Bakışlarımız yaktı ruhlarımızı küllenen bedenlerimiz gül yuvası ve sonra dilsiz kar tanelerinde buluştu ellerimiz…
Kıpırtısız bakışlarım uzun uzun düşler yoğurdukça kirpiklerin hudutlarına Umut vaatli gamzelerin gülüşlerimde çığlandı Giyindikçe bakışlarının güzelliğini Efil efil bahar yelleri karşıladı yüreğimi Kavradıkça parmaklarını bölündü u'mutsuzluğum Ey gündüz rüyam, gece sırdaşım! Şafağı sensin alacakaranlık hüznümün Dokun artık gönlüm çorak topraklarına Ey güz güzeli, düş gamzeli!.. Sen ruhuma sirayet eden gelincik çiçeğimin kokusu Ben gül dikenin Bitir artık bu yangını…
Ve tükendi mürekkebi kalemimin Gönlüm kâğıtları kapıldı rüzgârlara Yağmur damlalarında dağılırken yürek kıyımlarım Avuçlarımda birikti yüzün İsminin anız baharında filizlerim köklendi Firari hislerin bağ bozumunda hasretini yüklendiğim gün düştüm toprağına Uzun metrajlı bir yaşamın fragmanıydı hüznün Önceleri boğazı kasıp kavuran kan pıhtısı öksürük geçitleri Sonra avuçlar dolusu hasret morardı gözkapaklarımda…
Ve arşivi dağıldı gönlüm mısralarının, afakım kirpiklerinde darmadağın Gönlün avlusunda mecalsiz şiirlerim sana muhtaç, yalın ayak yasta Gözlerin yokluğunda yüreğin adaklı yüreğim kupkuru ve hasta Amade bir ömrün gül çağında tutulmuştum kahrına Şerit şerit ömrümden geçtikçe hayalin gözlerim kırgın, ruhun ruhuma çıra Kölelik tutsaklık ikileminde yaz güneşi kar eriyişimde gün sayıyorum Tuzlu raflar arasında hasretliğinin hasat vaktinde kirpiklerimden döküyorum sana Engebeli bir sevdanın engin vadilerinde çorak kaldı yüreğim bir bakışına Ey gönül emaneti, sevda rengi…! Hadi dindir yürek ağrılarımı, sevdadan fısılda…
Gönlün gülizarlığında mevsim turuncu, sarı ve beyaz renkler Yardıkça kalbimden ismini taştı nil, yarıldı deniz İkimiz hudutları bir olan karışmaya cüret edemeyen iki ayrı deniziz Sen sevda makamından sılam türküleri Ben firaktan içlenmiş sararmış gül yaprağı Ey benim dudaklarımda yerleşke kurmuş hüzün gülüşüm Yanaklarımdan süzülen son sevinç gözyaşım Silme yüreğinden gönlüm izlerini Unutma beni…
Ve tükendi mürekkebi kalemimin Gönlüm kâğıtları kapıldı rüzgârlara Yağmur damlalarında dağılırken yürek kıyımlarım Avuçlarımda birikti yüzün İsminin anız baharında filizlerim köklendi Firari hislerin bağ bozumunda hasretini yüklendiğim gün düştüm toprağına Uzun metrajlı bir yaşamın fragmanıydı hüznün Önceleri boğazı kasıp kavuran kan pıhtısı öksürük geçitleri Sonra avuçlar dolusu hasret morardı gözkapaklarımda…
Ve arşivi dağıldı gönlüm mısralarının, afakım kirpiklerinde darmadağın Gönlün avlusunda mecalsiz şiirlerim sana muhtaç, yalın ayak yasta Gözlerin yokluğunda yüreğin adaklı yüreğim kupkuru ve hasta Amade bir ömrün gül çağında tutulmuştum kahrına Şerit şerit ömrümden geçtikçe hayalin gözlerim kırgın, ruhun ruhuma çıra Kölelik tutsaklık ikileminde yaz güneşi kar eriyişimde gün sayıyorum Tuzlu raflar arasında hasretliğinin hasat vaktinde kirpiklerimden döküyorum sana Engebeli bir sevdanın engin vadilerinde çorak kaldı yüreğim bir bakışına Ey gönül emaneti, sevda rengi…! Hadi dindir yürek ağrılarımı, sevdadan fısılda…
Gönlün gülizarlığında mevsim turuncu, sarı ve beyaz renkler Yardıkça kalbimden ismini taştı nil, yarıldı deniz İkimiz hudutları bir olan karışmaya cüret edemeyen iki ayrı deniziz Sen sevda makamından sılam türküleri Ben firaktan içlenmiş sararmış gül yaprağı Ey benim dudaklarımda yerleşke kurmuş hüzün gülüşüm Yanaklarımdan süzülen son sevinç gözyaşım Silme yüreğinden gönlüm izlerini Unutma beni…
Körebe sevme hayıflanmalarında kirpiklerinde kaldı avuç sıcaklığım Yırtıldı hasretinden yürek zarı, dil per perişan…
Gönlün simasına kapanınca kapılar tutuştu ruhum sevdandan Talimi yok avuç avuç gönlüme bıraktığın yalnızlığın Esaretin gül hazanında hasretindir durup durup lâl ve ahraz bırakan Kilitlenince göz kapaklarım zemheri ikliminde düş baharına Kırıldı dil kemiklerim yaban sayhalarla karıştı asumana Ey ahudan narin..! Yoktur talebi hasretliğin İcra etti mi bir kez gönlün arşına Parça parça levm eritir seni sana…
Gül ben isem toprağım köküm sen Hasretin diken ise zarafetim, kokum sen Bedenim ben ise ruhum sadece sen Evvelimsin ahirim hiç bitmeyen sevdamsın Sen...
