :)..
Büyük Önder Atatürk, gözün arkada kalmasın. Türk kafınları ve erkekleri olarak ülkeyi özlediğin, hedefkediğin uygarlığa taşımak için çalışacağız. En azından bunun için çalışacak olanlarımız hala var.. Sevgi, saygı, rahmet ve teşekkürle..