Bakışlarımız yaktı ruhlarımızı küllenen bedenlerimiz gül yuvası
ve sonra dilsiz kar tanelerinde buluştu ellerimiz…
Kıpırtısız bakışlarım uzun uzun düşler yoğurdukça kirpiklerin hudutlarına
Umut vaatli gamzelerin gülüşlerimde çığlandı
Giyindikçe bakışlarının güzelliğini
Efil efil bahar yelleri karşıladı yüreğimi
Kavradıkça parmaklarını bölündü u'mutsuzluğum
Ey gündüz rüyam, gece sırdaşım!
Şafağı sensin alacakaranlık hüznümün
Dokun artık gönlüm çorak topraklarına
Ey güz güzeli, düş gamzeli!..
Sen ruhuma sirayet eden gelincik çiçeğimin kokusu
Ben gül dikenin
Bitir artık bu yangını…
Kıpırtısız bakışlarım uzun düşler yoğurur kirpiklerin hudutlarına
Umut vaatli gamzelerin sıska gülüşlerimde çığlanır
Giyindikçe bakışlarının güzelliğini efil efil bahar yelleri karşılar yüreğimi
Kavradıkça parmaklarını u'mutsuzluğum bölünür
Ey gündüz rüyam, gece sırdaşım
Sensin hüznüm, gülüşüm...
Hayırlı sabahlar Aslı hanım .
Teşekkür ederim naif yorumunuza.
Ve tükendi mürekkebi kalemimin
Gönlüm kâğıtları kapıldı rüzgârlara
Yağmur damlalarında dağılırken yürek kıyımlarım
Avuçlarımda birikti yüzün
İsminin anız baharında filizlerim köklendi
Firari hislerin bağ bozumunda hasretini yüklendiğim gün düştüm toprağına
Uzun metrajlı bir yaşamın fragmanıydı hüznün
Önceleri boğazı kasıp kavuran kan pıhtısı öksürük geçitleri
Sonra avuçlar dolusu hasret morardı gözkapaklarımda…
Ve arşivi dağıldı gönlüm mısralarının, afakım kirpiklerinde darmadağın
Gönlün avlusunda mecalsiz şiirlerim sana muhtaç, yalın ayak yasta
Gözlerin yokluğunda yüreğin adaklı yüreğim kupkuru ve hasta
Amade bir ömrün gül çağında tutulmuştum kahrına
Şerit şerit ömrümden geçtikçe hayalin gözlerim kırgın, ruhun ruhuma çıra
Kölelik tutsaklık ikileminde yaz güneşi kar eriyişimde gün sayıyorum
Tuzlu raflar arasında hasretliğinin hasat vaktinde kirpiklerimden döküyorum sana
Engebeli bir sevdanın engin vadilerinde çorak kaldı yüreğim bir bakışına
Ey gönül emaneti, sevda rengi…!
Hadi dindir yürek ağrılarımı, sevdadan fısılda…
Gönlün gülizarlığında mevsim turuncu, sarı ve beyaz renkler
Yardıkça kalbimden ismini taştı nil, yarıldı deniz
İkimiz hudutları bir olan karışmaya cüret edemeyen iki ayrı deniziz
Sen sevda makamından sılam türküleri
Ben firaktan içlenmiş sararmış gül yaprağı
Ey benim dudaklarımda yerleşke kurmuş hüzün gülüşüm
Yanaklarımdan süzülen son sevinç gözyaşım
Silme yüreğinden gönlüm izlerini
Unutma beni…
Ve tükendi mürekkebi kalemimin
Gönlüm kâğıtları kapıldı rüzgârlara
Yağmur damlalarında dağılırken yürek kıyımlarım
Avuçlarımda birikti yüzün
İsminin anız baharında filizlerim köklendi
Firari hislerin bağ bozumunda hasretini yüklendiğim gün düştüm toprağına
Uzun metrajlı bir yaşamın fragmanıydı hüznün
Önceleri boğazı kasıp kavuran kan pıhtısı öksürük geçitleri
Sonra avuçlar dolusu hasret morardı gözkapaklarımda…
Ve arşivi dağıldı gönlüm mısralarının, afakım kirpiklerinde darmadağın
Gönlün avlusunda mecalsiz şiirlerim sana muhtaç, yalın ayak yasta
Gözlerin yokluğunda yüreğin adaklı yüreğim kupkuru ve hasta
Amade bir ömrün gül çağında tutulmuştum kahrına
Şerit şerit ömrümden geçtikçe hayalin gözlerim kırgın, ruhun ruhuma çıra
Kölelik tutsaklık ikileminde yaz güneşi kar eriyişimde gün sayıyorum
Tuzlu raflar arasında hasretliğinin hasat vaktinde kirpiklerimden döküyorum sana
Engebeli bir sevdanın engin vadilerinde çorak kaldı yüreğim bir bakışına
Ey gönül emaneti, sevda rengi…!
Hadi dindir yürek ağrılarımı, sevdadan fısılda…
Gönlün gülizarlığında mevsim turuncu, sarı ve beyaz renkler
Yardıkça kalbimden ismini taştı nil, yarıldı deniz
İkimiz hudutları bir olan karışmaya cüret edemeyen iki ayrı deniziz
Sen sevda makamından sılam türküleri
Ben firaktan içlenmiş sararmış gül yaprağı
Ey benim dudaklarımda yerleşke kurmuş hüzün gülüşüm
Yanaklarımdan süzülen son sevinç gözyaşım
Silme yüreğinden gönlüm izlerini
Unutma beni…
Körebe sevme hayıflanmalarında kirpiklerinde kaldı avuç sıcaklığım
Yırtıldı hasretinden yürek zarı, dil per perişan…
Gönlün simasına kapanınca kapılar tutuştu ruhum sevdandan
Talimi yok avuç avuç gönlüme bıraktığın yalnızlığın
Esaretin gül hazanında hasretindir durup durup lâl ve ahraz bırakan
Kilitlenince göz kapaklarım zemheri ikliminde düş baharına
Kırıldı dil kemiklerim yaban sayhalarla karıştı asumana
Ey ahudan narin..!
Yoktur talebi hasretliğin
İcra etti mi bir kez gönlün arşına
Parça parça levm eritir seni sana…
Gül ben isem toprağım köküm sen
Hasretin diken ise zarafetim, kokum sen
Bedenim ben ise ruhum sadece sen
Evvelimsin ahirim hiç bitmeyen sevdamsın Sen...
Seni içlendikçe yükseldi yürek kırgınlığımdan dağlar
Haykırdıkça gönlüme adını, parçalandım bölündüm kıtalara
Fersah fersah gamzelerin kokarken deniz
Gem vurulmaz hasretin sancıları tufanlaşıyor gözlerimde
Ey kalbimin sessiz ritmi
Sen; gönlümden damlayan hüzün ve güz
Ben sensiz kendime yas matem ve sis
Pencere ardı hislere tutsak gülüşlerim kaldı dudak kıvrımlarında
Adın sükût, sabır ve sıla...
'' İki kelimede bir tekrara düşüyorum gözlerini ''…
Sübyan çağı sevinçlerin saltanatında sobelendi göğsüm sualsiz bir bakışına
Gözyaşlarıma soyulunca kirpiklerin, hasret yosunları sıvandı içimin okyanus siyahına sızarken aşk ruhumdan ruhunun alabildiğince gönlüm t’adı sen…
Kanlı isyanların sağduyusunda safderun dualarım sadakatinde süzüldü aşktan kan sızılarım
Sahramlığına sütliman sahillerim tufanlarla dağlandı, sakallarımda birikti avuçların hüzün kınası
Sapmadı menzilim, sevdan hasret çıkmazında ismin parça parça sadakana s’aklandı
Sakınınca seni ırgat kelebeklerin ömründen
Kambur düştü lisanıma, fesleğen ağıtlarında dur durak bilmeyen yangınımsın sen
İlmek ilmek sökülmüş umutlarımın asumanına ilikleyince nefesini
Tabaka tabaka her renkten sen açıldı gökkuşağı, seyrine dalınca sürgün gülüşlerimden kâküllerinin tellerini
Tuz ve kül merhametine bırakıldı sızın sargılı yaralarım
Soldukça göz sızlamalarımdan neşteri aşktı adın yaralarıma…